Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19769
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Remember not to move when he touches us. | Unutmayın,dokunduğunda kımıldamayacaksınız. | Flossie-1 | 1974 | |
| Undress. | Soyun. | Flossie-1 | 1974 | |
| I was horrified when he chose me. | Beni seçtiğinde dehşete düşmüştüm. | Flossie-1 | 1974 | |
| I could not lie with him. I was paralysed with fear. | Ona yatamazdım. Korkudan adeta felç olmuştumç | Flossie-1 | 1974 | |
| Several nights he came back to us and slept with all the others. | Bir kaç gece daha geldi ve hepsiyle birlikte oldu. | Flossie-1 | 1974 | |
| He wanted to sleep with me too, but I couldn't. | O benimlede yapmak istedi, ama ben yapmadım. | Flossie-1 | 1974 | |
| Together with Ylette I was always happy. | Ylette ile birlikte iken hep mutluydum. | Flossie-1 | 1974 | |
| Why should I have men? I didn't need them. | Neden erkeklerle olayım ki? Benim onlara ihtiyacım yoktu. | Flossie-1 | 1974 | |
| One day I had bought flowers and wanted to surprise Ylette. | Bir günbir demet çiçek aldım ve Ylette'ye süpriz yapmak istedim. | Flossie-1 | 1974 | |
| I have flowers for you. | Sana çiçek getirmiştim. | Flossie-1 | 1974 | |
| We'll get engaged. Isn't it wonderful? | Biz biraz meşgulüz. Harika değil mi? | Flossie-1 | 1974 | |
| We're very happy. | Çok mutluyuz. | Flossie-1 | 1974 | |
| For a long time I was really depressed. | Bu durum karşısında uzunca bir süre depresyonda kalmıştım. | Flossie-1 | 1974 | |
| But then I met Eve. We became good friends. | Sonra Eve ile tanıştık. Onunla çok iyi arkadaş olduk. | Flossie-1 | 1974 | |
| We had some common interests. | İkimizinde ortak çıkarları vardı. | Flossie-1 | 1974 | |
| Now I know why I'm here. It's not what you think. | Artık neden burda olduğumu anlıyorum. Düşündüğün gibi değil. | Flossie-1 | 1974 | |
| I was surprised when I saw you in Stockholm. | Seni Stocholm'de görünce çok şaşırdım. | Flossie-1 | 1974 | |
| Even more surprised when Flossie pointed out you like one she was interested in. | Flossie senin ilginden hoşlanınca daha da şaşırdım. | Flossie-1 | 1974 | |
| We began to spy on you. | Seni izlemeye başladık. | Flossie-1 | 1974 | |
| After I met you, I discovered that being bisexual made life richer. | Seninle tanıştıktan sonra, biseksüel olarak yaşayan zenginleri keşfettim. | Flossie-1 | 1974 | |
| You changed my life. | Sen hayatımı değiştirdin. | Flossie-1 | 1974 | |
| When it comes to Flossie, it's pity if only women get the chance. | Flossie'ye gelirsek, tek başına bir kadın olarak şansını deneseydi üzülebilirdi. | Flossie-1 | 1974 | |
| I wanted Flossie that would experience a man. | Flossie'nin deneyimli bir erkekle olmasını istedim. | Flossie-1 | 1974 | |
| A man who wouldn't hurt her. | Onun incitmeyecek bir adam olmalıydı. | Flossie-1 | 1974 | |
| So she had to promise not to do anything before we were sure you were the right one. | Senin doğru adam olduğundan emin olana kadar bir şey yapmamak için söz vermek zorundaydı. | Flossie-1 | 1974 | |
| Dear little Flossie. Now you are free from your promise to me. | Benim minik Flossie'm. Artık bana verdiğin söz için özgürsün. | Flossie-1 | 1974 | |
| I know you are in love with Jack. It makes everything easier. | Jack'in seni sevdiğini biliyorum artık. Bu bütün kapılar açar. | Flossie-1 | 1974 | |
| You alone will decide when. | Artık kararını kendin verebilirsin. | Flossie-1 | 1974 | |
| I want now. | Şimdi istiyorum. | Flossie-1 | 1974 | |
| I knew that my dick got hard. I would get her entirely. | Sikimin sertleştiğini hissedebiliyordum. Artık o herşeyiyle benim olacaktı. | Flossie-1 | 1974 | |
| Come into me! All of you. Come on. | İçime gir! Herşeyin gir! Hadi! | Flossie-1 | 1974 | |
| Dive deep into the lovely pussy who's longing for you. | Tatlı amım,sikinin girişi için yanıp tutuşuoyor... | Flossie-1 | 1974 | |
| Come on. | Hadi artık. | Flossie-1 | 1974 | |
| Oh, your lovely cock! | Oh, yarağın çok tatlı! | Flossie-1 | 1974 | |
| Come into me. | Gir artık içime. | Flossie-1 | 1974 | |
| Now is the time. | Artık zamanı geldi. | Flossie-1 | 1974 | |
| Lie still so I can feel it. | İçerde kal,onu hissetmek istiyorum. | Flossie-1 | 1974 | |
| Is it nice for you? Run it deeper. | Hoşuna gidiyor mu? Daha derine gir. | Flossie-1 | 1974 | |
| For a heavenly pleasure. | İlahi bir zevk. | Flossie-1 | 1974 | |
| Blessed cock. | Kutsal bir yarak. | Flossie-1 | 1974 | |
| Rub up lovely against the lips. | Amıma çok tatlı sürtüyor. | Flossie-1 | 1974 | |
| They're waiting to kiss you. | Seninle öpüşmeyi bekliyorlar.. | Flossie-1 | 1974 | |
| You can lean on them. | Dayan onlara. | Flossie-1 | 1974 | |
| Fuck me. | Sik beni! | Flossie-1 | 1974 | |
| Come into me! | Sik beni! | Flossie-1 | 1974 | |
| Get me! God, I'm coming! | Becer beni! Tanrım, boşalıyorum! | Flossie-1 | 1974 | |
| I had never heard Flossie use such language. It teased me. | Flossie' nin ağzından bu sözleri hiç duymamıştım. Bu beni daha da azdırmıştı. | Flossie-1 | 1974 | |
| In spite of the orgasm I was still hard. | Orgazm olmama rağmen aletim hala sertliğini koruyordu. | Flossie-1 | 1974 | |
| I could continue this most wonderful of all intercourses. | Devam etmem tek kelimeyle "harikulade" olacaktı. | Flossie-1 | 1974 | |
| Now, Jack! Go on! | Jack! Devam et! | Flossie-1 | 1974 | |
| Don't stop! God, how lovely! | Durma! Tanrım, çok güzel! | Flossie-1 | 1974 | |
| Oh, God... | Oh,tanrım.. | Flossie-1 | 1974 | |
| I'm dying! I'm dying! | Ölüyorum! Ölüyorum! | Flossie-1 | 1974 | |
| I'm dying! Fuck me! | Geberiyorum! Sik beni! | Flossie-1 | 1974 | |
| Oh God! | Oh,tanrım! | Flossie-1 | 1974 | |
| Fuck me until tomorrow! | Yarına kadar sik beni! | Flossie-1 | 1974 | |
| Beloved. | Sevgilim. | Flossie-1 | 1974 | |
| [ His wake up time ] | Uyanma zamanı. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| [ 8:20 AM Leaves for work ] | 8:20 İşe gitme zamanı. Neden... | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Have a great day. | Umarım iyi bir gün geçirirsin. 1 | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I STEAL PEEKS AT HIM EVERY DAY | 1. Bölüm Başlığı: "Her gün onu gözetliyorum" | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Wanna be my friend? | Arkadaş olalım mı? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Great! I'll fly away! | Harika! Uzaklara uçacağım! | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Passport, please. | Pasaport, lütfen. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| No photos here. | Burada resim çekemezsiniz! | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Dual citizenship? | Çifte vatandaşlığınız mı var? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Everyone has two passports to skip army service. | Bugünlerde askerlikten yırtmak için herkes çifte vatandaşlık alıyor. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Can you speak Korean? | Korece konuşmayı biliyor musun bari? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| You spoke informally. | Yaşıma bir bakış atıp hemen benimle gayri resmi konuşmaya başladınız. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Aren't I observant? | Çok dikkatliyim değil mi? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I moved overseas at age 9 | 9 yaşındayken başka ülkeye göç ettik. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I knew then the best way to educate... | İşte o zaman anladım. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| is the fist! Power! | Tuhaf hissettim. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| What's the purpose of your visit? | Enrique Bey, Kore'ye ne için geldiniz? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| To shoot Cupid's arrow. | Cupid'in okunu atmak için. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Here you go. Thanks. | İlk beni tanıyan sensin. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| [ God of gaming, Enrique, has arrived! ] | Oyun Kralı! Enrique geldi! | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| We're from the company. | Şirketten geliyoruz. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Just come with us. | Bizimle gelmeniz yeterli. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Enrique, did you take the Disney Pixar offer? | Enrique, Amerikalı Disney Pixar'ın teklifini kabul ettiniz mi? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| A Korean company wants you. | Koreli bir şirket büyük paralar karşılığı sizinle çalışmak istiyormuş. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Well, today they're deciding on our webtoon. | Şey... Aslında bugün bizim çizgi diziye karar verilecekti. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Why'd you dress up? | Neden böyle giyindin? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| I guess you look better. | Sanırım sen daha iyisin. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Guess? | Sanırım mı? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| We dressed up to meet the Director today... | Bugün yöneticiyle görüşmemiz olduğundan... | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| You're in a protest? | Eylemci olmalısınız? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| We're protesting too | Biz de eylemciyiz. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| for our Tenants Association. | Kiracılar derneğimizi temsil ediyoruz. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| You’re protesters? | Eylemcisiniz demek? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Great to meet you. | Memnun oldum gerçekten. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Have a seat. Sure. | Oturun. Evet, teşekkürler. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| OK, I'm tired so I'll keep it short. | Pekâlâ... Biraz yorgun olduğumdan, kısa keseceğim. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| 'Zombie Soccer' won't be published. | "Zombi Futbolu"... Yayınlamayacağız. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| [ Enrique finally arrives! ] | Enrique sonunda geldi! | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| We're from the company. | Şirketten geliyoruz! | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| [ Enrique's interview explodes with charisma! ] | Basına röportaj veren Enrique... Karizman ortalığı yıkıyor! | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| [ A person on the same flight swears they saw Enrique's son ] | Onunla aynı uçakta olan biri Enrique'nin oğlunu gördüğüne yemin ediyor. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| Well, if you do anything new, call me. | Neyse... Aklınıza yeni bir fikir gelirse beni arayın. | Flower Boy Next Door-1 | 2013 | |
| So that's Enrique? | Yani Enrique böyle mi görünüyormuş? | Flower Boy Next Door-1 | 2013 |