Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14843
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Anna beside Pappa. | Anna, babanın yanına. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Let us say grace. | Şimdi yemek duası. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
In Jesus' name we take our seat, and bless the Lord for the food we eat. Amen. | İsa'nın adıyla soframıza oturduk ve Tanrıya verdiği rızık için şükrediyoruz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
How are your studies coming? Thank you, well. | Çalışmalarınız nasıl gidiyor? İyi, teşekkür ederim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
My husband Gustav the nice plump one over there. | Kocam Gustav, oradaki güzel, tombul olan. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm talking about you! He is a professor of Roman law. | Senden bahsediyorum! Kendisi Roma Hukuku profesörü. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Look here... It's the bottom which is the best | Buraya bak... Bu alttaki en güzeli... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
but first we take the leaf with our fingers. | ...ama önce parmağımızla yaprağı kaldırırız. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It tastes better like this. Lay it against your lips and bite. | Tadı böyle daha güzel. Dudaklarına götür ve bunu tekrarla sonra ısır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Mmm... Good? | Mmm... Güzel mi? Komik olma! Seni uzaklaştırmaya çalıştığı için neredeyse annemi öldürüyordum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Goodbye. Goodbye and good luck. | Hoşça kal. Hoşça kal ve iyi şanslar. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Goodbye. Goodbye, please let me thank you. | Hoşça kal. Hoşça kalın, lütfen teşekkür etmeme izin verin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
See you again! You're welcome. | Görüşürüz! Birşey değil. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm Anna and you are Henrik, isn't that right. Yes. | Ben Anna ve sen de Henrik, doğru mu? Evet. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Can we go together? I'm sorry, I don't have the time. | Birlikte gidebilir miyiz? Üzgünüm, zamanım yok. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Something erotic, I would think! I'm going home to write a difficult | Biraz erotik şeyler düşünürdüm! Eve gidip zor bir ödev yazmam gerekiyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Then you need something to strengthen you. | Öyleyse seni güçlendirecek bir şeye ihtiyacın var. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Good evening, Engineer. Good evening. | İyi akşamlar, Mühendis Bey. İyi akşamlar. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What can I offer you? Miss Frida can offer us some punch. | Ne arzu edersiniz? Miss Frida bize biraz yumruk ikram edebilir. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
And cigars! I'll tell the waitress. | Ve puro! Garsona söylerim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You seem familiar with Miss Frida. | Miss Frida ile yakın görünüyorsunuz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
No... my colleagues and I come here sometimes, but I don't know her. | Hayır... Okul arkadaşlarımla beraber bazen buraya geliriz, fakat onu tanımıyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Your cheeks are getting a little color, minister. | Yanaklarınız biraz kızardı, Peder. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Do I note some denial, let's hear the cock crow? | Ortada bir inkar var gibi... Hadi öt bakalım. Artık hayatımı anlamaya başlıyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Her name is Frida and she's from Ångermanland. | Adı Frida. Angermanland'lı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Nice girl. Very nice. | Güzel kız. Çok güzel. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Now... How was the evening? | Şimdi... Akşam yemeği nasıl geçti? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I have never eaten dinner with four courses and three wines. | Dört adetli ve üç şarapla daha önce hiç akşam yemeği yememiştim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It was like theater. | Tiyatro gibiydi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Everything was very obscure. I don't mean to be critical. | Her şey çok belirsizdi. Eleştiri anlamında söylemiyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Obscure? | Belirsiz? Hemen gel!... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Thanks, Frida! | Teşekkürler, Frida! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
My stepmother is a remarkable character, grander than her situation. | Üveyannem çekici bir karakter, durumuna göre daha görkemli. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
She is a powerhouse who guides us with an iron hand. | Bize demir elle rehberlik eden etkin bir güçtür. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
lf there is something that doesn't fit in, she cuts it | Eğer bir elbise ona küçük gelirse, keserdi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
amputates and deforms. | Yırtık ve işe yaramaz hale getirirdi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
She's very good at that, the charming lady. | Bunda çok iyiydi, büyüleyici bir kadındı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
May I propose a brotherly toast? | Sana dostça bir tavsiyede bulunabilir miyim? Henrik'i terk edecek misin? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Carl Eberhard, '89. Thanks! Frik Henrik Fredrik, '06. Thanks! | Carl Eberhard, '89. Teşekkürler! Frik Henrik Fredrik, '06. Teşekkürler! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm an engineer. | Ben mühendisim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I've had a few inventions registered at the patent office. | Patentini aldığım bir kaç buluşum var. Henrik? Ben tükendim, Anna. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
In the eyes of my family I am a failure. | Ailemin gözünde ise hala başarısızım.. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The black sheep. I've been locked up a few times. | Kara koyun. Bir kaç kez kilitli kaldım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm not really so much crazy, but I'm considered a little unstuck. | Gerçekte çok çılgın değilim, ama kabul etmeliyim ki, biraz gevşeğim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Our family has produced so much godforsaken normality | Kahretsin, ailem çok fazla normaldi. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
that it needs a bit of insanity. | Bir parça çılgınlık gerekli oysa. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I've taken care of that. | Bunu hallettim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Doesn't becoming a minister require a belief in God? | 'Hararetle suya girmek ve serinlemek gibi rahatlatıcıydı.' Peder olmayacaksan bir tanrıya inanmanın ne gereği var? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Isn't that a primary requirement? It is. | Bu temel bir gereksinim değil mi? Öyle. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
How the heck does one believe in God nowadays? Pardon the tactless formulation. | Günümüzde, ne demeye tek tanrıya inanılır ki? Pardon, patavatsız bir formülasyon oldu. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
It's difficult to explain here. An inner voice? | Bunu burada açıklamak çok zor. Bir iç ses mi? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
A feeling of being in someone's hand? | Birilerinin avucunda olma hissi mi? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Of not being omitted, delivered? | İhmal edilmemek mi, teslimiyet mi? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
A warm breath on your cheek? | Yanağında sıcak bir nefes? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
To be a little pulse in a boundless circulatory system? | Sınırsız dolaşım sisteminde küçük bir nabız olmak mı? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Meaning, patterns, moment of grace? | Anlam, desen, şükran günü? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm not being ironic. I'm very serious, my young friend. | Alaycı değilim. Çok ciddiyim, genç dostum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Why do you ask if you already know? | Zaten biliyorsan, neden soruyorsun? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I believe that a man who is blind can have opinions | Ben şuna inanırım: Bir adam körse... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
about red, blue and yellow. | ...kırmızı, mavi ve sarı hakkında farklı seçenekleri vardır. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'll become a minister for my own sake | Ben kendi iyiliğim için rahip olacağım... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
and not for humanity's. | ...insanlık için değil. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm sorry, but we're closing early tonight. | Üzgünüm, fakat bu gece erken kapatıyoruz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We're having breakfast for the consortium and we must set the tables. | Konsorsiyum için kahvaltı vereceğiz, ve masaları hazırlamalıyız. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Then Miss Frida.. . is busy this evening? Yes, I am. | Öyleyse Miss Frida.. ...bu akşam meşgul mü? Evet. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Your little sister Anna is very.. . ... attractive. | Küçük kızkardeşin Anna çok... ...çekici. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
There are many who come a courting. | Kur yapmaya gelen çok kişi oluyor. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Our princess is very clever, pure of heart, tender, full of love.. . | Prensesimiz çok zeki, temiz kalpli, sevecen, sevgi dolu... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
That sounds good. Yes, she is so damned like her mother. | Kulağa hoş geliyor. Evet, o da annesi gibi baş belası. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I don't understand what you mean, brother? | Ne demek istediğini anlamadım, kardeşim? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I think Miss Frida would make an incredibly fine minister's wife. | Frida'nın çok iyi bir rahip eşi olacağını düşünüyorum. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Weren't you going to write a letter? Yes. | Bir ödev yazmaya gitmiyor muydun? Evet. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Everything has gotten so dreadfully expensive. The coal... What a winter we've been having. | Her şey korkunç pahalı oldu. Kışın yakacak bir şeyimiz yok. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
The coal and the wood have gotten twice as expensive. | Kömür ve odun iki katına çıktı. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What is it, Henrik? You look so down. Did something happen? | Bu ne, Henrik? Yüzün çok asık. Bir şey mi oldu? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You know that you can say anything to your old mother. | Yaşlı annene herşeyi söyleyebilirsin. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I took my exam in religious history and failed. | Din Tarihi sınavına girdim ve kaldım. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
When did that happen? A few weeks ago. | Ne zaman? Bir kaç hafta önce. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'll try again in November. | Kasımda tekrar gireceğim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Then your graduation will be delayed. Six months. | Öyleyse mezuniyetin gecikecek. Altı ay. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
How will we manage, Henrik? The loan is almost all gone. | Nasıl idare edeceğiz, Henrik? Kredinin neredeyse tümü bitti. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Tuition, books, and your lodgings.. . | Okul, kitaplar, pansiyon... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We promised to pay back your aunts when you became a minister. | Teyzenlere sen rahip olduğunda geri ödemeye söz verdik. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'm trying to find more students, but people are taking fewer piano lessons. | Daha fazla öğrenci bulmaya çalışıyorum, ama insanlar artık daha az piyano dersi alıyorlar. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
That's understandable. Yes. | Bu anlaşılır. Evet. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I could do some cleaning again, but my asthma has gotten so bad, and.. . | Yine temizlik yapmalıyım, ama astımım çok kötü, ve... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You don't need to do cleaning, Mamma. | Temizlik yapmana gerek yok, Anne. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We'll help each other. | Birbirimize destek olacağız. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Isn't that so, my dear boy? Mamma.. . | Öyle değil mi, oğlum? Anne... | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I'll quit my studies, look for work and move back here. | Okulu bırakacağım, bir iş bulup geri döneceğim. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We'll pay back the loan and figure out what we can do later. | Bazen çalışma odamda oturup... Borcumuzu ödeyeceğiz ve sonra ne yapacağımızı düşünürüz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
My poor boy.. . You are certainly even dumber than I am. | Zavallı oğlum... Sen kesinlikle benden bile daha aptalsın. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We can't allow ourselves to be stopped, when we're so close to the goal. | Buraya kadar gelmişken kendimizi durduramayız, hedefe bu kadar yaklaşmışken olmaz. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Don't think that I'd let you come home to be an assistant telegraphist? | Senin asistan telgrafçı olarak eve dönmene izin vereceğimi mi sanıyorsun? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
Or a substitute teacher? | Ya da bir vekil öğretmen olarak? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
You, who will be my minister. My minister! | Sen, benim vaizim olacaksın. Benim vaizim! | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
What do you mean, Mamma? | Ne demek istiyorsun, anne? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We have been too good natured. Your aunts will have to open their purses again. | Biz hep çok iyi huylu olmuşuzdur. Teyzelerin kesenin ağzını yine açacaklar. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
We'll call on them. | Onları arayacağız. | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |
I gather that Alma and Henrik didn't come all this way out of kindred love? | Anladığım kadarıyla, Alma ve Henrik bu kadar yolu akraba sevgisi için almadılar, değil mi? | Den goda viljan-1 | 1992 | ![]() |