Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 152683
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You'll be able to reach Degra in less than two days. | İki günden az bir zamanda Degra'ya ulaşabileceksiniz. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| You've made these modifications on your own ship? | Bu değişiklikleri kendi geminize yaptınız mı? | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Our plasma injectors are too old. They can't handle the stress. | Plazma enjektörlerimiz çok eski. Bu gerilimi taşıyamazlar. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| But your injectors are practically new. | Ama sizin enjektörleriniz yeni sayılır. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| You're still not convinced. | Hala ikna olmadınız. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| You've got to admit, it's a lot to accept. | Kabul etmelisin ki, hazmedilecek çok şey var. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| You need to start these modifications. | Bu değişikliklere başlamanız gerekiyor. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| I'm not comfortable doing that just yet. | Henüz bunu yapacak kadar tatmin olmadım. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Perhaps we should go to Sickbay. | Belki de revire gitmeliyiz. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Phlox can confirm our identity. | Phlox kimliklerimizi onaylayabilir. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| They are who they claim to be. | Onlar olduklarını iddia ettikleri kişiler. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Most of the young woman's ancestors were human, but there are also... | Genç kadının atalarının çoğu insan ama ayrıca... | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| chromosomes from three species I've never seen before. | daha önce görmediğim üç türden gelen kromozomu var. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| These genetic markers belong to you, Captain. | Bu genetik belirliyiciler size ait, Kaptan. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| She would appear to be your great granddaughter. | Torununuzun kızı gibi görünüyor. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| I've compared your genetic profile with Lorian's. | Genetik yapınızı Lorian'le karşılaştırdım. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| These base pair sequences could only have come from you. | Bu temel çift dizilim yalnızca sizden gelmiş olabilir. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| These chromosomes are human. | Bu kromozomlar insan. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| That's correct. They came from his father. | Bu doğru. Babasından geliyorlar. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Humans and Vulcans have never been able to reproduce. | İnsanlarla Vulkanların üreyebilmeleri asla mümkün olmamıştır. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| According to Lorian, I discovered, or rather, I will discover... | Lorian'a göre, ben keşfetmişim, yada daha doğrusu, insan ve Vulkan... | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| a method of successfully combining human and Vulcan genomes. | genomlarını başarılı bir şekilde birleştiren bir yöntem keşfedeceğim. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Commander Tucker. | Komutan Tucker. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| I've decided to proceed with Lorian's plan to modify our warp engines. | Lorian'ın planına göre ilerleyip warp motorlarının değiştirilmesine karar verdim. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Both ships have moved a safe distance from the nebula... | Kovaalans ile çatışmaktan kaçınmak için her iki gemide... | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| to avoid conflict with the Kovaalans. | nebuladan güvenli bir uzaklığa taşındı. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| It's the strangest thing. | Bu çok tuhaf. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| I look at you and I see my father. | Sana bakıyorum ve babamı görüyorum. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Right here, around the eyes. | Tam buranda, göz çevrende. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Now the ears, those are your mother's. | Kulaklar ise, onlar annenden. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Wait a minute, you smiled. | Dur bir dakika, sen gülümsedin. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| I wasn't raised with the same inhibitions most Vulcans have. | Çoğu Vulkan gibi kısıtlamalarla büyümedim. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| My human side has allowed me to find a balance between emotion and logic. | İnsan tarafım duygu ve mantık arasında denge bulmamı sağladı. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| I've even been known to tell a joke on occasion. | Hatta ortamlarda fıkra anlatmamla tanınır oldum. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Would you hand me the coil spanner? | Bobin anahtarını uzatır mısın? | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| I learned almost everything I know by studying your engineering logs. | Bildiğim hemen her şeyi mühendislik günlüklerini inceleyerek öğrendim. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Pretty dry reading. | Oldukça sıkıcı yazılar. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| I hope I gave you some hands on training as well. | Umarım biraz da uygulamalı eğitim vermişimdir. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| I'm sure you would have. | Eminim verirdin. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| You should reinitialise the start up routine before going to warp 6. | Warp 6 ya geçmeden önce çalıştırdığında yeniden başlatma işlemini yapmalısın. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| There's something you're not telling me. | Bana söylemediğin bir şeyler var. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| You died... | Sen öldün... | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| when I was 14. | ben 14 yaşındayken. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| I'm not sure we should be discussing your future. | Geleceğin hakkında konuşmamızın doğru olduğundan emin değilim. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| It couldn't have been easy growing up without the old man around. | Yanında bir baba olmadan büyümek kolay olmamıştır. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Sorry I wasn't there. | Yanında olamadığım için üzgünüm. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| You were a good father. | Sen iyi bir babaydın. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| It's strange being able to tell you that. | Bunu sana söyleyebilmek çok garip. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| We've doubled the efficiency of our atmosphere processors. | Atmosfer işlemcisinin verimliliğini iki katına çıkardık. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| We can give you those specs, too. Thanks. | Size şu görüşü de verebiliriz. Teşekkürler. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Starfleet will be glad to hear Enterprise was built to last. | Yıldız Filosu Atılgan'ın dayanıklı yapıldığını duymaktan mutlu olacaktır. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Wasn't that boy Denobulan? | O çocuk Denobulan değil miydi? | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Many of our crew are descendants of Phlox. | Mürettebatımızda Phlox'un bir çok torunu vardır. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| He and Amanda had nine children. | Onun ve Amanda'nın dokuz çocuğu oldu. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| You're not entirely human yourself. | Sende tam insan değilsin. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| My great grandmother was lkaaran. | Büyük büyük annem lkaarandı. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Was that... Your wife. | Yani o... Karınız. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Her name was Esilia. | Adı Esilia'ydı. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| You rescued her ship from an anomaly field. | Gemisini bir anomali alanından kurtarmıştınız. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| You know, finding your ship explains a few things. | Biliyormusun, geminizi bulmak birkaç şeyi açıklıyor. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| When the Xindi took me prisoner... | Xindi beni esir aldığında... | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| they asked me one question over and over. | bana defalarca bir soru sordular. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| They wanted to know how many ships Starfleet had in the Expanse. | Yıldız Filosunun alanda kaç gemisinin olduğunu bilmek istiyorlardı. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| I'm sure they've picked us up on their sensors more than once. | Eminim algılayıcılarında bir kaç kez bizi yakalamışlardır. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| I thought we were going to the Bridge. | Köprüye gittiğimizi sanıyordum. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| There's someone who'd like to see you first. | Daha önce sizi görmek isteyen biri var. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Living with humans for so long has changed you. | İnsanlarla bu kadar uzun yaşamak seni değiştirmiş. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| They didn't tell me you were still aboard. | Hala gemide olduğunu söylemediler. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| You mean "still alive." | "Hala yaşadığını" demek istiyorsun. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| How's Trip? | Trip nasıl? | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| If you'd like, I'll have him come by and say hello. | Eğer istersen, gelip bir merhaba demesini söylerim. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| That might be awkward. | Bu uygun kaçmayabilir. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| There's so much I want to ask you. | Sana sormak istediğim çok şey var. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| I wish we had time to get reacquainted. | Keşke tekrar tanışacak zamanımız olsaydı. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| You must give this to your Science Officer. | Bunu bilim subayına vermelisin. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| She'll know what it means. | O ne anlama geldiğini anlayacaktır. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Two. A boy and a girl... | İki. bir kız bir oğlan... | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Toru and Yoshiko. | Toru ve Yoshiko. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Who's the father? I don't know. | Babaları kim? Bilmiyorum. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| It was probably in their database, but I didn't look it up. | Büyük olasılıkla veri tabanlarında vardır, ama aramadım. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Why not? You've got to be curious. | Neden peki? Merak ediyor olmalısın. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Some things are better left a mystery. | Bazı şeylerin gizemli kalması daha iyi. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| How about you? Did you get married? | Peki ya sen? Evlenmiş misin? | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Corporal McKenzie. A MACO. | Onbaşı McKenzie'yle. Bir Komandoyla. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| We talked after a training session once. | Bir kez antrenmandan sonra konuşmuştuk. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Yeah? You should ask her out. | Ya? Ona çıkma teklif etmelisin. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Is this taken? Please. | Oturabilir miyim? Lütfen. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| So, Lieutenant, who'd you end up with? | Ya siz, Teğmen, sizinki kiminle sonuçlanmış? | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| On the other Enterprise. | Diğer Atılgan'dan. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Did you get married, have kids? | Evlendiniz mi, çocuk var mı? | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Actually, I didn't. | Aslında, evlenmemişim. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Apparently the Reed family line came to a rather... | Görünüşe göre Reed ailesinin soyu hayli kaba bir şekilde... | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| unceremonious end. | sona ermiş. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| You'd think on a ship quite this size I would have been able to find someone. | Bu büyüklükteki bir gemide birini bulmamın mümkün olduğunu düşünüyorsunuz. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| Women only make up a third of the crew. | Kadınlar mürettebatın sadece üçte birini oluşturuyor. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| There were bound to be a few bachelors left over. | Geride birkaç bekar kalmak zorunda. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| And it would appear I'm going to be one of them. | Ve onlardan biri ben olacağım gibi görünüyor. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| I'm on duty in a few minutes. Me, too. | Birkaç dakika sonra iş başı yapacağım. Ben de. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| See you later, sir. | Görüşürüz, efendim. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 | |
| This seat's available. | Burası boş. | Star Trek: Enterprise E²-1 | 2004 |