Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20194
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You still have the dog? | Köpek hâlâ sende mi? Hangi köpek? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Professor Stoddart's dog. | Profesör Stoddart'ın köpeği. Ölü bir köpekle ne yapmak istiyorsun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I want to examine it. | Test etmek istiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hey, everyone. | Merhaba millet! Merhaba millet! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Some of you know Jason Donnelly | Bazılarınız Jason Donnelly'yi tanıyorsunuz ya da arkadaşısınız. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Well, we have to find him as fast as we can, | Elimizden geldiğince çabuk onu bulmak zorundayız ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| and if you do see him, | ...onu görürseniz sakın ola belli etmeyin. Polisi arayıp haber verin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hi, poppet. | Selam güzel kız. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Can I come in and see Liam now, please, Mrs. Sutter? | İçeri girip Liam'ı görebilir miyim acaba Bayan Sutter? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yeah, of course you can. | Evet, elbette görebilirsin. Gir hadi. Ceketini çıkar. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hi, Liam. | Selam Liam. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I hear you did something bad. | Kötü bir şey yaptığını duydum. Yaptın mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| What is that? | Bu da nedir? Biraz korkunç görünüyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I don't think my dad's coming home. | Babamın da eve geleceğini hiç sanmıyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| How is your son? | Oğlun nasıl? | Fortitude-1 | 2015 | |
| He's not spoken much, at all, really, | Olaydan beri fazla konuşkan değil. Aslında hiç konuşmuyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He just mutters to that thing. | Yalnızca o şeye mırıldanıp duruyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What thing? | Hangi şey? | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's a voodoo doll that Henry gave him, | Henry'nin verdiği tupilak diye bir büyü bebeği. | Fortitude-1 | 2015 | |
| But every time I try to take it away from him, | Ama ne zaman ondan almaya çalışsam bağırıp çağırıyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Well, then why don't you ask Henry | Öyleyse neden Henry'den gelip geri almasını istemiyorsun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Henry Tyson is dead. | Henry Tyson öldü. İntihar etmiş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He shot and killed DCI Morton at the same time. | Aynı zamanda Müfettiş Moton'ı da vurup öldürmüş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Madre de Dios. | Yüce Meryem! Bana da vali söyledi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| She warned me. | Beni uyardı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Take great care, | Çok dikkat edip tetikte olmamı söyledi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hey, Frank. How are you? | Selam Frank. Nasılsın? | Fortitude-1 | 2015 | |
| 110%. | % 110 iyiyim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What's that? | Bu nedir? Stoddart'ın köpeği. Ingrid bir şeyler hatırladı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Did she now? | Şimdi mi hatırladı? Çözdürmem gerek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Stick it in a microwave. | Mikrodalgaya koy. Kanıt için incelemek istiyorum pişirmek değil. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Evidence? | Kanıt mı? Evet, bilmiyorum ama gerçekten zor iş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He went after the ice drill? | Buz matkabının peşinden mi gitti? Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You think Jason might have stolen it? | Jason'ın çalmış olabileceğini mi düşünüyorsun? Belki. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We won't know till Eric tracks the thing down. | Eric bir şeyler buluncaya kadar bilemeyiz. Jason değilse... | Fortitude-1 | 2015 | |
| then it's someone ruthless enough | ...o zaman yalnızca aptal bir makine parçasını çalmak için... | Fortitude-1 | 2015 | |
| to cave a man's skull in just to steal some... | ...adamın birinin kafatasında oyuk açacak kadar acımasız birini bile... | Fortitude-1 | 2015 | |
| he can't even get off the island. | ...adadan gönderemiyorum demektir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Eric intends to make the arrest | Alan her kimse, Eric adamı tutuklayıp matkabı kasabaya geri getirmek niyetinde. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Does he think I even care about that stupid drill now? | Şu anda o aptal matkabın umurumda olduğunu mu sanıyor? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Does he think that matters anymore to anyone? | Herkes için önemli olanın bu olduğunu mu düşünüyor? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I murdered Pettigrew. | Pettigrew'u ben öldürdüm. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I took him from the room. | Onu odadan alıp götürdüm. | Fortitude-1 | 2015 | |
| That night, | Yani o gece onu götürüp öldürüm. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Waited. | ...bekledim sonra da bir ayı geldi ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Don't say you did this for me. | Bunu benim için yaptığını söyleme sakın. Pettigrew dava açardı ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| They would have taken you back to Spain. | ...seni İspanya'ya geri götürürlerdi. O da öylece çekip giderdi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What is the truth? | Gerçek nedir? | Fortitude-1 | 2015 | |
| He said something | Polis aracında bir şeyler söyledi ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| It was what? | Söylediği neydi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| It was the ugliest thing I ever heard, | Şimdiye kadar duyduğum en çirkin şeydi ve beni rahatsız etti. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What He... | Ne? O... Ne? | Fortitude-1 | 2015 | |
| that we both wanted you... | İkimiz de neye mal olursa olsun seni istiyormuşuz ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| and that... | ...bu da... | Fortitude-1 | 2015 | |
| take you by force. | ...onun sana yaptığını yaparmışım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I would destroy you. | Seni mahvedermişim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Destroy me. | Beni mahvetti. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'd never hurt you. | Asla seni incitmem. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I would never hurt you. You hear me? | Seni asla incitmem. Duyuyor musun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| You are in here. | Tam buradasın. İçimdesin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You're part of me. | Benim parçamsın. Asla seni incitmem! | Fortitude-1 | 2015 | |
| I would never hurt you. | Asla incitmem! | Fortitude-1 | 2015 | |
| I would kill anybody who hurt you, | Seni inciteni öldürürüm ve inciten ben olursan kendimi de öldürürüm. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What do you want from me, | Ne istiyorsun benden? İçinde olanlar için af mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Tell me one thing. | Bir şey söylesene. Dürüst ol tamam mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| What did you feel when you saw Pettigrew die? | Pettigrew'u ölürken gördüğünde ne hissettin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| What did I feel? Yes, tell me. | Ne mi hissettim? Evet, söyle hadi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I... it felt... | Hissettirdiği... | Fortitude-1 | 2015 | |
| I felt... | Hissettiğim... | Fortitude-1 | 2015 | |
| I felt complete. | Tamamlanmış hissettim! | Fortitude-1 | 2015 | |
| We are two murderers... | Biz iki katiliz... | Fortitude-1 | 2015 | |
| you and me. | ...sen ve ben. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And we're alone together. | Birlikte yalnızız. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Together. | Birlikte. Evet... Birlikte. | Fortitude-1 | 2015 | |
| The behavior we're seeing is complex. | Gördüğümüz davranış karmaşık. Yalnızca bir dürtü değil ayrıca iştah. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's directed. There's a goal. | Yönlendirilmiş ve bir hedef var. Ne hedefi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| The biosphere is full of parasites. | Biyosfer parazitle dolu. Ne isterlerse elde ederler. | Fortitude-1 | 2015 | |
| The cordyceps fungus gets its spores launched into the air, | Kordiseps mantarı sporlarını havaya salar ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| The liver fluke takes over the brain of an ant, | Karaciğer kelebeği karıncanın beynini devralır, bir ineğin vücuduna el koyar. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Toxoplasma gondii brainwashes a rat. | Toxoplasma gondii bir sıçanın beynini yıkar. | Fortitude-1 | 2015 | |
| When I got there, I was standing | Oraya gittiğimde Profesör Stoddart'ın cesedinin yanında durmuş... | Fortitude-1 | 2015 | |
| fucking shitting myself, | ...korkudan altıma ediyordum ki bu köpek bana saldırdı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yeah, you were threatening its master. | Evet, sahibini tehdit ediyordun. Akşam yemeğini tehdit ediyordum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Gross. | İğrenç! Köpeğin ağzında kan ve mukus var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Whatever was inside Professor Stoddart | Profesör Stoddart'ın içinde ne varsa... | Fortitude-1 | 2015 | |
| There's nothing here, nothing visible. | Burada gözle görülür hiçbir şey yok! Hayır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Even after it was shot, | Vurulduktan sonra bile mide asidi çalışmaya devam etmiş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hydrochloric in its stomach's | Midesindeki hidroklorik asit bizimkinden on kata daha güçlü. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Not gonna find anything, are we? | Hiçbir şey bulamayacağız değil mi? Hayır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So we're done here. | İşimiz burada bitti. Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Pass me the pen torch. | Kalem feneri uzatsana. Ne? Fener. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Can you hold this? | Şunu tutar mısın? | Fortitude-1 | 2015 | |
| The alimentary canal, | Yemek borusu, mideye ve mide asidine ulaşmadan önceki kısımdır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Mucus. Yeah. | Mukus. Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's a grub. Whoa. | Bu bir kurtçuk. Larva bu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What kind of larva? | Ne çeşit bir larva? | Fortitude-1 | 2015 | |
| The trouble with larva is you don't know | Larvayla ilgili sorun ta ki yuvalanıp üreyene kadar anlamamandır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| If larvae are passed into a living host, | Larva yaşayan bir konakçıya geçmişse o zaman konakçı besini olur. | Fortitude-1 | 2015 | |
| All larva develop inside, | Bütün larva içeride gelişip konakçının dokularıyla beslenir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Vincent, no cutting open live people. | Vincent yaşayan bir insanı kesip açamazsın. | Fortitude-1 | 2015 |