Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 18862
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
We think he'll be heading back. Your position? | Nevada'ya geri dönüş yolunda olduğunu düşünüyoruz. Neredesin? Nevada'ya geri dönüş yolunda olduğunu düşünüyoruz. Neredesin? Nevada'ya geri dönüş yolunda olduğunu düşünüyoruz. Neredesin? | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Tehachapi. Try the hospital in Clark County. | Tehachapi. Clark County Hastanesi'ne bak. Tehachapi. Clark County Hastanesi'ne bak. Tehachapi. Clark County Hastanesi'ne bak. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
His third victim survived the hit. He'll be wanting to finish the job. | Üçüncü kurbanı dün geceden sağ çıkmış. İşini bitirmek isteyecektir. Üçüncü kurbanı dün geceden sağ çıkmış. İşini bitirmek isteyecektir. Üçüncü kurbanı dün geceden sağ çıkmış. İşini bitirmek isteyecektir. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Where are you? | Neredesin? Neredesin? Neredesin? | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Doctor. | Doktor. Doktor. Doktor. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
What the hell is that? | Ne oluyor yahu? Ne oluyor yahu? Ne oluyor yahu? | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Back in the room, back in the room. Police officer, get back. | Odalara dönün, odalara dönün. Polis memuruyum, açılın. Odalara dönün, odalara dönün. Polis memuruyum, açılın. Odalara dönün, odalara dönün. Polis memuruyum, açılın. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Police. He went that way. | Polis! Şu tarafa gitti. Polis! Şu tarafa gitti. Polis! Şu tarafa gitti. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
I'm a cop. Where'd he go? He went downstairs, officer. | Polisim. Nereye gitti? Merdivenlerden aşağı indi memur bey. Polisim. Nereye gitti? Merdivenlerden aşağı indi memur bey. Polisim. Nereye gitti? Merdivenlerden aşağı indi memur bey. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
How do you have my dad's phone? | Babamın telefonunu nereden aldın? Babamın telefonunu nereden aldın? Babamın telefonunu nereden aldın? | Faster-1 | 2010 | ![]() |
He asked me to call you. | Benden seni aramamı istedi. Benden seni aramamı istedi. Benden seni aramamı istedi. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Are you the one who killed him? | Sen onu öldüren adam mısın? Sen onu öldüren adam mısın? Sen onu öldüren adam mısın? | Faster-1 | 2010 | ![]() |
I'm gonna find you and I'm gonna kill you. | Seni bulup öldüreceğim. Seni bulup öldüreceğim. Seni bulup öldüreceğim. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Do what you need to do. | Yapman gerekeni yap. Yapman gerekeni yap. Yapman gerekeni yap. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
But you better be sure, | Ama emin olsan iyi edersin... Ama emin olsan iyi edersin... Ama emin olsan iyi edersin... | Faster-1 | 2010 | ![]() |
because it's a long, dark road you're headed down. | ...çünkü uzun ve karanlık bir yola gireceksin. ...çünkü uzun ve karanlık bir yola gireceksin. ...çünkü uzun ve karanlık bir yola gireceksin. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Client wants to pull the job. | Müşteri işten çekilmeni istiyor. Müşteri işten çekilmeni istiyor. Müşteri işten çekilmeni istiyor. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
No. No way. You tell him to back off. | Hayır. Hayatta olmaz. Bu isteğinden vazgeçmesini söyle. Hayır. Hayatta olmaz. Bu isteğinden vazgeçmesini söyle. Hayır. Hayatta olmaz. Bu isteğinden vazgeçmesini söyle. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
I've got this under control. All right? You're running out of time. | Her şey kontrolüm altında. Tamam mı? Her şey kontrolüm altında. Tamam mı? Her şey kontrolüm altında. Tamam mı? | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Where's the old man? | Nerede bizim moruk? Nerede bizim moruk? Nerede bizim moruk? | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Dead. | Öldü. Öldü. Öldü. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Don't lie to me. I'll show you the damn grave. | Bana yalan söyleme. Kahrolası mezarını gösteririm. Bana yalan söyleme. Kahrolası mezarını gösteririm. Bana yalan söyleme. Kahrolası mezarını gösteririm. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
How long ago? I don't know. | Ne kadar oldu? Bilemiyorum. Ne kadar oldu? Bilemiyorum. Ne kadar oldu? Bilemiyorum. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Three or four years. | Üç veya dört yıl kadar. Üç veya dört yıl kadar. Üç veya dört yıl kadar. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Hold still. | Kıpırdama. Kıpırdama. Kıpırdama. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Okay. | Tamamdır. Tamamdır. Tamamdır. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
How long you been out? | Çıkalı ne kadar oldu? Çıkalı ne kadar oldu? Çıkalı ne kadar oldu? | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Couple of days. | Birkaç gün. Birkaç gün. Birkaç gün. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
And why are you here? | Peki neden buradasın? Peki neden buradasın? Peki neden buradasın? | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Came here to kill the old man. | Bizim moruğu öldürmeye geldim. Bizim moruğu öldürmeye geldim. Bizim moruğu öldürmeye geldim. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Because he set us up. | Çünkü bize tuzak kurdu. Çünkü bize tuzak kurdu. Çünkü bize tuzak kurdu. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
What makes you think that? | Sana bunu düşündüren nedir? Sana bunu düşündüren nedir? Sana bunu düşündüren nedir? | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Gary went to him for advice on the bank job and he wanted full share. | Gary banka soygunu için ona danışmaya gitmişti ama o hisse istemiş. Gary banka soygunu için ona danışmaya gitmişti ama o hisse istemiş. Gary banka soygunu için ona danışmaya gitmişti ama o hisse istemiş. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Gary wouldn't give it to him. | Gary ona hisse vermezdi. Gary ona hisse vermezdi. Gary ona hisse vermezdi. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
So do you think the old man was capable of murdering his own son? | Yani bizim moruğun kendi öz oğlunu... Yani bizim moruğun kendi öz oğlunu... Yani bizim moruğun kendi öz oğlunu... | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Yeah. No. | Evet. Hayır. Evet. Hayır. Evet. Hayır. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Nope. | Olmaz. Olmaz. Olmaz. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
He couldn't have. | Yapmış olamaz. Yapmış olamaz. Yapmış olamaz. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
What makes you so sure? | Nasıl bu kadar eminsin? Nasıl bu kadar eminsin? Nasıl bu kadar eminsin? | Faster-1 | 2010 | ![]() |
I just... I just know. | Biliyorum işte. Biliyorum işte. Biliyorum işte. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Tell me. | Anlat. Anlat. Anlat. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Mom. | Anne. Anne. Anne. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Because... | Çünkü... Çünkü... Çünkü... | Faster-1 | 2010 | ![]() |
he loved your brother too much. | ...abini fazlasıyla severdi. ...abini fazlasıyla severdi. ...abini fazlasıyla severdi. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
And that's the truth and that's not your fault. | Gerçek bu ve bu senin hatan değil. Gerçek bu ve bu senin hatan değil. Gerçek bu ve bu senin hatan değil. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
It wasn't like I could pretend you were his. | Onun oğluymuşsun gibi davranıyordum. Onun oğluymuşsun gibi davranıyordum. Onun oğluymuşsun gibi davranıyordum. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
He was reminded of that every time he looked at you. | Sana her bakışında bunu hatırlıyordu. Sana her bakışında bunu hatırlıyordu. Sana her bakışında bunu hatırlıyordu. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
You never stood a chance. | Eline hiç fırsat geçmedi. Eline hiç fırsat geçmedi. Eline hiç fırsat geçmedi. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Sorry that I couldn't... | Seni koruyamadığım... Seni koruyamadığım... Seni koruyamadığım... | Faster-1 | 2010 | ![]() |
That I didn't protect you. | ...kollayamadığım için üzgünüm. ...kollayamadığım için üzgünüm. ...kollayamadığım için üzgünüm. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
The beatings and... | Dayaklar ve... Dayaklar ve... Dayaklar ve... | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Gary was the only one who ever cared for me. | Bana ilgi gösteren bir tek Gary vardı. Bana ilgi gösteren bir tek Gary vardı. Bana ilgi gösteren bir tek Gary vardı. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Why'd he pull you in on that job? | Ne diye seni o banka soygunu işine soktu? Ne diye seni o banka soygunu işine soktu? Ne diye seni o banka soygunu işine soktu? | Faster-1 | 2010 | ![]() |
You were never a part of what they did. | Yaptığı işin bir parçası olmamıştın. Yaptığı işin bir parçası olmamıştın. Yaptığı işin bir parçası olmamıştın. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
When his driver fell out, I volunteered. | Sürücüsü ekipten çıktığında, kendim gönüllü oldum. Sürücüsü ekipten çıktığında, kendim gönüllü oldum. Sürücüsü ekipten çıktığında, kendim gönüllü oldum. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
He owed the wrong people a lot of money. | Kötü adamlara çuvalla borcu vardı. Kötü adamlara çuvalla borcu vardı. Kötü adamlara çuvalla borcu vardı. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
And he needed me. | Bana ihtiyacı vardı. Bana ihtiyacı vardı. Bana ihtiyacı vardı. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
If it wasn't the old man, then who set us up? | Bizim moruk değilse, bize tuzak kuran kimdi? Bizim moruk değilse, bize tuzak kuran kimdi? Bizim moruk değilse, bize tuzak kuran kimdi? | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Driven by his passions and desires. | Tutkuları ve arzularıyla sürükleniyor. Tutkuları ve arzularıyla sürükleniyor. Tutkuları ve arzularıyla sürükleniyor. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
You will never truly be free unless you freely forgive. | İçinden gelerek bağışlamazsan asla gerçek anlamda özgür kalamazsın. İçinden gelerek bağışlamazsan asla gerçek anlamda özgür kalamazsın. İçinden gelerek bağışlamazsan asla gerçek anlamda özgür kalamazsın. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Hate is like a chain around your neck | Nefret, seni istemediğin yerlere götüren... Nefret, seni istemediğin yerlere götüren... Nefret, seni istemediğin yerlere götüren... | Faster-1 | 2010 | ![]() |
that leads you to places you don't wanna go. | ...boğazına dolanmış bir zincir gibidir. ...boğazına dolanmış bir zincir gibidir. ...boğazına dolanmış bir zincir gibidir. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
It'll lead you into darkness and desolation. | Seni karanlığa ve yalnızlığa sürükler. Seni karanlığa ve yalnızlığa sürükler. Seni karanlığa ve yalnızlığa sürükler. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
You become a slave to that hatred, | O nefretin kölesi olursun... O nefretin kölesi olursun... O nefretin kölesi olursun... | Faster-1 | 2010 | ![]() |
and it'll only lead to your own destruction. | ...ve seni kendi yıkımına götürür. ...ve seni kendi yıkımına götürür. ...ve seni kendi yıkımına götürür. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
You must break free. | Zincirlerini kırmalısın. Zincirlerini kırmalısın. Zincirlerini kırmalısın. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Hey, cowboy. You okay, man? | Selam kovboy. İyi misin dostum? Selam kovboy. İyi misin dostum? Selam kovboy. İyi misin dostum? | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Yeah. You laid eyes on him at least. | Evet. En azından gözünüz üzerinde olsun. Evet. En azından gözünüz üzerinde olsun. Evet. En azından gözünüz üzerinde olsun. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Hey, well done. Thanks, man. | İyi iş çıkardın. Sağ ol dostum. İyi iş çıkardın. Sağ ol dostum. İyi iş çıkardın. Sağ ol dostum. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
I gotta call you back. | Seni sonra ararım. Seni sonra ararım. Seni sonra ararım. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Still in one piece. Good job. | Hâlâ tek parçasın. İyi işti. Hâlâ tek parçasın. İyi işti. Hâlâ tek parçasın. İyi işti. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Good lead, cowboy. You almost got him. | Sağlam ip ucu buldun kovboy. Neredeyse yakalıyordun. Sağlam ip ucu buldun kovboy. Neredeyse yakalıyordun. Sağlam ip ucu buldun kovboy. Neredeyse yakalıyordun. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
We got close. Yeah. | Çok yaklaştık. Evet. Çok yaklaştık. Evet. Çok yaklaştık. Evet. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
It was a good hunch. | İçindeki ses haklıymış. İçindeki ses haklıymış. İçindeki ses haklıymış. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Well, even Quasimodo has his day. | Quasimodo'nun da günü gelecek. Quasimodo'nun da günü gelecek. Quasimodo'nun da günü gelecek. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
And don't ever hang up on me again. Roger that. | Bir daha asla telefonu yüzümü kapama. Anlaşıldı. Bir daha asla telefonu yüzümü kapama. Anlaşıldı. Bir daha asla telefonu yüzümü kapama. Anlaşıldı. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
I hate to spoil your moment. Got something I wanna show you. | Keyfini kaçırmaktan nefret ediyorum. Ama sana göstermem gereken bir şey var. Keyfini kaçırmaktan nefret ediyorum. Ama sana göstermem gereken bir şey var. Keyfini kaçırmaktan nefret ediyorum. Ama sana göstermem gereken bir şey var. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
I think we may have caught a break. You said "we" again. | Sanırım bir ipucu yakaladık. Yine "Biz" diye bahsettin. Sanırım bir ipucu yakaladık. Yine "Biz" diye bahsettin. Sanırım bir ipucu yakaladık. Yine "Biz" diye bahsettin. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
I did. | Dedim işte. Dedim işte. Dedim işte. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Our latest victim was a CI too. | Son kurbanımız da bir muhbirmiş. Son kurbanımız da bir muhbirmiş. Son kurbanımız da bir muhbirmiş. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Mm hm. All got records, armed robbery, rape, assault. | Sabıkalarında silahlı soygun, tecavüz ve gasp suçları var. Sabıkalarında silahlı soygun, tecavüz ve gasp suçları var. Sabıkalarında silahlı soygun, tecavüz ve gasp suçları var. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
But none did any serious time. | Ama hiçbirinde ciddi bir suç yok. Ama hiçbirinde ciddi bir suç yok. Ama hiçbirinde ciddi bir suç yok. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
They all snitched their way out of the joint over and over. | Defalarca kendi yöntemleriyle birbirlerinden ayrı şekilde bilgi vermişler. Defalarca kendi yöntemleriyle birbirlerinden ayrı şekilde bilgi vermişler. Defalarca kendi yöntemleriyle birbirlerinden ayrı şekilde bilgi vermişler. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
What are the odds of that? Slim and none. | Bunun ihtimali nedir? Hiç sanmıyorum. Bunun ihtimali nedir? Hiç sanmıyorum. Bunun ihtimali nedir? Hiç sanmıyorum. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
I'm waiting on the informant logs now. | Muhbir kayıtlarını bekliyorum. Muhbir kayıtlarını bekliyorum. Muhbir kayıtlarını bekliyorum. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Who are these? Former accomplices of the victims. | Bunlar kim? Kurbanlarımızın eski suç ortakları. Bunlar kim? Kurbanlarımızın eski suç ortakları. Bunlar kim? Kurbanlarımızın eski suç ortakları. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Let's split them up, check them out. I'll take these. | Şunları ayırıp inceleyelim. Ben bunları alıyorum. Şunları ayırıp inceleyelim. Ben bunları alıyorum. Şunları ayırıp inceleyelim. Ben bunları alıyorum. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
And I know there's not a man, woman or child in this church today | Ve biliyorum ki, bugün bu kilisede hiç günahı olmayan... Ve biliyorum ki, bugün bu kilisede hiç günahı olmayan... Ve biliyorum ki, bugün bu kilisede hiç günahı olmayan... | Faster-1 | 2010 | ![]() |
that has not sinned. | ...tek bir kadın, erkek veya çocuk yoktur. ...tek bir kadın, erkek veya çocuk yoktur. ...tek bir kadın, erkek veya çocuk yoktur. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
But God did not bring you down on this Earth to be perfect. No. | Tanrı sizi bu dünyaya mükemmel olasınız diye göndermedi. Tanrı sizi bu dünyaya mükemmel olasınız diye göndermedi. Tanrı sizi bu dünyaya mükemmel olasınız diye göndermedi. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
God wants you down here to be saved. | Tanrı sizleri buraya kurtarılmanızı istediği için gönderdi. Tanrı sizleri buraya kurtarılmanızı istediği için gönderdi. Tanrı sizleri buraya kurtarılmanızı istediği için gönderdi. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
And when you're down with God, God is eternally down with you. | Siz Tanrı'yı kabullendiğinizde... Siz Tanrı'yı kabullendiğinizde... Siz Tanrı'yı kabullendiğinizde... | Faster-1 | 2010 | ![]() |
When Jesus knew his time was near, when he knew he was gonna die, | İsa, vaktinin yaklaştığını biliyordu... İsa, vaktinin yaklaştığını biliyordu... İsa, vaktinin yaklaştığını biliyordu... | Faster-1 | 2010 | ![]() |
when he knew they would not take that cup from his lips, | ...o kadehi dudaklarından ayıramayacaklarını anladığında... ...o kadehi dudaklarından ayıramayacaklarını anladığında... ...o kadehi dudaklarından ayıramayacaklarını anladığında... | Faster-1 | 2010 | ![]() |
his thoughts were not upon his own. | ...kendini düşünmüyordu. ...kendini düşünmüyordu. ...kendini düşünmüyordu. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
His thoughts were for those that he loved. | Sevdiklerini düşünüyordu. Sevdiklerini düşünüyordu. Sevdiklerini düşünüyordu. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Amen. That's right. | Amin. Adam haklı. Amin. Adam haklı. Amin. Adam haklı. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
His thoughts were for those that he loved, preparing them. | Düşünceleri sevdikleriyle ilgiliydi, onları hazırlıyordu. Düşünceleri sevdikleriyle ilgiliydi, onları hazırlıyordu. Düşünceleri sevdikleriyle ilgiliydi, onları hazırlıyordu. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
Why is that? He used the example of his birth. | Nedeni neydi? Doğumunu örnek olarak kullandı. Nedeni neydi? Doğumunu örnek olarak kullandı. Nedeni neydi? Doğumunu örnek olarak kullandı. | Faster-1 | 2010 | ![]() |
That's right. Here it is. Jesus told them how a woman | Doğru. İşte burada. İsa, bir kadının çocuk doğururken... Doğru. İşte burada. İsa, bir kadının çocuk doğururken... Doğru. İşte burada. İsa, bir kadının çocuk doğururken... | Faster-1 | 2010 | ![]() |