Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 152097
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Is everything all right, Miss Jacks? | Her şey yolunda mı Bayan Jacks? | Speedway-1 | 1968 | |
| Did you and Steve reach a nice, fair, liberal allowance? | Steve'le adil, olumlu ve esnek bir tahsisat üzerinde anlaştınız mı? | Speedway-1 | 1968 | |
| Somewhere in there there's room for an answer. | Bunun bir yanıtı olmalı. | Speedway-1 | 1968 | |
| Your allowance will be $50 a week. | Tahsisatınız haftada 50 dolar olacak. | Speedway-1 | 1968 | |
| That's the wrong answer! | Ama bu yanlış yanıt! | Speedway-1 | 1968 | |
| Boy, did you ever fix it! | Tanrım, her şeyi batırdın! | Speedway-1 | 1968 | |
| Do you know what my allowance is gonna be? | Tahsisatımdan haberin var mı? | Speedway-1 | 1968 | |
| No, but mine is $100 a week. | Hayır, ama benimki haftada 100 dolar. | Speedway-1 | 1968 | |
| We can't live on $150 a week. | Haftada 150 dolarla idare edemeyiz. | Speedway-1 | 1968 | |
| You've gotta talk to her. | Onunla konuşmalısın. | Speedway-1 | 1968 | |
| I wouldn't ask that iceberg for anything even if... | O buzdağından hiçbir şey istemem, hatta... | Speedway-1 | 1968 | |
| If we were dead broke? Yeah. | İflas etsek bile mi? Evet. | Speedway-1 | 1968 | |
| We're dead broke. | İflas ettik. | Speedway-1 | 1968 | |
| What happened to the money you were supposed to be holding? | Kenara ayırman gereken paraya ne oldu? | Speedway-1 | 1968 | |
| We should have a few thousand. | Birkaç bin dolarımız olmalı. | Speedway-1 | 1968 | |
| There were expenses. What else? | Ama masraflar vardı. Başka? | Speedway-1 | 1968 | |
| Presents. Go on. | Hediyeler. Devam et. | Speedway-1 | 1968 | |
| Phone calls! Lots of phone calls. | Telefon konuşmaları! Yüzlerce telefon konuşması. | Speedway-1 | 1968 | |
| Is this Donford? No, I'm not in right now. | Donford'la mı konuşuyorum? Hayır, ben evde değilim. | Speedway-1 | 1968 | |
| I know it's you. This is Tillman. | Sen olduğunu biliyorum. Ben Tillman. | Speedway-1 | 1968 | |
| No, you're not. Your horse didn't come in again. | Sevinme. Atın yine kazanamadı. | Speedway-1 | 1968 | |
| You better pay the bread. I'm getting tired of carrying you on the books. | Borcunu ödesen iyi olur. Sana kredi açmaktan bıktım. | Speedway-1 | 1968 | |
| I'll see if I can't try and squeeze you in on Saturday. | Cumartesi seni görmeye çalışırım. | Speedway-1 | 1968 | |
| Saturday's as far as we go. | Cumartesi son şansın. | Speedway-1 | 1968 | |
| Goodbye, baby. | Güle güle bebeğim. | Speedway-1 | 1968 | |
| What room did you say Miss Jacks was in? | Bayan Jacks hangi odada demiştin? | Speedway-1 | 1968 | |
| 1210. You're right! | 1210. Doğru! | Speedway-1 | 1968 | |
| Yes? Hi, remember me? I'm Kenny. | Kim o? Selam, beni hatırladın mı? Ben Kenny. | Speedway-1 | 1968 | |
| May I come in, please? | Girebilir miyim? | Speedway-1 | 1968 | |
| American Beauty roses for an American beauty. | Amerikan Güzeline bir demet gül. | Speedway-1 | 1968 | |
| No. The roses are yours, to have and to hold. No strings attached. | Hayır. Güller senin. Karşılık beklemiyorum. | Speedway-1 | 1968 | |
| No, thank you very much. You have them and keep them. Good night. | Hayır, teşekkür ederim. Senin olsun. İyi geceler. | Speedway-1 | 1968 | |
| There is one thing we might discuss. You see, it concerns... | Konuşmamız gereken bir şey var. Konu... | Speedway-1 | 1968 | |
| You tell Mr. Grayson... | Bay Grayson'a... | Speedway-1 | 1968 | |
| that I'm not empowered to make any changes... | devletle yaptığı anlaşmada değişiklik yapmaya... | Speedway-1 | 1968 | |
| in his arrangements with the government. | yetkim olmadığını söyle. | Speedway-1 | 1968 | |
| And even if I were, I wouldn't. Mr. Grayson did not send me. | Yetkim olsa bile yapmazdım. Beni Grayson göndermedi. | Speedway-1 | 1968 | |
| He doesn't send me, either. | Beni de o göndermedi. | Speedway-1 | 1968 | |
| He doesn't even know that I came here. | Buraya geldiğimden haberi yok. | Speedway-1 | 1968 | |
| I'm here on an errand of mercy on his behalf. | Onun adına merhamet dilemeye geldim. | Speedway-1 | 1968 | |
| How much? Well, I'm embarrassed for him. | Ne kadar? Onun adına utanıyorum. | Speedway-1 | 1968 | |
| Embarrassed for how much? | Ne kadar dedim? | Speedway-1 | 1968 | |
| About $7,500 worth. | Yaklaşık 7500 dolar. | Speedway-1 | 1968 | |
| If you could just give me back the check he gave you... | Sana verdiği şu çeki bana geri verebilirsen... | Speedway-1 | 1968 | |
| Out. Please. | Dışarı. Lütfen. | Speedway-1 | 1968 | |
| Don't blame him. Blame me. Some men are weaker than others. | Onu suçlama. Beni suçla. Bazıları diğerlerinden daha zayıftır. | Speedway-1 | 1968 | |
| Out! Don't bother showing me out the door. | Dışarı! Kapıyı göstermeye zahmet etme. | Speedway-1 | 1968 | |
| I'll use the window. | Pencereden çıkacağım. | Speedway-1 | 1968 | |
| May I open it for you? You're very polite. | Senin için açabilir miyim? Çok kibarsın. | Speedway-1 | 1968 | |
| I don't jump out of windows unless they're in the basement. | Giriş katı değilse camdan atlamam. | Speedway-1 | 1968 | |
| Mr. Grayson. Yes? | Bay Grayson. Efendim? | Speedway-1 | 1968 | |
| Here are your flowers. Well, thank you. | Çiçekler sizin. Teşekkür ederim. | Speedway-1 | 1968 | |
| Your allowance check will be $64.50. | Tahsisat çekiniz 64 dolar 50 sent oldu. | Speedway-1 | 1968 | |
| Wait a minute. I thought it was supposed to be $100. | Bir dakika. 100 dolar olması gerekmiyor mu? | Speedway-1 | 1968 | |
| What has he got to do with my allowance? | Çiçekçinin tahsisatımla ne ilgisi var? | Speedway-1 | 1968 | |
| The flowers were charged to your account. $35.50. | Çiçekler hesabınıza 35 dolar 50 sent olarak yazıldı. | Speedway-1 | 1968 | |
| Now, $35.50 from $100... | 100 dolardan 35 dolar 50 sent düşünce... | Speedway-1 | 1968 | |
| leaves $64.50. | 64 dolar 50 sent kalıyor. | Speedway-1 | 1968 | |
| I wouldn't send you flowers... | Dünyada bir tek sen kalsan... | Speedway-1 | 1968 | |
| if you were the last person on earth. I have some advice for you. | yine de sana çiçek göndermem. Size bir öğüdüm var. | Speedway-1 | 1968 | |
| Lf you're trying to trick me... What do you mean, trick you? | Beni atlatmaya kalkarsanız... Seni atlatmak da ne demek? | Speedway-1 | 1968 | |
| You know what I mean. No, I don't know. | Ne demek istediğimi biliyorsunuz. Hayır, bilmiyorum. | Speedway-1 | 1968 | |
| Furthermore, I've had just about enough. | Yeteri kadar tolerans gösterdim. | Speedway-1 | 1968 | |
| My dinner! | Yemek! | Speedway-1 | 1968 | |
| No, Steve won't make a move without first asking for my advice. | Steve bana sormadan hiçbir şey yapmaz. | Speedway-1 | 1968 | |
| I leave nothing to chance. | Hiçbir şeyi şansa bırakmam. | Speedway-1 | 1968 | |
| First, I analyze the wind... | Önce rüzgarı... | Speedway-1 | 1968 | |
| then the time of day... | sonra saati... | Speedway-1 | 1968 | |
| and then the angle of the track. | sonra yolun eğimini analiz ederim. | Speedway-1 | 1968 | |
| Then I sit down with Steve, and we have a nice long talk. | Ardından Steve'le oturup uzun uzun konuşuruz. | Speedway-1 | 1968 | |
| I tell him exactly the way I want him to drive. | Nasıl sürmesi gerektiğini söylerim. | Speedway-1 | 1968 | |
| No, we don't win by chance. | Hayır, kazanmamız tesadüf değil. | Speedway-1 | 1968 | |
| The whole thing is psychological. | Her şey psikolojik. | Speedway-1 | 1968 | |
| what do you say we go someplace just a little more private? | daha sessiz bir yere gidelim mi? | Speedway-1 | 1968 | |
| I want to talk to you, Donford. Donford? There must be some mistake. | Seninle konuşmak istiyorum Donford. Donford mu? Bir yanlışlık olmalı. | Speedway-1 | 1968 | |
| That's not my name! Yes, it is! | Ben Donford değilim. Hayır, sen Donford'sun. | Speedway-1 | 1968 | |
| If you don't get the bread before Saturday, I'll beat your brains out. | Parayı cumartesiden önce getirmezsen beynini dağıtırım. | Speedway-1 | 1968 | |
| You understand that? Yes. | Anladın mı? Evet. | Speedway-1 | 1968 | |
| I understand. Saturday. | Anladım. Cumartesi. | Speedway-1 | 1968 | |
| Ellie, what are you doing here? | Ellie, burada ne yapıyorsun? | Speedway-1 | 1968 | |
| I know you didn't want us thrown out of our station wagon. | Steyşın vagondan atılmamızı istemediğini biliyorum. | Speedway-1 | 1968 | |
| Who threw you out of your station wagon? | Sizi steyşın vagonunuzdan kim attı? | Speedway-1 | 1968 | |
| Sorry to break in on you this way, Mr. Grayson. | Haber vermeden geldiğimiz için özür dilerim Bay Grayson. | Speedway-1 | 1968 | |
| What's this about being thrown out? They repossessed it, Mr. Grayson. | Dışarı atılma hikayesi de nedir? Vagonu geri aldılar Bay Grayson. | Speedway-1 | 1968 | |
| Terrible shock. | Şok olduk. | Speedway-1 | 1968 | |
| Repossessed it? That's impossible. | Geri mi aldılar? Bu mümkün değil. | Speedway-1 | 1968 | |
| They had a paper. All legal and everything. | Ellerinde yasal belge vardı. Her şey kuralına uygundu. | Speedway-1 | 1968 | |
| Yes, Pop? | Efendim baba? | Speedway-1 | 1968 | |
| Would you put the other girls to bed, honey? | Kızları yatağa yatırır mısın tatlım? | Speedway-1 | 1968 | |
| Put them on the couch. That will be fine. | Divana yatır. Çok iyi olur. | Speedway-1 | 1968 | |
| This whole thing is ridiculous. | Her şey çok saçma. | Speedway-1 | 1968 | |
| I gave Kenny the money to pay cash for it. | Ödeme yapması için Kenny'ye para verdim. | Speedway-1 | 1968 | |
| I'm sure you did. | Verdiğinize eminim. | Speedway-1 | 1968 | |
| I guess it's not so ridiculous after all. | Galiba mantıklı bir açıklaması var. | Speedway-1 | 1968 | |
| I hope you don't mind, but it's way past the girls' bedtime. | Kusura bakmazsan, kızların uyku saati geçti. | Speedway-1 | 1968 | |
| The bedroom is right back there. Good. Thank you. | Yatak odası arkada. Güzel. Teşekkür ederim. | Speedway-1 | 1968 | |
| I'll get you some milk later, honey. | Sütünüzü sonra getireceğim tatlım. | Speedway-1 | 1968 | |
| Pardon me. Sure. | İzninle. Elbette. | Speedway-1 | 1968 | |
| I see we have visitors. | Bakıyorum misafirlerimiz var. | Speedway-1 | 1968 | |
| You'll excuse me if I go to bed. Hold it. It's occupied. | İzninle yatacağım. Dur bakalım. Orası dolu. | Speedway-1 | 1968 |