Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158176
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You're really late. I know. | Çok geç kaldın. Biliyorum. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Curtis, how you doing, bud? Hey, Doc. | N'aber Curtis? Merhaba, doktor. Curtis, nasıl gidiyor ahbap? Selam doktor. Curtis, nasıl gidiyor ahbap? Selam doktor. N'aber Curtis? Merhaba, doktor. N'aber Curtis? Merhaba, doktor. N'aber Curtis? Merhaba, doktor. Curtis, nasıl gidiyor ahbap? Selam doktor. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| How's my girl? She's good. | Kızımız nasıl? İyi iyi. Kızın nasıl? İyi. Kızın nasıl? İyi. Kızımız nasıl? İyi iyi. Kızımız nasıl? İyi iyi. Kızımız nasıl? İyi iyi. Kızım nasıl? İyi. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Did she get that down wrong? No, I just told her that. | Yanlış mı yazmış? Hayır, ona öyle söyledim. Yanlış mı yazmış buraya? Hayır, ona ben öyle söyledim. Yanlış mı yazmış buraya? Hayır, ona ben öyle söyledim. Yanlış mı yazmış? Hayır, ona öyle söyledim. Yanlış mı yazmış? Hayır, ona öyle söyledim. Yanlış mı yazmış? Hayır, ona öyle söyledim. Onu yanlış mı anladım? Hayır, ona ben öyle söyledim. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| How long's this been going on? | Ne kadar zamandır var bu? Ne zamandır devam ediyor? Ne zamandır devam ediyor? Ne kadar zamandır var bu? Ne kadar zamandır var bu? Ne kadar zamandır var bu? Ne zamandır devam ediyor? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Well, I think four nights is a little too soon to tell. | Dört gece, bir şey söylemek için çok erken. 4 gece bir şey söylemek için çok erken. 4 gece bir şey söylemek için çok erken. Dört gece, bir şey söylemek için çok erken. Dört gece, bir şey söylemek için çok erken. Dört gece, bir şey söylemek için çok erken. 4 gece bir şey söylemek için çok erken. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| My advice would be to not eat or drink anything after 8:00 at night. | Akşam 8'den sonra hiçbir şey yememeni ve içmemeni tavsiye ederim. Benim sana tavsiyem, akşam 8'den sonra bir şey yiyip içmemendir. Benim sana tavsiyem, akşam 8'den sonra bir şey yiyip içmemendir. Akşam 8'den sonra hiçbir şey yememeni ve içmemeni tavsiye ederim. Akşam 8'den sonra hiçbir şey yememeni ve içmemeni tavsiye ederim. Akşam 8'den sonra hiçbir şey yememeni ve içmemeni tavsiye ederim. Benim sana tavsiyem, akşam 8'den sonra bir şey yiyip içmemendir. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Cut back on any alcoholic drinks, tobacco, caffeine. | Alkollü içecekleri, tütünü ve kafeini de azalt. Alkollü içecekleri, sigarayı ve kafeinli maddeleri kullanmayı azalt. Alkollü içecekleri, sigarayı ve kafeinli maddeleri kullanmayı azalt. Alkollü içecekleri, tütünü ve kafeini de azalt. Alkollü içecekleri, tütünü ve kafeini de azalt. Alkollü içecekleri, tütünü ve kafeini de azalt. Alkollü içecekleri, sigarayı ve kafeinli maddeleri kullanmayı azalt. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I think I might need to try some medication. Why do you say that? | ...ilaç alsam daha iyi olacak sanki. Neden? İlaca ihtiyacım var sanırım. Neden öyle söylüyorsun? İlaca ihtiyacım var sanırım. Neden öyle söylüyorsun? ...ilaç alsam daha iyi olacak sanki. Neden? ...ilaç alsam daha iyi olacak sanki. Neden? ...ilaç alsam daha iyi olacak sanki. Neden? İlaca ihtiyacım var sanırım. Neden öyle söylüyorsun? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| The reason I've been having trouble sleeping is these dreams I've been having. | Uyku problemi çekmemin sebebi gördüğüm şu rüyalar. Bunun nedeni, uyku problemi yaşadığımda gördüğüm rüyalardır. Bunun nedeni, uyku problemi yaşadığımda gördüğüm rüyalardır. Uyku problemi çekmemin sebebi gördüğüm şu rüyalar. Uyku problemi çekmemin sebebi gördüğüm şu rüyalar. Uyku problemi çekmemin sebebi gördüğüm şu rüyalar. Bunun nedeni, uyku problemi yaşadığımda gördüğüm rüyalardır. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I didn't think it was anything at first, but then the other day I woke up | Başta pek önemsemedim ama geçen gün uyandığımda... Başlarda çok umursamamıştım, ama geçen gün uyandığımda... Başlarda çok umursamamıştım, ama geçen gün uyandığımda... Başta pek önemsemedim ama geçen gün uyandığımda... Başta pek önemsemedim ama geçen gün uyandığımda... Başta pek önemsemedim ama geçen gün uyandığımda... Başlarda çok umursamamıştım, ama geçen gün uyandığımda... | Take Shelter-11 | 2011 | |
| You urinated in your bed? Yeah. | Yatağa mı işedin? Evet. Yatağına mı işedin? Evet. Yatağına mı işedin? Evet. Yatağa mı işedin? Evet. Yatağa mı işedin? Evet. Yatağa mı işedin? Evet. Yatağına mı işedin? Evet. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Couple days before that, I had a dream that my dog attacked me | Ondan birkaç gün önce de rüyamda köpeğim bana saldırdı. Bundan birkaç gün önce de, köpeğimin bana saldırdığını gördüm... Bundan birkaç gün önce de, köpeğimin bana saldırdığını gördüm... Ondan birkaç gün önce de rüyamda köpeğim bana saldırdı. Ondan birkaç gün önce de rüyamda köpeğim bana saldırdı. Ondan birkaç gün önce de rüyamda köpeğim bana saldırdı. Bundan birkaç gün önce de, köpeğimin bana saldırdığını gördüm... | Take Shelter-11 | 2011 | |
| and it took all day for the pain in my arm to go away. | Kolumdaki acı tüm gün devam etti. ...ve kolumdaki acısı gün boyu sürdü. ...ve kolumdaki acısı gün boyu sürdü. Kolumdaki acı tüm gün devam etti. Kolumdaki acı tüm gün devam etti. Kolumdaki acı tüm gün devam etti. ...ve kolumdaki acısı gün boyu sürdü. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| but I'm only giving you enough for a few days anyway. | Ama yine de sadece birkaç gün yetecek kadar veriyorum. ...ama gene de birkaç gün yetecek kadar yazdım. ...ama gene de birkaç gün yetecek kadar yazdım. Ama yine de sadece birkaç gün yetecek kadar veriyorum. Ama yine de sadece birkaç gün yetecek kadar veriyorum. Ama yine de sadece birkaç gün yetecek kadar veriyorum. ...ama ancak birkaç gün yetecek kadar yazdım. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Take it and see if it helps. In the meantime, | Bakalım yardımı dokunacak mı. Bu arada... Kullan ve düzelme olup olmadığına bak. Bu arada... Kullan ve düzelme olup olmadığına bak. Bu arada... Bakalım yardımı dokunacak mı. Bu arada... Bakalım yardımı dokunacak mı. Bu arada... Bakalım yardımı dokunacak mı. Bu arada... Kullan ve düzelme olup olmadığına bak. Bu arada... | Take Shelter-11 | 2011 | |
| this is the number of a good friend of mine in Columbus. He's a psychiatrist. | ...Colombus'ta iyi bir psikiyatrist arkadaşım var, numarası burada yazıyor. ...bu da Columbus'daki yakın bir arkadaşımın telefon numarası. Kendisi psikiyatristtir. ...bu da Columbus'daki yakın bir arkadaşımın telefon numarası. Kendisi psikiyatristtir. ...Colombus'ta iyi bir psikiyatrist arkadaşım var, numarası burada yazıyor. ...Colombus'ta iyi bir psikiyatrist arkadaşım var, numarası burada yazıyor. ...Colombus'ta iyi bir psikiyatrist arkadaşım var, numarası burada yazıyor. ...bu da Columbus'daki yakın bir arkadaşımın telefon numarası. Kendisi psikiyatristtir. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I'll give him a call and let him know you'll be down to see him. | Arayıp geleceğini haber veririm. Onu arayıp geleceğini haber veririm. Onu arayıp geleceğini haber veririm. Arayıp geleceğini haber veririm. Arayıp geleceğini haber veririm. Arayıp geleceğini haber veririm. Gitmeye karar verirsen onu ararım ve haberdar ederim. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Hey, Dewart. What you say, Curtis? | Merhaba Dewart. N'aber Curtis? Dewart. Nasıl gidiyor Curtis? Dewart. Nasıl gidiyor Curtis? Merhaba Dewart. N'aber Curtis? Merhaba Dewart. N'aber Curtis? Merhaba Dewart. N'aber Curtis? Dewart. Ne diyorsun Curtis? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| No. No, I need the name of the specialist whose diagnosis you'll accept. | Hayır. Hangi uzmanın teşhisini kabul edecekseniz onun ismini verin. Hayır. Teşhisini kabul edeceğiniz bir uzmanın ismine ihtiyacım var. Hayır. Teşhisini kabul edeceğiniz bir uzmanın ismine ihtiyacım var. Hayır. Hangi uzmanın teşhisini kabul edecekseniz onun ismini verin. Hayır. Hangi uzmanın teşhisini kabul edecekseniz onun ismini verin. Hayır. Hangi uzmanın teşhisini kabul edecekseniz onun ismini verin. Hayır. Kabul edeceğiniz teşhisi koyabilecek bir uzmanın ismine ihtiyacım var. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Just get me the name and/or the approval code. | Ya ismi verin ya da onay kodunu. Ya bir isim verin ya da bir onaylama kodu. Ya bir isim verin ya da bir onaylama kodu. Ya ismi verin ya da onay kodunu. Ya ismi verin ya da onay kodunu. Ya ismi verin ya da onay kodunu. Ya bir isim verin ya da bir onaylama kodu. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Great. Well, thank you very much. | Harika. Çok teşekkür ederim. Mükemmel. Çok teşekkür ederim. Mükemmel. Çok teşekkür ederim. Harika. Çok teşekkür ederim. Harika. Çok teşekkür ederim. Harika. Çok teşekkür ederim. Mükemmel. Çok teşekkür ederim. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| You know, your husband's company actually has very good insurance when it kicks in. | Kocanızın şirketinin gerçekten çok iyi bir sigortası var. Kocanızın şirketinin ödeme yapan gerçekten çok iyi bir sigortası var. Kocanızın şirketinin ödeme yapan gerçekten çok iyi bir sigortası var. Kocanızın şirketinin gerçekten çok iyi bir sigortası var. Kocanızın şirketinin gerçekten çok iyi bir sigortası var. Kocanızın şirketinin gerçekten çok iyi bir sigortası var. Kocanızın şirketinin ödeme yapan gerçekten çok iyi bir sigortası var. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Not a lot ofjobs offer policies half as good. You're very lucky. | Birçok mesleğin poliçesi sizinkinin yarısı kadar bile değil. Çok şanslısınız. Çoğu işte poliçeler bunun yarısı kadardır. Çok şanslısınız. Çoğu işte poliçeler bunun yarısı kadardır. Çok şanslısınız. Birçok mesleğin poliçesi sizinkinin yarısı kadar bile değil. Çok şanslısınız. Birçok mesleğin poliçesi sizinkinin yarısı kadar bile değil. Çok şanslısınız. Birçok mesleğin poliçesi sizinkinin yarısı kadar bile değil. Çok şanslısınız. Çoğu işte poliçeler bunun yarısı kadardır. Çok şanslısınız. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| That's okay. We have your insurance on file. | Gerek yok, sigorta kayıtlarınız bizde mevcut. Buna gerek yok. Bizde sigorta bilgileriniz var. Buna gerek yok. Bizde sigorta bilgileriniz var. Gerek yok, sigorta kayıtlarınız bizde mevcut. Gerek yok, sigorta kayıtlarınız bizde mevcut. Gerek yok, sigorta kayıtlarınız bizde mevcut. Buna gerek yok. Dosyada sigortanız var. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| That'll be $47.64. What's the co pay? | Toplamda 47,64 dolar. Ben ne kadarını ödeyeceğim? Toplamda 47 dolar 64 sent. Sigorta ne kadarını karşılıyor? Toplamda 47 dolar 64 sent. Sigorta ne kadarını karşılıyor? Toplamda 47,64 dolar. Ben ne kadarını ödeyeceğim? Toplamda 47,64 dolar. Ben ne kadarını ödeyeceğim? Toplamda 47,64 dolar. Ben ne kadarını ödeyeceğim? Toplamda 47 dolar 64 sent. Sigorta ne kadarını karşılıyor? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Are you excited? We're gonna get you some help. | Heyecanlı mısın? Seni tedavi ettireceğiz. Heyecanlı mısın? Seni iyileştirmek için bir yol bulduk. Heyecanlı mısın? Seni iyileştirmek için bir yol bulduk. Heyecanlı mısın? Seni tedavi ettireceğiz. Heyecanlı mısın? Seni tedavi ettireceğiz. Heyecanlı mısın? Seni tedavi ettireceğiz. Heyecanlı mısın? Seni iyileştirmek için bir yol bulduk. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I got to do you. | Seni boyayacağım şimdi. Sana da yapalım. Sana da yapalım. Seni boyayacağım şimdi. Seni boyayacağım şimdi. Seni boyayacağım şimdi. Sana da yapalım. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Honey, look at this one. | Hayatım, şuna bak. Tatlım, şuna bir bak. Tatlım, şuna bir bak. Hayatım, şuna bak. Hayatım, şuna bak. Hayatım, şuna bak. Tatlım, şuna bir bak. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Wouldn't that be great? We wouldn't have to worry about Hannah crossing traffic. | Çok iyi, değil mi? Hannah'yı caddeden de uzak tutmuş oluruz hem. Mükemmel değil mi? Hannah karşıdan karşıya geçecek diye endişelenmemize gerek kalmadı. Mükemmel değil mi? Hannah karşıdan karşıya geçecek diye endişelenmemize gerek kalmadı. Çok iyi, değil mi? Hannah'yı caddeden de uzak tutmuş oluruz hem. Çok iyi, değil mi? Hannah'yı caddeden de uzak tutmuş oluruz hem. Çok iyi, değil mi? Hannah'yı caddeden de uzak tutmuş oluruz hem. Mükemmel değil mi? Hannah karşıdan karşıya geçecek diye endişelenmemize gerek kalmadı. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| What's the rent? $899 a week. | Kirası ne kadar? Haftalığı 899 dolar. Ödemesi ne kadar? Haftalık 899 dolar. Ödemesi ne kadar? Haftalık 899 dolar. Kirası ne kadar? Haftalığı 899 dolar. Kirası ne kadar? Haftalığı 899 dolar. Kirası ne kadar? Haftalığı 899 dolar. Ödemesi ne kadar? Haftalık 899 dolar. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| You want me to come there and do it for you? | Ben yapayım istersen. Oraya gelip senin için bunu yapmamı ister misin? Oraya gelip senin için bunu yapmamı ister misin? Ben yapayım istersen. Ben yapayım istersen. Ben yapayım istersen. Oraya gelip senin için bunu yapmamı ister misin? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| What do you mean? I mean to stay alive. | Nasıl yani? Hayatta kalmak için diyorum. Ne demek istiyorsun? Hayatta kalabilmek için yani. Ne demek istiyorsun? Hayatta kalabilmek için yani. Nasıl yani? Hayatta kalmak için diyorum. Nasıl yani? Hayatta kalmak için diyorum. Nasıl yani? Hayatta kalmak için diyorum. Ne demek istiyorsun? Hayatta kalabilmek için yani. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Not a lot. Yeah? You think? | Çok fazla gerekmez. Öyle mi diyorsun? Çok değil. Öyle mi dersin? Çok değil. Öyle mi dersin? Çok fazla gerekmez. Öyle mi diyorsun? Çok fazla gerekmez. Öyle mi diyorsun? Çok fazla gerekmez. Öyle mi diyorsun? Çok değil. Öyle mi dersin? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| You hear about people living for days all the time off bark and melted snow. | Ağaç kabuğu yiyip kar suyu içerek günlerce hayatta kalan insanların... Günlerce ağaç kabuğu ve kar suyuyla yaşayan insanları duymuşsundur. Günlerce ağaç kabuğu ve kar suyuyla yaşayan insanları duymuşsundur. Ağaç kabuğu yiyip kar suyu içerek günlerce hayatta kalan insanların... Ağaç kabuğu yiyip kar suyu içerek günlerce hayatta kalan insanların... Ağaç kabuğu yiyip kar suyu içerek günlerce hayatta kalan insanların... Günlerce ağaç kabuğu ve kar suyuyla yaşayan insanları duymuşsundur. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Curtis. Hey, Mom. | Curtis. Merhaba anne. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Come in. Sure. | İçeri gel. Tamam. İçeri girsene. Olur. İçeri girsene. Olur. İçeri gel. Tamam. İçeri gel. Tamam. İçeri gel. Tamam. İçeri girsene. Olur. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Mom? Yes? | Anne. Efendim? Anne? Evet? Anne? Evet? Anne. Efendim? Anne. Efendim? Anne. Efendim? Anne? Evet? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I was 10. Yes. | Ben 10 yaşındaydım. Evet. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| What do you mean? I mean... | Nasıl yani? Yani... Ne demek istiyorsun? Demek istiyorum ki... Ne demek istiyorsun? Demek istiyorum ki... Nasıl yani? Yani... Nasıl yani? Yani... Nasıl yani? Yani... Ne demek istiyorsun? Demek istiyorum ki... | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I thought people were watching me and listening to me. | İnsanların beni izlediğini, dinlediğini düşünüyordum. İnsanların beni izlediğini ve dinlediğini düşünüyordum. İnsanların beni izlediğini ve dinlediğini düşünüyordum. İnsanların beni izlediğini, dinlediğini düşünüyordum. İnsanların beni izlediğini, dinlediğini düşünüyordum. İnsanların beni izlediğini, dinlediğini düşünüyordum. İnsanların beni izlediğini ve dinlediğini düşünüyordum. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I just... I don't think I can make it to Columbus to see that psychiatrist. | O psikiyatristle görüşmek için Colombus'a kadar gidemeyeceğim galiba. Ben... Psikiyatristi görmek için Columbus'a gidebileceğimi sanmıyorum. Ben... Psikiyatristi görmek için Columbus'a gidebileceğimi sanmıyorum. O psikiyatristle görüşmek için Colombus'a kadar gidemeyeceğim galiba. O psikiyatristle görüşmek için Colombus'a kadar gidemeyeceğim galiba. O psikiyatristle görüşmek için Colombus'a kadar gidemeyeceğim galiba. Ben... Psikiyatristi görmek için Columbus'a gidebileceğimi sanmıyorum. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Hey. | Merhaba. Selam. Selam. Merhaba. Merhaba. Merhaba. Selam. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I went to see Mom. | Annemi görmeye gittim. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I gotta tell you, Curtis, banks aren't loaning money the way they used to. | Ama bankaların kredi verme politikaları eskisi gibi değil, Curtis. Söylemem gerekir ki Curtis, bankalar eskiden aldığın gibi kredi vermiyor. Söylemem gerekir ki Curtis, bankalar eskiden aldığın gibi kredi vermiyor. Ama bankaların kredi verme politikaları eskisi gibi değil, Curtis. Ama bankaların kredi verme politikaları eskisi gibi değil, Curtis. Ama bankaların kredi verme politikaları eskisi gibi değil, Curtis. Söylemem gerekir ki Curtis, bankalar eskiden aldığın gibi kredi vermiyor. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| We've got you a loan today, but the interest rates are variable. | Sana bugün kredi veririz ama faiz oranları çok değişken. Bugün verdiğimiz kredinin faiz oranları değişken. Bugün verdiğimiz kredinin faiz oranları değişken. Sana bugün kredi veririz ama faiz oranları çok değişken. Sana bugün kredi veririz ama faiz oranları çok değişken. Sana bugün kredi veririz ama faiz oranları çok değişken. Bugün verdiğimiz kredinin faiz oranları değişken. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Jim came by. I covered for you. Thanks. | Jim uğradı. İdare ettim seni. Sağ ol. Jim geldi. Açığını kapattım. Teşekkürler. Jim geldi. Açığını kapattım. Teşekkürler. Jim uğradı. İdare ettim seni. Sağ ol. Jim uğradı. İdare ettim seni. Sağ ol. Jim uğradı. İdare ettim seni. Sağ ol. Jim geldi. Senin yerine. Teşekkürler. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I need your help with the depth charts. Sure. | Derinlik grafikleriyle ilgili yardımın lazım. Tamam. Derinlik grafiği ile ilgili yardımına ihtiyacım var. Tabii. Derinlik grafiği ile ilgili yardımına ihtiyacım var. Tabii. Derinlik grafikleriyle ilgili yardımın lazım. Tamam. Derinlik grafikleriyle ilgili yardımın lazım. Tamam. Derinlik grafikleriyle ilgili yardımın lazım. Tamam. Derinlik grafiği ile ilgili yardımına ihtiyacım var. Tabii. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Fucking Nat put me in charge of frying oysters for that Lions Club supper. | Puşt Nat, Lions Kulübü yemeği için istiridye kızartma işini bana verdi. Dallama Nat Aslanlar Kulübü yemeğindeki istiridye kızartma işini bana verdi. Dallama Nat Aslanlar Kulübü yemeğindeki istiridye kızartma işini bana verdi. Puşt Nat, Lions Kulübü yemeği için istiridye kızartma işini bana verdi. Puşt Nat, Lions Kulübü yemeği için istiridye kızartma işini bana verdi. Puşt Nat, Lions Kulübü yemeği için istiridye kızartma işini bana verdi. Dallama Nat, "Lions Club"daki yemekte istiridye kızartma işini bana verdi. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Yeah, ifyou still got yours, I could use it. | Evet, sizdeki hâlâ duruyorsa iyi olur. Evet, sizinki hâlâ duruyorsa kullanabilirim. Evet, sizinki hâlâ duruyorsa kullanabilirim. Evet, sizdeki hâlâ duruyorsa iyi olur. Evet, sizdeki hâlâ duruyorsa iyi olur. Evet, sizdeki hâlâ duruyorsa iyi olur. Evet, sizinki hâlâ duruyorsa kullanabilirim. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I'm gonna build out the tornado shelter in my backyard. I could use some help. | Arka bahçeme bir kasırga sığınağı inşa edeceğim. Biraz yardıma hayır demem. Arka bahçeme tornado sığınağı yapacağım. Biraz yardım iyi gelir. Arka bahçeme tornado sığınağı yapacağım. Biraz yardım iyi gelir. Arka bahçeme bir kasırga sığınağı inşa edeceğim. Biraz yardıma hayır demem. Arka bahçeme bir kasırga sığınağı inşa edeceğim. Biraz yardıma hayır demem. Arka bahçeme bir kasırga sığınağı inşa edeceğim. Biraz yardıma hayır demem. Arka bahçeme tornado sığınağı yapacağım. Biraz yardım iyi gelir. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I figure I'll do it on a Saturday, borrow some equipment from work. | Cumartesi yaparım diye düşündüm, işten de birkaç alet ödünç alırım. Cumartesi günü yaparsam araçlardan bazılarını ödünç alırım diye düşündüm. Cumartesi günü yaparsam araçlardan bazılarını ödünç alırım diye düşündüm. Cumartesi yaparım diye düşündüm, işten de birkaç alet ödünç alırım. Cumartesi yaparım diye düşündüm, işten de birkaç alet ödünç alırım. Cumartesi yaparım diye düşündüm, işten de birkaç alet ödünç alırım. Cumartesi günü yaparsam araçlardan bazılarını ödünç alırım diye düşündüm. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| You sure about that? Yeah, I just need a backhoe, a hauler. | Emin misin? Evet. Kepçeyle çekici lazım sadece. Bundan emin misin? Evet, kepçe ve çekici lazım bana. Bundan emin misin? Evet, kepçe ve çekici lazım bana. Emin misin? Evet. Kepçeyle çekici lazım sadece. Emin misin? Evet. Kepçeyle çekici lazım sadece. Emin misin? Evet. Kepçeyle çekici lazım sadece. Bundan emin misin? Evet, kepçe ve çekici lazım bana. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Yeah. Whatever. I'll help. Thanks. | Tamam, olsun. Yardım ederim. Sağ ol. Evet. Fark etmez. Yardım ederim. Teşekkürler. Evet. Fark etmez. Yardım ederim. Teşekkürler. Tamam, olsun. Yardım ederim. Sağ ol. Tamam, olsun. Yardım ederim. Sağ ol. Tamam, olsun. Yardım ederim. Sağ ol. Evet. Fark etmez. Yardım ederim. Teşekkürler. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| You all right, man? What do you mean? | İyisin, değil mi dostum? Neden sordun? Sen iyi misin dostum? Nasıl yani? Sen iyi misin dostum? Nasıl yani? İyisin, değil mi dostum? Neden sordun? İyisin, değil mi dostum? Neden sordun? İyisin, değil mi dostum? Neden sordun? Sen iyi misin dostum? Nasıl yani? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Hi. Hello. | Hoş geldiniz. Merhaba. Merhaba. Merhaba. Merhaba. Merhaba. Hoş geldiniz. Merhaba. Hoş geldiniz. Merhaba. Hoş geldiniz. Merhaba. Merhaba. Merhaba. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Have a seat. I'm Kendra. Curtis. | Oturun lütfen. Ben Kendra. Curtis. Oturun. Ben Kendra. Curtis. Oturun. Ben Kendra. Curtis. Oturun lütfen. Ben Kendra. Curtis. Oturun lütfen. Ben Kendra. Curtis. Oturun lütfen. Ben Kendra. Curtis. Oturun. Ben Kendra. Curtis. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Yeah, I know. I looked at them, but I need to get a profile started on you. | Evet, biliyorum. İnceledim. Ama bir profilinizi çıkarmam lazım. Evet, biliyorum. Onlara baktım, ama profilini çıkartmak istiyorum. Evet, biliyorum. Onlara baktım, ama profilini çıkartmak istiyorum. Evet, biliyorum. İnceledim. Ama bir profilinizi çıkarmam lazım. Evet, biliyorum. İnceledim. Ama bir profilinizi çıkarmam lazım. Evet, biliyorum. İnceledim. Ama bir profilinizi çıkarmam lazım. Evet, biliyorum. Onlara baktım, ama profilini çıkartmak istiyorum. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Out of the five possible symptoms needed to be diagnosed with schizophrenia, | Şizofreni tanısı koymak için gereken beş muhtemel belirti olan... Şizofreni teşhisi koyabilmeniz için 5 olası semptoma ihtiyacınız var... Şizofreni teşhisi koyabilmeniz için 5 olası semptoma ihtiyacınız var... Şizofreni tanısı koymak için gereken beş muhtemel belirti olan... Şizofreni tanısı koymak için gereken beş muhtemel belirti olan... Şizofreni tanısı koymak için gereken beş muhtemel belirti olan... Şizofreni teşhisi koyabilmeniz için 5 olası semptoma ihtiyacınız var... | Take Shelter-11 | 2011 | |
| So, I took this quiz in the back of the book. | Kitabın arkasındaki testi kendime uyguladım. Bu testi kitabın arkasından aldım. Bu testi kitabın arkasından aldım. Kitabın arkasındaki testi kendime uyguladım. Kitabın arkasındaki testi kendime uyguladım. Kitabın arkasındaki testi kendime uyguladım. Bu testi kitabın arkasından aldım. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| or what to get on to get this thing under control. | ...veya nasıl bir yol izleyeceğimi öğrenmem gerek. ...ya da bunu nasıl kontrol altına alabileceğimi öğrenmek istiyorum. ...ya da bunu nasıl kontrol altına alabileceğimi öğrenmek istiyorum. ...veya nasıl bir yol izleyeceğimi öğrenmem gerek. ...veya nasıl bir yol izleyeceğimi öğrenmem gerek. ...veya nasıl bir yol izleyeceğimi öğrenmem gerek. ...ya da bunu nasıl kontrol altına alabileceğimi öğrenmek istiyorum. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Certified, but I'm not a psychiatrist. I can't prescribe anything to you. | Lisansım var ama bir psikiyatrist değilim. Size hiçbir ilaç yazamam. Sertifikalıyım ama psikiyatrist değilim. Size reçete falan yazamam. Sertifikalıyım ama psikiyatrist değilim. Size reçete falan yazamam. Lisansım var ama bir psikiyatrist değilim. Size hiçbir ilaç yazamam. Lisansım var ama bir psikiyatrist değilim. Size hiçbir ilaç yazamam. Lisansım var ama bir psikiyatrist değilim. Size hiçbir ilaç yazamam. Sertifikalıyım ama psikiyatrist değilim. Size reçete falan yazamam. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| that your mother was diagnosed with paranoid schizophrenia in her 30s. | ...annenize 30'lu yaşlarında paranoid şizofreni teşhisi konmuş. ...annene 30'unda paranoyak şizofreni teşhisi koyulmuş. ...annene 30'unda paranoyak şizofreni teşhisi koyulmuş. ...annenize 30'lu yaşlarında paranoid şizofreni teşhisi konmuş. ...annenize 30'lu yaşlarında paranoid şizofreni teşhisi konmuş. ...annenize 30'lu yaşlarında paranoid şizofreni teşhisi konmuş. ...annene 30'unda paranoyak şizofreni teşhisi koyulmuş. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| My brother was 17. And... | Ağabeyim 17 yaşındaydı ve... Abim 17 yaşındaydı. Abim 17 yaşındaydı. Ağabeyim 17 yaşındaydı ve... Ağabeyim 17 yaşındaydı ve... Ağabeyim 17 yaşındaydı ve... Abim 17 yaşındaydı. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| eating trash out of a dumpster in Northern Kentucky. | ..."Northern Kentucky"de çöp bidonundan çöp yerken buldular. ..."Northern Kentucky" çöplüğünde çöp yerken buldular. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Absolutely. Okay. | Elbette. Tamam. Muhakkak. Tamam. Muhakkak. Tamam. Elbette. Tamam. Elbette. Tamam. Elbette. Tamam. Muhakkak. Tamam. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Good night. Good night. | İyi akşamlar. İyi akşamlar. İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. İyi akşamlar. İyi akşamlar. İyi akşamlar. İyi akşamlar. İyi akşamlar. İyi akşamlar. İyi geceler. İyi geceler. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| On December 1, 1935, | 1 Aralık, 1935'de 1 Aralık 1935'te... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Mrs. Williams Starkwell, a wife of a New Jersey handyman | New Jersey'li bir işçinin karısı Bayan Williams Starkwell, ...New Jersey'li bir işçinin karısı Bayan Williams Starkwell... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| gives birth to her first and only child. | ilk ve tek çocuğunu dünyaya getirir. ...ilk ve tek çocuğunu dünyaya getirir. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| It is a boy, and they name it Virgil. | Bir erkektir ve adını da Virgil koyarlar. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| He is an exceptionally cute baby, with a sweet disposition. | Fevkalade şirin bir bebektir ve tatlı bir mizacı vardır. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Before he is 25 years old, | 25'ine gelmeden, 25'ine gelmeden... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| he will be wanted by police in six states, | altı eyalette birden polis tarafından ...altı eyalette birden polis tarafından... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| for assault, armed robbery, and illegal possession of a wart. | saldırı, silahlı soygun ve yasadışı servetiyle bir çıbanbaşı olarak aranacaktır. ...saldırı, silahlı soygun ve yasadışı servetiyle bir çıbanbaşı olarak aranacaktır. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Growing up in a slum neighborhood... | Suç oranının en yüksekte olduğu Suç oranının en yüksekte olduğu... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| where the crime rate is amongst the highest in the nation is not easy. | bir kenar mahallede büyümek hiç de kolay değildir. ..bir kenar mahallede büyümek hiç de kolay değildir. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Particularly for Virgil, who is a small and frail compared to the other children. | Özellikle diğer çocuklara nispeten küçük ve çelimsiz olan Virgil için. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Virgil Starkwell attends this school, where he scores well on an IQ test, | Virgil Starkwell, IQ testlerinde yüksek puanlar aldığı bu okula gider. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| although his behavior disturbs the teachers. | Ama yine de davranışları öğretmenlerini rahatsız eder. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| We interviewed Mrs. Dorthy Lowry, a school teacher who remembers Virgil. | Virgil'i hatırlayan bir öğretmen olan Bayan Dorthy Lowry ile görüştük. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I remember one time, he stole a fountain pen. | Bir keresinde hatırlıyorum, bir dolmakalem çalmıştı. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I didn't want to embarrass him. | Onu mahçup etmek istemedim. Onu mahcup etmek istemedim. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| So, you know teachers have a way of doing things. | Öğretmenlerin bu durum için yaptığı şeyler vardır. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| And so I said to the class. | Sınıfa dedim ki Sınıfa dedim ki... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| We will all close our eyes, | Hepimiz gözlerimiz kapatacağız, ...hepimiz gözlerimiz kapatacağız... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| and will the one who took the pen, please return it. | kalemi alan kişi geri getirecek. ...kalemi alan kişi geri getirecek. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Well, while our eyes were closed, he returned the pen. | Gözlerimiz kapalıyken kalemi geri getirdi. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| But he took the opportunity of feeling all the girls! | Ama kızlara sürtme fırsatını da kaçırmadı! | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Can I say feel? | Sürtmek diyebilir miyim? | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Spending most of his time on the streets, | Vaktinin büyük kısmını sokakta geçiren Virgil Vaktinin büyük kısmını sokakta geçiren Virgil... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Virgil takes to crime at an early age. | suça küçük yaşlarda başlar. ...suça küçük yaşlarda başlar. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| He is an immediate failure. | Tam bir beceriksizdir. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Barely manages to escape with a gumball machine stuck on his hand. | Elinin sıkıştığı sakız otomatıyla güçbela kaçar. Elinin sıkıştığı sakız otomatıyla güç bela kaçar. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| With both parents working to make ends meet, | Geçinebilmek için anne ve babası çalışıyordur. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Virgil becomes closest to his grandfather. | Virgil de en çok dedesiyle birliktedir. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| A 60 year old German immigrant | 60 yaşındaki Alman göçmen 60 yaşındaki Alman göçmen... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| who takes the boy to movies and baseball games. | çocuğu sinemaya ve beyzbol maçlarına götürür. ...çocuğu sinemaya ve beyzbol maçlarına götürür. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Then tragedy strikes. | Ve bir felaket meydana gelir. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| At a Washington Senator's game, | Washington Senator maçında Washington Senator maçında... | Take the Money and Run-1 | 1969 |