• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 149192

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
I cannot talk about this right now. Can we talk about it later? Bu konuyla ilgili şimdi konuşmak istemiyorum. Daha sonra konuşabilir miyiz? Bu konuda şu an konuşamam. Daha sonra konuşabilir miyiz? Shutter-3 2008 info-icon
Okay? Later. Sorry, everybody. Tamam, sonra konuşuruz. Herkesden özür dilerim. Tamam mı? Sonra. Üzgünüm millet. Shutter-3 2008 info-icon
T.G.K. T.G.K. Shutter-3 2008 info-icon
Do you guys have a a Polaroid camera that I could borrow? Ödünç alabileceğim Polaroid kamera var mı acaba? Ödünç alabileceğim şip şak fotoğraf makinesi olan biri var mı? Shutter-3 2008 info-icon
See you tomorrow at 8:00. Yarın sabah 8'de görüşürüz. Yarın 8.00'da görüşürüz. Shutter-3 2008 info-icon
See you tomorrow. Thanks for your help today. My pleasure. Yarın görüşürüz. Yardımcı olduğun için teşekkürler. Benim için zevkti. Yarın görüşürüz. Bugünkü yardımın için teşekkürler. Zevkti. Shutter-3 2008 info-icon
Hey, I�m still in here! Hey, ben hala burdayım! Hey, ben hala içerideyim! Shutter-3 2008 info-icon
Hello! Merhaba! Hey! Shutter-3 2008 info-icon
Jane? Is that you? Jane? Sen misin? Shutter-3 2008 info-icon
Shit. Kahretsin. Lanet olası. Shutter-3 2008 info-icon
Look, this isn�t funny anymore! Turn on the lights. Bak, Hiç eğlenceli değil! Işıkları açar mısın. Bakın, tadı kaçmaya başladı! Işıkları açın. Shutter-3 2008 info-icon
Who�s there? Who�s there? Kim var orada? Kim var orada? Shutter-3 2008 info-icon
You know who she is. Kim olduğunu biliyorum. Kızı tanıyorsun. Shutter-3 2008 info-icon
Megumi was a translator. Megumi çevirmendi. Shutter-3 2008 info-icon
Good. Excuse me, miss. Güzel. Pardon, hanfendi... Güzel. Affedersiniz, bayan. Shutter-3 2008 info-icon
Could you come forward a little bit andjust tuck in? All right. Biraz daha öne çıkabilir misiniz? Tamam. İleri çıkıp biraz sıkışır mısınız? Tamam. Shutter-3 2008 info-icon
I don�t think she�d ever had a serious relationship before. Önceleri ilişkimizin bu seviyeye geleceğini düşünmemiştim. Daha önce ciddi bir ilişkisinin olduğunu sanmıyorum. Shutter-3 2008 info-icon
Me, us, herjob Ben, biz, onun işi... Shutter-3 2008 info-icon
they meant freedom from her home life. ev hayatı onu sıkmıştı. Birlikte olduğumuzda özgürdü. ...ev hayatında özgürlük anlamına geliyordu. Shutter-3 2008 info-icon
Her father was very traditional. He didn�t approve. Gelenekçi bir babası vardı. İlişkimizi onaylamadı. Babası geleneklerine göreneklerine çok bağlıydı. Onay vermiyordu. Shutter-3 2008 info-icon
This is for you. She wanted to spend more and more time at my place. Bu senin için. O daha çok benim evimde zaman geçirmek istiyordu. Bu sana. Evimde daha fazla vakit geçirmek istiyordu. Shutter-3 2008 info-icon
Oh, my God. You really shouldn�t have done this. Aman Tanrım. Buna gerçekten gerek yoktu. Aman Tanrım. Bunu satın almış olamazsın. Shutter-3 2008 info-icon
Her father died suddenly. He�d been sick for a while. Babası aniden öldü. Zaten uzunca bir zamandırda hastaydı. Babası aniden vefat etti. Bir süredir hasta idi. Shutter-3 2008 info-icon
After that, she was different. Needy. Ben. Sonra değişti. Daha fazlasını istemey başladı. Ben. Ondan sonra değişti. Zavallı duruma düştü. Ben. Shutter-3 2008 info-icon
I knew she was suffering, but there was nothing I could do. Acı içindeydi, onun için birşey yapamıyordum. Acı çektiğini biliyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu. Shutter-3 2008 info-icon
I just wasn�t falling in love with her. She sensed it. Ona olan sevgim kayboldu. Bunu anladı. Ona âşık değildim. Bunu hissediyordu. Shutter-3 2008 info-icon
It only made her more intense, obsessive. Ben. O çaresizlik içerisinde daha saplantılı bir hale gelmişti. Bu onu yalnızca daha da geriyor, saplantılı hale getiriyordu. Ben. Shutter-3 2008 info-icon
Maybe I didn�t understand what our relationship meant to her... Belki ben onun bana olan tutkusunu anlayamamışımdır... Belki de ilişkimizin onun için ne demek olduğunu,... Shutter-3 2008 info-icon
how much it cost her. artık çok ağır gelmeye başlamıştı. ...değerini anlamamıştım. Shutter-3 2008 info-icon
She was dangerous,Jane. She was going to hurt someone herself. O çok tehlikeli olmaya başlamıştı Jane. Kendine yada başkasına zarar verebilirdi. O tehlikeliydi, Jane. Kendine ya da başka birine zarar verecekti. Shutter-3 2008 info-icon
Don�t leave me! Put that Put it down! Beni bırakma! Yapma! Beni bırakma! At şunu...at şunu! Shutter-3 2008 info-icon
This has got to stop. It has to stop. No! Durmalısın. Dur artık. Hayır! Durman gerekiyor. Durman gerekiyor. Hayır! Shutter-3 2008 info-icon
I can�t do this anymore. Artık fazla geliyor... Buna artık dayanamıyorum. Shutter-3 2008 info-icon
She wouldn�t listen to me. Beni dinlemiyordu. Shutter-3 2008 info-icon
She wouldn�t leave me alone. Artık her zaman benimleydi... Beni yalnız bırakmıyordu. Shutter-3 2008 info-icon
She followed me everywhere. Heryerde beni takip ediyordu. Gittiğim her yerde beni takip ediyordu. Shutter-3 2008 info-icon
Bruno and Adam said they�d talk to her. And? Bruno ve Adam'dan onunla konuşmasını istedim. Ve? Bruno ve Adam onunla konuşacağını söylediler. Eee? Shutter-3 2008 info-icon
And they told her to stop, that it was over. ...ve ona durmasını, herşeyin bittiğini söylediler. Ona durmasını, buna son vermesini söylediler. Shutter-3 2008 info-icon
That it was over, that she was making a fool of herself. Herşey bitti. Ama o kendini aptal yerine konmuş gibi hissetti. Son vermesini, ki kendini küçük düşürüyordu. Shutter-3 2008 info-icon
After that, I never saw her again. Sonra onu bir daha görmedim. Ondan sonra onu bir daha görmedim. Shutter-3 2008 info-icon
You just pushed her away. Onu kendinden uzaklaştırdın. Onu def etmişsin. Shutter-3 2008 info-icon
Janie, look, I know I didn�t handle this well. But what was she doing there? Janie bak, biliyorum doğrusu bu değildi. Orada ne işi vardı? Janie bak, iyi etmediğimi biliyorum. Ama orada ne işi vardı? Shutter-3 2008 info-icon
Why was she on that road? I don�t know. Neden yoldaydı? Bilmiyorum. Neden yoldaydı? Bilmiyorum. Shutter-3 2008 info-icon
I don�t know. She must have been following me. Bilmiyorum. Belki beni takip etmiştir. Bilmiyorum. Beni takip ediyor olmalıydı. Shutter-3 2008 info-icon
I know I should�ve told you... Biliyorum bunları sana anlatmalıydım... Biliyorum sana anlatmalıydım... Shutter-3 2008 info-icon
but that�s just not the easiest thing to tell your new wife. fakat yeni evlenmiştik bunları sana nasıl anlatabilirdim. ...ama yeni karına bunu anlatmak o kadar kolay değil. Shutter-3 2008 info-icon
But now, Christ, this whole thing Ama şimdi, Tanrım, herşeyi biliyorsun. Ama şimdi, Tanrım, her şey... Shutter-3 2008 info-icon
It�s just so crazy. O delirmişti. ...çok karışık. Shutter-3 2008 info-icon
Maybe we should get out of here. Belkide buradan gitmeliyiz... Belki de buradan gitmeliyiz. Shutter-3 2008 info-icon
Just go back to New York. What do you think? New York'a dönmeliyiz. Ne düşünüyorsun? Hemen New York'a dönelim. Ne dersin? Shutter-3 2008 info-icon
Really? Well, what about the shoot? Gerçekten? Peki ya işin? Ciddi misin? Ya çekimler? Shutter-3 2008 info-icon
Screw the job. I can get another job. İşi boşver. Başka bir iş bulurum. İşi boş ver. Başka bir iş bulabilirim. Shutter-3 2008 info-icon
But I will not risk you. Seni riske atamam. Ama seni tehlikeye atmam. Shutter-3 2008 info-icon
Hello? Hey, man, am I waking you? Merhaba? Hey, uyandırdım mı? Alo? Dostum, uyandırdım mı? Shutter-3 2008 info-icon
No, no. I�m just watching TV. Hayır,hayır. Televizyon izliyordum. Hayır, hayır. TV seyrediyorum. Shutter-3 2008 info-icon
What�s goin� on? I�ve been thinking about Megumi. Neler oluyor? Megumi hakkında. Ne oldu? Megumi'yi düşünüyordum. Shutter-3 2008 info-icon
You know what ever happened to her? Ona ne olduğunu biliyor musun? Shutter-3 2008 info-icon
You know, it�s funny. I saw her the other day. Yakında gördüm onu oldukça keyifliydi. Garip. Geçen gün gördüm onu. Shutter-3 2008 info-icon
Yeah. What did she say? Evet. Ne söyledi? Evet. Ne dedi? Shutter-3 2008 info-icon
Nothing. She was just on the street. Hiçbirşey. Sadece sokakta yürüyordu. Bir şey demedi. Sokaktaydı. Shutter-3 2008 info-icon
She was pointing at me, and I just went the other way. Bana baktı ve yürüyüp gitti. Bana doğru geliyordu ben de diğer tarafa gittim. Shutter-3 2008 info-icon
She kind of creeps me out, man. Aslında beni biraz ürpertti. Adeta beni korkuttu, dostum. Shutter-3 2008 info-icon
But you were absolutely certain it was her. Yeah. O olduğundan eminsin değilmi. Evet. Ama kesinlikle o olduğuna emin miydin? Evet. Shutter-3 2008 info-icon
Uh, it�s nobody, hon. I�ll be right there. Hiçkimseyle tatlım. Birazdan geliyorum. Kimse, hayatım. Hemen geliyorum. Shutter-3 2008 info-icon
Bruno, I�m sorry, man. Can I call you in the morning? Bruno rahatsız ettiğim için üzgünüm. Yarın sabah görüşebilir miyiz? Bruno, özür dilerim, dostum. Seni sabah arayabilir miyim? Shutter-3 2008 info-icon
If I�d have known this was necessary... Bunun gerekli olduğunu bilseydim... Shutter-3 2008 info-icon
I would�ve worn something a little nicer. daha hoş şeyler giyerdim. ...daha güzel bir şey giyerdim. Shutter-3 2008 info-icon
That�s gonna be just fine. Buda güzel. İyi olacak. Shutter-3 2008 info-icon
I�m a little bit nervous. Birazcık gerginim. Biraz heyecanlıyım. Shutter-3 2008 info-icon
Oh,just pretend I�m a customer at your restaurant. Farzet ki ben bir restorant müşterisiyim. Lokantandaki bir müşterinmişim gibi düşün. Shutter-3 2008 info-icon
Ha. I don�t usually wait tables in my underwear. Ama ben masaların arasında iç çamaşırlarımla dolaşmam. Masalarda genellikle iç çamaşırımla durmam. Shutter-3 2008 info-icon
There�s always a first time for everything. Herşeyin bir ilki vardır. Her şeyin bir ilki vardır. Shutter-3 2008 info-icon
You�ve gotta be kidding me. Benimle dalga geçme. Şaka yapıyor olmalısın. Shutter-3 2008 info-icon
You wanna be a fashion model. Your test photos need a little bit of fashion. Model olmak istiyorsan, ilk resimler biraz özel olmalı. Manken olmak istiyorsun. Test fotoğrafların biraz modaya uygun olmalı. Shutter-3 2008 info-icon
Giddyap, cowboy. I will. Sür beni kovboy. Tamamdır... Başımı döndür, kovboy. Döndüreceğim. Shutter-3 2008 info-icon
Look, I�m not gonna keep posing if you�re not gonna take the picture. Bak, fotoğraf çekmeye devam edermisin, aynı pozisyonda kalmak oldukça zor. Bak, resim çekmeyeceksen poz vermeyeyim. Shutter-3 2008 info-icon
Um, I�m gonna keep taking the pictures. Tamam çekiyorum. Resim çekeceğim. Shutter-3 2008 info-icon
Um, let�s move to the stairs, yeah? Come on. Birazda merdivenlerde çekelim mi? Hadi. Merdivene geçelim, olur mu? Hadi. Shutter-3 2008 info-icon
You are seriously beautiful. Gerçekten harika olacak. Cidden çok güzelsin. Shutter-3 2008 info-icon
It�s Bruno. Bruno arıyor. Bruno. Shutter-3 2008 info-icon
Hey, man. Uh There�s been an accident. Merhaba dostum... Adam bir kaza geçirdi. Merhaba dostum... Bir kaza oldu. Shutter-3 2008 info-icon
It�s, uh, Adam. Oh, God. What kind of accident? Oh, Tanrım. Nasıl bir kaza? Adam. Tanrım. Nasıl kaza? Shutter-3 2008 info-icon
They don�t know. Um They don�t know. Bilmiyorum. Hiçbir bilgim yok. Bilmiyorlar. Bilmiyorlar. Shutter-3 2008 info-icon
Where are they keeping him? We�ll come right now. Şuanda nerede? Hemen geliyorum. Nerede yatıyor? Hemen geliyoruz. Shutter-3 2008 info-icon
He�s in a hospital in Shinjuku. Okay. See you there. Shinjuku hastahanesinde. Tamam, orada görüşürüz. Shinjuku'daki bir hastanede. Tamam. Orada görüşürüz. Shutter-3 2008 info-icon
Bruno should�ve been here. Try him again. Bruno çoktan burda olmalıydı. Tekrar dene. Bruno'nun gelmesi gerekirdi. Tekrar ara. Shutter-3 2008 info-icon
Bruno. Look, man, we really need you down here. Bruno bak, sana burda gerçekten ihtiyacımız var. Bruno. Bak dostum, burada geçekten sana ihtiyacımız var. Shutter-3 2008 info-icon
Adam didn�t make it. Adam'ı kaybettik. Adam öldü. Shutter-3 2008 info-icon
Bruno. Stop. Bruno dur. Bruno. Dur. Shutter-3 2008 info-icon
Bruno! Bruno! No! No! Bruno! Bruno! Hayır! Hayır! Bruno! Bruno! Hayır! Hayır! Shutter-3 2008 info-icon
Bruno! Bruno! Bruno! Bruno! Shutter-3 2008 info-icon
He was cutting up photos. Resimleri kesiyordu. Resimleri kesiyormuş. Shutter-3 2008 info-icon
It�s not a coincidence. Bu tesadüf değil. Tesadüf değil. Shutter-3 2008 info-icon
She killed them. Onları öldürdü. Onları o öldürdü. Shutter-3 2008 info-icon
She killed my friends. o arkadaşlarımı öldürdü. Arkadaşlarımı o öldürdü. Shutter-3 2008 info-icon
Why them? We�re the ones who hit her. I don�t know. Neden onlar? Ona çarpan biziz. Bilmiyorum. Neden onlar? Ona çarpan biziz. Bilmiyorum. Shutter-3 2008 info-icon
And we can�t stay here. Burada kalamayız artık. Burada kalamayız. Shutter-3 2008 info-icon
It must be from Megan. Megan'dan gelmiş olamlı. Megan'dan geliyor olmalı. Shutter-3 2008 info-icon
Okay. I got the tickets. We can change them at the counter. Tamam. Biletler burada, uçuş gününü değiştireyim. Tamam. Biletleri aldım. Gişede değiştirebiliriz. Shutter-3 2008 info-icon
We�re not going anywhere. Hiçbir yere gitmiyoruz. Shutter-3 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 149187
  • 149188
  • 149189
  • 149190
  • 149191
  • 149192
  • 149193
  • 149194
  • 149195
  • 149196
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim