Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 15423
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I was stupid. | Ahmaktım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I was so stupid. Hey, hey, Emma. | Çok aptaldım. Emma. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We're going to find these people. | Bu insanları bulacağız. Anladın mı? Bulacağım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I need to get out of here, now. | Buradan çıkmam gerek, hemen. Hiç ortada ceset yoktu. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
How deep does this go? | Bu şey kadar derine gidiyor? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We can't do this ourselves. | Bunu kendimize yapamayız. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He's still here in Jerusalem. | O hâlâ Jerusalem'de. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Where he will, no doubt, make trouble for both of us. | Her neredeyse hiç şüphesiz, ikimiz için de sorun teşkil ediyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm working on it. It's not good enough. | Hallediyorum. Yeterli değil. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Believe me, I'm on task. I'm doing what I... | İnan bana, görevimin başındayım. Yaptığım... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You will find this Peter Connelly. | Peter Connelly'i bulacaksın. Onu bulacak ve onu öldüreceksin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What's going on? | Ne oluyor? Sen kal. Ben kontrol edeyim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Ne oluyor? Nezarethanede bir tür sorun var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
No, no, no, no! | Hayır, hayır, hayır! İndirin onu! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Sana söyledim! Onu intihar gözetiminde tut dedim! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Seni pislik! Tuttum! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Well? What was it? | Peki? Ne olmuş? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You were right about all of it. | Herşey hakkında haklıydın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I found Eli hanging in his cell | Eli'yi hücresinde tam da senin söylediğin gibi aslı buldum. Kahretsin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
So... it's three miles to the National Forest. | Pekâlâ, Ulusal Ormana dört km var. Billingham bizimle orada buluşacak. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Probably be in Los Angeles by midnight if we drove west. | Mutemelen batıya sürersek gece yarısına Los Angeles'da oluruz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What's in Los Angeles? | Los Angeles'da ne var? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
After we get Charlie, that's what we'll do. | Charlie'yi geri aldıktan sonra, yapacağımız şey bu. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We'll go to Los Angeles. | Los Angeles'a gideceğiz. Anlaştık mı? Anlaştık. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Peter. | Peter. Hayır, ben Lynn. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm really sorry to bother you like this, but... | Seni böyle rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama... Yardımın gerek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I was wondering if you'd heard from Peter. | Peter'dan haber alıp almadığını merak ediyordum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You're the one who works with him. | Onunla çalışan sensin. Aslında, artık çalışmıyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He was on his way back to the States yesterday, | Dün ülkeye dönecekti ama hiç uçağa binmedi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We have people searching for him now, and honestly, | Onu arayan adamlarımız var ve açıkcası onun için endişeleniyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I can't track his cell phone and he's not answering my calls. | Cep telefonunu izleyemiyorum ve telefonlarımı açmıyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Okay, so what do you want from me? | Pekâlâ, benden ne istiyorsun? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Well, if you hear from him, | Eğer ondan haber alırsan bir şekilde ortaya çıkarsa... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
please have him get in touch with me. | ...lütfen benimle irtibata geçmesini söyle. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You're the one sleeping with my husband. | Kocamla yatan sensin. Nerede olduğunu bilmen gerek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Escort a man to the airport, make sure he gets on his plane | Hava alanına kadar bir adam eşlik edecekti... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Can't you and your team do anything right? | Sen ve takımın hiçbir şeyi doğru yapamaz mısınız? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Why don't I make it simple... let me do my job or fire me. | Neden işleri kolaylaştır mıyoruz? Ya işimi yapmama izin verin ya da kovun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
If you don't find Peter Connelly, | Eğer Peter Connelly bulamazsan onu kaçak olarak ilan eder pasaportunu iptal eder... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
and turn this over to the Jerusalem Police. | ...ve işi Jerusalem Polisi'ne veririm. Üç saatin var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I don't think I slept more than 10 minutes at a time | O bodrumdayken 10 dakikadan daha fazla uyuyabileceğimi düşünmezdim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Thank you, Peter. | Sağ ol, Peter. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
My daughter had red hair. | Kızımın kızıl saçları vardı. Onun gibi görünüyorsun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
That's why they chose you. | Seni bu yüzden seçtiler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
That's him. Stop the car. | Bu o. Arabayı durdur. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Josh! | Josh! Artık geçti, evlat. Buradayız. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Gonna take you home. | Seni evine götüreceğiz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Don't take another step. | Tek bir adım daha atma. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We did what you asked. We're here, now... | Bizden istediğini yaptık. Buradayız, şimdi bize çocuğu ver. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I need to see Charlie first. | Önce Charlie'yi görmem gerek. Getirin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Are you sure, we... Get him! | Emin misin? Getirin! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You've seen him. | Onu gördün. Şimdi çocuğu serbest bırak. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You let Charlie go... | Sen Charlie'yi bırak. Ben de Josh'ı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Do it! | Bırak! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Go ahead, Josh. | Devam et Josh. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Keep coming to me, son. | Bana doğru gelmeye devam et, evlat. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What the hell is this? | Bu da ne böyle? Ona göster Josh. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You tell them to put down those guns... | Adamlarına silahlarını bırakmalarını söylemezsen baş rahipini havaya uçururum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You couldn't hurt that boy, Debbie, we both know it. | O çocuğa zarar veremezsin, Debbie bunu ikimizde biliyoruz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You drove me to this! | Buna beni sen mecbur ettin! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Do as she says, lower your guns. | Kızın dediğini yapın, silahlarınızı indirin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Come on, Josh. Get in the car. | Hadi Josh. Arabaya bin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Debbie, this isn't what we agreed to! | Debbie seninle böyle anlaşmamıştık! Beni takip edersen, Josh'ı öldürürüm. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Debbie! | Debbie! Geri gel! Debbie! Debbie! | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Rabbi Lev. | Haham Lev. İyi haberler bekliyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We're about to find the pillars. | Sütunları bulmak üzereyiz. Gelin ve bu onuru kendiniz yaşayın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
How is she? | Kız nasıl? Yorgun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
So... Udi, huh? | Pekâlâ, Udi demek? İyi bir adama benziyor. Öyle. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
So... what the hell does he see in you? | Peki... Seni nasıl görüyor? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What about Ari? | Ari'den ne haber? Kim? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The undercover Shin Bet guy at the Heritage Center. | Heritage Merkez'inde İsrail Güvenlik Örgütünden gizli görevedeki adam. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Maybe he knows something. | Belki bir şeyler biliyordur. İyi fikir. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I have a contact at Shin Bet. | İsrail Güvenlik Örgütüyle irtibata geçeyim. Benden nefret ediyor ama yine de deneyeyim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Golan Cohen. Nasılsın? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Golan. Tamam. Ne yapıyorsun? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Hey, you got a land line I can use? | Kullanabileceğim sabit hatlı telefon var mı? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Calling from a friend's phone. My cell's... | Bir arkadaşımın telefonundan arıyorum. Benim telefonum... Beni aradı. Lynn. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Not now. Not on the phone, all right? | Şimdi değil. Telefonda olmaz tamam mı? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Whatever trouble you're in, I think she wants to help you. | Başın her ne beladaysa, Bence sana yardım etmek istiyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Call her, and... | Ara onu ve dikkatli ol. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Okay. | Tamam. Görüşürüz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Hey, what's this? | Bu da ne? Jeolojik araştırma. Udi bir jeolog. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He surveys the waterways for the government. | Hükümet için su yolları haritası çiziyor. "Hepsi su ile alâkalı." Ne? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Something Emma said the night we met. | Emma ile tanıştığımız akşam söylediği bir şey. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Well, you can ask Udi about it when he comes back from work. | İşten döndüğünde Udi'ye ne olduğunu sorabilirsin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
In the meantime, Shin Bet doesn't have anyone | Bu arada. Heritage Merkez'inde İ. G. Ö.'den kimse gizli görevde değilmiş. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What are you talking about? | Neden bahsediyorsun? Sanırım arkadaşımız Ari bizimle oynuyormuş. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He's not Shin Bet. | O İ. G. Ö. den değil. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Rabbi Lev will be here with the Breastplate tonight. | Haham Lev Göğüslük ile bu akşam burada olacak. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
While they're all looking in the opposite direction, | Onlar tersi istikamete bakarken biz de tam yerini saptayabiliriz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Staggering to think... | Bir düşün, bizim yapmaya çalıştığımız şeyi yaparken kaç insan öldü. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We good, gas wise? | İyi miyiz, yakıt var mı? Evet. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, we got a little over a half a tank. | Evet, yarım depodan biraz daha fazla. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Should be enough to get us to the border. | Sınırı geçmemize yeter. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You hear that, Josh? California. | Duydun mu Josh? Kaliforniya. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Where there's always sunshine. | Günün her saati güneş ışığı. Bir de trafik. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You're just gonna be Glass Half Empty Guy, huh? | Demek sen Bardağın Yarısı Boş Adamsın? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I need to go to the bathroom. | Tuvalete gitmem gerek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'll take him. | Ben götürürüm. Koskoca çöl. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Come on, buddy. | Hadi dostum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |