Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14750
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
She never would just let it go. | Onu yanından hiç ayırmazdı. Başına kötü bir şey gelmediyse tabii. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
20 scrip. | 20 scrip. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Hey! Speak! | Hey! Konuş! | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
I saw him take the two girls. | Onu iki kızı götürürken gördüm. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Who? The bioman. | Kimi? Bioadam. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
He comes at night. | Geceleri gelip insanları mavi şeytan yapmak için götürür. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Okay, kid, this is very important. | Bak çocuk, bu çok önemli bir şey. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Where did the bioman take 'em? | Bioadam onları nereye götürdü? | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
I told you all I know. | Bütün bildiğimi söyledim. Telefon bende kalacak, tamam mı? | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Go. | Kaybol. Gel hadi. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
I've only seen one bioman in town | Kasabada sadece bir bioadam gördüm o da Datak için çalışıyordu. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Look, what's with the blue devil? | Şu mavi şeytan ne iş? | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Ever hear of adreno? No. | Adrenoyu hiç duymadın mı? Hayır. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
It's a synthetic neurotransmitter enhancer. | Sentetik bir nöroiletim güçlendiricisi. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
During the war, we used it to enhance physical performance. | Savaşta fiziksel performansı artırmak için kullandık. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Ad drug, to say the least. | Bir tür uyuşturucu yani. Bunun Kenya ile ne alakası var? | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Well, when EMC ran out of the synthetic stuff, | EMC'nin sentetik maddesi bitince uyanık bir kimyacı... | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
with a formula using actual adrenal fluids. | ...gerçek adrenal sıvıları kullanmanın bir yolunu bulmuş. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
How did he drain the fluid? | Sıvıyı nasıl boşaltmış? | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Prisoners. | Tutsakları korkutmuş ve kurutmuş. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Did your unit... | Senin birim... Kenya'ya odaklanalım. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
If he's draining her, she's got about ten hours. | Eğer onu da kurutuyorsa 10 saati falan var demektir. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Are they dead? | Öldüler mi? Henüz ölmediler. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
No. | Hayır, olamaz. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
This is just perfect. | Mükemmel bir şey bu. Seni öldüreceğim. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Don't say things like that, Miko. | Böyle konuşma Miko. Beni gücendiriyorsun. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Ulysses, what did I tell you to do? | Ulysses, ne yapmanı söyledim sana ben? | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Pickpick up people. | İnsanları toplamamı. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Slam heads. Stim junkies. | Kimsesizleri toplamanı. Uyuşturucu bağımlılarını. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
People no one would miss or come looking for. | Kimsenin özlemeyeceği, aramayacağı kişiler. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Which doesn't happen to include | Bunlar da başkanın lanet kız kardeşini kapsamıyor! | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Everyone's gonna come after us now. | Şimdi herkes peşimize düşecek. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
we're gonna sell it for travelling money, | ...ve seyahat parasını çıkarmak için satacağız... | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
and then we're gonna head south. | ...ardından da güneye gideceğiz. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Just the two of us on our own? | Sadece ikimiz mi? Elbette. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Now help me prep these two for the maze. | Şimdi bu ikisini labirente hazırlamama yardım et. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Run, Kenya, run! | Koş Kenya! | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Run, Tirra! | Koş Tirra! | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
This better be important. | Umarım önemli bir şeydir. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Hey! Where is she? | ...kesinlikle haberim olurdu. Bundan şüphem yok. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Stahma! Datak! | Stahma! Datak! | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
I assume the "she" you're seeking | Aradığınız kişinin sevimli Kenya Rosewater olduğunu sanıyorum. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
So you know? | Biliyorsun yani? | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Well, you two have been bumbling around the hollows | Siz ikiniz gece boyunca tüm deliklerde onu aradınız. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
I was informed hours ago. | Saatler önceden haberim oldu. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
A witness said a bioman took her. | Bir tanık biyo adamın onu aldığını söyledi. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Ulysses. | Ulysses. Bana gelmenizin sebebi de kendisi. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Guilt by association. | Beni işbirliğinden suçluyorsunuz. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
I assure you, if Ulysses misbehaved, | Sizi temin ederim, Ulysses bir suç işlediyse... | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
it was without my knowledge. | ...benim hiçbir bilgim yok. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
He's full of it. | Adam suç dolu. Hak ettiğini bulacak. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
That's not really my style, is it? | Benim tarzıma benzemiyor, değil mi? | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Now, if you found Kenya with her throat cut | Kenya'yı birinin kapısının önünde boğazı kesilmiş halde... | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
on somebody's doorstep... Did I say something wrong? | ...bulduysanız... Yanlış bir şey mi söyledim? | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Datak! | Datak! | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
When I choose to make a statement, | Bir beyan vermeyi düşündüğümde genellikle altını imzalarım. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
It's hubris, pure and simple. | Bu açıkça kibirdir. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
A personal flaw, but my wife seems to like it. | Kişisel bir kusur ama eşimin hoşuna gitti sanki. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
All right, come on, let's cut the crap. | Bu saçmalığı keselim. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Datak, you and I both have a shared interest | Datak, ikimiz de Kenya'yı zarar gelmeden... | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
in getting Kenya back here safely. | ...bulmak istiyoruz. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
And how's that exactly? | Nasıl olacak o? | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Your financial support of the armistice celebration, | Ateşkes kutlamasına yaptığın maddi yardım... | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
your... your heroism against the Volge. | ...Volgelar'a karşı yaptığın kahramanlık. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
People in this town noticed. | Şehir halkı bunun farkında. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Everyone knows Ulysses is your man. | Ulysses'in senin adamın olduğunu herkes biliyor. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
If they see him acting without your approval, | Senin onayın dışında hareket ettiğini görürlerse... | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
it could threaten everything you've done | ...halkın arasında statünü yükseltmek için yaptığın her şey tehlikeye düşer. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Well, I'm very pleased to hear | Son zamanlardaki gayretimin takdir edildiğini duymaktan memnunum. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
For both our sakes, please help me find my sister. | İkimizin hatırına lütfen kız kardeşimi bulmama yardım et. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Take Alak inside. | Alak'ı içeri götürün. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Prepare some erino. | Biraz erino hazırlayın. Elbette canım. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Please. Alak. | Lütfen. Alak. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
I need her back safe. | Güvende olması gerek. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
When you people look at me, you see a wild dog. | Siz insanlar bana bakınca vahşi bir köpek görüyorsunuz. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
A fierce unpredictable beast. | Ne yapacağı belirsiz vahşi bir canavar görüyorsunuz. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Occasionally useful when you need to smuggle illegal weapons | Arada sırada şehre kaçak silah sokmanıza veya... | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
or find a missing person. | ...kayıpları bulmanıza yardım eden birini görüyorsunuz. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
But best kept on a short chain. | En iyisi zincirini kısa tutmak. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
He's known to bite. | Isırabilir. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
If you truly saw me as a citizen, | Beni gerçekten bir vatandaş olarak görseydiniz... | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
you wouldn't have brought this blunt instrument | ...beni uykumun ortasında uyandırması ve ailemin önünde bana saldırması için... | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
in front of my family. | ...bu patavatsızı getirmezdiniz. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
You think you're better than me. | Benden daha iyi olduğunuzu düşünüyorsunuz. Hayır. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
You know Castithan men. | Castithan erkeklerini bilirsin. Aç gözlülerdir. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
It's what your sister likes to call her prostitutes. | Kız kardeşin fahişelerine "gece bekçileri" diyor. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
I didn't know that. | Bunu bilmiyordum. Çok güzel bence. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
and squeezes me so tight I can barely breathe, | ...ve o kadar sıkı sıkar ki nadiren nefes alırım... | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Thank you so much for agreeing to share him." | ...onu paylaştığın için çok teşekkür ederim" diye fısıldar. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
She has a rare gift | İnsanların ihtiyaçlarını anlayabilmek gibi doğuştan bir yeteneği vardı. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Which is why I want to help her. | Tam da bu sebepten ona yardım etmek istiyorum. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
He was very brave. | Çok cesur biriydi. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
it must be knowing you have to appoint someone else | ...bir başkasını atamak zorunda olduğunuzu bilmenizin... | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
to take over his seat on the town council. | ...ne kadar zor olduğunu hayal bile edemiyorum. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Your sister is a very special young woman. | Kız kardeşin çok özel bir genç hanım. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
This way. | Bu taraftan. Saklanmak zorundayız. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Wait, wait. | Dur. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
so what deal did you do with the mayor? | ...başkanla ne anlaşması yaptım? | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
Why? Because law keeping isn't thumping heads. | Neden mi? Çünkü polislik onu bunu dövmek değil. | Defiance-2 | 2013 | ![]() |
understanding who the people in this community are, | ...bu halkın kim olduğunu anlayabilmek... | Defiance-2 | 2013 | ![]() |