Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 172659
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You don't like fish. | Balığı sevmedin. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Do you ever feel like you're just living in an airport? | Kendini hiç havaalanında yaşıyor gibi hissettin mi? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
We don't have to do this, Viktor. I can ship you out in a crate. | Bunu yapmak zorunda değiliz Viktor. Seni bir sandığın içinde çıkarabilirim. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I can mail you anywhere in the US. | Seni Amerika'nın herhangi bir yerine postalarım. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
What about my food cart? He can hide inside and we'll drive out. | Ya benim yiyecek arabam? İçine saklanır ve dışarı çıkarırırız. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
No. I can't do this. You said you wanted us to help you. | Hayır bunu yapamam. Sana yardım etmemizi istediğini söyledin. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I do. What's her name? | İsterim. Adı nedir? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Amelia Warren. | Amelia Warren. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I thought we were looking for a way out, not a way in. | Çıkış aradığımızı sanıyordum, giriş değil. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Be careful. Those flight attendants ain't like regular women. | Dikkatli ol. Uçuş görevlileri sıradan kadınlara benzemez Viktor. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Flying back and forth between time zones messes with their biological clock. | Zaman dilimleri arasında ileri geri uçmak biyolojik saatlerini altüst eder. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
They're always ready for sex. OK, I found something. | Daima sekse hazırdırlar. Birşey buldum. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I am leaving. They will come for us. | Ben gidiyorum. Bizim için gelecekler. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Gupta, will you relax? Just watch the door. | Gupta, sakin olur musun? Dışarı çıkıp kapıyı gözle. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
You go in jail. Not me. | Siz hapise gireceksiniz. Ben değil. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
For... You know what? Forget it. | Neyse, boşver. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Keep looking. Warren, right? | Aramaya devam et. Warren dedin değil mi? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Yes. Yes. Warren. | Evet. Evet. Warren. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Amelia Jane Warren? | Amelia Jane Warren? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Jane? Yeah. | Jane mi? Evet. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Way to go, Viktor. First class. | Tebrikler Viktor. Birinci Sınıf. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
When she come back? Three weeks. | Ne zaman geri gelir? Üç hafta sonra. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Amelia, would you like to get eat to bite? | Amelia, birşeyler ısırmak için yemek ister misin? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Bite to eat? Cantaloni? | Yemek için ısırmak? Cantaloni? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Bite to eat? | Yemek için ısırmak? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Eat to bite? Eat to bite. | Isırmak için yemek, ısırmak için yemek | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Bite to eat. | Yemek için ısırmak. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Bite to eat. Bite to eat. | Yemek için ısırmak. Yemek için ısırmak. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Bite to eat. Bite to eat. Bite to eat. | Yemek için ısırmak. Yemek için ısırmak. Yemek için ısırmak. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Bite to eat. Bite to eat. Bite to eat. Bite to eat. | Yemek için ısırmak.Yemek için ısırmak. Yemek için ısırmak. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Bite to eat. Bite to eat. Bite to eat... | Yemek için ısırmak. Yemek için ısırmak. Yemek için ısırmak. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Gupta, you been ever married? | Gupta, hiç evlendin mi? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
What did you say? You been ever married? | Ne dedin? Hiç evlendin mi? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I had a wife and two kids in India. I left them there 23 years ago. | Hindistan'da bir karım ve iki çocuğum vardı. Onları 23 yıl önce orada bıraktım. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I had a small tobacco shop in Madras. | Madras'ta küçük bir tütün dükkanım vardı. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Made just enough money to survive. | Yaşayacak kadar para kazanıyordum. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
One day this policeman comes in and tells me I owe him some tax. | Birgün polis geldi ve vergi borcum olduğunu söyledi. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I said OK. This is common. So I pay him. | Tamam dedim. Bu genel birşey. Ve parayı ödedim. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
The next day, the same policeman come and keep coming and keep coming. | Ama ertesi gün aynı polis yine geldi ve hep gelmeye devam etti. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
And I am paying and I'm paying him and I'm paying him and I'm paying him. | Ve ben de sürekli ödedim, ödedim, ödedim. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
And finally, on the fifth day, I take a knife and I stab him in his chest. | Ve sonunda beşinci gün bir bıçak aldım ve göğsüne sapladım. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
You killed policeman? No. I just missed his heart. | Polis mi öldürdün? Hayır, kalbini ıskaladım. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
When they tried to arrest me, I run away. | Beni tutuklamaya çalıştıklarında kaçtım. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
So you never go home? | Hiç eve gitmiyorsun? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
If I go home, I go in the jail for seven years. | Eve gidersem yedi yıl hapis yatarım. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
What if United States catch you? They deport you. | Ya Birleşik Devletler seni yakalarsa? Sınırdışı ederler. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
As long as I keep my floor clean, keep my head down, | Yerleri temiz ve başımı eğik tuttuğum sürece... | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
they have no reason to deport me. | ...beni sınırdışı etmeleri için neden yok. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
They have no reason to notice a man like me. | Benim gibi bir adamı ihbar etmeleri için neden yok. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
[Tannoy] United Airlines Flight 2703 from Rome is now arriving at Gate C43. | Roma'dan gelen 2703 sayılı United Airlines uçağı C43 numaralı kapıya yanaşmıştır. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Hey, wait. Sorry. I'm sorry. | Hey, dursana. Üzgünüm. Özür dilerim. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
No, no, no. It's wet. | Hayır, hayır. Islak. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Hey. Watch where you're going. | Hey. Nereye gittiğini dikkat etsene. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Amelia. Viktor. | Amelia. Viktor. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Hello. Sorry. I'm sorry. | Merhaba. Özür dilerim. Üzgünüm. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
He nearly killed me. | Neredeyse beni öldürüyordu. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
You OK? I'm fine. | İyi misin? İyiyim. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I love the suit. | Takımını sevdim. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Hugo Boss. | Hugo Boss. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
On sale, $149.99. | İndirimde 149.99 dolar | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
That's a bargain. | Pazarlık. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Napoleon? Yes, yes. | Napoleon mu? Evet, evet. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
And Josephine. | Ve Josephine. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Do you know what Napoleon gave Josephine on their wedding day? | Napoleon evlendikleri gün Josephine'e ne vermiş biliyor musun? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Would you like to have eat to bite? | Isırmak için yemek ister misin? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Food. Tonight? | Yemek. Bu gece? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
You're asking me out for dinner? Yes. | Bana yemek mi teklif ediyorsun? Evet. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
[Amelia] What time? [Viktor] Dinnertime. | Kaçta? Yemek zamanı. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
[Amelia] Where do you want to go? [Viktor] I know place. | Nereye gitmek istersin? Bir yer biliyorum. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Do you have an appointment? Navorski. | Randevunuz var mıydı?? Navorski. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I didn't know they had a patio up here. | Burada bir terasları olduğunu bilmiyordum. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Please. Please. Please. Please. | Lütfen, lütfen... | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Sorry. So, tonight we have cannellonis or chicken. | Bu gece cannelloni ve tavuğumuz var. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Cannelloni, please. Cannelloni. | Cannelloni lütfen. Cannelloni. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Sorry. Thank you. | Özür dilerim. Teşekkürler. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
For you, sir? | Siz efendim? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Same. That's a great, great choice. | Aynısı. Harika, harika bir seçim. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I'll be back. | Hemen höneceğim. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Let me see. Enjoy. | İyi eğlenceler. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Did you know the croissant was invented in Romania? | Kruvasanın Romanya'da icat edildiğini biliyor muydun? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Tell me. OK. | Anlatsana. Tamam. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
It's 1742 and the Turks invade Bucharest, | 1742 yılında Türkler Bükreş'i istila eder... | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
making a surprise attack under the cover of night. | ...gecenin karanlığında süpriz bir saldırı yaparlar. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
But the town bakers... [pager beeps] | Ama şehrin fırıncıları... | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
So, the bakers? | Fırıncılar? | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
No, never mind. It's a dumb story. No, please. | Boşver. Aptal bir hikaye. Hayır, lütfen. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I'm sorry, Viktor. | Özür dilerim Viktor. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Nobody really cares where the croissant was invented. | Hiçkimse kruvasan ın nerede icat edildiğiyle ilgilenmez. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I'll bet the Romanians themselves don't give a shit. | Bahse girerim Romanyalıların kendileri bir halt bulamamıştır. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I care. | Ben ilgileniyorum. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
Is histories. Is truth. | Tarihler. Gerçek. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I'm 39 years old. No. | 39 yaşındayım. Hayır. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
That's the truth. You are not. | Bu gerçek. Değilsin. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I tell everybody I'm 33, and most of the men I've dated think I'm 27, but no. | Herkese 33 diyorum, çıktığım adamların çoğu 27 sanıyor. Ama değil. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
So? I was 39 once. | Yani? Ben de 39 yaşındaydım. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I was 18 years old when I started working for the airlines. | Havayollarında çalışmaya başladığımda 18 yaşındaydım. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
I've been doing this over 20 years. | 20 yıldan fazladır bu işi yapıyorum. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
And now there's no more pretending. | Artık daha fazla rol yapmayacağım. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
It's why my address book is by city and my pager goes off during dinner. | Bu yüzden adres defterimdeki şehirler alfabetik ve çağrı cihazım yemek boyunca ötecek. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |
You can switch off pager. | Çağrı cihazını kapatabilirsin. | The Terminal-3 | 2004 | ![]() |