Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 15939
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I will run for Maya! | Maya'ya koşacağım! | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| Lidushka! | Lidushka! | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| This is your daddy! | İşte bu senin baban! | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| 1950... Don't try to trick me! Stand still! | 1950... Beni kandırmaya çalışma! Kıpırdama! | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| Here... Dad, do people grow fast? | İşte... Baba, insanlar hızlı büyür mü? | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| Some do. Look: Uncle Sergej did. | Bazen. Bak : Sergey dayın yaptı. | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| Where's your bag? Here. | Çantan nerede? Burada. | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| Did you take your notebooks? Yes. | Defterlerini aldın mı? Evet. | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| Pencil box? Yes. | Kalem kutunu? Evet. | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| Pencil sharpener? | Kalemtraş? | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| Dad, I took everything. | Baba, her şeyi aldım. | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| Klavdia Kondratievna, Seryozha has come! | Klavdia Kondratievna, Seryozha geldi! | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| Kostenka! Seryozha has come! | Kostenka! Seryozha geldi! | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| Good morning, Kostia! | Günaydın, Kostia! | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| Se ryo zha! Se ryo zha! | Ser yoz ha! Ser yoz ha! | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| The End of the Film | SON | Dom V Kotorom Ya Zhivu-1 | 1957 | |
| February 1982 | ŞUBAT 1982 Şubat 1982 | Dom zly-1 | 2009 | |
| The Dark House | KARANLIK EV Şer Evi | Dom zly-1 | 2009 | |
| My name is Edward Srodon. | Adım Edward Srodon. İsmim Edward Srodon. | Dom zly-1 | 2009 | |
| I was born in Rzeszów, | 2 Haziran 1938 tarihinde Rzeszów'da doğdum. 1 Rzeszów'da doğdum, | Dom zly-1 | 2009 | |
| in 1938, | ...1938 yılında, | Dom zly-1 | 2009 | |
| on June 2nd. | ...Haziran'ın 2'sinde. | Dom zly-1 | 2009 | |
| I am 44. | 44 yaşındayım. 44 yaşındayım. | Dom zly-1 | 2009 | |
| For 9 years I was working at State Farm in Mosty, Stettin voivodship. | Dokuz yıldır Stettin vilayetindeki Mosty devlet çiftliğinde çalışıyorum. 9 yıl boyunca Swietokrzyskie Voyvodalığındaki Mosty'de, | Dom zly-1 | 2009 | |
| Good specialization. 1 | İyi bir mesleğim var. İyi bir ihtisas alanı. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Graduate of a vocational high school. | Meslek lisesinden mezun oldum. Meslek Lisesi mezunuyum. | Dom zly-1 | 2009 | |
| I can say that I was happy. | Mutlu olduğumu söyleyebilirim. Keyfim yerindeydi, diyebilirim. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Grazyna, my wife, I met at my friend's wedding. | Karım Grazyna ile bir arkadaşın düğününde tanıştık. Grazyna'yla, yani eşimle, bir arkadaşımın düğününde tanışmıştım. | Dom zly-1 | 2009 | |
| I proposed after 2 months. | İki ay sonra evlenme teklif ettim. 2 ay geçtikten sonra evlenme teklif ettim. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Good marriage, but no children. | Mutlu bir izdivacımız oldu, ama çocuğumuz olmadı. Mutlu bir evlilikti, ama çocuk yoktu. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Wife's strong retroflexion... so the doctor said. | Doktorun söylediğine göre karımda ciddi bir anomali varmış. Karınızda ileri retrofleksiyon var, demişti doktorlar... | Dom zly-1 | 2009 | |
| Cause with the girls you never, you never know, | Anlaşılmaz kızlarla başına ne gelecek Çünkü mesele kadınlarsa, hiç belli, hiç belli olmaz, | Dom zly-1 | 2009 | |
| if it's going great, or you should pack to go... | Her şey yolunda mı, felaket mi olacak Her şey harika mı gidiyor, yoksa pılını pırtını toplaman mı gerekir... | Dom zly-1 | 2009 | |
| You know what? Rakoski was poaching fish with electricity, | Rakoski elektrikle balık yakalamaya çalışıyordu. Bak ne duydum? Rakoski elektrikle kaçak balık avlarken... | Dom zly-1 | 2009 | |
| and water got into his rubber boots. | Lastik çizmelerine su girdi. ...lastik çizmelerine su girmiş... | Dom zly-1 | 2009 | |
| And he ended up in intensive care... | Sonu yoğun bakım oldu. ...ve yoğun bakıma kaldırmışlar. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Grazyna? | Grazyna? Grazyna? | Dom zly-1 | 2009 | |
| Grazyna. | Grazyna. Grazyna. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Do you hear me? Grazyna! | Beni duyuyor musun? Grazyna! Beni duyuyor musun? Grazyna! | Dom zly-1 | 2009 | |
| Mundek! | Mundek! Mundek! | Dom zly-1 | 2009 | |
| Come here, quick! | Çabuk gel buraya! Buraya gel, acele etsene! | Dom zly-1 | 2009 | |
| She fell down. | Bayıldı. Yere yığılıverdi. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Mother of God! What happened? | Aman Tanrım! Ne oldu? Yüce Meryem! Nasıl oldu? | Dom zly-1 | 2009 | |
| Save her! Fuck, do something! | Kurtar onu! Bir şeyler yapsana! Kurtarsana! Sikeyim, yap bir şeyler işte! | Dom zly-1 | 2009 | |
| But what? | Ama ne yapayım? Ne yapayım ki? | Dom zly-1 | 2009 | |
| Mrs. Grazyna! | Bayan Grazyna! Bayan Grazyna! | Dom zly-1 | 2009 | |
| Do something! | Bir şeyler yap! Bir şeyler yap! | Dom zly-1 | 2009 | |
| Jesus. She's not breathing. | Tanrım. Nefes almıyor. Yüce İsa. Nefes almıyor. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Reanimate her, damn it! | Suni teneffüs yapsana! Canlandırsana onu, kahrolası! | Dom zly-1 | 2009 | |
| Save her! | Kurtar onu! Kurtarsana! | Dom zly-1 | 2009 | |
| Grazyna! | Grazyna! Grazyna! | Dom zly-1 | 2009 | |
| She's not breathing... | Nefes almıyor. Nefes almıyor... | Dom zly-1 | 2009 | |
| Move it! Grazyna. | Çekil be! Grazyna. Çekil kenara! Grazyna. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Grazyna, wake up! | Grazyna, uyan! Grazyna, uyan! | Dom zly-1 | 2009 | |
| Wake up! | Kendine gel! Uyan! | Dom zly-1 | 2009 | |
| Scram! | Defol git! Toz ol! | Dom zly-1 | 2009 | |
| Grazyna!!! Fuck! | Grazyna! Siktir! Grazyna! Sikeyim! | Dom zly-1 | 2009 | |
| Fuck. | Hassiktir. Hay sikeyim. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Cerebral hemorrhage... | Beyin kanamasıymış. Beyin kanaması... | Dom zly-1 | 2009 | |
| It was hard to pull oneself together. | İnsanın kendini toparlaması zor oluyor. Aklınızı başınıza toplamanız öyle zor oluyor ki. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Emptiness. | Boşluk. Boşluk. | Dom zly-1 | 2009 | |
| My job in Mosty went down the drain. To buy vodka I was selling things. | Mosty'deki işimi boş vermiştim. Votka almak için eşyalarımı satıyordum. Mosty'deki işim de güme gitmişti. Votka almak için ıvır zıvır satıyordum. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Our common things. | Gündelik eşyalarımı. Herkeste olan şeyler işte. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Time was passing by. | Zaman akıp gidiyordu. Zaman akıp gidiyordu. | Dom zly-1 | 2009 | |
| I hit the bottom. | Dibe vurmuştum. Dibe vurmuştum. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Mr. Srodon, wait. 3 for you today. | Bay Srodon, bekleyin. Bugün üç mektubunuz var. Bay Srodon, bekleyin. Bugün 3 tane geldi size. | Dom zly-1 | 2009 | |
| I wanted to get away, or to flee, shall I say. | Kaçıp gitmek istiyordum. Uzaklaşmak, ya da şöyle diyeyim, kaçıp gitmek istiyordum. | Dom zly-1 | 2009 | |
| I sent out offers. | İş başvurularında bulundum. Birçok yere başvuru yaptım. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Get in the line! | Kaynak yapma be! Sıraya gir! | Dom zly-1 | 2009 | |
| I chose the Krosno voivodship. State farm in Lutowiska. | Krosno vilayetini seçtim. Lutowiska'daki devlet çiftliğini. Krosno Voyvodalığını seçtim. Lutowiska'da bir Devlet Çiftliği. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Nothing special, the location mattered. | Özel bir çiftlik değildi, yerine göre seçtim. Özellikle seçmemiştim, önemli olan bulunduğu yerdi. | Dom zly-1 | 2009 | |
| You couldn't get further away. | Daha uzağı yoktu. Oradan ötesine gidemiyordun. | Dom zly-1 | 2009 | |
| I sold everything | Her şeyimi sattım... Her şeyi sattım... | Dom zly-1 | 2009 | |
| and got the insurance money for my dead wife. | ...ve karımın vefatından dolayı sigortadan para aldım. ...ve ölen karımın sigorta parasını aldım. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Not much, but I was to earn the rest. | Çok değildi, ama nasılsa çalışarak geçimimi sağlayabilirdim. Çok değildi, ama geri kalanı kendim kazanacaktım. | Dom zly-1 | 2009 | |
| I am still young, I thought. | Hâlâ gencim diye düşünüyordum. Hâlâ gencim, diye düşünmüştüm. | Dom zly-1 | 2009 | |
| I'll find myself a woman, God willing sire a son. | Kendime bir eş bulacaktım, Tanrı izin verirse oğlum olacaktı. Kendime bir kadın bulur, Tanrı'nın izniyle, oğlan babası olurdum. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Or a daughter. Extend my bloodline. | Kız da olurdu. Soyum devam edecekti. Veya kız babası. Soyumu devam ettiririm. | Dom zly-1 | 2009 | |
| October 1978 | EKİM 1978 Ekim 1978 | Dom zly-1 | 2009 | |
| Wozniak fucked up, thought it was past the road chapel, hence the delay. | Wozniak sıçtı batırdı. Kilise yolu diye biliyormuş. O yüzden geç kaldık. Wozniak bok etti işi, yol üstü şapeli arkada kaldı sanmış, ondan geç kaldık. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Why are you dragging him in this condition? | Niye bu durumdayken getirdin onu? Durum ortadayken, niye onu da peşinden sürüklüyorsun? | Dom zly-1 | 2009 | |
| I was ordered to take him. | Öyle emrettiler. Onu da getirmemi emrettiler. | Dom zly-1 | 2009 | |
| And why technical department? The phone is off | Teknik Departmanın ne işi var? Telefonlar kesik ve... | Dom zly-1 | 2009 | |
| and neighbors know she works in militia, so they won't help. | Komşuları polis olduğunu biliyorlar. Yani yardımcı olmazlardı. ...komşular kadınının Milislerden olduğunu biliyorlar. Yardım etmeyecekler yani. | Dom zly-1 | 2009 | |
| And here Banas can drive her to hospital if needed. | Banas gerekirse hastaneye arabayla götürebilir onu. Çok gerekirse, Banas kadını hastaneye götürebilir. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Good morning Lieutenant! I was walking over there. | Günaydın komiserim. Ben sadece oradan geçiyordum. Günaydın Teğmen! Oraya doğru yürüyordum. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Ok., ok., soon you'll tell us all about it. | Tabii canım. Sonra anlatırsın artık. Tamam, tamam, az sonra anlatırsın her şeyi. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Besides Jasiak has the camera, so she can do the protocol, or something. | Zaten fotoğraf makinesi Jasiak'da. Yani kız evrak işlerini falan yapabilir. Hem kamera Jasiak'ta, kadın da tutanak falan tutabilir. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Hallo! | Merhaba! Merhaba! | Dom zly-1 | 2009 | |
| Hallo, Miss... | Merhaba bayan. Merhaba, bayan... | Dom zly-1 | 2009 | |
| Who are you...? | Kimsin sen? Sen de kimsin? | Dom zly-1 | 2009 | |
| Who, who? The dog bit me. The door was open... See for yourself! | Kim miyim? Köpek ısırdı. Kapı açıktı. İnanmıyorsanız bakın. Kim, kim oluyor? Köpek ısırdı beni. Kapı açıktı... Kendin bak! | Dom zly-1 | 2009 | |
| Says Blackie chomped him. | Karabaş ısırmış onu. Karaşın'ın ısırdığını söylüyor. | Dom zly-1 | 2009 | |
| That's what he is for. | Görevi o zaten. O köpeğin işi o zaten. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Probably was just teasing. | Herhalde sadece oynuyordu. Herhalde kızmıştır sadece. | Dom zly-1 | 2009 | |
| Should be cleaned for disinfection, there is tetanus in the mud. | Enfeksiyon kapmaması için temizlemeli. Çamurda tetanos mikrobu vardır. Temizlenip dezenfekte edilmesi gerek, çamurda tetanos var. | Dom zly-1 | 2009 | |
| And once I've smuggled a jar of chicken shit across the border. | Bir keresinde bir kavanoz tavuk bokunu sınırın öte tarafına kaçırdım. Bir keresinde de sınırın öte yanından bir kavanoz tavuk boku kaçırmıştım. | Dom zly-1 | 2009 | |
| I bought eggs at 50 pfennig a piece. | Tanesi 50 fenikten yumurta aldım. Tanesi 50 fenik'e yumurta almıştım. | Dom zly-1 | 2009 | |
| And then I smeared those German eggs with Polish shit | Sonra o Alman yumurtalarına Polonya bokunu sürdüm. Sonra aldığım o Alman yumurtalarına halis Polonya boku sürüp... | Dom zly-1 | 2009 | |
| and sold them at the double price, as fresh, | Taze diye iki misli fiyata sattım. ...hepsini iki katı fiyata satmıştım, taze taze, | Dom zly-1 | 2009 |