Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 178291
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| We do not know how it happened. Here's just us." | Ne olduğunu bilmiyoruz. Burada yalnızız. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| There must be a ghost, right? What bullshit! | Hayalet olmalı, ha? Ne saçmalık! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Ok. Idiots have come here, and have thought it was a good idea to keep a diary... | Pekâlâ. Hıyarın biri buraya geldi ve adaya gelen insanları korkutmak için... | Uninhabited-1 | 2010 | |
| to scare people, so 'as to have the island for themselves. | ...bir günlük yazmanın iyi olacağını düşündü. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| E 'and that' success. No, I do not think so '. | İşte olan bu. Hayır, ben öyle düşünmüyorum. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| And now, people come here and continues to write something, you know? | İnsanlar buraya gelip, günlüğe eklemeler yapıyor. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| It 'a great stupid joke. | Bir çeşit aptalca bir şaka. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| They may have placed the grave and everything else. | Mezarı ve her şeyi öylece hemen uyduruvermişler. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Listen: "Hendo and 'disappeared, we can not find him anywhere." | Dinle: Hendo kayboldu. Yok oldu. Onu hiçbir yerde bulamıyorum. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "I searched all over the island." | Tüm adayı karış karış aradım. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| I do not want 'to hear. Please. | Bunu duymak istemiyorum. Lütfen. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "I found blood. A lot of blood." | Kan buldum. Çok fazla kan. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Please! "What the fuck is going on"? | Lütfen Burada neler oluyor? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| We can let it go? I'm from 'bother, ok? | Şunu bir kenara bırakır mısın? Sinirime dokunmaya başladı. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "If you read this diary, you know that on this island there is' a ghost... | Bu günlüğü okuyorsanız ve bu adadaysanız, burada bir hayalet var... | Uninhabited-1 | 2010 | |
| and you kill '. Go away more 'soon as you can." | ...ve o sizi öldürecek. Bir an önce buradan gitmeye bakın. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Come on, and 'ridiculous! | Yapma! Bu tümüyle saçmalık. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| You should not get involved so '. | Bu kadar kafana takmamalısın. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| That and the 'success and 'horrible! | Başına gelenler çok korkunç. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| It 'if and' success! | Evet. Tabii olduysa! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| If, and 'success! | Tabii olduysa! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Do not touch me! Small! | Bana dokunma! Bebeğim! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Ok. | Öyle olsun! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "Rape"... | Tecavüz | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "Seven men"... | Yedi adam | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "While their".... | Onu alıp gülerken... | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Harry, how you want the fish? | Harry, balığın nasıl olsun? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| How do you fish? | Balığı nasıl istersin? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Listen, wrap in aluminum and then we'll see. | Bak, folyoya sar ben icabına bakarım. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| I'm sure it exists. | Var olduğuna eminim. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| I went to the shed and I heard someone crying. | Kulübeye gittim ve birinin ağladığını duydum. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Look, I too have heard something. And it was the wind. | Bak, ben de öyle bir şey duydum. Rüzgâr sadece. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| It was not the wind. Come on! | Rüzgâr değildi. Bak. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| I heard it! He was a person. No. | Duydum, bir insan sesiydi. Hayır. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Ok, most would 'make sense if we were in a reality show. | Bak, reality şov gibi bir şeyde olsak, bu daha anlamlı olurdu. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| You know, this island was all a great conspiracy... | Bu ada, kocaman, yani komplo gibi bir şey... | Uninhabited-1 | 2010 | |
| You have not seen the drawings on the wall? | Duvardaki çizimleri görmedin mi? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Could be part of all this, you know. | Onlar da bunun bir parçası olabilir, yani. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| I fully understand why ' want revenge. | Neden intikam istediği gayet iyi anlıyorum. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| If someone had done that... | Biri bana böyle bir şeyi yapsaydı,... | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Kill innocent men? | Masum erkekleri mi öldürecektin? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| I would be furious, he 'totally. | Kızgın olurdum, evet katiyen! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Jesus' Christ... | Tanrım! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Here's how wars begin! | Zaten savaşlar da böyle başlar. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| The girl 'was raped for seven times and laughed while doing it! | Bu kız yedi kez tecavüze uğradı ve o herifler bunu yaparken güldüler. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Imagine how you might be furious! | Bak ne kadar kızdın! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| You see, if and 'success... Imagine how it would be furious! | Bak, bu... Ne kadar kızgın olduğunu sen hayal et! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| And 'success one hundred years ago, ok? | Bu yüz yıl önce oldu, değil mi? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| One hundred years ago, and now and 'dead. | Yüz yıl önce ve o artık bir ölü. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| And then? So... | Ne olmuş yani? Ne mi olmuş? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| 'Cause we are fighting for this, huh? | Neden bu konuda kavga ediyoruz? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Nothing dies forever. | Hiçbir şey tam olarak ölmez. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Things take a new form... simply. | Sadece değişim geçirir. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Okay, okay. | Pekâlâ o zaman. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| if and 'on this island and killing innocent people... | Eğer bu adadaysa ve masum erkekleri öldürüyorsa,... | Uninhabited-1 | 2010 | |
| 'cause I'm still here, huh? | ...neden beni bıraktı? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| 'Cause I'm still here? | Neden beni öldürmedi? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "Verra 'to get you, friend..." | Seni ele geçirecek, dostum. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "It 'time to go..." | Gitme vakti geldi, evlat. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "I'll kill ', I kill'..." | Seni öldürmeyecek, seni öldürmeyecek. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "Look at me..." | Bana bak! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "I'll kill ', you next... " | Seni öldürecek, sırada sen varsın. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "Do not be stupid, get out of here... " | Budala olma, hemen şimdi git. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "You will die if you stay on the island..." | Gitmezsen, bu adada ölür gidersin. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "You give 'only another night... " | Sana son bir şans veriyor dostum. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "Go away Go away!" | Kalk! Kalk! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Jesus'! | Tanrım! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Oh, my God! | Aman Tanrım! Aman Tanrım! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Look, look! | Bak! Bak! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| We have to go from this island, immediately! | Derhal bu adadan gitmemiz gerek. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "Unknown Number". | Bilinmeyen Numara | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "Oh, Coral, we continue to fuck you "! | Coral, seks... | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "Here, hold legs open, | Şu güzel bacakları aç hadi. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| so ', well in April, Holy Christ... | Bu kadar yetti sana... | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Who '? | Ne? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| I'm having fun, Coral! Who '? | Hoşuna gidecek Coral. Nedir bu? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| What the hell? | Tanrı'nın cezası, bu da neyin nesi? Tanrım. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "I like it that way '? You do not like?" | Güzel mi? Hoşuna gitti mi? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "I'm sorry, but I like it, I really like, Coral... | Üzgünüm, ama benim hoşuma gitti, Carol. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "Coral, Coral, Coral... Like, you '! | Coral, Coral, Coral... Hoşuna gitti, değil mi? Evet... | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "Give me some 'of your "Black Velvet"... so '! | Esmer popondan bir parça da bana ver. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "So 'to be good, and 'nice to fuck you... | Çok iyi yapıyorsun, ah çok güzel. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| "Ugly bitch, Take it! Ugly bitch!" | Al şunu adi kaltak, al hadi. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Come on, where are they? | Hadi, nerede bunlar? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Coral! | Coral! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| There 'someone? | İçeride kimse var mı? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Prime Minister Musayev, | Başbakan Musayev. | Universal Soldier: Regeneration-1 | 2009 | |
| The abandoned city surrounding the complex is under our control. | Tesisin çevresindeki terk edilmiş bölge de kontrolümüz altında. | Universal Soldier: Regeneration-1 | 2009 | |
| 100 times stronger than the bombs dropped on Japan. | ...100 katı büyüklüğünde bir radyasyon bulutu oluşacaktır. | Universal Soldier: Regeneration-1 | 2009 | |
| We call for the imminent release of all | Esir tutulan 227 politik tutuklunun derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. | Universal Soldier: Regeneration-1 | 2009 | |
| We call for the complete and total independence of Pasalan. | Pasalan'ın tamamen bağımsız olmasını istiyoruz. | Universal Soldier: Regeneration-1 | 2009 | |
| Mine... | Benim kanımla... | Universal Soldier: Regeneration-1 | 2009 | |
| ...and now yours. | ...şimdi de sizin kanınızla. | Universal Soldier: Regeneration-1 | 2009 | |
| We ask only to be free, | Tek isteğimiz özgürlük... | Universal Soldier: Regeneration-1 | 2009 | |
| as you would want your children to be free. | ...tıpkı sizin de çocuklarınız için istediğiniz gibi. | Universal Soldier: Regeneration-1 | 2009 | |
| That's it. Hey, take it easy. | İşte böyle. Hey, ağır olun. | Universal Soldier: Regeneration-1 | 2009 | |
| This way. | Şöyle getirin. | Universal Soldier: Regeneration-1 | 2009 | |
| Okay, come on, come on. | Pekâlâ, hadi bakalım. | Universal Soldier: Regeneration-1 | 2009 | |
| Over there, right over there. All right, now take it easy. Take it easy. | Şuraya getirin. Pekâlâ, ağır olun. Ağır olun. | Universal Soldier: Regeneration-1 | 2009 | |
| Hey, easy! For Christ's sake, there's spare parts in there! | Hey, ağır dedim! Lanet olsun, içinde yedek parçalar var! | Universal Soldier: Regeneration-1 | 2009 |