Search
English Turkish Sentence Translations Page 145995
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
It's okay. Just give it to me. | Sorun değil, ver içeyim. Sorun yok. Sen sadece onu bana ver. Sorun değil, ver içeyim. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Is it sweet? | Tatlı mı? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I'm thinking of moving my studio into the house. | Stüdyomu eve taşımak istiyorum. Stüdyomu eve taşımayı düşünüyorum. Stüdyomu eve taşımak istiyorum. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
It's such a hassle to have it downtown. | İş yerimin merkezde olması çok yoruyor. Şehir merkezinde olması sıkıntı veriyor. İş yerimin merkezde olması çok yoruyor. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
When I'm working, I'm there day and night... | Çalışırken gece gündüz oradayım. Çalışırken gece gündüz oradayım... Çalışırken gece gündüz oradayım. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
It's just too far to commute everyday. | Her gün gidip gelmek zor oluyor. Her gün gidip gelmek için çok uzak. Her gün gidip gelmek zor oluyor. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Yeah, I know. but... Well, I guess you're right. | Evet, biliyorum ama... Haklısın sanırım. Evet, biliyorum. Ama... Şey, sanırım haklısın. Evet, biliyorum ama... Haklısın sanırım. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
But won't it affect your work? | Ama bu işini etkilemez mi? Ama bu işini etkilemeyecek mi? Ama bu işini etkilemez mi? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I discussed it with colleagues. They all said okay. | İş arkadaşlarımla da konuştum. Olur dediler. Bu konuyu iş arkadaşlarımla görüştüm. Hepsi onayladı. İş arkadaşlarımla da konuştum. Olur dediler. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
It's not like a daily teamwork job, anyway. | Her gün ekip çalışması olmuyor zaten. Zaten günlük ekip çalışması gibi de değil. Her gün ekip çalışması olmuyor zaten. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I'll just stop by for office meetings. | Ofis toplantıları olduğunda falan giderim. Ofise sadece toplantılar için uğrayacağım. Ofis toplantıları olduğunda falan giderim. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Then... I should empty a room for you. | O zaman senin için boş bir oda ayarlamalıyım. Öyleyse... Senin için bir odayı boşaltmam gerekiyor. O zaman senin için boş bir oda ayarlamalıyım. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
It's okay. I can use the basement studio. | Sorun değil. Bodrumu stüdyo olarak kullanabilirim. Sorun değil. Bodrum kattaki stüdyoyu kullanabilirim. Sorun değil. Bodrumu stüdyo olarak kullanabilirim. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Really? That space is already quite packed. | Gerçekten mi? Orası çok sıkış tıkış. Gerçekten mi? Orası bayağı dolu. Gerçekten mi? Orası çok sıkış tıkış. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Don't worry. I can rearrange things a bit. | Endişelenme. Ben düzenleme yaparım. Endişelenme. Eşyaları yeniden düzenleyebilirim. Endişelenme. Ben düzenleme yaparım. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Yeah, but still... | Ama yine de... Evet ama yine de... Ama yine de... | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I'm the basement type anyway. | Zaten ben bodrum insanıyım. Zaten ben bodrum tipiyim. Zaten ben bodrum insanıyım. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
And since you work at home a lot, | Üstelik sen de evde çalıştığından... Ve evde çok çalışırsan... Üstelik sen de evde çalıştığından... | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
we'll have more time together. | ...beraber daha çok vakit geçirebileceğiz. ...birlikte daha fazla zaman geçiririz. ...beraber daha çok vakit geçirebileceğiz. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Is that why you're moving in? Cause I might need company? | Bu yüzden mi eve taşınıyorsun? Bana eşlik etmeye mi? Taşınmanın sebebi bu mu? Arkadaşa ihtiyacım olabilir diye mi? Bu yüzden mi eve taşınıyorsun? Bana eşlik etmeye mi? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
It's not just that. | Sadece o yüzden değil. Ondan değil. Sadece o yüzden değil. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I'll be more comfortable at home. | Hem evde daha rahat olacağım. Evde daha rahat olacağım. Hem evde daha rahat olacağım. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
And... I can save on rent. | Hem de kiradan tasarruf etmiş olacağım. Kiradan da tasarruf edebilirim. Hem de kiradan tasarruf etmiş olacağım. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Listen. I'm moving out. | Dinle. Dinle. Taşınacağım. Dinle. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
What do you mean? | Nasıl yani? Ne demek istiyorsun? Nasıl yani? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I'm moving out of the house. | Evden taşınıyorum işte. Evden taşınacağım. Evden taşınıyorum işte. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
What're you talking about? | Neyden bahsediyorsun? Neden bahsediyorsun sen? Neyden bahsediyorsun? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I'm leaving you. | Senden ayrılıyorum. Seni terk edeceğim. Senden ayrılıyorum. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I'll just make things simple and move out. | İşleri daha da zorlaştırmak istemiyorum ve taşınıyorum. İşleri kolaylaştırıp taşınacağım. İşleri daha da zorlaştırmak istemiyorum ve taşınıyorum. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
So it won't be a hassle for you. | Böylece sen de huzursuz olmamış olursun. Böylece senin için sorun olmaz. Böylece sen de huzursuz olmamış olursun. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I've really thought hard to come to this decision. | Bu kararı vermek için gerçekten çok düşündüm. Anlayışlı olamaman ihtimaline rağmen... Bu kararı vermek için gerçekten çok düşündüm. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Although you probably couldn't understand. | Yine de anlayamazsın sanırım. ...bu karara varmak için gerçekten çok düşündüm. Yine de anlayamazsın sanırım. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
So, there's no room for reconsideration? | Yani kararından dönme ihtimalin hiç yok? Yani hiç açık kapı yok mu? Yani kararından dönme ihtimalin hiç yok? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
What are you planning to do? | Ne yapmayı planlıyorsun? Ne yapmayı düşünüyorsun? Ne yapmayı planlıyorsun? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I can take care of myself. | Kendi başıma idare edebilirim. Kendi başımın çaresine bakabilirim. Kendi başıma idare edebilirim. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
But you already knew that, right? | Ki zaten biliyordun, değil mi? Lakin sen bunu zaten biliyordun, değil mi? Ki zaten biliyordun, değil mi? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Don't you want to know who it is? | Onun kim olduğunu bilmek istemez misin? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I don't know what to say. | Ne diyeceğimi bilemiyorum. ...ne söyleyeceğini bilmiyorum. Ne diyeceğimi bilemiyorum. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Anyway, okay. I got it. | Neyse, tamam. Anladım. Her neyse, pekâlâ. Anladım. Neyse, tamam. Anladım. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I don't know. I guess so. | Bilmem. Bilmiyorum. Sanırım olacağım. Bilmem. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I guess I will be. | Olurum herhalde. İyi olacağını umuyorum. Olurum herhalde. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
COME RAIN, COME SHINE | ~ YAĞMUR ÇAMUR DEMEDEN ~ | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I'm still sort of packing. | Hala toparlanıyorum. Hâlâ toparlanıyorum. Hala toparlanıyorum. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Is there a lot to do? | Çok iş var mı? Yapılacak çok şey var mı? Çok iş var mı? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Just a bit. | Var biraz. Birazcık. Var biraz. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
What's with the silence? | Bu sessizlik de nesi? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
You made this call, remember? | Beni arayan sensin, hatırlasana? Arayan sendin,hatırlıyor musun? Beni arayan sensin, hatırlasana? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Is it also raining hard over there? | Orada da çok yağmur yağıyor mu? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Yeah, it's pouring. | Evet, bardaktan boşanırcasına. Evet, bardaktan boşalırcasına yağıyor. Evet, bardaktan boşanırcasına. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
No need to do things now when it's raining like this. | Bu kadar yağmur yağarken... Bu kadar yağmur yağarken, işleri hemen yapman gerekmiyor. Bu kadar yağmur yağarken... | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Why don't you think it over for a few days... | Neden birkaç gün daha... Neden bunu bir kaç gün boyunca düşünmüyorsun... Neden birkaç gün daha... | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I'll call you later. I want to finish up first. | Seni sonra ararım. Seni daha sonra ararım. Hemen bitirmek istiyorum. Seni sonra ararım. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
What about dinner? | Peki ya yemek? Peki ya akşam yemeği? Peki ya yemek? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Why worry about that now. Jeez, mom. | Neden şimdi yemek için endişeleniyorsun? Tanrım! Neden bu konuda artık endişe ediyorsun? Anne. Neden şimdi yemek için endişeleniyorsun? Tanrım! | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Just concerned you might skip meals. | Öğünlerini geçiştirirsin diye endişeleniyorum. Öğünleri atlayabileceğinden endişe ediyorum. Öğünlerini geçiştirirsin diye endişeleniyorum. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Jiseok and I are planning to go out later. | Akşam Jiseok'la dışarıda yemeyi düşünüyoruz. Jiseok'la birlikte daha sonra dışarı çıkmayı plânlıyoruz. Akşam Jiseok'la dışarıda yemeyi düşünüyoruz. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I really don't understand you two. | Sizi hakikaten hiç anlamıyorum. İkinizi gerçekten anlamıyorum. Sizi hakikaten hiç anlamıyorum. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Anyway, I'll call you later. | Neyse, sonra ararım. Neyse, seni daha sonra ararım. Neyse, sonra ararım. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Mom? I said I'll call later when I'm done here. | Tamam mı anne? Anne? Buradaki işimi bitirince, seni ararım demiştim. Tamam mı anne? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Yeah, okay. | Peki, tamam. Tamam, pekâlâ. Peki, tamam. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
And now's the weather forecast. | Şimdi sıra hava tahmininde. Şimdi de hava durumu. Şimdi sıra hava tahmininde. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
A constant stream of rain clouds coming out of the West Sea | Sarı deniz üzerinden gelen yağmur bulutları... Batı Denizi'nden gelen yağmur bulutlarının durmaksızın getirdiği yağış... Sarı deniz üzerinden gelen yağmur bulutları... | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
are creating strong showers at 30mm/hr in the central region. | ...beraberinde saatte 30 km. esen güçlü bir rüzgâr getiriyor. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Heavy rain will hit regionally until tomorrow morning. | Sağanak yağış yarın sabaha kadar yer yer devam edecek. Şiddetli yağış bu sabaha değin, bölgesel olarak devam edecek. Sağanak yağış yarın sabaha kadar yer yer devam edecek. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
There seems to be some serious rain outside. | Dışarıda deli gibi yağmur yağıyor. Epey yağmur yağacak gibi. Dışarıda deli gibi yağmur yağıyor. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I know. | Evet, öyle. Biliyorum. Evet, öyle. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I made reservations for 7pm. I wonder if it'll still be pouring. | Saat 7 için rezervasyon yaptırdım. Acaba o zaman kadar yağmur devam eder mi? 19:00 için rezervasyon yaptırdım. Hâlâ yağmur yağacak mı merak ediyorum. Saat 7 için rezervasyon yaptırdım. Acaba o zaman kadar yağmur devam eder mi? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
You made reservations? | Rezervasyon mu yaptırdın? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Remember the long wait | Son gittiğimizde öncesinde yer ayırtmadığımız için... Geçen sefer yer ayırtmadığımız için... Son gittiğimizde öncesinde yer ayırtmadığımız için... | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
when we didn't book last time? | ...ne kadar beklediğimizi hatırlamıyor musun? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Right. But with all this rain... | Ama bu kadar yağmur yağarken... Doğru ama bu yağmurda... Ama bu kadar yağmur yağarken... | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
It's always like this whenever we try to go out. | Ne zaman dışarı çıkmaya çalışsak böyle oluyor. Ne zaman dışarı çıkmayı denesek, hep böyle oluyor. Ne zaman dışarı çıkmaya çalışsak böyle oluyor. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Just like rain on a picnic day. | Piknik gününde yağmur yağması gibi aynı. Bir piknik günündeki yağmur gibi. Piknik gününde yağmur yağması gibi aynı. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
How's the soccer going? | Maç nasıl gidiyor? Futbol maçı nasıl gidiyor? Maç nasıl gidiyor? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
The first half's over. Scoreless. | İlk yarı bitti. Henüz gol atan olmadı. İlk yarı bitti. Berabere. İlk yarı bitti. Henüz gol atan olmadı. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
That's no fun. What were you doing? | Çok sıkıcı yani. Hiç eğlenceli değil. Ne yapıyordun? Çok sıkıcı yani. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Nothing much. | Mühim bir şey değil. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Why're you packing those things? | Neden topluyorsun onları? Bu eşyaları neden topluyorsun? Neden topluyorsun onları? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I thought you would take them with you anyway. | Giderken yanına alırsın diye düşündüm. Her halükârda onları yanında götürürsün diye düşünmüştüm. Giderken yanına alırsın diye düşündüm. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Are you being helpful? | Bana yardım mı ediyorsun yani? Yardım mı edeceksin? Bana yardım mı ediyorsun yani? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I had some time so... | Biraz zamanım vardı bu yüzden... | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I'll just leave them here. | Onları burada bırakacağım. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
You're not taking them? | Götürmeyecek misin? Onları almayacak mısın? Götürmeyecek misin? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
It'll be a hassle. | Zor olur. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
I won't need them right away anyway. | Zaten onlara ihtiyacım da yok. Zaten hemen ihtiyacım olacak şeyler değil. Zaten onlara ihtiyacım da yok. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
But you've been saving them up for special occasions. | Ama özel durumlar için saklıyordun onları. Ama onları özel durumlar için biriktiriyordun. Ama özel durumlar için saklıyordun onları. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Then I'll pack and put them aside. | Paketleyip bir kenara koyacağım. O halde paketleyip kaldırayım. Paketleyip bir kenara koyacağım. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
They're all yours. | Senin olsunlar. Hepsi senin. Senin olsunlar. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Of course. | Tabii. Elbette. Tabii. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
It's been a while, but they're still pretty. | Üzerinden o kadar zaman geçti ama hala çok güzeller. Biraz zaman geçti ama hâlâ güzeller. Üzerinden o kadar zaman geçti ama hala çok güzeller. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Can you shut the staircase windows? Rain's coming in. | Merdiven boşluğundaki pencereyi kapatabilir misin? İçeriye yağmur geliyor. Merdiven boşluğundaki pencerelerini kapatabilir misin? Yağmur içeri giriyor. Merdiven boşluğundaki pencereyi kapatabilir misin? İçeriye yağmur geliyor. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Yeah? Yeah. | Öyle mi? Evet. Evet? Evet. Öyle mi? Evet. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Odd. How come I can't close it? | İlginç. Neden ben kapatamıyorum? Tuhaf. Bunu nasıl olur da kapatamam? İlginç. Neden ben kapatamıyorum? | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
It shouldn't be that hard. | O kadar zor değil. Bu kadar zor olmamalı. O kadar zor değil. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Next time when you're stuck, | Bir dahaki sefere kapatamazsan... Gelecek sefere sıkışırsa... Bir dahaki sefere kapatamazsan... | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
pull it back this way... | ...şu şekilde çek... ...bu şekilde geri çek... ...şu şekilde çek... | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
and then shut it again. That'll do it. | ...ve sonra kapa. İşe yarar. ...sonra tekrar kapat. Böylece kapanacaktır. ...ve sonra kapa. İşe yarar. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
It's hard. And I keep forgetting. | Biraz zor. Hem unutup duruyorum. Zor. Unutup duruyorum. Biraz zor. Hem unutup duruyorum. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
It's cause you're using strength instead of skill. | Çünkü becerinin yerine gücü kullanıyorsun. Yeteneklerin yerine güç kullanıyorsun da ondan. Çünkü becerinin yerine gücü kullanıyorsun. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |
Isn't it about time you got used to it? | Öyle alıştığın içindir, belki de. Ona adapte olmanla alakalı değil mi? Öyle alıştığın içindir, belki de. | Saranghanda, saranghaji anneunda-1 | 2011 | ![]() |