Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 15406
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
1 | Yüzünüzü kara çıkartmayacağım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We can't be too careful, | Çok fazla önlem alamıyoruz, ona bakacak genç bir adam tuttuk. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You've been studying all these years | Bunca senedir çok önemli bir sebep uğruna çalıştın. 1 | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It's too late for that, Josh. | Bunun için çok geç Josh. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Who are you? I'm Joshua. | Kimsin sen? Ben Joshua. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Her body was found at Kidron Valley this morning. | Bu sabah cesedi Kidron Vadisinde bulundu. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Security camera caught her with this man. | Güvenlik kameraları bu adamla görüntülerini yakaladı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Looks like you'll live. | Görünüşe göre yaşıyorsun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Kaybol. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Okay. | Pekâlâ. Baştan başlayalım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You say a car came out of nowhere, | Birdenbire bir arabanın çıkıp, kamyonete... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
crashed the van and grabbed Yussef. | ...çarpıp Yussef'u yakaladığını söylüyorsun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It's the out of nowhere part that bothers me. | Birdenbire kısmı beni rahatsız ediyor. Etmeli. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
They knew the route, the timing, everything. | Rotayı, zamanı her şeyi biliyorlardı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I couldn't see anybody's face, I got out of the car, | Kimsenin yüzünü göremedim, arabadan dışarı çıktım... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I followed on foot. | Yayan takip ettim. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
And put two bullet holes through the back window. | 'Ve arka cama iki kurşun deliği açtım.' | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I said "please" when I yelled "stop," if it helps. | 'Dur' diye bağırdığımda 'Lütfen' dedim, yardımı dokunacaksa. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
So, how did they get away? | Peki, nasıl kaçıp gittiler? Sanırım ıskaladım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I got there, the car was empty. | Oradaydım, araba boştu. Boş bir arabaya ateş mi ettin? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I guess you had to be there. | Sanırım orada olman lazımdı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Oh, did it seem odd for you too that it just happened | Emma Wilson'ın dairesinin önünde olması... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
to be in front of Emma Wilson's apartment? | ...sana da garip gelmiyor mu? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Yes, but it turned out that | Evet ama, Emma Wilson ve Yussef Khalid'in... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Emma Wilson and Yussef Khalid are connected. | ...bağlantısı olduğu ortaya çıktı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
How? | Nasıl? Dairesine gittim ve oradaydı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Looking for something. What? | Bir şey arıyordu. Neyi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
We didn't exactly exchange niceties. | Tam olarak nezaketlerimizi sunduğumuz söylenemez. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He got the jump on me. | Üzerime atladı. Dizlerimin üzerine çöktürdü. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Thought he was gonna kill me. | Beni öldüreceğini zannettim. Neden öldürmedi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Why don't you ask him when we find him? | Neden bunu onu bulduğumuz zaman sormuyoruz? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
So, what exactly are we doing here? | Burada tam olarak ne yapıyoruz peki? Beni neden buraya sürükledin? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm just taking your statement, that's all. | Sadece ifadeni alıyorum, hepsi bu. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Well, we could have done that in the hotel. | Bunu otelde de halledebilirdik. Buradaki ışıklandırma daha iyi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Hey, guys. | Selam beyler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Someone want to tell me what's going on here? | Biri bana burada neler döndüğünü anlatabilir mi? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Nothing, just having a conversation. | Hiçbir şey. Sadece muhabbet ediyoruz. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm just filling in Detective Cohen here | Bu geceki macera ile ilgili küçük detayları... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
on some of the details of tonight's adventure. | ...Dedektif Cohen'a anlatıyordum sadece. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Maybe you want to fill me in first. | Belki önce bana anlatmak istersin. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He's free to go, right? | Gidebilir öyle değil mi? Tabii ki. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Okay, you're telling me you can't ID any of them? | Pekâlâ, bana kimseyi tespit edemediğini mi söylüyorsun? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I was upside down, the car was totaled. | Tepetaklaktım, araba mahvolmuştu. Neden destek çağırmadın? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Because it was over before it started. | Çünkü çağırana kadar olan olurdu. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
They knew exactly where we were gonna be. | Tam olarak nerede olacağımızı biliyorlardı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The Ambassador is hosting 100 people | Büyükelçi bu akşam konsolosluk yemeğinde 100 kişiyi ağırlıyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Somebody's gonna ask about it, | Biri bu konu hakkında soru sorduğunda ona ne söyleyebilirim? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Well, unfortunately, uh, | Maalesef ki... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
it gets a little worse. | ...biraz daha garipleşecek. Harika. Nasıl? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
The picture the corrupted image that, uh | Resim, bozuk fotoğraf... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
of Emma Wilson and the suspect. | ...Emma Wilson ve şüphelinin olduğu. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I think Detective Cohen | Sanırım Dedektif Cohen o fotoğraftaki kişinin... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
in the picture. | ...ben olduğumu anladı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What do What do you mean? | Ne demek istiyorsun? Onunla o gece tanıştım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
And I walked with her through the city. | Şehri baştan aşağa dolaştık. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Okay, it was completely innocent. | Tamamem masumcaydı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I thought she might be connected to Yussef Khalid | Yussef Khalid ile bir bağlantısı olduğunu düşündüm, ve haklı da çıktım. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Lynn? Lynn. | Lynn? Lynn. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Oh, my God. Lynn, Lynn, Lynn, Lynn. | Aman Tanrım. Lynn, Lynn, Lynn, Lynn. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
There's something going on here. | Burada bir şeyler oluyor. Bana güvenmek zorundasın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Trust you? | Sana mı? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Personally? Professionally? | Kişisel olarak mı? Profesyonel olarak mı? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'm onto something. You know it. | Bir iş üzerindeyim. Bunu biliyorsun. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You have to tell Detective Cohen it was you in that picture. 1 | O fotoğraftakinin sen olduğunu Dedektif Cohen'e söylemek zorundasın. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
No, no. Before it goes too far. | Hayır, hayır. İşler daha da büyümeden önce. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I can't do that. | Yapamam. Nedenmiş o? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
'Cause he's not gonna let me | Dahil olduğumu düşünürse iki davada da çalışmama izin vermez. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Would you? | Sen verir miydin? Cohen'a ne söyleyeceksin? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Bunları laboratuvara götür. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
DNA ve parmak izi için. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Otelini kontrol ettim... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
...sabah saat 5'e kadar giriş yapmamış. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Ölüm saatinden sonra... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Onu üst kata almalı mıyız... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
...arama emri için? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Diplomotik dokunulmazlığı var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Ona yakın durup, güvenini kazanmam gerek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
|
Hey, partner, | Ortak, eski moda ayak işi yapmaya hazır mısın? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
What? I thought we'd go to | Ne? Mobese merkezine gidip... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
the CCTV center, see if they could pick up Khalid's trail. | ...Khalid'in bir izini yakalayabilir miyiz diye bakacağız sanıyordum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Sound like a plan? | Bir plan gibi duruyor mu? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I'll get my jacket. All right. | Ceketimi alayım. Pekâlâ. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Pastor Billingham wants to see you. | Rahip Billingham seni görmek istiyor. Faye... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Faye, what is going on here? | Faye, burada neler oluyor? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
That boy, | O çocuk... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
he looked just like Josh, but he wasn't him. | ...tıpkı Josh gibi görünüyor, ama o değil. 1 | Dig-1 | 2015 | ![]() |
"There is a way that seems right to a man. | 'Bir adama doğru görünen bir yol vardır.' | Dig-1 | 2015 | ![]() |
It's a sign post for us... | Bizim için bir kılavuz, öyle değil mi Debbie? | Dig-1 | 2015 | ![]() |
For the choices we make. | Yaptığımız seçimler. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Faye tells me... | Faye bana... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
that you have seen... | ...görmemen gereken şeyleri... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
I don't know what I saw, and I don't know what to think | Ne gördüğümü bilmiyorum ve gördüğüm şey... | Dig-1 | 2015 | ![]() |
about what I saw. | ...hakkında ne düşüneceğimi de bilmiyorum. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
These things aren't easy to explain. | Bazı şeyleri açıklamak kolay değildir. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
if there is still commitment to our mission. | ...bağlılık var mı anlamamız gerek. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
You see, I believe the Lord is testing both of us. | Gördüğün gibi, bence Lord her ikimizi de sınıyor. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Because we both need his forgiveness. | Çünkü ikimizin de onun bağışlamasına ihtiyacımız var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
Oh, my God. What happened to him? | Aman Tanrım. Ona ne oldu? Bugün 13 yaşında olacaktı. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
He would have been 13 today. | Yaşanan her şeyin bir sebebi vardır. Üstüne düşen bir görevin var. | Dig-1 | 2015 | ![]() |
One more day. | Bir gün daha. Bütün bunlardan kaçınılabilirdi. | Dig-1 | 2015 | ![]() |