Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 155931
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
which accelerates things that have already happened in the past. | geçmişte olmuş şeylere hız kazandıran bir an olarak bakılması gerek. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
Before the arrival of the printing press in Europe in the 1500's, | Avrupa'da 1500'lerde matbaanın gelişinden önce Avrupa’da 1500’lerde matbaanın gelişinden önce | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
information was highly scarce and relatively easy to control. | bilgi son derece kıttı ve bilginin denetimi nispeten kolaydı. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
For thousands of years, the scribal culture really hand picked the people | Yazılı kültür, binlerce yıl boyunca, bilgiyi zaman ve uzayda iletmek için | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
who were given this code to transmit knowledge across time and space. | gereken kodun verildiği ve gerçekten de bir avuç dolusu insana açıktı. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
It's an economy of scarcity | Uğraştığınız şeyin | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
that you're dealing with | kıtlık ekonomisi olduğunu düşünün. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
People are starved in a sense for more books | İnsanlar, daha fazla kitap için bir anlamda açlık çekiyordu. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
There are images from the 16th century | 16. yüzyıldan kalma resimler var, | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
of books that were chained, and had | Ağır mı ağır bir kapının ardında | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
to be guarded by armed guards | kitapların zincirlendiğini, | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
outside a heavy, heavy door | silahlı muhafızlar tarafından korunduğunu gösteren; | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
because it was very, very dangerous for people to have access to that. | çünkü, bu kitapların erişilebilir olması insanlar için çok, ama çok tehlikeliydi. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
Print brought with it a new abundance of information | Matbaayla birlikte bir bilgi bolluğu oluştu ve bu bolluk, | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
threatening the control over ideas that had come with scarcity. | kıtlığın beraberinde getirdiği düşünce kontrolüne karşı tehdit oluşturdu. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
Daniel Defoe tells of Gutenberg's partner Johann Fust, arriving in | Daniel Defoe, Gutenberg'in ortağı Johann Fust'un Daniel Defoe, Gutenberg'in ortağı Johann Fust’un | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
15th century Paris with a wagon load of printed bibles. | bir araba dolusu basılı incil ile 15. yüzyıl Paris'ine gelişini anlatır. bir araba dolusu basılı incil ile 15. yüzyıl Paris’ine gelişini anlatır. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
When the bibles were examined, and the exact similarity of each book | İnciller incelendiğinde her bir kitabın bir diğeriyle tıpatıp aynı olduğu görülmüştür ve | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
was discovered, the Parisians set upon Fust | Parisliler kara büyü yapmakla suçladıkları | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
accusing him of black magic. | Fust'un üzerine çullanmışlardır. Fust’un üzerine çullanmışlardır. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
About to change everything, this new communications technology | Kısa süre içinde her şeyi değiştirecek olan bu yeni iletişim teknolojisi | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
was seen as the unholy work of the Devil. | Şeytan işi olarak görülmüştü. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
All of the emerging nation states of | Avrupa'da yeni yeni oluşmakta olan ulus devletlerin tümü Avrupa’da yeni yeni oluşmakta olan ulus devletlerin tümü | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
Europe made it very clear that | bilgi akışını kontrol etmek için | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
they would control information flows to the best of their ability. | ellerinden gelen ne varsa yapacaklarını gösterdiler. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
The printers were the ones who were | Yasak bir metin basıldığında, | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
hunted down if they printed | metni basan matbaacının | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
the forbidden text. | peşine düşülüyordu. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
So, more than we think of persecuting | Böylelikle, düşündüğümüzün aksine | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
the authors but it was really the printers who suffered most. | en büyük baskıyı yazarlardan ziyade gerçekten de matbaacılar yaşadı. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
As print technology developed in Europe and America | Avrupa'da ve Amerika'da matbaa teknolojisinin gelişmesinden sonra Avrupa’da ve Amerika’da matbaa teknolojisinin gelişmesinden sonra | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
its pivotal social role became clear. | matbaanın toplumsal açıdan oynadığı önemli rol görülür oldu. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
Printing becomes | Matbaa isyan ve kurtuluşla | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
associated with rebellion and emancipation. | özdeşleşmeye başladı. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
There's the governor of Virginia, Governor Berkeley | 17. yüzyılda Virginia valisi, Vali Berkeley, | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
who wrote to his overseers in England in the 17th century | İngiltere'deki üstlerine şunu yazmıştı: İngiltere’deki üstlerine şunu yazmıştı: | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
saying, "Thank God we have no printing in Virginia," | "Tanrıya şükür ki Virginia'da matbaa yok "Tanrıya şükür ki Virginia’da matbaa yok…” | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
"and we shall never have it as long as I'm governor." | " ve ben vali olduğum sürece bir daha asla olmayacak. "…ve ben vali olduğum sürece bir daha asla olmayacak.” | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
This was a reaction to the English civil war and the pamphlet wars and | Bu, İngiliz iç savaşına ve broşür (risale) savaşlarına bir tepkiydi. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
they were called paper bullets in that period. | O dönemde bu broşürler, kağıttan mermi olarak adlandırılıyordu. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
The basic idea of censorship in | 18. yüzyıl Fransa'sında 18. yüzyıl Fransa’sında | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
18th century France is a concept | sansürün temel kavramı ayrıcalıktı, | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
of privilege, or private law. | ya da özel hukuk. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
A publisher gets the right to publish a particular text, that is | Belirli bir metni basma hakkını alan bir yayıncı, metni başkalarının | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
deny it to others, so he has that privilege. | basmasını engellemekte, böylelikle ayrıcalığa sahip olmaktaydı. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
What you have is a centralized | Sansürü ve yanı sıra, kurulmuş olan | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
administration for controlling | yayıncılar tekelini kullanarak | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
the book trade, using censorship | kitap ticaretini kontrol eden | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
and also using the monopoly of the established publishers. | merkezi bir yönetim mekanizması vardı. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
They made sure that the books that | Bunlar, toplumda dolaşan kitapların | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
flowed throughout a society were | izin alınarak yetki ile basılmasını izin alınarak –yetki ile basılmasını | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
authorized were the authorized editions but also were within the | ve yanı sıra devletin kontrolü altında, | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
control of the state within the control of the king or the prince. | kralın ya da prensin kontrolü altında olmasını sağladılar. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
You had a very elaborate system of censorship | En ince ayrıntılarına kadar dikkatle geliştirilmiş bir sansür sisteminizin olduğunu düşünün | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
but in addition to that you had a monopoly | Ama bunun yanı sıra Paris'teki kitapçılar loncasında Ama bunun yanı sıra Paris’teki kitapçılar loncasında | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
of production in the booksellers' guild in Paris. | üretim tekelinizin olduğunu düşünün. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
It had police powers. And then the police itself | Bu mekanizmanın polis yetkisi vardı. Ve polis örgütünün kendisinin de | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
had specialized inspectors of the book trade. | kitap ticareti konusunda uzmanlaşmış müfettişleri vardı. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
So you put all of that together and the state was very powerful | Tüm bunlar bir araya getirildiğinde, devletin basılmış her sözcüğü | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
in its attempt to control the printed word. | kontrol etme teşebbüsünde büyük bir güç sahibi olduğu görülür. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
Bot not only was this apparatus incapable of preventing | Ancak, bu mekanizma devrimci düşüncelerin yayılmasını engellemekte | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
the spread of revolutionary thought, it's very existence inspired | başarısız olmakla kalmadı, bizzat varlığı ile, yeni ve paralel | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
the creation of new, parallel pirate systems of distribution. | korsan dağıtım sistemlerinin yaratılmasına ilham kaynağı oldu. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
What is clear is that during the 18th century | Basılı sözcüklerin bir güç olarak her yere yayıldığı, | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
the printed word as a force is just expanding everywhere | 18. yüzyılda açıkça görüldü. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
You've got publishing houses printing presses | Fransa'yı, benim bereketli hilal olarak adlandırdığım Fransa’yı, benim “bereketli hilal” olarak adlandırdığım | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
that surround France in what I call a "fertile crescent" | bir yay boyunca saran matbaalar ve yayınevleri vardı | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
dozens and dozens of them producing books which are | ve bunların onlarcası, tüm Fransa sınırı boyunca | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
smuggled across the French borders | içeri kaçak sokulan ve yeraltı kanalıyla | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
distributed everywhere in the kingdom by an underground system. | tüm krallığa dağıtılan kitapları üretiyorlardı. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
I have a case of one Dutch printer who looked at the index of prohibited books | Hollandalı bir yayıncı üzerinde çalışmıştım. Bu yayıncı, yayımlayacağı kitapları | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
and used it for his publication program | yasaklanan kitapların listesinden seçiyordu, | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
because he knew these were titles that would sell well. | çünkü bunların iyi satacağını biliyordu. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
The pirates had agents in Paris and everywhere else | Korsanların Paris'te ve diğer her yerde temsilcileri ya da vekilleri vardı. Korsanların Paris’te ve diğer her yerde temsilcileri ya da vekilleri vardı. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
who were sending them sheets of new books, which they think will sell well. | Bu kişiler, iyi satacağını düşündükleri yeni kitap sayfalarını kendilerine ulaştırmaktaydı. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
The pirates are systematically doing I use the word, it's an anachronism | Eğer anakronizme düşmeyi göze alıp günümüze ait bir kavramı kullanırsak, | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
market research. | korsanlar, sistemli bir biçimde piyasa araştırması' yapıyordu. korsanlar, sistemli bir biçimde ‘piyasa araştırması’ yapıyordu. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
They do it I've seen it in hundreds and literally thousands of letters. | Okuduğum yüzlerce, hatta binlerce mektupta, bunu yaptıklarına tanık oldum. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
They are sounding the market. They want to know what demand is. | Piyasada sondaj yapıyorlardı. Neyin talep gördüğünü anlamak istiyorlardı. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
And so the reaction on the part of the publishers at the center | Ve buna karşılık merkezdeki yayıncılar elbette aşırı düşmanca | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
is, of course, extremely hostile. And, I've read a lot of their letters. | bir tepki gösterdiler. Onların da pek çok mektubunu okudum. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
They're full of expressions like buccaneer and private and | Bu mektuplar eşkıya, edepsiz, "utanmaz ve ahlaksız kişiler Bu mektuplar eşkıya, edepsiz, "utanmaz ve ahlaksız kişiler” | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
"people without shame or morality" etc.. In actual fact, many of these | vb ifadelerle dolu. Gerçekte ise, bu korsanların çoğu | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
pirates were good bourgeois in Lausanne or Geneva or Amsterdam | Lozan ya da Cenevre ya da Amsterdam'da iyi birer burjuvaydı Lozan ya da Cenevre ya da Amsterdam’da iyi birer burjuvaydı | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
and they thought that they were just | ve sadece ticaret yaptıklarını düşünüyorlardı. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
doing business. After all, there was no | Nihayetinde, uluslararası bir | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
international copyright law and they were satisfying demand. | telif hakkı kanunu yoktu ve talebi karşılıyorlardı. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
There were printers that were almost holes in the wall or down in the | Duvardaki deliklerde ya da aşağıda, yeraltında çalışan matbaacılar, | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
if they were printing subversive material | yıkıcı nitelikte bir materyal basıyorlarsa | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
they could sort of hide their presses very quickly. | gerektiğinde baskı aletlerini kolaylıkla saklayabiliyorlardı. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
People used to put them on rafts and float down to another town | İnsanlar, başları yetkililerle derde girdiğinde bu aletleri bir sala koyup | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
if they were in trouble with the authorities. It was very movable. | diğer bir şehre gitmekteydi. Bu aletler taşınabilmekteydi. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
In effect, you've got two systems at war with one another. | Esasen, birbiriyle savaşan iki sistemin olduğunu düşünün. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
And it's this system of production outside of France | Ve Fransa'nın dışındaki üretim sistemi Aydınlanma Ve Fransa’nın dışındaki üretim sistemi Aydınlanma | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
that is crucial for the Enlightenment. | açısından hayati bir rol oynamıştır. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
Not only did this new media system spread the Enlightenment, but | Bu yeni medya sistemi Aydınlanma düşüncesini yaygınlaştırmakla kalmamış | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
I won't use the word prepared the way for the Revolution. | Aynı zamanda, Devrimin kelimeyi kullanmayacağım yolunu açmıştır. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
It so indicted the Old Regime that this power public opinion | Eski Rejimi o denli eleştirmiştir ki, 1787 1788 yıllarında | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
became crucial in the collapse of the government in 1787 1788 | hükümetin devrilmesi sırasında bu güç kamuoyu hayati bir rol oynamıştır. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |
In Paris, the Bastille had been a prison for pirates. | Paris'teki Bastille korsanların kapatıldığı bir hapishane olmuştur. Paris’teki Bastille korsanların kapatıldığı bir hapishane olmuştur. | Steal This Film II-1 | 2007 | ![]() |