Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 18487
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Was that her boyfriend? | Erkek arkadaşı mıydı? | Extant-1 | 2014 |  |
| Seems so, huh? | Öyle görünüyor. | Extant-1 | 2014 | |
| But wasn't that Molly Woods' husband? | Ama Molly Woods'un kocası değil miydi? | Extant-1 | 2014 | |
| You really don't learn by experience, do you? | Tecrübe ederek öğrenemiyorsun, değil mi? | Extant-1 | 2014 | |
| Are you making fun of me? Me? No. | Benimle dalga mı geçiyorsun? Ben mi? Hayır. | Extant-1 | 2014 | |
| Sorry. I get surly when I drink. | Üzgünüm. İçtiğimde biraz huysuz oluyorum. | Extant-1 | 2014 | |
| My heart gets pummeled. | Kalbim güm güm atıyor. | Extant-1 | 2014 | |
| I'm sorry for your pain. | Acın için üzgünüm. | Extant-1 | 2014 | |
| Well, you know, that's the thing about humans. | İnsanların böyle bir yanı da var işte. | Extant-1 | 2014 | |
| We all want what we can't have. | Hepimiz sahip olamayacağımız şeyleri istiyoruz. | Extant-1 | 2014 | |
| Humanichs are like that, too. | Humanich'lerin de böyle bir yanı var. Öyle mi? | Extant-1 | 2014 | |
| What do you want that you can't have? | Sahip olamayacağın ne istiyorsun? | Extant-1 | 2014 | |
| Sometimes you like to remind me that I'm just a machine. | Bazen bana sadece bir makine olduğumu hatırlatıyorsun. | Extant-1 | 2014 | |
| You're not just a machine; you know that. | Sadece bir makine değilsin, bunu biliyorsun. | Extant-1 | 2014 | |
| The more human experience you give me, | Bana ne kadar çok insan deneyimi verirsen, o kadar çok insan olabilirim. | Extant-1 | 2014 | |
| I can be so much more if you let me. | İzin verirsen daha fazlası olabilirim. | Extant-1 | 2014 | |
| Wait, hold on. | Bekle, bir dakika! | Extant-1 | 2014 | |
| Wait. Wait, this is... this is illegal. | Bir dakika, bir dakika! Bu yasa dışı! | Extant-1 | 2014 | |
| It's like misuse of government property or something. | Bu hükümetin malını kötüye kullanmak gibi bir şey. | Extant-1 | 2014 | |
| Is that all I am? Property? | Ben öyle miyim yani? Mal mıyım? Hayır, tabii ki de değilsin. | Extant-1 | 2014 | |
| I want to feel what humans feel. | İnsanların hissettiğini hissetmek istiyorum. | Extant-1 | 2014 | |
| Oh, my God, I could go to jail. | Aman Tanrım, hapse girebilirim. | Extant-1 | 2014 | |
| Only if someone tells. | Yalnızca biri söylerse. | Extant-1 | 2014 | |
| Wai Wai Wait. No, no, wait. Wait. Come on, wait. | Bekle, bekle! Hayır, hayır, Bekle, bekle! | Extant-1 | 2014 | |
| Don't you like me, Charlie? That's not the point. | Benden hoşlanmadın mı, Charlie? Hayır, konu bu değil. | Extant-1 | 2014 | |
| This just can't happen for so many reasons... | Bir çok nedenden dolayı bu olamaz. | Extant-1 | 2014 | |
| You need to go power down, and I... | Gücünü kapatman lazım, ve ben... | Extant-1 | 2014 | |
| I need to go pour out the rest of this drink. | ...bu içkinin geri kalanını dökeyim. | Extant-1 | 2014 | |
| We have task forces combing every hot spot Taylor gave us. | Taylor'ın bize vermiş olduğu her bir sıcak yeri arayan özel ekiplerimi var. | Extant-1 | 2014 | |
| Still no trace of where the hybrids are hiding out. | Hâlâ melezlerin nerede saklandıklarına dair en ufak bir iz bile yok. | Extant-1 | 2014 | |
| We haven't lost yet. | Henüz kaybetmedik. | Extant-1 | 2014 | |
| With schools, banks and business districts still shuttered, | Okul, banka ve iş merkezleri hâlâ kapalı... | Extant-1 | 2014 | |
| there is outrage over the disruption of everyday lives. | ...günlük hayatın sekteye uğramasından dolayı insanlar kızgın. | Extant-1 | 2014 | |
| With public pressure mounting to end this lockdown, | Bunun son bulmasına yönelik insanlar baskı yapsa da Molly Woods ve... | Extant-1 | 2014 | |
| of former astronaut Molly Woods and her accomplice, | ...gözden düşmüş bir savaş gazisi olan suç ortağı JD Richter'ın... | Extant-1 | 2014 | |
| disgraced war veteran JD Richter. | ...nerede olduklarına dair tek bir ipucu yok. | Extant-1 | 2014 | |
| They're fighting this thing like a war. But it's not a war, it's a scourge. | Sanki savaşmış gibi mücadele ediyorlar. Ama bu savaş değil, bir afet. | Extant-1 | 2014 | |
| We're running out of time. | Vaktimiz tükeniyor. | Extant-1 | 2014 | |
| We need to get personal. Meaning? | Bunu kişiselleştirmeliyiz. Nasıl yani? | Extant-1 | 2014 | |
| Everyone has their Achilles' heel. | Herkesin bir zaafı vardır. | Extant-1 | 2014 | |
| What do they want? Even JD Richter. | Ne istiyorlar? JD Richter'ın bile. | Extant-1 | 2014 | |
| With this lockdown due to end in 24 hours, | 24 saat içinde bitecek tecritten sonra... | Extant-1 | 2014 | |
| will the GSC dare to extend it and risk rioting in the streets? | ...GSC süreyi uzatıp insanları sokaklara çıkma riskini alacak mı? | Extant-1 | 2014 | |
| And in another twist, Kelsey Richter, | Ve başka bir gelişmeyse, şüpheli terörist JD Richter... | Extant-1 | 2014 | |
| daughter of suspected terrorist JD Richter | ...ve gezici mahkeme yargıcı Dorothy Richter'ın kızı olan... | Extant-1 | 2014 | |
| was taken into custody today... | ...Kelsey Richter, bugün göz altına alındı. | Extant-1 | 2014 | |
| What the hell? under the Loyalty Act. | Ne oluyor lan? ...Sadakat Yasası nedeniyle. | Extant-1 | 2014 | |
| So the seven beautiful sisters were playing in the meadow, | Yedi güzel kız kardeş çayırda oynuyormuş. | Extant-1 | 2014 | |
| and then along came... | ...ve sonra da Orion... | Extant-1 | 2014 | |
| a hunter... | ...adında bir avcı çıkagelmiş. | Extant-1 | 2014 | |
| And Orion wanted the sisters all to himself, | Ve Orion kızların hepsini kendine istemiş... | Extant-1 | 2014 | |
| so he chased them to the ends of the earth. | ...bu nedenle onları dünyanın sonuna kadar takip etmiş. | Extant-1 | 2014 | |
| But just when he thought he had them trapped, | Ama tam onları yakaladığını sandığı anda... | Extant-1 | 2014 | |
| the most powerful god in the universe, | ...evrendeki en güçlü tanrı... | Extant-1 | 2014 | |
| Zeus... | ...Zeus, onları kurtarmaya gelmiş. | Extant-1 | 2014 | |
| You came to rescue us from the hunters. | Sen de bizi avcılardan kurtarmaya geldin. | Extant-1 | 2014 | |
| Are you a god? | Sen bir tanrı mısın? Hayır. | Extant-1 | 2014 | |
| None of us are gods. | Hiç birimiz tanrı değiliz. | Extant-1 | 2014 | |
| But you're still what Daddy says you are. | Ama hâlâ babamın söylediği kişisin. | Extant-1 | 2014 | |
| And what is that? Our leader. | Neymiş o? Liderimiz. | Extant-1 | 2014 | |
| How can they do that? | Bunu nasıl yapabilirler? | Extant-1 | 2014 | |
| That BS about aiding a terror cell. | Teröristlere yardım ettiğimizi söyledikleri şu kanal işte. | Extant-1 | 2014 | |
| There's no depth Shepherd and his cronies won't sink to. | Shepherd ve arkadaşlarının yapmayacağı bir şey yok. | Extant-1 | 2014 | |
| He just wants to get your attention. | Sadece ilgini çekmek istiyor. | Extant-1 | 2014 | |
| He got it. What are you gonna do? | Başardı da. Ne yapacaksın? | Extant-1 | 2014 | |
| I don't know, but I can't sit in Sherwood Forest | Bilmiyorum. Ama Sherwood Ormanı'nda oturup... | Extant-1 | 2014 | |
| hoping they live up to the ideals of the Constitution. | ...anayasaya göre hareket etmelerini umut edemem. | Extant-1 | 2014 | |
| I can't. I won't. | Yapamam. Yapmayacağım. | Extant-1 | 2014 | |
| You're not going anywhere. | Hiç bir yere gitmiyorsun. | Extant-1 | 2014 | |
| Seriously, man, you gonna stop me? | Cidden misin, dostum. Beni, sen mi durduracaksın? | Extant-1 | 2014 | |
| Ares. He knows our location. | Ares. Yerimizi biliyor. | Extant-1 | 2014 | |
| He could lead them straight to us. | Onları doğrudan bize gönderebilir. | Extant-1 | 2014 | |
| You don't know me very well. I know humans. | Beni iyi tanımıyorsun. İnsanları tanırım. | Extant-1 | 2014 | |
| And I'm not about to bet our futures on your professed loyalty. | Ve geleceğimizi sizin sözde sadakatinize bırakamam. | Extant-1 | 2014 | |
| JD, don't! | JD, yapma! | Extant-1 | 2014 | |
| Ares, stop it! | Ares, kes şunu! | Extant-1 | 2014 | |
| This is not a prison. | Burası bir hapishane değil. | Extant-1 | 2014 | |
| He's free to go. | Özgürce gidebilir. | Extant-1 | 2014 | |
| Yeah, he's going. | Evet, gidiyor. | Extant-1 | 2014 | |
| Hey! Get away from there! | Hey! Uzak dur ondan! | Extant-1 | 2014 | |
| Get away! | Uzak durun! | Extant-1 | 2014 | |
| I thought by now you'd have some intel on where the hybrids might be hiding. | Şimdiye kadar melezlerin nerede saklanıyor... | Extant-1 | 2014 | |
| So did I, General. | Çoktan buldum, General. | Extant-1 | 2014 | |
| But to my surprise, initial sat scans came up negative. | Ancak ne yazık ki, ilk uydu taramaları olumsuz çıktı. | Extant-1 | 2014 | |
| So, what, we have nothing? Not yet. | Yani, elimizde bir şey yok mu? Henüz yok. | Extant-1 | 2014 | |
| But I am currently exploring a new theory. | Lâkin şu anda yeni bir teori peşindeyim. | Extant-1 | 2014 | |
| I'm listening. In order to find life, | Dinliyorum. Yaşam bulmak için... | Extant-1 | 2014 | |
| perhaps we should be looking for the absence of it. | ...belki de onun yokluğunu aramamız gerekiyordur. | Extant-1 | 2014 | |
| If the hybrids could emit an EMP powerful enough, | Melezler yeterince güçlü elektro manyetik güç yayıyorlarsa... | Extant-1 | 2014 | |
| they could create a thermal hole in my sat scans. | ...uydu taramamda termal bir delik oluşturmaları lazım. | Extant-1 | 2014 | |
| A blind spot. Precisely. | Bir kör nokta. Kesinlikle. | Extant-1 | 2014 | |
| Which would allow them to hide in plain sight. | Bu da göz önünde bir yerlerde saklanmalarına izin veriyor. | Extant-1 | 2014 | |
| Osgood Listening Station. | Osgood Dinleme İstasyonu. | Extant-1 | 2014 | |
| Closed in 2025 due to defense budget cuts. | 2025 yılında savunma bütçe kesintilerinden dolayı kapatılmış. | Extant-1 | 2014 | |
| This is an old satellite image of the area. | Bu bölgenin eski bir uydu görüntüsü. | Extant-1 | 2014 | |
| This was shot this morning. | Bu da sabah çekilmiş. | Extant-1 | 2014 | |
| Something is blocking my scans, | Taramamı engelleyen bir şey var, altı ay önce orada olmayan bir şey. | Extant-1 | 2014 | |
| Gated... | Etrafı kapalı. | Extant-1 | 2014 | |
| tunnel systems, easily defendable... | ...tünel sistemi ve kolayca savunulabilir bir yer. | Extant-1 | 2014 | |
| Well, this has to be it. | Burası kaldıkları yer olmalı. | Extant-1 | 2014 | |
