Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158050
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Well, at first it was because I figured | İlk başta siz iki manyaktan kurtulmanın... | Table for Three-1 | 2009 | |
| the only way I was going to get you two lunatics out of my life | ...tek yolunun, sahip olduğunuz tabuları... | Table for Three-1 | 2009 | |
| was if you got your shit together, but... | ...yıkmak olduğunu düşünmüştüm ama... | Table for Three-1 | 2009 | |
| actually I like you guys a lot, | ...aslında sizden hoşlanıyorum... | Table for Three-1 | 2009 | |
| and I want you to be happy. | ...ve mutlu olmanızı istiyorum. | Table for Three-1 | 2009 | |
| You're a good friend, Scott. | Sen iyi bir arkadaşsın Scott. | Table for Three-1 | 2009 | |
| Um, about the m�nage thing... Mm hmm? | Ev halkı meselesine gelince | Table for Three-1 | 2009 | |
| I don't know if you two ever talked about, | Daha önce konuştunuz mu bilmiyorum... | Table for Three-1 | 2009 | |
| you know, me in that way... | ...bana kalırsa | Table for Three-1 | 2009 | |
| Oh, no! Never. | Hayır! Asla. | Table for Three-1 | 2009 | |
| Okay, good, because that would have been | İyi çünkü bu biraz... | Table for Three-1 | 2009 | |
| a little weird. Yeah. | ...tuhaf olurdu. Evet. | Table for Three-1 | 2009 | |
| Any particular reason why not? | Özel bir sebebi var mı? | Table for Three-1 | 2009 | |
| This is where Leslie is. | Burası Leslie'nin çalıştığı yer. | Table for Three-1 | 2009 | |
| Not in the least. Well, good luck. | Zerre kadar değil. O zaman bol şans. | Table for Three-1 | 2009 | |
| Okay, dude, | Tamam ahbap... | Table for Three-1 | 2009 | |
| no more skateboarding with your costume on. | ...üzerinde giysiler varken bir daha kaykaya binmek yok. | Table for Three-1 | 2009 | |
| If I have to fix your butt again, I'm gonna kick it. | Bir dahaki sefere poponu tamir etmek zorunda kalırsam, onu atacağım. | Table for Three-1 | 2009 | |
| Okay, now get out of here. Go. | Tamam, şimdi uç bakalım. Hadi. | Table for Three-1 | 2009 | |
| I wanted to clear some things up. | Bir şeyleri açığa kavuşturmak istedim. | Table for Three-1 | 2009 | |
| But just not here. Just... | Ama burada değil. | Table for Three-1 | 2009 | |
| I've never been stalked before, | Daha önce hiç takip edilmedim... | Table for Three-1 | 2009 | |
| so if you can give me, like, an idea of how long this might take, | ...bu yüzden bana bu işin ne kadar zaman alacağını söylemen gerekiyor... | Table for Three-1 | 2009 | |
| 'cause I only have 40 minutes for lunch. | ...çünkü 40 dakika sonra yemeğe çıkacağım. | Table for Three-1 | 2009 | |
| I'm not stalking you. At least not in the creepy way. | Seni takip etmiyorum. En azından korkmanı gerektirmez. | Table for Three-1 | 2009 | |
| There you are! Hi! | İşte buradasınız! Merhaba. | Table for Three-1 | 2009 | |
| There's nothing creepy about this at all. | Haklısın korkmama gerek yok. | Table for Three-1 | 2009 | |
| Hi. Hi, Leslie. | Merhaba. Merhaba Leslie. | Table for Three-1 | 2009 | |
| Um, Mary and I just... | Mary ve ben... | Table for Three-1 | 2009 | |
| wanted to make it clear | ...Scott'un sana anlattığı her şeyi... | Table for Three-1 | 2009 | |
| that we did do everything Scott said we did. | ...bizim yaptığımızı söylemeye geldik. | Table for Three-1 | 2009 | |
| We thought we could control everything for him; | Onun adına her şeyi kontrol edebileceğimizi düşünmüştük... | Table for Three-1 | 2009 | |
| take away the risk of getting hurt. | ...onu acı çekmekten koruyabileceğimizi. | Table for Three-1 | 2009 | |
| Thank you guys. I've got it from here. | Teşekkürler çocuklar. Buradan sonrasını ben hallederim. | Table for Three-1 | 2009 | |
| Just like we've been trying to do in our own relationship for years. | Tıpkı yıllardır kendi ilişkimizde yapmaya çalıştığımız gibi. | Table for Three-1 | 2009 | |
| But you can't do that. Nah. | Ama bunu yapamayız. | Table for Three-1 | 2009 | |
| A wise man once said to me, | Bir keresinde bir büyücü bana... | Table for Three-1 | 2009 | |
| "Love is all about taking chances, even if it hurts." | ...aşkın, zarar verse bile her şeyi göze almaktan ibaret olduğunu söylemişti. | Table for Three-1 | 2009 | |
| So... Which is why | Bu yüzden Ki Mary ve ben... | Table for Three-1 | 2009 | |
| Mary and I... Have decided... | ...ayrılmaya karar... | Table for Three-1 | 2009 | |
| To split up. | ...verdik. | Table for Three-1 | 2009 | |
| Just for a while. It's just a trial thing | Sadece bir süreliğine. Sadece gerçekten birbirimiz için... | Table for Three-1 | 2009 | |
| to see if we're really meant to be together. | ...yaratılıp yaratılmadığımızı görmek için. | Table for Three-1 | 2009 | |
| So if we can take a chance... | Bu yüzden biz böyle bir şeyi göze alabiliyorsak... | Table for Three-1 | 2009 | |
| Maybe you guys can too. | ...belki siz de bir şeyleri göze alabilirsiniz. | Table for Three-1 | 2009 | |
| It was really great meeting you, Leslie, | Seninle tanışmak gerçekten harikaydı Leslie... | Table for Three-1 | 2009 | |
| and we are sorry about all of this. | ...ve olanlar için özür dileriz. | Table for Three-1 | 2009 | |
| But I have a hunch you two are going to be just fine. | Ama ikinizin de her şeyi yoluna koyacağına inanıyorum. | Table for Three-1 | 2009 | |
| Hasta lasagna. | Görüşürüz. | Table for Three-1 | 2009 | |
| So you're not a total psycho, | Yani psikopat olan sen değildin... | Table for Three-1 | 2009 | |
| but your friends are? | ...arkadaşlarındı, öyle mi? | Table for Three-1 | 2009 | |
| Can I buy you lunch? | Sana yemek ısmarlayabilir miyim? | Table for Three-1 | 2009 | |
| I am pretty hungry... | Oldukça açım... | Table for Three-1 | 2009 | |
| and broke. | ...ve param da yok. | Table for Three-1 | 2009 | |
| So yeah, okay. | Bu yüzden evet. | Table for Three-1 | 2009 | |
| But this does not mean that I am moving in with you. | Ama bu yanına taşınacağım anlamına gelmiyor. | Table for Three-1 | 2009 | |
| Right. And sex, is like, way down the road | Doğru. Ve sevişmek bizim için imkânsız... | Table for Three-1 | 2009 | |
| and we're not even kissing anytime soon, | ...ve hatta uzun bir süre öpüşmeyeceğiz... | Table for Three-1 | 2009 | |
| and we have to completely start over from, like, the very very very | ...ve her şeye ta en başından başlayacağız... | Table for Three-1 | 2009 | |
| very very very beginning, and there's no guarantees. | ...ve hiçbir şey garanti değil. | Table for Three-1 | 2009 | |
| That's exactly what I wanted to hear. | Benim de duymak istediğim buydu. | Table for Three-1 | 2009 | |
| I'm glad we talked. Yeah, me too. | Konuştuğumuza sevindim. Evet, ben de. | Table for Three-1 | 2009 | |
| And the Oscar goes to... | Ve Oscar | Table for Three-1 | 2009 | |
| Oh, you were fantastic. | İnanılmazdın. | Table for Three-1 | 2009 | |
| No, you were fantastic | Hayır, sen inanılmazdın... | Table for Three-1 | 2009 | |
| and they totally bought it. | ...ve buna inandılar. | Table for Three-1 | 2009 | |
| Well, love is all about taking chances, | "Aşk her şeyi göze almaktır... | Table for Three-1 | 2009 | |
| even if it hurts. | ...canını yaksa dahi." ...aslında sizden hoşlanıyorum... | Table for Three-1 | 2009 | |
| Give me a fucking break! | Yok daha neler! | Table for Three-1 | 2009 | |
| "Oh, we're gonna break up. We're just gonna give it a trial break up. | "Ayrılacağız. Bir süreliğine deneme amaçlı ayrı kalacağız." | Table for Three-1 | 2009 | |
| A little trial break up thing..." | "Deneme amaçlı kısa bir ayrılık... | Table for Three-1 | 2009 | |
| "Just to see if we really are meant to be together, you know." | ...sadece gerçekten birbirimiz için yaratılıp yaratılmadığımızı görmek için." | Table for Three-1 | 2009 | |
| Oh my God. Ha ha ha! | Tanrım! | Table for Three-1 | 2009 | |
| It gets lonely sometimes. | Bazen kendini yalnız hissediyorsun. | Table for Three-2 | 2009 | |
| I I don't know. I mean, I... I guess | Bilemiyorum. Yani, sanırım... | Table for Three-2 | 2009 | |
| Every lonely heart | Her yalnız kalp | Table for Three-2 | 2009 | |
| Every lonely moment | Her yalnız geçirdiğim zaman | Table for Three-2 | 2009 | |
| We'll sell the fish to the restaurant. There wasn't much this morning. | Balığı restorana satacağız. Bir şey çıkmadı. | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| I will be in the restaurant. | Ben restorandayım. | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Mahsun! | < Mahsun! | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Are we going to the fish market? | Balıkhaneye mi gidiyoruz? | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Not much fish this morning. We're here. | Bir şey çıkmadı. Buradayız. | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Raki or cognac? | Rakı mı, kanyak mı? | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Mahsun, off you go. | Mahsun, kapatıyoruz. | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Sari...hey, Sari! Wake up. I got it man. | Sarı. Kalk, kalk! Kapatıyoruz. Ee! Tamam be! | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Let's sleep on the boat. Nah! I will be in the boathouse. | Sarı, teknede uyuyalım. Ben kayıkhanedeyim. | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| It's freezing there. It's right in the middle of .... | Soğuk orası. Ayazın tam ortası. | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Wake up! Where is the BMW, jerk? | > Kalk ulan ayağa! BMW nerede? | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Which BMW? Don't pretend you didn't or.. | Ne BMW si? Ulan artistlik yapma, sıçarım ağzına! | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Where's the BMW? | BMW nerede lan? | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Tell me! | Konuş lan! | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Tell me! I was at the coffee house. | > Konuş lan! Ben kahvedeydim. | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| I didn't steal the BMW! | BMW'yi ben çalmadım! | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Was he at the coffee house tonight? | Akşamleyin kahvede miydi? | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Sari! Get up! | Sarı. Sarı! Kalk! | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Wake up! We've got a car! Leave me alone! | Uyan! Araba var! Bırak lan! | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Get up! Sari, get up! Why should I, man? | Sarı, kalk! Ne kalkacağım lan? | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Get up! A car! What do I care? | Uyan, araba var! Beni bulaştırma. | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| You asshole. You'll get frozen! I won't! Fuck off! | < Sarhoş, üşüyeceksin! Üşümem, siktir! | Tabutta rovasata-1 | 1996 | |
| Do as you like. Go to hell! | Ne halin varsa gör. Geber! | Tabutta rovasata-1 | 1996 |