Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14754
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
We'll do everything we can. | Elimizden gelen her şeyi yapacağız. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
This charm works wonders. | Bu muska harikalar yaratır. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
We may have to hold a funeral. | Bir cenaze düzenlememiz gerekebilir. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
At least I have formal summer wear. | En azından resmi bir yaz kıyafetim var. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Don't tempt fate. | Kaderi öfkelendirme. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Don't worry. Your son won't die that easily. | Merak etmeyin. Oğlunuz o kadar kolay ölmeyecek. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Easy for you to say! He's not your son! | Senin için söylemesi kolay! Kendi oğlun değil tabii! | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Forgive me, but I have to go now. | Beni affedin, ama şimdi gitmek zorundayım. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Harue will stay. Just tell her if you need anything. | Harue kalacak. İhtiyacın olan bir şey varsa ona söylersin. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Your son's teacher is here. | Oğlunun öğretmeni burada. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I'm no good at talking to teachers. | Öğretmenlerle konuşma konusunda o kadar iyi değilim. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Will you greet him for me? | Onu benim için karşılar mısın? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
You must be terribly worried. | Fazlasıyla endişeli olmalısınız. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Did you have the game? | Maç oynandı mı? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
We beat Class Three's team. | 3. sınıfın takımını yendik. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
What's ailing him? | Onu rahatsız eden şey ne? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
He ate fifty sen worth of sweets all at once. | 50 sen tutarındaki şekeri tek seferde mideye indirdi. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Orange soda, jelly... | Portakallı soda, jelibon... | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
candy twists, fried dough sticks... | ...burgu şekerler, kavrulmuş arpa çubukları... | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
toffee and watermelon. | ...karamela ve kavun. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
But it was really all my fault. | Ama hepsi tamamen benim suçum. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I also gave him some cold sake. | Ayrıca ona biraz soğuk sake içirmiştim. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
And he had some bananas too. | Bir kaç tane de muz yemişti. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Hey, Jiro, what was his illness called? | Hey, Jiro, onun hastalığına ne deniyordu? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Acute enteritis. | Akut enterit. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
All the kids at school hope you get well right away. | Okuldaki tüm çocuklar biran önce iyileşmeni umuyorlar. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I look forward to seeing Tomio grow up to be a great man. | Tomio'nun büyüyüp harika bir adam olmasını dört gözle bekliyorum. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Be a good boy and get well. | Uslu bir çocuk ol ve iyileş. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Hear what he said? | Ne dediğini duydun mu? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Wasn't that nice? | Hoştu, değil mi? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
You really have to get well. | Gerçekten iyileşmen gerekiyor. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
We only have each other. | Birbirimizden başka kimsemiz yok. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
You can't go and die before I do. | Gidip benden önce ölemezsin. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Know why a hand has five fingers? | Bir elde neden 5 parmak olduğunu biliyor musun? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I'll never forget that one. | Bunu asla unutmayacağım. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I wouldn't get five yen for this stuff. | Bunun için 5 yen alamazdım. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
It's horrible not having an education. | Eğitimsiz olmak berbat bir şey. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I got my son sick and can't pay the doctor's bill. | Oğlumu hasta ettim ve doktor ücretini bile ödeyemiyorum. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
The factory won't give me an advance. | Fabrikadan avans da vermiyorlar. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
It's so hard to find money! | Para bulmak zor zanaat! | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I thought I could get by without saving anything. | Kenara para atmadan hayatımı sürdürebileceğimi düşünüyordum. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Don't even think about it, old man. | Aklından bile geçirme babalık. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Why is it such a mess in here? | Burası neden böyle karışık? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
We're trying to scrape together money for the doctor. | Doktor için gerekli parayı bir araya getirmeye çalışıyoruz. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
How much do you need? | Ne kadar gerekiyor? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Maybe 40 or 50 ryo. | 40 ya da 50 ryo kadar. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I'll raise the money. | Parayı toparlayacağım. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I'm sure I can. | Yapabileceğime eminim. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
This is my chance to repay your kindness. | Bana yaptığınız iyilikleri geri ödemem için bir şans. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
What a sweet thing to say! | Ne güzel söyledin! | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Such a young girl helping a grown man! | Yetişkin bir insana yardım eden genç bir bayan! | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Hearing those words, I could almost bear losing him. | Bu sözleri duymak, onu kaybetme acısına dayanma gücü bile sağlar. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Even he could die with a happy heart. | Temiz bir kalp ile bile ölebilir. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I'll bring something in the next few days. | Bir kaç gün içinde bir şeyler getireceğim. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Don't be so full of yourself! | Kendini bir bok sanma! | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I may be poor, but I won't beg the likes of you for money! | Fakir biri olabilirim, ama para için senin gibilere yalvarmam! | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Hurry to the hospital, old man. | Hemen hastaneye babalık. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I want to speak to her in private. | Onunla baş başa konuşmak istiyorum. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Don't forget your place! | Yerini unutma! | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Think you can put two grown men to shame? | İki tane yetişkini utandıracağını falan mı sanıyorsun? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
But how else am I supposed to repay his kindness? | Ama onun yaptığı iyilikleri başka ne şekilde ödeyebilirim? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
No matter how you paint it, | Nasıl betimlersen betimle... | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
people will say we're sponging off you. | ...insanlara sana otlakçılık yaptığımızı söyleyecekler. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
You know how young women end up who want to make lots of money fast? | Kısa zamanda büyük paralara kavuşmak isteyen genç adamların sonu nasıl oluyor biliyor musun? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Who cares what happens to me? | Bana ne olduğu kimin umurunda? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
You don't care. | Senin umurunda değil. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Don't you have any idea how I feel? | Neler hissettiğim konusunda hiç mi fikrin yok? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Don't speak. Just do as I say. | Konuşma. Sadece dediklerimi yap. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I have an idea where to get some money. | Nasıl biraz para bulabileceğimizi biliyorum. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Why do you need so much money again? | Neden bir kez daha bu kadar çok paraya ihtiyacın var? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I can't tell you. Just lend it to me. | Sana söyleyemem. Sadece bana borç ver. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
We're old friends. Please. | Eski dostlarız. Lütfen. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
LABORERS NEEDED IN HOKKAIDO | HOKKAIDO'DA AMELELERE İHTİYAÇ VAR | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I know you'll pay me back... | Bana geri ödeyeceğini biliyorum... | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
but when? | ...ama ne zaman? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
As soon as I get to Hokkaido. | Hokkaido'ya gider gitmez. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
THANKS TO WARMHEARTED PEOPLE... | İYİ KALPLİ İNSANLARA TEŞEKKÜRLER... | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Dad, you know why sea water is salty? | Baba, deniz suyunun neden tuzlu olduğunu biliyor musun? | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
From all the salted salmon. | Salamura somon balıklarından ötürü. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Try giving me another 50 sen. | Bana yeniden 50 sen vermeyi dene. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Scaring us like you did! Better if you had kicked the bucket! | Daha önceki gibi bizi korkut bakalım! Keşke tahtalıköyü boylasaydın! | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I bet you wanted some funeral cake. | Eminim biraz cenaze kekine hayır demezdin. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
This tap water is salty, and there's no salmon in it! | Bu musluk suyu tuzlu, içinde somon da yok! | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Jiro's suddenly decided to go to Hokkaido. | Jiro aniden Hokkaido'ya gitmeye karar verdi. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
To pay back the money I lent him. | Ona borç verdiğim parayı geri ödeyebilsin diye. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
All this brat does is cause trouble. | Bu velet başımıza bela açmaktan başka bir boka yaramaz zaten. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
This isn't good bye forever. Stop crying like that. | Son vedalaşmamız değil. Böyle ağlamayı kes. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Just when you come to understand me, we must part. | Tam da beni anlamaya başladığın zaman ayrı düşmek zorundayız. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I don't think I'll ever be happy. | Hiç mutlu olabileceğimi sanmıyorum. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Don't be so pessimistic. | Bu kadar kötümser olma. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Be patient for a while. | Biraz sabırlı ol. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I'm going in good spirits. | Mutlu bir şekilde gidiyorum. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I don't want a teary farewell. | Gözyaşlı bir uğurlama istemiyorum. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I'll come back to you, I promise. | Senin için geri geleceğim, söz veriyorum. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I heard you're going to Hokkaido. | Hokkaido'ya gittiğini duydum. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
I have no right to complain, but you could've talked to me first. | Şikayet etmeye hiç hakkım yok, ama önce benimle konuşabilirdin. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Let me go instead. | Senin yerine ben gideyim. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
You have Tomio, old man. | Senin Tomio'n var babalık. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
Kids can grow up without parents. | Çocuklar, ebeveynsiz de büyüyebilir. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |
That kid'll grow up just fine on his own. | O çocuk da tek başına gayet normal bir şekilde büyüyecek. | Dekigokoro-1 | 1933 | ![]() |