Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20195
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| It's unethical. We have to to have a look at her. | Hiç etik değil. Yine de bakmak zorundayız. | Fortitude-1 | 2015 | |
| That's all. Nothing invasive. | Hepsi bu! İstilacı bir şey yok. Kesmek yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We c... we can't open the door. | Kapıyı açamayız. Bu şeylerin dışarı çıkmasına izin veremeyiz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What are they? | Bunlar da ne? Bilmiyorum. Şerifi çağır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay. Got it. | Tamam, anladım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Tech Department have enhanced | Teknik departman şu GPS taramasını büyütmüş ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Don't come in! | Sakın içeri girmeyin! Gürültü yapmayın! | Fortitude-1 | 2015 | |
| What the fuck are those things? | Bu kahrolası şeyler de ne böyle? | Fortitude-1 | 2015 | |
| They were inside her... | İçindeydiler ama derisinden dışarı çıktılar. | Fortitude-1 | 2015 | |
| They stinging you, Vincent? | Seni mi ısırıyorlar Vincent? Hareket ettiğimde sokuyorlar. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Wasps. | Yaban arıları. Asalak yaban arıları. | Fortitude-1 | 2015 | |
| If they get out, this will spread. | Dışarı çıkarlarsa yayılacaklartır. Hepsini öldürmek zorundayız. | Fortitude-1 | 2015 | |
| How do we kill them without killing Vincent? | Vincent'ı öldürmeden nasıl öldüreceğiz bunları? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Natalie, we have to kill them all. | Natalie hepsini öldüremek zorundayız. | Fortitude-1 | 2015 | |
| G Gas. | Gaz... gaz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We burn them. | Yakalım şunları. Hadi! | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's oxygen and hydrogen, very. | Oksijen ve hidrojen, oldukça patlayıcıdır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| The delivery valves. | Dağıtım vanaları! Dağıtım vanalarını aç. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay, once the room's full, | Tamam. Oda dolduğunda nasıl tutuşturacağız? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Wait. | Dur. Bekle! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Vincent. | Vincent. Yardım et. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Help. Okay, okay. | Yardım et. Tamam, tamam. | Fortitude-1 | 2015 | |
| There you go. | Oldu işte. Vincent. Nefes almıyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay. Um... | Pekâlâ! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Don't you die on me. Have you got a knife? | Sakın öleyim deme! Bıçağın var mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yeah. Okay. | Evet. Tamam. Al. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's anaphylactic shock. | Anafilaktik şok bu! Boğazı kapandı! Al! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hold him down. Don't let him move. | Onu tut ve hareket etmesine izin verme! Tamam! | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's in. | İçeride. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Shh. It's okay. We've got you. | Geçti. Çıkardık seni. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's okay. It's okay! | Geçti. Geçti! | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's okay. We've got you. | Geçti. Çıkardık seni! Geçti. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I've got you. | Çıkardım seni. Geçti artık. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm so sorry, Margaret. | Çok üzgünüm Margaret. | Fortitude-1 | 2015 | |
| 0 1 6 9! | 0, 1, 6, 9! 8, 3, 1, 5! | Fortitude-1 | 2015 | |
| 8 3 1 5, | 8, 3, 1, 5, 0, 1, 6, 9! | Fortitude-1 | 2015 | |
| "X" marks the spot. | Yer "X"le işaretlendi. Gel hadi Max. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What do you think the treasure is? | Hazinenin ne olduğunu düşünüyorsun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Fix this. | Düzelt şunu. Düzelteyim mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| What's wrong with it? | Ne sorunu var ki bunun? Kahrolası çalışmıyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Parasites that lay their eggs | Parazitler yumurtalarını canlı bir yaratığa, yaşayan bir konakçıya bırakırlar... | Fortitude-1 | 2015 | |
| then they hatch and consume the creature | ...daha sonra da yumurtadan çıkarak yaratığı içten dışa tüketirler. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Margaret Allerdyce was eaten alive | Margaret Allerdyce böcekler tarafından içten dışa diri diri yendi mi yani? | Fortitude-1 | 2015 | |
| from the inside out by insects? | Bakın, bu mülakatlarda şerifinizin yakın durduğu bir yer varsa... | Fortitude-1 | 2015 | |
| I think they're wasps. | Yaban arıları olduklarını düşünüyorum. Yaban arıları. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Where have these things come from? | Nereden gelmişler peki? Aslında bunlar tarih öncesi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| There's no recorded instance | Asalak arılar tarafından parazite edilen kayıtlı hiçbir insan örneği yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So this is the first time | Yani bu... insan popülasyonuyla bu türün ilk temasa geçişi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Because Fortitude has only been inhabited for 100 years. | Fortitude yalnızca 100 yıldır iskân edildiği için. | Fortitude-1 | 2015 | |
| They're way older than that. | Bundan çok daha eskiler. Peki nereden gelmiş olabilirler? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Permafrost? | Permafrosttan belki... Permafrostta donmuş hâlde hayatta kalabilmişler mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| If they were in a larval state | Başka bir şeyin içinde larva evresindeyseler bir şekilde korunmuşlardır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So we have to find Jason. | Bu yüzden Jason'ı bulmak zorundayız. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm gonna take you home, sweetie. | Seni eve götüreceğim tatlım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Your dad'll stay here... | Baban burada kalıp işini yapacak. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We'll go home... | Biz de eve gideceğiz. Sen ve ben. | Fortitude-1 | 2015 | |
| back to England. | İngiltere'ye döneceğiz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You'll see your dad when he visits. | Ziyaretimize geldiğinde babanı da göreceksin. Tıpkı asker olduğu zamanlardaki gibi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| That'll be best, won't it, | En iyisi bu olacak ne dersin? Her şey önceden nasılsa öyle olacak. | Fortitude-1 | 2015 | |
| That'll be best. | En iyisi bu olacak. | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Don't know jillions ♪ | Zilyon nedir bilmem. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Don't know Renaissance ♪ | Rönesansı bilmem. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Don't know fashion laws ♪ | Moda kurallarını bilmem. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Don't know violence ♪ | Şiddeti bilmem. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Don't know wisdom ♪ | Bilgeliği bilmem. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ I don't know rock, roll ♪ | Rock'n roll bilmem. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Don't know gentle ♪ | Nezaket nedir bilmem. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ And I don't know the "Mad Men" show ♪ | Ve "Mad Men"i de bilmem. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ I don't know impossible ♪ | İmkânsızı bilmem. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ I don't know elegance ♪ | Zerafet nedir bilmem. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ And I don't know sorrow ♪ | Kederi de bilmem. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ I don't know sorrow. ♪ | Keder nedir bilmem. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| Jason never showed you this, | Jason bunu sana gösterip ne bulduğundan hiç bahsetmedi mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| No. I've never seen that thing before in me life. | Hayır, bu şeyi hayatımda hiç görmedim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You know he attacked Natalie Yelburton? | Natalie Yelburton'a saldırdığını biliyor musun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Jason's out there, and the whole town | Jason dışarıda bir yerlerde ve bu durumda bütün kasabanın paniğe kapılması yakındır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Where would he go? | Nereye gitti? Başı belada olsaydı nerede saklanırdı? 1 | Fortitude-1 | 2015 | |
| He'd come home to me. | Doğruca eve bana gelirdi. Kendinde değil. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Mummy. | Anneciğim. Jason bir mamuta ait kalıntıları bulmuş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Now we think those remains | Bu kalıntıların tehlikeli ve enfeksiyöz olduklarını düşünüyoruz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| so we're all in danger, Celia, all of us, | Bu yüzden hepimiz tehlikedeyiz Celia. Hepimiz ama özellikle de Jason. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Governor, please. We must find him. | Vali Hanım lütfen. Onu bulmak zorundayız. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm required to ask you | Fortitude'da güvende hissedip hissetmediğini sormam gerekiyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm required to ask you | Fortitude'dan ayrılma gibi bir planın olup olmadığını da sormam gerek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| In my head... | Kafamda... | Fortitude-1 | 2015 | |
| the way I felt about you... | ...senin için hissettiklerim... | Fortitude-1 | 2015 | |
| caused all this pain. | ...bütün bu acıya neden oldu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Please forgive me. | Lütfen bağışla beni. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Perdoname, por favor. | Bağışla beni n'olur. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay, then. | Tamam o zaman. Evet, görünüşe göre artık gayet iyi çalışıyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Have you told anyone | Birine bu yerden bahsettin mi? Hayır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ah, fuck. | Lanet olsun! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Put the gun down! | İndir silahını! Dizlerinin üzerine çök! Sen! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Don't give me this shit! Do as I say now! | Bunlar bana sökmez! Dediğimi yap hemen! Diz çök! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Max! Max! | Max! Max! Orospu çocuğu! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Why don't we settle this like real men? | Neden bunu gerçek erkekler gibi hâlletmiyoruz? | Fortitude-1 | 2015 | |
| We put down the guns. | Silahları bırakalım hadi. Ben sayıyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| two... | ...iki, üç! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Like real men. | Gerçek erkekler gibi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What the fuck? Motherfucker! | Bu da ne? Orospu çocuğu! | Fortitude-1 | 2015 |