Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 18484
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| He doesn't have a name? | Bir ismi yok mu? | Extant-1 | 2014 |  |
| No, not yet. You want to do the honors? | Hayır, henüz yok. Bu onuru sana bırakıyorum. | Extant-1 | 2014 | |
| His name is Lucas. | Onun ismi Lucas olsun. | Extant-1 | 2014 | |
| All right. Let's do this thing. | Pekâlâ, Hadi yapalım şunu. | Extant-1 | 2014 | |
| Hi, Charlie. | Merhaba, Charlie. | Extant-1 | 2014 | |
| Hello, Lucas. | Merhaba, Lucas. | Extant-1 | 2014 | |
| What exactly are you proposing here? | Tam olarak ne teklif ediyorsun? | Extant-1 | 2014 | |
| Peace. Coexistence. | Barış. Bir arada yaşamak. | Extant-1 | 2014 | |
| Coexistence with the hybrids means the end of the human race. | Melezlerle bir arada yaşamak insan ırkının sonu olur. | Extant-1 | 2014 | |
| Extinction. Maybe not. | Nesil tükenir. Belki de olmaz. | Extant-1 | 2014 | |
| Maybe... | Belki de yeni bir başlangıç olur. | Extant-1 | 2014 | |
| We haven't even thought of the possibilities. | Olasılıkları bile düşünmedik. | Extant-1 | 2014 | |
| What possibilities? | Ne olasılığı? | Extant-1 | 2014 | |
| They're smarter than us. They heal faster. | Bizden daha zekiler. Daha hızlı iyileşiyorlar. | Extant-1 | 2014 | |
| Their DNA just might contain a medical magic bullet. | DNA'ları tıbbi bir çözüm içeriyor olabilir. | Extant-1 | 2014 | |
| They control your thoughts, | Düşüncelerini kontrol ediyorlar. | Extant-1 | 2014 | |
| make you do whatever they damn well please. | Sana istediklerini yaptırıyorlar Onlar iblis, lütfen! | Extant-1 | 2014 | |
| Now, we can talk pros and cons all day long, Molly, | Artı ve eksilerini tüm gün boyunca konuşabiliriz, Molly. | Extant-1 | 2014 | |
| they're still a threat. They're not killing women anymore. | Hâlâ birer tehditler. Artık, kadınları öldürmüyorlar. | Extant-1 | 2014 | |
| They've evolved. Yeah. | Evrim geçirmişler. Evet. | Extant-1 | 2014 | |
| They've gone underground, somewhere. And obviously you know where. | Bir yerlere kaybolup gittiler. Ve belli ki yerlerini biliyorsun. | Extant-1 | 2014 | |
| Toby, come on. | Toby, hadi ama. | Extant-1 | 2014 | |
| They're half human, for God's sakes. There's women, there's children. | Yarı insanlar, Tanrı aşkına. Kadınlar ve çocuklar var. | Extant-1 | 2014 | |
| Can you expand your mind for just two seconds? | İki saniyeliğine ufkunu genişletir misin? | Extant-1 | 2014 | |
| Damn it, Molly! | Lanet olsun, Molly! | Extant-1 | 2014 | |
| What'd you expect me to do? Huh? | Benden ne yapmamı istiyorsun? | Extant-1 | 2014 | |
| There is no universe... | Bu söylediklerine mantık çerçevesinde... | Extant-1 | 2014 | |
| Bup bup bup. Sit back down, General. | Hop, hop! Arkanıza yaslanın, Generalciğim. | Extant-1 | 2014 | |
| Nobody said you could get up. | Kalkabileceğinizi söyleyen olmadı. | Extant-1 | 2014 | |
| Okay. Look, Toby. | Tamam. Bak, Toby. | Extant-1 | 2014 | |
| All I'm asking you to do is broker... | Senden aracılık yapmanı istiyorum... | Extant-1 | 2014 | |
| You can see for yourselves who they are | Onları yok edecek virüsü salmadan önce ne olduklarını... | Extant-1 | 2014 | |
| That's got to be better than genocide. | Soykırımdan daha iyi bir yol olmalı. | Extant-1 | 2014 | |
| Toby, please. | Toby, lütfen. | Extant-1 | 2014 | |
| You made me lie to Congress. | Senin yüzünden meclise yalan söyledim. | Extant-1 | 2014 | |
| What if I told them the truth? | Onlara gerçeği söyleseydim ne olurdu? | Extant-1 | 2014 | |
| That you knew about this so called invasion... | Bu sözüm ona istilayı biliyordun... | Extant-1 | 2014 | |
| but you kept it hidden. | ...ama sır olarak sakladın. | Extant-1 | 2014 | |
| Your word against mine. | İkimiz farklı şeyleri telaffuz ediyoruz. | Extant-1 | 2014 | |
| I'd pass that BMI polygraph in two seconds. | BMI yalan makinesini iki saniyede geçerdim. | Extant-1 | 2014 | |
| You would be discredited. Lose your stripes, your honor. | Gözden düşmüş olurdun. Şerefini, itibarını kaybederdin. | Extant-1 | 2014 | |
| Everything. | Her şeyini. | Extant-1 | 2014 | |
| How do I get in touch with you? | Seninle nasıl iletişim kuracağım? | Extant-1 | 2014 | |
| You have 24 hours to talk to your people. | İnsanlarınla konuşmak için 24 saatin var. | Extant-1 | 2014 | |
| Then we'll be in touch. | Sonrasında biz iletişime geçeriz. | Extant-1 | 2014 | |
| Toby, where the hell have you been? We need to assemble the team. | Toby, hangi cehennemdeydin? Ekibi toplamamız lazım. | Extant-1 | 2014 | |
| First there is something you need to see. | İlk olarak görmen gereken bir şey var. | Extant-1 | 2014 | |
| Can you tell me what you told the nurse? | Bana hemşireye ne dediğini söyleyebilir misin? | Extant-1 | 2014 | |
| What is happening to you? | Ne oluyor sana? | Extant-1 | 2014 | |
| My hair and fingernails... | Saçım ve parmak tırnaklarım... | Extant-1 | 2014 | |
| they're growing so fast. | ...çok hızlı büyüyorlar. | Extant-1 | 2014 | |
| I hear strange voices in my head | Kafamda bana ayıp şeyler söyleyip duran acayip sesler duyuyorum. | Extant-1 | 2014 | |
| Do you believe that my son is a demon? | Oğlumun bir şeytan olduğuna inanabiliyor musun? | Extant-1 | 2014 | |
| Is he a demon? | O bir şeytan mı? Söylesene! | Extant-1 | 2014 | |
| Who is she? Mei Fong. Illegal. | Kim o? Mei Fong. Kaçak. | Extant-1 | 2014 | |
| Nate's with her in the Faraday Unit now. | Nate şu anda onunla Faraday Birimi'nde. | Extant-1 | 2014 | |
| He's running a CMP, a whole exome sequence, | Ekzon dizeleme ve DNA sekanslama ve kemik iliği özü testi yapıyor. İyi. | Extant-1 | 2014 | |
| We need to find out exactly what happened to her. | Ona tam olarak ne olduğunu öğrenmemiz gerekiyor. | Extant-1 | 2014 | |
| What are we doing here? | Ne yapıyorsun burada? | Extant-1 | 2014 | |
| We are picking up stuff for a rainy day. | Zor günler için bir şeyler topluyoruz işte. | Extant-1 | 2014 | |
| Open the damn door. | Aç şu lanet kapıyı! | Extant-1 | 2014 | |
| Welcome back, Mr. Richter. "Open the damn door"? | Yeniden hoş geldiniz, Bay Richter. "Aç şu lanet kapıyı" mı? | Extant-1 | 2014 | |
| That's your password? Easy to remember. | Şifren bu mu? Hatırlaması kolay. | Extant-1 | 2014 | |
| Okay, we got to grab night kits, H2O extractors, and solar bundles. | Pekâlâ, gece malzemelerini almalıyız, su sökücü ve solar balyalar. | Extant-1 | 2014 | |
| You really think we need all this stuff? | Sence tüm bunlara ihtiyacımız var mı? | Extant-1 | 2014 | |
| Tobias Shepherd is capable of just about anything. | Tobias Shepherd'ın elinden her şey gelebilir. | Extant-1 | 2014 | |
| And I am prepared for... just about anything. | Her şeye hazırlıklı oluyorum. | Extant-1 | 2014 | |
| He's not evil, JD. | Şeytan değil o, JD. | Extant-1 | 2014 | |
| he's just complicated. Complicated? | O sadece karışık birisi. Karışık birisi mi? | Extant-1 | 2014 | |
| That's the word you use to describe him? | Onu tarif etmek için kullandığın kelime bu mu? | Extant-1 | 2014 | |
| Complicated. | Karışık birisi. | Extant-1 | 2014 | |
| Dr. Woods believes the hybrids have evolved... | Dr. Woods melezlerin evrim geçirdiğine inanıyor... | Extant-1 | 2014 | |
| that they no longer pose an immediate threat. | ...artık bir tehdit oluşturmuyorlarmış. | Extant-1 | 2014 | |
| She's asked for a détente. | Gerginliğin yatışmasını... | Extant-1 | 2014 | |
| For us to sit down with her son... | ...oğluyla oturup birlikte barış içinde... | Extant-1 | 2014 | |
| There will be no détente. | Yatışma falan olmayacak. | Extant-1 | 2014 | |
| I'm not gonna be the man who presided over a mass extinction. | Kitlesel yok oluşa başkanlık eden adam olmayacağım. | Extant-1 | 2014 | |
| We have the virus. We have the Humanichs. | Virüs hazır. Humanich'ler hazır. | Extant-1 | 2014 | |
| This ends now. What about Dr. Woods? | Bu şimdi bir son bulacak. Peki ya Dr. Woods? | Extant-1 | 2014 | |
| Dr. Woods has chosen her side. | Dr. Woods seçimini yaptı. | Extant-1 | 2014 | |
| She stands with the enemy. | Düşmanın yanında kalıyor. | Extant-1 | 2014 | |
| We'll treat her like the enemy. | Ona da bir düşman gibi davranacağız. | Extant-1 | 2014 | |
| How do you know we're not being tracked? | İzlenmediğimizi nereden biliyorsun? | Extant-1 | 2014 | |
| The jeep is untrackable by satellite, | Kankam Ray'in benim için yaptığı bir kaç acayip alet sayesinde... | Extant-1 | 2014 | |
| Okay, look, | Tamam, bak... | Extant-1 | 2014 | |
| I know we're not on a major highway, but... | ...büyük bir otoyolda olmadığımızı biliyorum. | Extant-1 | 2014 | |
| have you noticed that for the past few miles | Ama son birkaç mil kimseyi görmediğimizi fark ettin mi? | Extant-1 | 2014 | |
| No cars, no people... | Araba yok, insan yok, hiçbir şey yok. | Extant-1 | 2014 | |
| Yeah. I noticed. | Evet, fark ettim. | Extant-1 | 2014 | |
| With shocking news that affects the entire region. | Tüm bölgeyi etkileyen şaşırtıcı bir haberle karşınızdayız. | Extant-1 | 2014 | |
| There is an at large terrorist cell in our midst bearing biological weapons. | Aramızda kayıplara karışmış, biyolojik silah taşıyan teröristler var. | Extant-1 | 2014 | |
| This Red Level emergency lockdown will remain in place for 72 hours. | Bu kırmızı seviyedeki acil durum tecridi 72 saat sürecek. | Extant-1 | 2014 | |
| The alleged terrorists have been identified as former astronaut | Sözde teröristler eski bir astronot ve GSC çalışanı Dr. Molly Woods... | Extant-1 | 2014 | |
| and disgraced Second Kuwait War veteran | ...ve de gözden düşmüş bir İkinci Kuveyt Savaşı gazisi olan... | Extant-1 | 2014 | |
| James Daniel Richter... So he destroyed our credibility... | ...James Daniel Richter. Biz itibarını sarsmadan... | Extant-1 | 2014 | |
| before we could destroy his. | ...o bizim itibarımızı sarstı. | Extant-1 | 2014 | |
| Your "complicated" friend... | Senin "karışık birisi" arkadaşın... | Extant-1 | 2014 | |
| just made us the most wanted people in the world. | ...bizi az önce dünyanın en çok aranan insanları yaptı. | Extant-1 | 2014 | |
| Do you remember Paris? | Paris'i hatırlıyor musun? | Extant-1 | 2014 | |
| I remember climbing the Eiffel Tower | Eyfel Kulesi'ne çıktığımızı... | Extant-1 | 2014 | |
