Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14983
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Especially as most of my family have got ginger kids. | Bizim ailede genelde herkesin kızıl çocukları olduğu için... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Ain't got nothing against ginger people, it's just... | Kızıllara karşı bir şeyim yok tabii ama... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
there is a lot of prejudice against them in society, | ...toplumda bir hayli önyargı var kızıllara karşı... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
do you know what I mean? | ...anlatabiliyor muyum? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
You know, er... | Mesela... Beyazların ve siyahların farklı oluşuyla ilgili tüm o saçmalıklar falan... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
and all that? Bullshit, innit? | Büyük saçmalık, değil mi? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
I mean, we all create the same semen. | Yani, sonuçta hepimiz aynı spermi yaratıyoruz. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, that is true, technically. | Teknik olarak, öyle tabii. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
I produce a beaker load a week, mate. | Ben haftada bir beher dolusu üretiyorum, kardeşim. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Blacks and whites unite. Nnn... | Siyahlar ve beyazlar, birleşin. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
And Chinkies. | Ve bir de Çinliler. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
This is where he is, look. | Bak, buradaymış | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Douglas! | Douglas! | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Meet Deon. | Deon'la tanışın. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
He's started working here community service work. | Kamu hizmeti için burada çalışmaya başladı. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
This is Douglas. He's the caretaker and he fixes stuff. | Bu da Douglas. Hadememiz, her şeyi tamir edebilir. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
What are you fixing? | Ne tamir ediyorsun? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
DVD. DVD's got stuck. | DVD'yi. DVD sıkışmış. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
He does all that, don't ya? | Bu tarz şeyler yapıyor işte, değil mi? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Do it all, yeah. What else do you do? | Evet, her şeyi yapıyorum. Başka ne yapıyorsun? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Do it all, yeah. Whatever needs doing. Yeah. | Her şeyi işte. Neyin yapılması gerekiyorsa. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
It's my job description if it needs doing, do it. | İş tanımım bu. Yapılması gerekiyorsa, yap. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
You... you don't live in here, do you? | Sen... Burada yaşamıyorsun, değil mi? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
I spend most of my time in here, yeah, if I can. Why? | Vaktimin çoğunu burada geçiriyorum olabildiğince, niye ki? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
What, what...? No, it's cool, man, it's just... | Ne var, söyle? Yok bir şey ya, sadece... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
different world for me I'm used to, like, | ...benim için çok farklı bir dünya. Ben böyle... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
being on stages, doing my rap and all of that. | ...sahnelerde falan olmaya, rap yapmaya alışığım. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
But that doesn't get all the problems sorted in the world, does it, standing on stage? | Öyle sahnede durmak dünyanın problemlerini çözmüyor ama sonuçta, değil mi? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
No, bruv, you can change the world with lyrics. | Hayır, adamım, şarkı sözleri dünyayı değiştirebilir. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
No, you can't. No, you can, man. | Hayır, değiştiremez. Evet, değiştirebilir, adamım. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
What... what song, what lyrics changed the world? | Hangi şarkı, hangi şarkı sözü değiştirmiş acaba dünyayı? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Do the lyrics. Do some lyrics. | Söyle hadi, söyle bir şarkı. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Er, all right... The lesson is incession. | Peki, tamam. Dersimiz yürüyüş. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
You want to do a white man's oppression? | Beyaz adamın zulmüne mi katlanmak istiyorsun? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Click, click, bang! My suggestion... | Benim önerim... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
What's all that about? No, not... | Ne anlatıyor şimdi bu? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
I didn't hear any of that, I don't know what you were going on about. | Hiç duymadım ben böyle bir şey. Ne anlatmaya çalışıyorsun anlamadım. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
I was just, you know... | Ben, işte, yani... Neil Diamond'ın 'I Am... I Said' şarkısını bilir misin? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
He says there's too many singers, don't you? | Gereğinden fazla şarkıcı olduğunu söyler. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
There's too many! Yeah, but I'm not like... | Gereğinden fazla! Eve ama ben öyle... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
no one else, do you get me? | ...herkes gibi değilim, anlıyor musun? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Everybody says that, though. | Herkes öyle söyler neticede. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
That's what everybody says on X Factor, Britain's Got Talent. | X Factor'e Yetenek Sizsiniz'e katılanlar da aynı şeyi söylüyor. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
"I'm different." No, you're not you're the same | "Ben farklıyım." Hayır, değilsin. Sen de... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
as the other knobhead who was just on. Get a trade. | ...az önce çıkan sik kafalılarla aynısın. Git düzgün bir işe gir yahu. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Makes me laugh. | Gülesim geliyor. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
They send them here as punishment. Hilarious, isn't it? | Adamları buraya ceza olarak gönderiyorlar. Çok matrak, değil mi? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
He does something wrong and they send them here. | Adam yanlış bir şey yapıyor ve buraya gönderiyorlar. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
What have I done? I've been here ten years. | Benim suçum ne peki? 10 yıldır buradayım be. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Why are you here? | Sen niye buradasın? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
It's cos of the racism inherent in society, isn't it? | Topluma miras kalmış ırkçılık yüzünden. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Is it? No... | Öyle mi? Sanmıyorum. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
The police followed me through a shopping centre | Polis beni bir alışveriş merkezinde kovalayıp... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
and arrested me for stealing some trainers. | ...ayakkabı çaldığım için tutukladı. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
What, and you hadn't stolen the trainers? | Tamam, sen de ayakkabıları çalmamış mıydın? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
That's neither here nor there | Onun konumuzla ilgisi yok. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
if they weren't following I wouldn't have been arrested, would I? | Sonuçta beni kovalamasalardı tutuklanmayacaktım, değil mi? Hayır. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
But did you steal the trainers? | Ayakkabıları çaldın mı peki? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
They followed me assuming that I would steal something | Beni kovaladılar çünkü siyah olduğum için bir şey çalacağımı varsaydılar. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
And then you stole the trainers? | Sen de ayakkabıları çaldın? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
We all make mistakes. | Hatasız kul olmaz. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
You're nice, though, anyway. | İyi bir insansın ama yine de. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Joan says sometimes good people do bad things | Joan der ki "Bazen iyi insanlar kötü şeyler yapabilirler... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
so give 'em a second chance. | ...o yüzden onlara ikinci bir şans verin." | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Wait, who is Joan? | Bir dakika, Joan kimdi? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Old lady what lived here. | Eskiden burada yaşayan yaşlı bir hanım. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
She was wise cos she lived a long time | Bilge biriydi çünkü uzun bir hayat yaşamıştı... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
so she knew lots of stuff, and she told me it. | ...o yüzden çok şey biliyordu ve bana bunları anlatırdı. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
And it upsets me just thinking about her | Ve onu düşünmek bile beni üzüyor... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
because I... I loved her so much. | ...çünkü ben... Onu çok severdim. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Sorry, bruv. | Üzüldüm be, adamım. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
I knew you was nice. | İyi biri olduğunu biliyordum. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Curly. | Kıvırcıkmış. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Yeah. Yeah, I'm black. | E siyahım sonuçta. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
I loves Deon. He's a rapper, | Ben Deon'u seviyor. Rap yapıyor,... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
probably on Top of the Pops or something, you know? | ...herhalde televizyondaki programlara çıkmıştır. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
He made a mistake where he took some trainers | Bir ayakkabıyı alırken bir hata yapmış... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
cos he didn't have any money and he wanted them, | ...çünkü almak istemiş ama hiç parası yokmuş. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
like, Ј100 or something, but he won't do it again. | 100 pound mu neymiş. Bir daha yapmayacak ama. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
I said, "Do you want my trainers?" | Ben de "Benim ayakkabılarımı ister misin?" dedim. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
He went "No, you're all right, bruv" and that's the way he talks. | O da "Hayır, sağ ol, adamım" dedi, bu şekilde konuşuyor çünkü. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
When he's a pop star he can have all the trainers he wants anyway. | İleride bir pop star olduğunda istediği kadar ayakkabı alabilir nasıl olsa. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
So... why are you in here, then? | Sen niye buradasın bakalım? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Nicked some shoes. | Ayakkabı aşırdım. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Shut up. I nick shoes! | Yok artık! E ben de ayakkabı aşırıyorum! | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Well, no, I did nick shoes. | Yani bir kez aşırmıştım. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, you responsible now, yeah? | Artık sorumluluk sahibisin, değil mi? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Well, things to do. | Yapılacak işler var tabii. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
So, is that like your uniform then? | Bu senin üniforman gibi bir şey mi şimdi? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, keeps your clothes clean. | Evet, kıyafetleri temiz tutuyor. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
No, it's cool like, you know. You look kind of look like a nurse. | Evet, yani, güzelmiş. Hemşire gibi falan görünüyorsun. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
But not... Not NHS, you know what I'm saying? | Ama öyle devletin hemşireleri gibi değil. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Like BUPA, do you know what I mean? | Özel sektör hemşireleri gibi. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Like, I picture you, like, coming into like a plush room, | Seni böyle, tüylü konforlu bir odada, üzümlerle falan hayal edebiliyorum mesela. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
Sky Sports, you get me? | Spor kanalı açık falan... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
So was you, like, in the riots and that? | Ayaklanmalara falan katılmış mıydın? | Derek-1 | 2012 | ![]() |
I was masked up, you wouldn't recognise me, | Maskeli falandım, beni tanıyamazdın... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
do you know what I mean, but? 'He's nice, yeah he's good.' | ...anlatabiliyor muyum? İyi birisi, evet. | Derek-1 | 2012 | ![]() |
He's got a lot of front, but, you know, | ...şekil falan ona göre ama... | Derek-1 | 2012 | ![]() |
he's about as gangster as Elmo, | ...Elmo ne kadar gangsterse o da o kadar gangster... | Derek-1 | 2012 | ![]() |