Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 163397
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You sure as hell turned greedy overnight. | Bir gecede oldukca acgozlu olmussun. Bir gecede oldukça açgözlü olmuşsun. | The Firm-3 | 1993 | |
| Your brother's a convict, Mitch. | bin bir hukumlu Mitch. Abin bir hükümlü Mitch. | The Firm-3 | 1993 | |
| Then get yourself another snitch. | o halde kendine baska hain bul. O halde kendine başka hain bul. | The Firm-3 | 1993 | |
| He's in for manslaughter. | Cinayetten iceride. Cinayetten içeride. | The Firm-3 | 1993 | |
| Bar brawl. lf he hadn't boxed, would've been self defence. | Bar kavgasi. Boks yapmasaydi, nefsi mudafaa sayilirdi. Bar kavgası. Boks yapmasaydı, nefsi müdafaa sayılırdı. | The Firm-3 | 1993 | |
| lt's still a felony, Mitch. | Yine de suc Mitch. Yine de suç Mitch. | The Firm-3 | 1993 | |
| And make it a million and a half. | Bir bucuk Milyon Dolar olsun. Bir buçuk Milyon Dolar olsun. | The Firm-3 | 1993 | |
| I haven't done anything. | Hicbir sey yapmadim. Hiçbir şey yapmadım. | The Firm-3 | 1993 | |
| Who cares? I'm a federal agent. Your life is mine. | Kimin umrunda? Ben federal ajanim. Hayatin benim elimde. Kimin umrunda? Ben federal ajanım. Hayatın benim elimde. | The Firm-3 | 1993 | |
| I could kick you in without even violating your civil rights. | Haklarini ihlal etmeden disini girtlagindan sokup kictan cikaririm. Haklarını ihlal etmeden dişini gırtlağından sokup kıçtan çıkarırım. | The Firm-3 | 1993 | |
| You're God damn right I am. Maybe local cops can't... | Ha sunu bileydin. Belki yerel polis... Ha şunu bileydin. Belki yerel polis... | The Firm-3 | 1993 | |
| Who is this? ls this Wayne Tarrance? | Kimsiniz? Wayne Tarrance misiniz? Kimsiniz? Wayne Tarrance mısınız? | The Firm-3 | 1993 | |
| ''You cocksucker.'' | ''di herif.'' ''Adi herif.'' | The Firm-3 | 1993 | |
| ''Who cares? I'm a federal agent. | ''Kimin umrunda? Ben federal ajanim. ''Kimin umrunda? Ben federal ajanım. | The Firm-3 | 1993 | |
| ''Your life is mine. I could kick you in | ''Hayatin benim elimde. Haklarini ihlal etmeden, ''Hayatın benim elimde. Haklarını ihlal etmeden, | The Firm-3 | 1993 | |
| I think I've found a way out. | Galiba bir cikis buldum. Galiba bir çıkış buldum. | The Firm-3 | 1993 | |
| Not out exactly. lt's more like a way through. | Cikis sayilmaz. Daha cok gecis gibi. Çıkış sayılmaz. Daha çok geçiş gibi. | The Firm-3 | 1993 | |
| lt's a long shot, but it's... | Kucuk bir ihtimal ama... Küçük bir ihtimal ama... | The Firm-3 | 1993 | |
| Well... lt's legal. | En azindan... Yasal. En azından... Yasal. | The Firm-3 | 1993 | |
| I know it's weird, but if we follow the law, | Tuhaf oldugunu biliyorum ama yasalara uymak Tuhaf olduğunu biliyorum ama yasalara uymak | The Firm-3 | 1993 | |
| You don't want to hear the plan. | Plani duymak istemiyorsun. Planı duymak istemiyorsun. | The Firm-3 | 1993 | |
| Would it change anything between us? | ramizda gecenleri degistirir mi? Aramızda geçenleri değiştirir mi? | The Firm-3 | 1993 | |
| lt's just a plan. | Sadece bir plan. | The Firm-3 | 1993 | |
| I can't do this anymore. | rtik yapamayacagim. Artık yapamayacağım. | The Firm-3 | 1993 | |
| I can't help you here. I can't help myself. | Sana yardimim olmaz. Kendime bile olmuyor. Sana yardımım olmaz. Kendime bile olmuyor. | The Firm-3 | 1993 | |
| I've given notice at the school. I'll leave on Wednesday. | okula bildirdim. Carsambaya ayriliyorum. Okula bildirdim. Çarşambaya ayrılıyorum. | The Firm-3 | 1993 | |
| You're right. lt's better if you go. lt's safer. | Haklisin. Gitmen daha iyi olur. Daha guvenli. Haklısın. Gitmen daha iyi olur. Daha güvenli. | The Firm-3 | 1993 | |
| You have no idea. Don't! | nlamiyorsun. Yapma! Anlamıyorsun. Yapma! | The Firm-3 | 1993 | |
| I love you, Abby. Don't you dare, sonofabitch! | Seni seviyorum, bby. Sakin deneme, it herif! Seni seviyorum, Abby. Sakın deneme, it herif! | The Firm-3 | 1993 | |
| Wanna tell me your plan? Tomorrow. | Planini anlatacak misin? Yarin. Planını anlatacak mısın? Yarın. | The Firm-3 | 1993 | |
| To my parents. Then I don't know. | ilemin yanina. Sonrasini bilmiyorum. Ailemin yanına. Sonrasını bilmiyorum. | The Firm-3 | 1993 | |
| lt's not safe for you to leave unless they know why. | Nedenini bilmezlerse buradan ayrilman guvenli olmaz. Nedenini bilmezlerse buradan ayrılman güvenli olmaz. | The Firm-3 | 1993 | |
| the firm is listening. | sirket dinlemede. şirket dinlemede. | The Firm-3 | 1993 | |
| Shall we go and do this for the record? | Iceri gidip, bunu kayitlara gecirelim mi? İçeri gidip, bunu kayıtlara geçirelim mi? | The Firm-3 | 1993 | |
| I've made a decision. | Kararimi verdim. Kararımı verdim. | The Firm-3 | 1993 | |
| My mother hasn't been well. She's having some tests. | nnemin durumu iyi degildi. Tahliller yaptiriyor. Annemin durumu iyi değildi. Tahliller yaptırıyor. | The Firm-3 | 1993 | |
| Call Devasher. She's leaving him. | Devasher'i ara. Karisi onu terk ediyor. Devasher'ı ara. Karısı onu terk ediyor. | The Firm-3 | 1993 | |
| Abby called Kay. | bby, Kay'i aramis. Abby, Kay'i aramış. | The Firm-3 | 1993 | |
| Listen... All the wives go a little nuts the first year. | Dinle... Ilk sene tum kadinlar biraz delirir. Dinle... İlk sene tüm kadınlar biraz delirir. | The Firm-3 | 1993 | |
| She'll be back. Probably want to get pregnant. | Donecektir. Herhalde hamile kalmak istiyor. Dönecektir. Herhalde hamile kalmak istiyor. | The Firm-3 | 1993 | |
| Big help, huh? | Yardimci oldu demek? Yardımcı oldu demek? | The Firm-3 | 1993 | |
| You think I'll let this kid run the penal system? | Ceza sistemini bu cocuga teslim edecegimi mi sandin? Ceza sistemini bu çocuğa teslim edeceğimi mi sandın? | The Firm-3 | 1993 | |
| Sir, it's the only way he'll give us the files. | Efendim, bize dosyalari vermesinin tek yolu bu. Efendim, bize dosyaları vermesinin tek yolu bu. | The Firm-3 | 1993 | |
| Then stall on the money, | Parayi geciktir, Parayı geciktir, | The Firm-3 | 1993 | |
| get the brother out with a subpoena, follow him, | bisini celp kagidiyla cikar, onu izle, Abisini celp kağıdıyla çıkar, onu izle, | The Firm-3 | 1993 | |
| and when we get the files, yank him back. | dosyalari aldigimizda, iceriye tik. dosyaları aldığımızda, içeriye tık. | The Firm-3 | 1993 | |
| Abanks' Dive Lodge. Mr Abanks, this is McDeere. | banks' Dalis Kulubu. Bay banks, bu bey McDrere. Abanks' Dalış Kulübü. Bay Abanks, bu bey McDrere. | The Firm-3 | 1993 | |
| I got to justify a client's bill before a breakfast meeting. | Kahvaltidan once bir muvekkilin faturasini onaylamaliyim. Kahvaltıdan önce bir müvekkilin faturasını onaylamalıyım. | The Firm-3 | 1993 | |
| All the time sheets and bills are with the office manager. | Bilancolar ve faturalar buro amirinin ofisinde. Bilançolar ve faturalar büro amirinin ofisinde. | The Firm-3 | 1993 | |
| I'm not supposed to do this. You want to wake up Avery? | Bunu yapmamaliyim. very'i uyandirmak ister misin? Bunu yapmamalıyım. Avery'i uyandırmak ister misin? | The Firm-3 | 1993 | |
| I'm just trying to head off a legal action against us. | Bize yasal girisimde bulunmalarini engellemeye calisiyorum. Bize yasal girişimde bulunmalarını engellemeye çalışıyorum. | The Firm-3 | 1993 | |
| I promise. I'll have everything back in the drawer | Soz veriyorum, buro acilmadan once her seyi cekmeceye Söz veriyorum, büro açılmadan önce her şeyi çekmeceye | The Firm-3 | 1993 | |
| You're taller than I thought. | Sandigimdan uzunmussun. Sandığımdan uzunmuşsun. | The Firm-3 | 1993 | |
| That's nice to hear. | Bunu duyduguma sevindim. Bunu duyduğuma sevindim. | The Firm-3 | 1993 | |
| There's been a change of plan. | Planda degisiklik oldu. Planda değişiklik oldu. | The Firm-3 | 1993 | |
| I didn't know there was a plan. | Bir plan oldugunu bilmiyordum. Bir plan olduğunu bilmiyordum. | The Firm-3 | 1993 | |
| Good, 'cause it's been changed. | Iyi, cunku degisti. İyi, çünkü değişti. | The Firm-3 | 1993 | |
| Abanks' Diving Lodge. | banks Dalis Kulubu. Abanks Dalış Kulübü. | The Firm-3 | 1993 | |
| OK. You got to keep him out long enough to copy everything. | Tamam. Her seyi kopyalarken onu disarida tut. Tamam. Her şeyi kopyalarken onu dışarıda tut. | The Firm-3 | 1993 | |
| Should be a good six hours. | Guzel bir alti saat olacak. Güzel bir altı saat olacak. | The Firm-3 | 1993 | |
| Tammy's coming down tomorrow. | Tammy yarin geliyor. Tammy yarın geliyor. | The Firm-3 | 1993 | |
| Last day. I don't want to be late for school. | Son gun. okula gec kalmak istemiyorum. Son gün. Okula geç kalmak istemiyorum. | The Firm-3 | 1993 | |
| Has Tammy left to meet Abanks? | Tammy, banks'le bulusmaya mi gitti? Tammy, Abanks'le buluşmaya mı gitti? | The Firm-3 | 1993 | |
| Not till this evening. | Bu aksama kadar hayir. Bu akşama kadar hayır. | The Firm-3 | 1993 | |
| You're running a three ring circus. | Bir koltukta 3 karpuz tasimaya calisiyorsun. Bir koltukta karpuz taşımaya çalışıyorsun. | The Firm-3 | 1993 | |
| I hope it goes well. It has to. | Umarim iyi gider. Gitmek zorunda. Umarım iyi gider. Gitmek zorunda. | The Firm-3 | 1993 | |
| You know, isn't it amazing? | Cok ilginc, degil mi? Çok ilginç, değil mi? | The Firm-3 | 1993 | |
| You cheated, and I'm the one who feels guilty. | ldatan sensin ama sucluluk duyan benim. Aldatan sensin ama suçluluk duyan benim. | The Firm-3 | 1993 | |
| Get back to the ball game. You, too, Sheila. | Maca geri don. Sen de, Sheila. Maça geri dön. Sen de, Sheila. | The Firm-3 | 1993 | |
| Boys and girls together rehearsing for later life. | Erkekler ve kizlar gelecege iliskin prova yapiyorlar. Erkekler ve kızlar geleceğe ilişkin prova yapıyorlar. | The Firm-3 | 1993 | |
| Would you believe I happened to be in the neighbourhood? | Sadece geciyordum desem inanir miydin? Sadece geçiyordum desem inanır mıydın? | The Firm-3 | 1993 | |
| I heard this was your last day. Was I misinformed? | Son gunun oldugunu duydum. Yanlis mi duymusum? Son günün olduğunu duydum. Yanlış mı duymuşum? | The Firm-3 | 1993 | |
| I'll be gone for a while. | Bir sureligine gidiyorum. Bir süreliğine gidiyorum. | The Firm-3 | 1993 | |
| ln case what? | Ne tedbiri? | The Firm-3 | 1993 | |
| ln case it's more than a while. | Zaman uzar diye. | The Firm-3 | 1993 | |
| I'm going to the Caymans tomorrow, | Yarin Cayman dalarina gidiyorum, Yarın Cayman Adalarına gidiyorum, | The Firm-3 | 1993 | |
| and I would miss saying goodbye. | sana veda edemeyebilirdim. | The Firm-3 | 1993 | |
| Well, thank you. Have a nice trip. | Tesekkurler. Sana iyi yolculuklar. Teşekkürler. Sana iyi yolculuklar. | The Firm-3 | 1993 | |
| We could grab some sun, | Biraz guneslenir, Biraz güneşlenir, | The Firm-3 | 1993 | |
| drink some Havana Club. | biraz rom iceriz. biraz rom içeriz. | The Firm-3 | 1993 | |
| I could give you marital advice and hit on you. | Sana evlilik tavsiyeleri verir ve kur yaparim. Sana evlilik tavsiyeleri verir ve kur yaparım. | The Firm-3 | 1993 | |
| I take rejection well. | red edilmeye katlanirim. red edilmeye katlanırım. | The Firm-3 | 1993 | |
| What makes you think I need marital advice? | Evlilik tavsiyesine ihtiyac duydugumu nereden cikardin? Evlilik tavsiyesine ihtiyaç duyduğumu nereden çıkardın? | The Firm-3 | 1993 | |
| OK. You give me advice. I couldn't possibly. | Taman, oneri ver. Bu mumkun degil. Taman, öneri ver. Bu mümkün değil. | The Firm-3 | 1993 | |
| I don't scuba dive. I can't scuba dive either. | Tuple dalamiyorum. Ben de dalamiyorum. Tüple dalamıyorum. Ben de dalamıyorum. | The Firm-3 | 1993 | |
| Really? I'd heard that you don't miss a chance. | Oyle mi? Hicbir firsati kacirmadigini duydum. Öyle mi? Hiçbir fırsatı kaçırmadığını duydum. | The Firm-3 | 1993 | |
| Not this time. I've shortened the trip. | Bu sefer oyle degil. Geziyi kisa kestim. Bu sefer öyle değil. Geziyi kısa kestim. | The Firm-3 | 1993 | |
| A client's coming into town. | Bir musterimiz sehre geliyor. Bir müşterimiz şehre geliyor. | The Firm-3 | 1993 | |
| I can't dive and fly in the same 24 hours. | 24 saat icinde hem dalip, hem de ucamam. 24 saat içinde hem dalıp, hem de uçamam. | The Firm-3 | 1993 | |
| So how about it? My mother isn't well. | Ne dersin? nnem hasta. Ne dersin? Annem hasta. | The Firm-3 | 1993 | |
| They're doing some tests. That's why I'm going home. | Bazi testler yapiyorlar. Bu yuzden eve gidiyorum. Bazı testler yapıyorlar. Bu yüzden eve gidiyorum. | The Firm-3 | 1993 | |
| I'm sorry. I didn't know. How could you possibly? | Uzgunum, bilmiyordum. Nereden bilebilirdin ki? üzgünüm, bilmiyordum. Nereden bilebilirdin ki? | The Firm-3 | 1993 | |
| Goodbye, Avery. Have a good flight. | Hoscakal, very. Sana iyi ucuslar. Hoşçakal, Avery. Sana iyi uçuşlar. | The Firm-3 | 1993 | |
| You've got a problem. Avery's not going diving. | Bir sorun var. very dalmayacak. Bir sorun var. Avery dalmayacak. | The Firm-3 | 1993 | |
| We're dead. | Simdi olduk. Şimdi öldük. | The Firm-3 | 1993 | |
| Well... How do we... | Pekala... Simdi... Pekala... Şimdi... | The Firm-3 | 1993 | |
| How am I gonna let Mitch know? | Mitch'e nasil soyleyecegim? Mitch'e nasıl söyleyeceğim? | The Firm-3 | 1993 | |
| I'm going anyway. I gotta try. My flight's in three hours. | Yine de gidiyorum. Denemeliyim. 3 saat icinde ucuyorum. Yine de gidiyorum. Denemeliyim. saat içinde uçuyorum. | The Firm-3 | 1993 | |
| Mr McDeere's office. May I take a message? | Bay McDeere'in burosu. Mesaj alabilir miyim? Bay McDeere'in bürosu. Mesaj alabilir miyim? | The Firm-3 | 1993 | |
| Tammy, don't tell Mitch anything. | Tammy, Mitch'e hicbir sey soyleme. Tammy, Mitch'e hiçbir şey söyleme. | The Firm-3 | 1993 |