Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19286
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| And I just didn't stop. | Ve durmadım. | Fighting-1 | 2009 |  |
| You know? I just couldn't stop. | Duramadım. | Fighting-1 | 2009 | |
| My father never forgave me. 'Cause he shouldn't. | Babam beni asla affetmedi. Affetmemeli de. | Fighting-1 | 2009 | |
| I got to go get that. | Bunu halletmeliyim. | Fighting-1 | 2009 | |
| Okay, I have to get going | Çıkmam lazım. | Fighting-1 | 2009 | |
| because I have to go do something at the club, I realized. I'm sorry. | Kulüpte bir şey yapmam gerekiyor, şimdi fark ettim. Kusura bakma. | Fighting-1 | 2009 | |
| I have to go and do something at the club | Gidip, kulüpte tamamen unuttuğum | Fighting-1 | 2009 | |
| that I completely forgot about. So... | bir şey yapmam lazım... | Fighting-1 | 2009 | |
| Okay... Please hurry up. | Tamam... Lütfen acele et. | Fighting-1 | 2009 | |
| I'll walk you. I'm hurrying. | Sana eşlik ederim. Acele ediyorum. | Fighting-1 | 2009 | |
| We do have to go. I'm sorry, I just... | Gitmemiz lazım, üzgünüm, sadece... | Fighting-1 | 2009 | |
| Okay. I heard you the first time, I'm going, I'm going. | Tamam ilk söylediğinde duymuştum, gidiyorum, gidiyorum. | Fighting-1 | 2009 | |
| I just forgot I had to go get this stuff done. | Bu işleri halletmem lazımdı, unutmuşum. | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, I'm fine, why? | Evet, iyiyim, neden sordun? | Fighting-1 | 2009 | |
| You're good? Yeah. | İyisin. Peki. | Fighting-1 | 2009 | |
| Wait. What? What's going on here? | Bekle. Ne? Neler oluyor burada? | Fighting-1 | 2009 | |
| I was going to tell you, I know Harvey. | Harvey'i tanıdığımı sana söyleyecektim. | Fighting-1 | 2009 | |
| Wait, hold on. You all know each other? | Bekleyin bir dakika. Birbirinizi tanıyor musunuz? | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, I know her. I know her. | Evet, onu tanıyorum. Onu tanıyorum. | Fighting-1 | 2009 | |
| Listen... Wait, how do you know... | Dinle... Bekle, nasıl oluyor da... | Fighting-1 | 2009 | |
| I mean, how do you know each other? | Yani, nasıl oluyor da birbirinizi tanıyorsunuz? | Fighting-1 | 2009 | |
| What's going on, 'cause, are you together or something? | Neler oluyor, beraber falan mısınız? | Fighting-1 | 2009 | |
| No. Listen, Shawn... | Hayır. Dinle, Shawn... | Fighting-1 | 2009 | |
| No, no, no... I'm talking to her... | Hayır, hayır... Ben onunla konuşuyorum... | Fighting-1 | 2009 | |
| I'm talking... | Ben söylüyorum... | Fighting-1 | 2009 | |
| No, no, let me... I just want to hear it from her. | Hayır, hayır... Kızdan duymak istiyorum. | Fighting-1 | 2009 | |
| Let me talk to you, okay? | Bırak ben söyleyeyim, olur mu? | Fighting-1 | 2009 | |
| What did I say? I said I'm talking... What now? | Ne dedim ben? Ben konuşuyorum dedim... Durum nedir? | Fighting-1 | 2009 | |
| Shawn... I want to talk to her. | Shawn... Kızla konuşmak istiyorum. | Fighting-1 | 2009 | |
| I'm talking to you. I want to talk to her! | Ben seninle konuşuyorum. Kızla konuşmak istiyorum! | Fighting-1 | 2009 | |
| Get your hands off me! Shut up! | Kapa çeneni! Ellerini çek üzerimden! | Fighting-1 | 2009 | |
| Get your hands off of me! Get out of my head! | Benden uzak dur! Çek ellerini üzerimden! | Fighting-1 | 2009 | |
| Look, everything isn't what you think. | Hiçbir şey düşündüğün gibi değil. | Fighting-1 | 2009 | |
| You're not the only one that worked with me. | Benimle çalışan tek kişi sen değilsin. | Fighting-1 | 2009 | |
| She works with me, too. | O da benimle çalışıyor. | Fighting-1 | 2009 | |
| It's what I was explaining at the apartment. | Dairede işte bunu açıklamaya çalışıyordum. | Fighting-1 | 2009 | |
| Nobody knows we know each other. She places bets for me. | Birbirimizi tanıdığımızı kimse bilmez. Bahisleri benim için o ayarlıyor. | Fighting-1 | 2009 | |
| Okay, that's what it is. | Pekala, işte böyle. | Fighting-1 | 2009 | |
| I was going to tell you, Shawn. | Sana söyleyecektim, Shawn. | Fighting-1 | 2009 | |
| You asked about my... You asked about my father. | Bana babamı... Bana babamı sormuştun. | Fighting-1 | 2009 | |
| Shawn... Why would you do that? | Shawn... Bunu neden yaptın? | Fighting-1 | 2009 | |
| You better learn to answer your phone. | Telefonunu açmayı öğrenmelisin. | Fighting-1 | 2009 | |
| Why didn't you answer? That's all you had to do. | Neden açmadın? Tüm yapman gereken açmaktı. | Fighting-1 | 2009 | |
| Why didn't you text me and say something? | Neden bir şeyler yazıp mesaj atmadın? | Fighting-1 | 2009 | |
| Listen, Harvey and I have been friends for a really long time. | Dinle, Harvey ve ben oldukça uzun zamandır arkadaşız. | Fighting-1 | 2009 | |
| Listen to me. I should have told you, I know that. | Dinle beni. Sana söylemem gerekirdi. | Fighting-1 | 2009 | |
| I don't know what I might say to you, okay. | Sana ne söylesem bilemiyorum. | Fighting-1 | 2009 | |
| Wait. Just listen to me, okay? | Bekle. Sadece beni dinle, olur mu? | Fighting-1 | 2009 | |
| Look, I make $11 an hour, okay? | Saatte 11 dolar kazanıyorum, tamam mı? | Fighting-1 | 2009 | |
| Is that what you want to know? | Öğrenmek istediğin bu mu? | Fighting-1 | 2009 | |
| I make $11 an hour, I'm broke. | Saatte 11 dolar kazanıyorum, meteliksizim. | Fighting-1 | 2009 | |
| I pick up glasses from people that I hate all night long, | Bütün gece boyunca nefret ettiğim insanların bardaklarını alıyorum, | Fighting-1 | 2009 | |
| and I'm not really supposed to be doing this right now. | bunu gerçekten şu an yapmam gerekmiyor. | Fighting-1 | 2009 | |
| Why didn't you just tell me that? | Bu neden söylemedin bana? | Fighting-1 | 2009 | |
| Harvey... We're just friends. He just gives me this money, | Harvey... Sadece arkadaşız. Bana sadece parayı verir, | Fighting-1 | 2009 | |
| and I just go place bets for him and that's all there is to it. | ve gider onun için bahis oynarım ve işte hepsi bu. | Fighting-1 | 2009 | |
| Nobody even knows that we know each other. | Kimse birbirimizi tanıdığımız bilmez. | Fighting-1 | 2009 | |
| Then why couldn't you just say that to me? | Öyleyse bunu bana neden söyleyemedin? | Fighting-1 | 2009 | |
| Is this thing still on? | Bu şey hala açık mı? | Fighting-1 | 2009 | |
| Listen, man... | Dinle, adamım... | Fighting-1 | 2009 | |
| Throw it. No one will ever know the better. | Boş ver. Daha iyisini kimse bilemez. | Fighting-1 | 2009 | |
| And you're going to tell me you're okay with that, huh? | Bu konuda sorun olmadığını söyleyeceksin, ha? | Fighting-1 | 2009 | |
| Whatever you raise, I want half. | Ne kadar yatırırsan, yarısını isterim. | Fighting-1 | 2009 | |
| We ain't talking about anything here, you know. | Burada bir şeyden bahsetmiyoruz. | Fighting-1 | 2009 | |
| No, forget it, then. | Unut gitsin, o zaman. | Fighting-1 | 2009 | |
| Just like that, though, huh? | Aynen öyle, ha? | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah. Just like that. | Evet. Aynen öyle. | Fighting-1 | 2009 | |
| Then, you know once you get out there, | O zaman, oraya çıktığında, | Fighting-1 | 2009 | |
| all those eyes are going to be on you. | bütün gözlerin üzerinde olacağını biliyorsun. | Fighting-1 | 2009 | |
| And if there's even a hint that you're throwing this thing... | Ve bu işi umursamadığına dair küçük bir şey bile olsa... | Fighting-1 | 2009 | |
| And that's both of us dead. | İkimizi de ölmüş bil. | Fighting-1 | 2009 | |
| You understand how much money they... | Ne kadar para koydukları... | Fighting-1 | 2009 | |
| They don't scare me, Harvey. This city doesn't scare me. | Beni korkutmuyorlar, Harvey. Bu şehir beni korkutmuyor. | Fighting-1 | 2009 | |
| I'm gonna do what you want. And you're never going to see me again. | İstediğin şeyi yapacağım ve beni bir daha görmeyeceksin. | Fighting-1 | 2009 | |
| None of you. | Ben de seni görmeyeceğim. | Fighting-1 | 2009 | |
| This isn't tickets, Harvey. | Bu bilet işi değil, Harvey. | Fighting-1 | 2009 | |
| You understand there's $250,000 in this bag. | Bu çantada 250,000 dolar var. | Fighting-1 | 2009 | |
| And, Harvey, don't make us come looking for you. | Ve, Harvey, seni bulmak için bizi uğraştırma. | Fighting-1 | 2009 | |
| Nice office, Harvey. | Güzel ofis, Harvey. | Fighting-1 | 2009 | |
| Glad you could make it. | Başarabilmene sevindim. | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, you should get a receptionist. | Resepsiyonist tutmalısın. | Fighting-1 | 2009 | |
| Is he going to listen to you, Harvey? | Seni dinleyecek mi, Harvey? | Fighting-1 | 2009 | |
| If you don't believe me, he's right out there, you can ask him yourself. | Bana inanmıyorsan, o şurada, ona kendin sorabilirsin. | Fighting-1 | 2009 | |
| I'm asking you, Harvey. | Sana soruyorum, Harvey. | Fighting-1 | 2009 | |
| There's $250,000 in here. | İçinde 250,000 dolar var. | Fighting-1 | 2009 | |
| And if he decides he don't like losing, | Kaybetmemeye karar verir, | Fighting-1 | 2009 | |
| and by some miracle he wins, I still want my money, Harvey. | ve bir mucizeyle kazanırsa, paramı yine de isterim, Harvey. | Fighting-1 | 2009 | |
| I don't get my money, Harvey, I'll kill you. | Paramı alamazsam, Harvey, seni öldürürüm. | Fighting-1 | 2009 | |
| Lot of money. | Çok para. | Fighting-1 | 2009 | |
| Zulay, did you have another dream? | Zulay, başka hayalin var mıydı? | Fighting-1 | 2009 | |
| It's a lot of money, Jack. | Çok fazla para var, Jack. | Fighting-1 | 2009 | |
| How much are we talking about? | Ne kadar paradan söz ediyoruz? | Fighting-1 | 2009 | |
| So what are you doing walking around the street | Peki ya sen çantanda yarım milyon dolarla birlikte | Fighting-1 | 2009 | |
| with half a million dollars in your bag? | dolaşarak ne yapıyorsun? | Fighting-1 | 2009 | |
| I have investors. | Yatırımcılarım var. | Fighting-1 | 2009 | |
| Investors. | Yatırımcılar. | Fighting-1 | 2009 | |
| If it's too much money, I can... | Çok fazla paraysa eğer, ben... | Fighting-1 | 2009 | |
| Too much? | Çok fazla mı? | Fighting-1 | 2009 | |
| Listen to that. | Şunu dinle. | Fighting-1 | 2009 | |
| She's cleaning up the dumpster, now she's in the club. | Dışarıdaki çöpleri temizliyordu, şimdi kulüpte. | Fighting-1 | 2009 | |
