Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 180937
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Have a wonderful day. | Sana iyi günler. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Yeah, that could have gone better. | Daha iyisi olabilirdi. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
You didn't help. | Hiç yardımcı olmadın. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
So, what do you think Keller wants? | Peki, sence Keller ne istiyor? | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Well, he's set up like a king at Hawthorne Fed... | Hawthorne Federal binasında kral olup... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
smoking Gurkhas, sipping port, reading the times. | Gurkhas purosu içip, limanı işletip The Times okumayı planlıyor. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
As much as I loathe schadenfreude, | Başkalarının acı çekmesini her ne kadar sevmesem de... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
it would be nice to know that Keller's suffering. | ...Keller'ın acı çektiğini görmek güzel. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Well, if they send him to barksdale, | Eğer onu Barksdale'e gönderirlerse Ruslar bu konuyla ilgileneceklerdir. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Well, can you trust the suit to not keep him at Hawthorne? | Onu Hawthorne'da tutacağına dair ajana güveniyor musun? | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
His transfer's later today. | Transferi bu akşamüstü yapılacak. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
And you're heading to the office | Sende Keller'ın sana söylediklerinin ne olduğunu anlamak için... Sen de Keller'ın sana söylediklerinin ne olduğunu anlamak için... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
to check out what Keller told you? | ...ofise mi gidiyorsun? | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
He's desperate. This is his last play. | Çaresiz halde. Bu onun son oyunu. Keller çaresiz halde. Bu onun son oyunu. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
What about...Kate? | Kate'e ne olacak? | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
What about her? | Kate konusunda ne var? | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Well, Keller's used her to provoke you before. | Keller onu daha önce seni kışkırtmak için kullanmıştı. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
He may do it again. | Yine aynını yapabilir. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Keller can bring up Kate, he can offer Peter deals, | Keller, Kate'den bahsedebilir, Peter'a anlaşmalar teklif edebilir... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
he can even beat me at chess... | ...beni satrançta bile yenebilir... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
He's winning the chess game? No. | Satrancı o mu kazanıyor? Hayır. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
But my point... forged passports won't stop the transfer, | Ama bence sahte pasaportlar transferi durduramayacak... Ama bence sahte pasaportlar transferini durduramayacak... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
and I've moved past Kate. | ...ve Kate konusunu kapattım Moz. ...ve Kate konusunu da kapattım Moz. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
I have, Moz. | Evet kapattım, Moz. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Clearly. | Tabii canım. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Look, she'll always be a part of me, but... | Bak hayatımın bir parçası olabilir ama... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
I have to move on. | ...ben hayatıma devam etmeliyim. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Hey. What's going on? | Selam. Neler oluyor? | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Hey. I figured out Keller's game. | Selam. Keller'ın oyununu çözdüm. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
He wants us to investigate this Jason Lang, | Sahtekarlıktan fotoğrafçılığa dönen, güneydoğu tarafındaki... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
forger turned photographer on the Lower East Side. | ...şu Jason Lang'i sorgulamamızı istiyor. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
So he said. Yeah, but here's where it gets good. | Evet öyle söyledi zaten. Bak şimdi işler daha da güzelleşiyor. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Keller and Lang were suspected of working together | Keller ve Lang, 3 sene önce Bellmont sahte evrakları olayında... Keller'ın ve Lang'in, 3 sene önce Bellmont sahte evrakları olayında... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
on the Bellmont bond forgeries three years ago. | ...birlikte çalışmış olmalarından şüpheniliyormuş. ...birlikte çalışmış olabileceklerinden şüpheleniliyormuş. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
They were partners? | Ortaklar mıymış? | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Yeah, but it went south, | Evet, işler yolunda gitmemiş ve Keller Lang'ın silahından 2 kurşun yemiş. Evet, işler yolunda gitmemiş ve Keller Lang',n silahından 2 kurşun yemiş. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
I spoke to the case agent. | Davanın ajanıyla konuştum. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
He said that their partnership dissolved | Ortaklıklarının bozulduğunu ve Lang'ın belgeleri yok ettiğini söyledi. Ortaklıklarının bozulduğunu ve Lang'in belgeleri yok ettiğini söyledi. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Keller's going for a trifecta... | Keller üçlüyü tutturma peşinde... Keller bir taşla üç kuş vuracak... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
take out the man who shot him, | ...kendisini vuran adamdan kurtulacak... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
secure his stay in a federal hotel room, | ...federal otel odasındaki yerini garantileyecek... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
and tweak me in the process. | ...ve tüm bunlar olurken bana da ayarı verecek. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Next case. | Sıradaki dosya. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Yeah, not so fast. | Yok o kadar da çabuk değil. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Hughes still wants us to find out | Hughes yine de bizden Lang hala sahte pasaport yapıyor mu öğrenmemizi istiyor. Hughes yine de bizden Lang sahte pasaport yapıyor mu diye öğrenmemizi istiyor. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Oh, don't tell me we have to make a deal with Keller. | Lütfen bana Keller'la bir anlaşma yapmamız gerektiğini söyleme. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Oh, relax, we're not gonna release Keller on an anklet... | Rahatla biraz, Keller'ı ayağında bir bileklikle dışarı salmayacağız. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Unless June has a spare bedroom. | Tabii June'un bir odası boşa çıkana kadar. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Oh, that's not funny. No, you're right. | Hiç komik değil. Evet, haklısın. Hiç komik değilsin. Evet, haklısın. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
You're nothing like Keller. 'Cause he's a killer. | Sen Keller gibi değilsin. Çünkü o bir katil. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Well, there's that, and he had cigars in his cell. | İşte bu yüzden hücresinde purolar var. İşte bu yüzden hücresinde puroları var. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
I remember your prison cell... no cigars. | Senin hücreni hatırlıyorum, puro falan yoktu. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
When you're done, I'd like to go visit Lang's studio. | Eğer bitirdiysen Lang'in stüdyosunu bir ziyaret edelim. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
All right, I'm just saying, you know, | Sadece öylesine söylüyorum... Öylesine söyledim zaten... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
he had a Tiffany lamp... So did my mom. | Tiffany lambası vardı... Annemin de vardı. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Your sarcasm goes up in direct proportion to your stress level. | İğneleyici sözlerin arttı ve bu da stresli olduğunu gösteriyor. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
It's Elizabeth. | Sorun Elizabeth. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
I forgot to pick up the dry cleaning. | Kuru temizlemeciye uğramayı unuttum. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Well, it happens. | Pekala olabilir. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Apparently, all the time. | Görünüşe göre hep unutuyorum. Görünüşe göre hep unutuyormuşum.. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
I've become the guy who forgets to do it so often | Sıklıkla yaptığı işleri unutan adam haline geldim... Her zamanki yaptığı işleri unutan bir adam haline geldim. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
that she had to pick it up | ...benim alıp almadığımı sormadan kendisi almak zorunda kaldı. Kıyafetleri alıp almadığımı sormadan kendisi almak zorunda kaldı. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
She was angry? No. | Öfkele miydi? Hayır. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
And that's bad? Yes. | Bu kötü bir şey mi? Evet. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
I'm a constant disappointment. | Daimi bir hayal kırıklığıyım. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Implied. | İma etti. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Maybe she finds your forgetfulness endearing. | Belki de unutkanlığını cazip karşılıyordur. Belki de unutkanlığını hoş karşılıyordur. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
I don't want her to find my forgetfulness endearing. | Unutkanlığımı cazip karşılamasını istemiyorum. Unutkanlığımı hoş karşılamasını istemiyorum. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
And the worst part is, when she left this morning, | En kötüsüyse, bu sabah evden çıkarken... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
I didn't call her "hon." | ...ona "tatlım" demedim. ...ona "tatlım" diye seslenmemem. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Have you ever seen an actual fight? Because... | Hiç gerçek bir tartışma gördün mü? | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
it's our own little abbreviation for saying, "I love you." | Çünkü bu "Seni seviyorum"un kısaltılmışı demek. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
When we first got married, | Evliliğimizin ilk yıllarında... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
I used to say, "I love you, honey." | ..."Seni seviyorum tatlım benim" diyordum. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Then it became, "love you, honey," | Zamanla bu "Seni seviyorum tatlım"a döndü... | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
then "honey." | ...sonrasında ise "tatlım benim" oldu. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Now all we need to say is, "hon." | Şimdiyse tek söylememiz gereken kelime "tatlım". | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Very efficient. | Çok etkili. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Point is, I didn't say it. | Sorun ise; ben bunu söylemedim. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Look, call her, leave her a voice mail, | Bak ara onu, bir sesli mesaj bırak ve kapatmadan önce ona "tatlım" de. Bak, ara onu, bir sesli mesaj bırak ve kapatmadan önce "tatlım" de. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Did I miss anything? | Atladığım bir şey oldu mu? | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
No. I'll call her as soon as we're done here. | Yok. Buradaki işimizi bitirir bitirmez onu arayacağım. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Hi. Peter Burke, FBI. | Merhaba. Peter Burke, FBI. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Would you mind getting us Jason Lang? | Jason Lang'ı nerede bulabiliriz acaba? Jason Lang'i nerede bulabiliriz acaba? | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Jason Lang? | Jason Lang siz misiniz? | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Keep your chin down. | Çeneni biraz daha aşağı al. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Keep your eyes down. | Gözlerin yere doğru baksın. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
We received information | Sahte pasaport üretimine stüdyonuzun da karıştığına dair bilgi aldık. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Your record. | Kayıtlarınız. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
You were convicted of forgery in the past. | Geçmişte sahterkarlıktan tutuklanmışsınız. Geçmişte sahtekarlıktan tutuklanmışsınız. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Well, that was 10 years ago, you know? | Bu 10 sene öncesiydi. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Just take a look at my price list. | Faturalarıma bakın. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
I think you'll see that | İllegal iş yapmadığımı göreceksiniz. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Oh, come on. Take a break. | Hadi. Biraz ara verelim. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Will you excuse me? Certainly. | İzin verir misiniz? Kesinlikle. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
This is Jason. | Buyrun ben Jason. Buyurun ben Jason. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
I don't like this guy. What do you think? | Bu adamdan hoşlanmadım. Ne düşünüyorsun? | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Truesdale color shifting printer. | Truesdale marka renk degiştirici yazıcı. Truesdale marka renk değiştiren yazıcı. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
Mm, that'd be an important tool | Amerikan pasaportlarındaki resimlerde renk değiştirmek için önemli bir alet. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |
So would the Metrolux 5200, | Metrolux 5200 de öyle. | White Collar Payback-1 | 2011 | ![]() |