Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 168618
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| It's gonna hit. It's gonna catch. | Pek tutmadı. Ama tutacak. Ama tutacak. Çok moda olacak. Ama tutacak. Çok moda olacak. Ama tutacak. Çok moda olacak. Ama tutacak. Çok fena tutacak. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Why are you with Allen? | Neden Allen'lasın? Neden Allen'la birliktesin? Neden Allen'la birliktesin? Neden Allen'la birliktesin? Neden Allen'lasın? | The Other Guys-1 | 2010 | |
| I mean, that's not what I meant. I meant, how did you guys meet? | Öyle demek istemedim. Nasıl tanıştınız? Yani onu demek istemedim. Nasıl tanıştınız demek istedim? Yani onu demek istemedim. Nasıl tanıştınız demek istedim? Yani onu demek istemedim. Nasıl tanıştınız demek istedim? Öyle demek istemedim. Nasıl tanıştınız? | The Other Guys-1 | 2010 | |
| It's a really typical "how we met" story, Terry. | Sıradan tanışma hikayelerinden. Aslında klasik bir nasıl tanıştık hikayesi, Terry. Aslında klasik bir nasıl tanıştık hikayesi, Terry. Aslında klasik bir nasıl tanıştık hikayesi, Terry. Sıradan tanışma hikayelerinden, Terry. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| You're gonna be bored by it. | Canın sıkılabilir. Çok sıkılacaksın. Çok sıkılacaksın. Çok sıkılacaksın. Canın sıkılabilir. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| I was a dancer for the Knicks while finishing my residency at Columbia Hospital. | Knicks'te pon pon kızdım. Kolombiya Hastanesinde stajımı yapıyordum. Kolombiya Hastanesi'nde ihtisasımı yaparken Knicks için pon pon kızlık yapıyordum. Kolombiya Hastanesi'nde ihtisasımı yaparken Knicks için pon pon kızlık yapıyordum. Kolombiya Hastanesi'nde ihtisasımı yaparken Knicks için pon pon kızlık yapıyordum. Knicks'te pon pon kızken, Kolombiya Hastanesinde stajımı yapıyordum. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Allen came into the ER with poison ivy on his rectum. | Allen acil servise rektumunda zehirli bir sarmaşıkla geldi. Allen, kalın bağırsağına girmiş zehirli bir sarmaşıkla acil servise geldi. Allen, kalın bağırsağına girmiş zehirli bir sarmaşıkla acil servise geldi. Allen, kalın bağırsağına girmiş zehirli bir sarmaşıkla acil servise geldi. Allen acil servise rektumunda zehirli bir sarmaşıkla geldi. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Yes. | evet Evet. Evet. Evet. Evet. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Needless to say, I fell for him immediately. | Söylememe gerek yok ama onu görür görmez vuruldum. Ona gördüğüm anda aşık oldum. Söylememe gerek yok ama onu görür görmez vuruldum. Söylememe gerek yok ama onu görür görmez vuruldum. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| We immediately spent the next three days at the La Quinta Inn, | Sonra da önümüzdeki üç günü La Quinta Konağı'nda geçirdik... Ondan sonraki 3 günü La Quinta motelinde geçirdik. Sonra da önümüzdeki üç günü La Quinta Konağı'nda geçirdik... Sonra da önümüzdeki üç günü La Quinta Konağı'nda geçirdik... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| and, to be honest, we didn't speak. Three days | ...ve dürüst olmak gerekirse hiç konuşmadık. Üç gün boyunca... Dürüst olacağım, hiç konuşmadık. Üç gün... ...ve dürüst olmak gerekirse hiç konuşmadık. Üç gün boyunca... ...ve dürüst olmak gerekirse hiç konuşmadık. Üç gün boyunca... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| of not communicating once verbally. | ...ağzımızla hiçbir iletişim kurmadık. ...boyunca bir kere bile sözlü olarak konuşmadık. ...ağzımızla hiçbir iletişim kurmadık. ...ağzımızla hiçbir iletişim kurmadık. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| We had actually, without knowing it, | Aslında farkında olmadan kurduk... Aslında ağız hareketleri olmadan... Aslında farkında olmadan kurduk... Aslında farkında olmadan kurduk... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| developed a language of eye flutters and non verbal gestures. | ...göz kırpmaları ve jestler ile yeni bir dil geliştirdik. ...seni bekliyor olacak.' diyorum. ...göz kırpmaları ve jestler ile yeni bir dil geliştirdik. ...göz kırpmaları ve jestler ile yeni bir dil geliştirdik. ...göz kırpmalarıyla anlaşabileceğimizi hiç düşünmemiştik. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| You know, Terry, it was just this primal connection. | Tabii ki Terry, bu ilk iletişimimizdi. O sadece daha ilk birleşmemizdi. Tabii ki Terry, bu ilk iletişimimizdi. Tabii ki Terry, bu ilk iletişimimizdi. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| After those three days of non verbal communication and a whole lot of loving, | Hiç konuşmadan ve sürekli aşk yapılarak geçen o üç günden sonra... Konuşmasız aşk dolu o üç günden sonra... Hiç konuşmadan ve sürekli aşk yapılarak geçen o üç günden sonra... Hiç konuşmadan ve sürekli aşk yapılarak geçen o üç günden sonra... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| I had to go to a specialist to get my hips realigned. | ...kalçalarımı düzelttirmek için bir uzmana gitmem gerekti. ...kalçalarımı düzeltmesi için bir uzmana görünmek zorunda kalmıştım. ...kalçalarımı düzelttirmek için bir uzmana gitmem gerekti. ...kalçalarımı düzelttirmek için bir uzmana gitmem gerekti. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Similar to operating on a German shepherd | Benzer bir operasyon kalça çıkığı yaşadıkları zaman... Alman kurtlarına yaptıkları operasyonlardan. Benzer bir operasyon kalça çıkığı yaşadıkları zaman... Benzer bir operasyon kalça çıkığı yaşadıkları zaman... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| when they have hip dysplasia. Very painful. | ...Alman Kurtlarına da yapılıyor. Çok acı verici. Sonra ona kalça displezisi yaptılar. Çok acıtıyor. ...Alman Kurtlarına da yapılıyor. Çok acı verici. ...Alman Kurtlarına da yapılıyor. Çok acı verici. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| It's funny, it's like a scene from that one movie, always forget the name of it. | Gariptir. Bana hep bir film sahnesi gibi gelmiştir. Adını unuttum. Bu bana bir filmden bir sahne hatırlattı, adını unuttum şimdi. Bu bana bir filmden bir sahne hatırlattı, adını unuttum şimdi. Bu bana bir filmden bir sahne hatırlattı, adını unuttum şimdi. Gariptir. Bana hep bir film sahnesi gibi gelmiştir. Adını unuttum. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| With Meg Ryan. Yes. | Meg Ryan oynuyordu. evet Meg Ryan oynuyordu. Evet. Meg Ryan oynuyordu. Evet. Meg Ryan oynuyordu. Evet. Meg Ryan oynuyordu. Evet. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| I don't remember a movie where Meg Ryan meets a guy with poison ivy up his ass. | Meg Ryan ve rektumunda zehirli sarmaşık olan adamın olduğu hiçbir film hatırlamıyorum. Meg Ryan'ın kıçında zehirli sarmaşık olan bir adamla tanıştığı bir film bilmiyorum. Meg Ryan'ın kıçında zehirli sarmaşık olan bir adamla tanıştığı bir film bilmiyorum. Meg Ryan'ın kıçında zehirli sarmaşık olan bir adamla tanıştığı bir film bilmiyorum. Meg Ryan ve rektumunda zehirli sarmaşık olan adamın olduğu hiçbir film hatırlamıyorum. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| I'll think of it. I'll think of it. Okay. | O zaman ben biraz daha düşüneyim Okay. Biraz düşüneyim. Biraz düşüneyim. Tamam. Biraz düşüneyim. Biraz düşüneyim. Tamam. Biraz düşüneyim. Biraz düşüneyim. Tamam. O zaman ben biraz daha düşüneyim. Tamam. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| So, what about you, Terry? Do you have a girl? | Peki ya sen Terry? Kız arkadaşın var mı? Peki ya sen, Terry? Hayatında bir kız var mı? Peki ya sen, Terry? Hayatında bir kız var mı? Peki ya sen, Terry? Hayatında bir kız var mı? Peki ya sen Terry? Kız arkadaşın var mı? | The Other Guys-1 | 2010 | |
| I did, yeah. | Vardı. Vardı, evet. Vardı, evet. Vardı, evet. Vardı. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| We were supposed to get married, but she backed out. It's complicated. | Evlenmeyi düşünüyorduk, ama o yanaşmadı. Evlenecektik ama o vazgeçti. Karışık bir durum. Evlenecektik ama o vazgeçti. Karışık bir durum. Evlenecektik ama o vazgeçti. Karışık bir durum. Evlenmeyi düşünüyorduk, ama o yanaşmadı. Biraz karışık bir durum. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Terry shot Derek Jeter. Shut up, Allen. This was before. | Terry, Derek Jeter'i vurmuş. Kapa çeneni, Allen. O daha önceydi. Terry, Derek Jeter'i vurdu. Kapat çeneni, Allen. Bu öncedendi. Terry, Derek Jeter'i vurdu. Kapat çeneni, Allen. Bu öncedendi. Terry, Derek Jeter'i vurdu. Kapat çeneni, Allen. Bu öncedendi. Terry, Derek Jeter'i vurmuş. Kapa çeneni, Allen. O daha önceydi. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| That's okay. | Önemli değil. Sorun değil. Sorun değil. Sorun değil. Önemli değil. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| She's Got Mail. That's the name of the movie. | Hatırladım. Adı 'Mesajınız Var'dı. Mesajınız Var. Filmin adı buydu. Mesajınız Var. Filmin adı buydu. Mesajınız Var. Filmin adı buydu. Hatırladım. Adı 'Mesajınız Var'dı. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| That's it! Honey! | Evet, oydu. Evet, buydu! Tatlım! Evet, buydu! Tatlım! Evet, buydu! Tatlım! Evet. Oydu, tatlım. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| With Tom Hanks? Right. | Tom Hanks'in oynadığı mı? evet Tom Hanks'in oynadığı? Evet. Tom Hanks'in oynadığı? Evet. Tom Hanks'in oynadığı? Evet. Tom Hanks'in oynadığı mı? Evet. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| And Meg Ryan. Meg Ryan. | Ve Meg Ryan. Meg Ryan. Ve Meg Ryan'da oynuyordu. Meg Ryan'da oynuyordu. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| He didn't have poison ivy up his ass. | Rektumunda zehirli sarmaşık yoktu ama. Onun da kıçında zehirli sarmaşık yoktu. Onun da kıçında zehirli sarmaşık yoktu. Onun da kıçında zehirli sarmaşık yoktu. Rektumunda zehirli sarmaşık yoktu ama. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Yes, he did. Yes, he did. Yeah. | Evet, vardı. Evet, vardı. Evet, vardı. Vardı, evet. Evet, vardı. Vardı, evet. Evet, vardı. Vardı, evet. Evet, vardı. Evet, vardı. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Way up there. | nereye Kesinlikle vardı. Kesinlikle vardı. Kesinlikle vardı. Hem de tam içine girmişti. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Well, Terry, can't thank you enough for coming by. What a... | Geldiğin için ne kadar teşekkür etsem az Terry. . Terry, geldiğin için ne kadar teşekkür etsem az. Terry, geldiğin için ne kadar teşekkür etsem az. Terry, geldiğin için ne kadar teşekkür etsem az. Geldiğin için ne kadar teşekkür etsem az Terry. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| What a wonderful, lovely evening. Thank you. | Mükemmel bir akşam geçirdik. teşekkürler Çok güzel ve harika bir akşam oldu. Teşekkür ederim. Çok güzel ve harika bir akşam oldu. Teşekkür ederim. Çok güzel ve harika bir akşam oldu. Teşekkür ederim. Mükemmel bir akşam geçirdik. Teşekkür ederim. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| It was so, so nice meeting you, Terry. It was my pleasure. Thank you. | Seninle tanıştığıma çok çok sevindim Terry. Benim için bir zevkti. Seninle tanıştığıma çok sevindim, Terry. O zevk bana ait. Teşekkürler. Seninle tanıştığıma çok sevindim, Terry. O zevk bana ait. Teşekkürler. Seninle tanıştığıma çok sevindim, Terry. O zevk bana ait. Teşekkürler. Seninle tanıştığıma çok çok sevindim Terry. Benim için bir zevkti. Ben teşekkür ederim. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| And remember, all I ask of you is, you don't let him get hurt, Terry. | Unutma senden tek istediğim, Allen'a göz kulak olman. Ayrıca unutma, senden tek istediğim ona zarar gelmesine izin vermemen, Terry. Ayrıca unutma, senden tek istediğim ona zarar gelmesine izin vermemen, Terry. Ayrıca unutma, senden tek istediğim ona zarar gelmesine izin vermemen, Terry. Unutma senden tek istediğim, Allen'a göz kulak olman. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| She tells me that every day before I leave. Yep, I do. | Bunu her gün evden çıkmadan önce de söyler Evet, söylerim. Evden çıkmadan önce her gün bunu söyler. Evet, söylerim. Evden çıkmadan önce her gün bunu söyler. Evet, söylerim. Evden çıkmadan önce her gün bunu söyler. Evet, söylerim. Bunu her gün evden çıkmadan önce de söyler. Evet, söylerim. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| I come downstairs and I make him his fresh cut strawberries, | Aşağı iner istediği gibi taze çilekleri doğrarım ve, Aşağı kata inerim, ona taze çileklerinden getirir... Aşağı kata inerim, ona taze çileklerinden getirir... Aşağı kata inerim, ona taze çileklerinden getirir... Evet, söylerim. Aşağı iner istediği gibi taze çilekleri doğrarım ve... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| and I say, "Listen, my little sugar balls, whatever you do today, | ...ne yaparsan yap, kendine zarar verecek bir şey yapma tatlişkom, derim. ...ve derim ki, "dinle, benim tatlı topum, bugün ne yaparsan yap... ...ve derim ki, "dinle, benim tatlı topum, bugün ne yaparsan yap... ...ve derim ki, "dinle, benim tatlı topum, bugün ne yaparsan yap... ...ne yaparsan yap, kendine zarar verecek... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| "you just don't get hurt." | ...sakın kendine zarar getirtme." ...bir şey yapma tatlişkom, derim. ...sakın kendine zarar getirtme." ...sakın kendine zarar getirtme." | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Yeah. Every morning. | Evet, her sabah söyler. Evet. Her sabah. Evet. Her sabah. Evet. Her sabah. Evet, her sabah söyler. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| And then I show him my breasts, and I say, "These are waiting for you | Sonra göğüslerimi tutturup" bunlar eve geldiğinde Sonra da ona göğüslerimi gösterir ve derim ki, "Eve döndüğün zaman... Sonra da ona göğüslerimi gösterir ve derim ki, "Eve döndüğün zaman... Sonra da ona göğüslerimi gösterir ve derim ki, "Eve döndüğün zaman... Sonra göğüslerimi tutturup... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| "when you get back home." Right. | seni bekliyor olacak, derim. doğru ...bunlar seni bekliyor olacak." Evet. ...bunlar seni bekliyor olacak." Evet. ...bunlar seni bekliyor olacak." Evet. ...bunlar eve geldiğinde seni bekliyor olacak, derim. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| You know, Terry, they're not the biggest breasts he's ever seen, | Bunlar dünyanın en büyük göğüsleri değil ama, Yani Terry, tamam gördüğü en büyük göğüsler bunlar değildir... Yani Terry, tamam gördüğü en büyük göğüsler bunlar değildir... Yani Terry, tamam gördüğü en büyük göğüsler bunlar değildir... Bunlar dünyanın en büyük göğüsleri değil ama... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| but, man, are they perky. Not by a long shot. | bunlar arsız ...ama çok diriler. Hiç yer çekimi görmemişler. ...ama çok diriler. Hiç yer çekimi görmemişler. ...ama çok diriler. Hiç yer çekimi görmemişler. ...bunlar arsız... Yanından bile geçmez. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| And they are firm, and they are yours. You're a nice lady. | sert ve senin. Ne hoş bir eş. Çok diriler ve sana aitler. Çok tatlı bir bayansın. Çok diriler ve sana aitler. Çok tatlı bir bayansın. Çok diriler ve sana aitler. Çok tatlı bir bayansın. ...sert ve senin derim. Ne hoş bir eş. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Thank you for coming. | Geldiğin için teşekkür ederiz. Geldiğin için teşekkürler. Geldiğin için teşekkürler. Geldiğin için teşekkürler. Geldiğin için teşekkür ederiz. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Detectives Hoitz and Gamble? Detectives Hoitz and Gamble? Over. | Dedektif Hoitz ve Gamble, Tamam. Dedektif Hoitz ve Gamble, Tamam. Dedektif Hoitz ve Gamble? Dedektif Hoitz ve Gamble? Tamam. Dedektif Hoitz ve Gamble? Dedektif Hoitz ve Gamble? Tamam. Dedektif Hoitz ve Gamble? Dedektif Hoitz ve Gamble? Tamam. Dedektif Hoitz ve Gamble, Dedektif Hoitz ve Gamble, Tamam. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Go for Hoitz. | yürü Hoitz. Hoitz dinlemede. Hoitz dinlemede. Hoitz dinlemede. Dinlemedeyim. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| We found your red Prius. Great. | Kırmızı Prius'unu bulduk. harika Kırmızı Prius'u bulduk. Harika. Kırmızı Prius'u bulduk. Harika. Kırmızı Prius'u bulduk. Harika. Kırmızı Prius'unu bulduk. Muhteşem. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| It was trying to vote for Ralph Nader. | Ralph Nader için oy kullanmaya çalışıyormuş Ralph Nader'a oy vermeye çalışıyordu. Ralph Nader'a oy vermeye çalışıyordu. Ralph Nader'a oy vermeye çalışıyordu. Ralph Nader için oy kullanmaya çalışıyormuş. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Come on. Okay, sugar balls, listen up. | Hadi be. Beni dinle, tatlişkom. Hadi ama. Tamam tatlı topu, dinle. Hadi ama. Tamam tatlı topu, dinle. Hadi ama. Tamam tatlı topu, dinle. Hadi be. Beni dinle, tatlişkom. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| There's gonna be fingerprints on that car. | Arabanın içi parmak izi kaynıyordur. Arabanın üstünde parmak izleri olacak. Arabanın üstünde parmak izleri olacak. Arabanın üstünde parmak izleri olacak. Arabanın içi parmak izi kaynıyordur | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Tomorrow, we're gonna run those fingerprints through the system. | Ve biz yarın bu parmak izlerini sistemde taratırız. Yarın, o parmak izlerini sistemde aratacağız. Yarın, o parmak izlerini sistemde aratacağız. Yarın, o parmak izlerini sistemde aratacağız. Ve biz yarın bu parmak izlerini sistemde taratırız. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| And if we get a hit, this case is gonna heat up faster than a junkie's spoon. | Eğer olumlu sonuç alabilirsek, bu dosya keşlerin eroininden bile çabuk yanar. Bir şey bulursak, bu dava eroin kaşığından daha çabuk kızışacak. Bir şey bulursak, bu dava eroin kaşığından daha çabuk kızışacak. Bir şey bulursak, bu dava eroin kaşığından daha çabuk kızışacak. Eğer olumlu sonuç alabilirsek, bu dosya keşlerin eroininden bile çabuk yanar. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| You do one thing when you wake up tomorrow, bring it. | Uyanınca ilk iş arabayı getir. Yarın uyandığında yapman gereken tek bir şey var, yanıma gel. Yarın uyandığında yapman gereken tek bir şey var, yanıma gel. Yarın uyandığında yapman gereken tek bir şey var, yanıma gel. Uyanınca ilk iş arabayı getir. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Okay. Thank you, Sheila. | Okay. Teşekkürler, Sheila. Tamam. Teşekkürler, Sheila. Tamam. Teşekkürler, Sheila. Tamam. Teşekkürler, Sheila. Tamam. Teşekkürler, Shelia. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| He'll bring it. | Getirecek. Gelecek. Gelecek. Gelecek. Getirecek. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Good night! Good night. | İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler! İyi geceler. İyi geceler! İyi geceler. İyi geceler! İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Thank you, Sheila. | Teşekkürler Shelia. Teşekkürler, Sheila. Teşekkürler, Sheila. Teşekkürler, Sheila. Teşekkürler, Sheila. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Bye, Terry! Bye, Sheila! I'll never forget tonight. | Hoşça kal, Terry. Hoşça kal, Shelia. Bu akşamı hiç unutmayacağım. Hoşça kal, Terry! Hoşça kal, Sheila. Bu geceyi asla unutmayacağım. Hoşça kal, Terry! Hoşça kal, Sheila. Bu geceyi asla unutmayacağım. Hoşça kal, Terry! Hoşça kal, Sheila. Bu geceyi asla unutmayacağım. Hoşça kal, Terry. Sen de. Bu akşamı hiç unutmayacağım. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Bye, Terry! All right, Allen, whatever. Go inside. | Bye, Terry! Herneyse, içeri gir Allen. Hoşça kal, Terry! Tamam, Allen her neyse. İçeri gir. Hoşça kal, Terry! Tamam, Allen her neyse. İçeri gir. Hoşça kal, Terry! Tamam, Allen her neyse. İçeri gir. Hoşça kal, Terry. Herneyse, içeri gir Allen. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Bye, Sheila! | Bye, Sheila! Hoşça kal, Sheila! Hoşça kal, Sheila! Hoşça kal, Sheila! Hoşça kal, Shelia. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Night! See you... See you, Terry! | İyi geceler. Görüşürüz, Terry. İyi geceler! Görüşürüz, Terry! İyi geceler! Görüşürüz, Terry! İyi geceler! Görüşürüz, Terry! İyi geceler. Görüşürüz, Terry. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Bye, Sheila. | Bye, Sheila. Hoşça kal, Sheila. Hoşça kal, Sheila. Hoşça kal, Sheila. Hoşça kal, Shelia. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| I don't know if he heard me. Bye, Terry! | Beni duymadı galiba. Hoşça kal, Terry. Beni duyduğuna emin olamadım. Hoşça kal, Terry! Beni duyduğuna emin olamadım. Hoşça kal, Terry! Beni duyduğuna emin olamadım. Hoşça kal, Terry! Beni duymadı galiba. Hoşça kal, Terry. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Bye, Sheila! | Bye, Sheila! Görüşürüz, Sheila! Görüşürüz, Sheila! Görüşürüz, Sheila! Hoşça kal, Shelia. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Well, here she is. They left her under an overpass for the night. | İşte burada. Yol kenarına bırakılmış. İşte burada. Bir üstgeçidin altına bırakmışlar. İşte burada. Bir üstgeçidin altına bırakmışlar. İşte burada. Bir üstgeçidin altına bırakmışlar. İşte burada. Yol kenarına bırakılmış. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| You find anything? | Bir şey bulabildiniz mi? Bir şey buldunuz mu? Bir şey buldunuz mu? Bir şey buldunuz mu? Bir şey bulabildiniz mi? | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Yeah. We found a lot of stuff. | Evet. Gereğinden fazla şey bulduk. Evet. Bir sürü şey bulduk. Evet. Bir sürü şey bulduk. Evet. Bir sürü şey bulduk. Evet. Gereğinden fazla şey bulduk. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| From bodily fluid and hair samples, | Bulduğumuz saç örnekleri ve spermlere göre Bulduğumuz sperm ve saç örneklerine göre... Bulduğumuz sperm ve saç örneklerine göre... Bulduğumuz sperm ve saç örneklerine göre... Bulduğumuz saç örnekleri ve spermlere göre... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| we determined that a bunch of old, homeless dudes had an orgy in the car. | bir grup evsiz arabanın içinde grup yapmışlar. ...bir grup evsiz kişi arabanın içinde grup seks yapmışlar. ...bir grup evsiz kişi arabanın içinde grup seks yapmışlar. ...bir grup evsiz kişi arabanın içinde grup seks yapmışlar. ...bir grup evsiz arabanın içinde grup yapmışlar | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Oh, God. Yeah. | Tanrım, olamaz. Yeah. Tanrım. Evet. Tanrım. Evet. Tanrım. Evet. Tanrım, olamaz. Olmuş bile. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| You know what that's called when they do that in there? | Bu yaptıklarına ne diyorlar biliyor musunuz? Bu yaptıkları şeye ne deniyor biliyor musunuz? Bu yaptıkları şeye ne deniyor biliyor musunuz? Bu yaptıkları şeye ne deniyor biliyor musunuz? Bu yaptıklarına ne diyorlar biliyor musunuz? | The Other Guys-1 | 2010 | |
| That's called a soup kitchen. | Çorba mutfağı! Çorbacı Mutfağı deniyor. Çorbacı Mutfağı deniyor. Çorbacı Mutfağı deniyor. Çorba mutfağı! | The Other Guys-1 | 2010 | |
| It's pretty rough stuff. | Fena burası. Çok fena bir şey. Çok fena bir şey. Çok fena bir şey. Bayağı fena. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Not long after that, a mama raccoon came along | Daha sonra da bir anne rakun gelmiş ve... Sonra da bir anne rakun... Daha sonra da bir anne rakun gelmiş ve... Daha sonra da bir anne rakun gelmiş ve... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| and gave birth on the floor. | ...zeminde yavrulamış. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Placenta blew out all over the back window there. | Bütün her şeyi arka pencereye fışkırtmış. Plesentası bütün arka cama sıçramış. Bütün her şeyi arka pencereye fışkırtmış. Bütün her şeyi arka pencereye fışkırtmış. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Yeah, and then to top it all off, some joker comes along | Evet, sonra da şakacı serserinin teki gelmiş... Bu olanlar yetmiyormuş gibi... Evet, sonra da şakacı serserinin teki gelmiş... Evet, sonra da şakacı serserinin teki gelmiş... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| takes himself a nifty little dump in the driver's seat. | ...ve şoför koltuğuna güzelce sıçmış. ...hırbonun teki gelip şöför koltuğuna sıçmış. ...ve şoför koltuğuna güzelce sıçmış. ...ve şoför koltuğuna güzelce sıçmış. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| I think he knew you guys were cops, | Sanırım sizin polis olduğunuzu biliyordu... Sanırım sizin polis olduğunuzu biliyormuş. Sanırım sizin polis olduğunuzu biliyordu... Sanırım sizin polis olduğunuzu biliyordu... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| because this is what I would call a spite shit. | ...çünkü ben buna "zorla sıçma" derim. Çünkü ben buna intikam boku derim. ...çünkü ben buna "zorla sıçma" derim. ...çünkü ben buna "zorla sıçma" derim. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| You were able to determine all of that | Bütün bu şeylerin hepsini... Bütün saç, ve sıvı madde örneklerinden... Bütün bu şeylerin hepsini... Bütün bu şeylerin hepsini... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| from the hair and fluid samples? Oh, yeah. | ...sperm ve saç örneklerinden mi öğrendiniz? Evet. ...bu kadarını mı bulabildiniz? ...sperm ve saç örneklerinden mi öğrendiniz? Evet. ...sperm ve saç örneklerinden mi öğrendiniz? Evet. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| What about fingerprints? You find any fingerprints? | Hiç parmak izi bulabildiniz mi? Peki ya parmak izi? Hiç parmak izi buldunuz mu? Peki ya parmak izi? Hiç parmak izi buldunuz mu? Peki ya parmak izi? Hiç parmak izi buldunuz mu? Peki ya parmak izi? Hiç parmak izi bulabildiniz mi? | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Nope, couldn't get a one. Found a cell phone. | Bir tane bile bulamadık. Bir telefon bulduk. Hayır, hiç bulamadık. Cep telefonu bulduk. Hayır, hiç bulamadık. Cep telefonu bulduk. Hayır, hiç bulamadık. Cep telefonu bulduk. Bir tane bile bulamadık. Bir telefon bulduk. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Yeah, that's mine. | O benim. Evet, o benim. Evet, o benim. Evet, o benim. O benim. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Any signs of a struggle or spent shells? | Any signs of a struggle or spent shells? Hiç boğuşma izi ya da boş kovan var mı? Hiç boğuşma izi ya da boş kovan var mı? Hiç boğuşma izi ya da boş kovan var mı? Hiç boğuşma belirtisi var mı? | The Other Guys-1 | 2010 | |
| No. Believe me, everybody that was in on this orgy was more than willing. | Olmaz mı, adamlar içeride grup yapmış. Hayır. İnanın bana, grup seksi yapan herkes isteğiyle yapmış. Hayır. İnanın bana, grup seksi yapan herkes isteğiyle yapmış. Hayır. İnanın bana, grup seksi yapan herkes isteğiyle yapmış. Olmaz mı, adamlar içeride öyle arzulu grup yapmışlar ki. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| In fact, they even left you a note here. | Çok da isteklilermiş, ayrıca size bir de not bırakmışlar. Aslında, size bir not bile bırakmışlar. Aslında, size bir not bile bırakmışlar. Aslında, size bir not bile bırakmışlar. Ayrıca size bir de not bırakmışlar. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| "Thanks for the F shack. Love, Dirty Mike and the boys." | Eyvallah, salaklar. İmza: Kirli Mike ve çocukları. "Seks mekânı için teşekkürler. Sevgilerle, Pislik Mike ve arkadaşları." "Seks mekânı için teşekkürler. Sevgilerle, Pislik Mike ve arkadaşları." "Seks mekânı için teşekkürler. Sevgilerle, Pislik Mike ve arkadaşları." Eyvallah, salaklar. İmza: Kirli Mike ve çocukları. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Here's something we found. | bişeyler bulduk İşte bulduğumuz bir şey. İşte bulduğumuz bir şey. İşte bulduğumuz bir şey. Birde... | The Other Guys-1 | 2010 | |
| We found about a dozen unscratched lottery tickets. | Bir düzine kazınmamış kazı kazan kartı bulduk. Bir düzine kadar kazınmamış kazı kazan bulduk. Bir düzine kadar kazınmamış kazı kazan bulduk. Bir düzine kadar kazınmamış kazı kazan bulduk. ...bir düzine kazınmamış kazı kazan kartı bulduk. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| No fingerprints or nothing. Check that out. | Üzerlerinde parmak izi filan da yok. Bunlara kendiniz de bakabilirsiniz. Parmak izi falan yok. Bir bakın. Parmak izi falan yok. Bir bakın. Parmak izi falan yok. Bir bakın. Üzerlerinde parmak izi filan da yok. Bunlara kendiniz de bakabilirsiniz. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| Yeah, it's a real shame, you know. I got myself a Prius. It's a hell of a machine. | Ne kötü, bende de Prius var ve canavar gibi. Büyük bir ayıp. Benim de Prius'um var. Çok iyi makinedir. Büyük bir ayıp. Benim de Prius'um var. Çok iyi makinedir. Büyük bir ayıp. Benim de Prius'um var. Çok iyi makinedir. Ne kötü, bende de Prius var ve canavar gibi. | The Other Guys-1 | 2010 | |
| It's my first brand new car. I've never owned a new car. | Bu benim ilk sıfır arabamdı. Bundan önce hiç sıfır arabam olmamıştı. Benim ilk sıfır arabamdı. Hiç kendime ait sıfır arabam olmamıştı. Benim ilk sıfır arabamdı. Hiç kendime ait sıfır arabam olmamıştı. Benim ilk sıfır arabamdı. Hiç kendime ait sıfır arabam olmamıştı. Bu benim ilk sıfır arabamdı. Bundan önce hiç sıfır arabam olmamıştı. | The Other Guys-1 | 2010 |