Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14280
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
how would I get a hold of you? | size nasıl ulaşırım? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I have a card. | Kartımı vereyim. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Hang on. | Bi saniye. Hang on. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Can you state your name for us? | Kayıt için adınızı söyler misiniz? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Kris Ellroy. | Kris Ellroy. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I'm Susan's mom. | Susan'ın annesiyim. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
And doctor Crichton told | Doktor Crichton size yaraların | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
you the wounds were self inflicted? | kendiliğinden oluştuğunu söyledi, öyle mi? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
If we're going to help Susan, we need | Åayet Susan'a yardım edeceksek, kimlerle | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
to know who she hangs out with. | takıldığını bilmemiz gerekiyor. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Who are her friends. | Arkadaşları kimlerdir? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Look, I work. | Bakın, ben çalışıyorum. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I already told you I don't know a Mike or Gabe. | Önce de söylemiştim, Mike ya da Gabe diye birilerini de tanımıyorum. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
You're divorced from Susan's father, right? | Susan'ın babasından boşandınız, değil mi? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
When was the last time you saw him? | Onu, en son ne zaman gördünüz? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Susan said he came by about a month ago. | Susan bir ay kadar önce buraya uğradığını söyledi. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
You weren't here? | Siz evde değil miydiniz? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Do you think he could be the one hurting her? | Sizce Susan'ı inciten babası olabilir mi? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Kris? | Kris? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I found Dan in her room one night. | Bir gece Dan'i onun odasında bulmuştum. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Susan got stung by a hornet. | Yüzerken ya da oynarken Susan'ın külodunun içine | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
It must have clung to the inside of her | bir eşek arısı girmişti. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
pants when she was swimming or something. | Önce ne olduğunu anlamamıştım. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I didn't know. | Ağlayarak yanıma koştu, | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
She came running, crying. | Ben de onu kucaklayıp | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I picked her up, hugged her, tried to calm her down. | sakinleştirmeye çalıştım. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
The whole time that thing's in there, buzzing around. | O lanet şey vızıldayıp duruyor ve habire kızımın | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Stinging her. | orasını sokuyordu. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
They don't die once they get you, not like bees. | Onlar arılar gibi soktuktan sonra ölmüyorlar. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I went out to get her ice cream, make her feel better. | Kızımı yatıştırmak için dondurma almaya gittim. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
He said he was kissing her hornet stings. | Babası, eşek arısının soktuğu yerleri öperek iyileştirdiğini söylüyordu. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
And then he said something like, | Sonra da birşeyler mırıldandı, | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
"what a terrible thing to happen". | "bu olan, korkunç bir şey" gibi bir şeyler söyledi. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
That was almost worse. | Bu daha da berbattı. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Like he'd done nothing. | Yaptığı sıradan bir şeymiş gibi. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
How long do you think it had been going on for? | Sizce bu ne zamandan beridir süregeliyordu? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I can tell you it didn't happen again. | Bir daha hiç benzer bir şey olmadı. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Dan didn't put up much of a fight | Boşanmak istediğimi söylediğimde de Dan | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
How did Susan handle it? | Susan bunu nasıl karşıladı? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
He can do no wrong. | Babası hiç yanlış yapmazdı. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
One time I did bring it up she said something like, | Bir kere bu konuyu açtığımda, bana evde sokmalara karşı ilaç | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
how stupid I'd been not to have sting cream in the house. | bulundurmadığım için çok aptal olduğumu söyledi. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Do you know where we can find him? | Babasını nerede bulabileceğimizi biliyor musunuz? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
He has a sister Kim Friedman, in Michigan. | Michigan'da Kim Friedman isimli bir ablası var. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
She's all he had left. | Tek akrabası o. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Look, how much longer is this going to take? | Bu çekim daha ne kadar sürecek? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I've got to be to work at five. | Saat beşte işte olmam lazım. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
We've got all we need. | Bu kadarı yeterli. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Thank you Kris. | Teşekkürler, Kris. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
So folks in Michigan have | Yani Michigan'daki herifler | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
no idea how to use the fax machine. | faks makinasının nasıl kullanılacağını bilmiyorlar mı? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I've been here for three hours, and nothing. | Üç saattir buradayım ve hiç bir cevap yok. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Nothing about Susan's dad. | Susan'ın babası hakkında hiç bir bilgi yok. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
They can't track down one guy? | Bir adamın izini bulamıyorlar mı? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
What are you doing up there? | Siz orada ne işe yararsınız? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Boyd is a dick. | Boyd sersemin tekidir. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I just don't understand why you can't hang out with me, | Benimle ve Mc Cracken ile neden takılmadığınızı | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
and McCracken. | bir türlü anlamıyorum. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, Jen. | Evet, Jen. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
You know, there's more to life than | Hayatta sizin ikinizle takılmaktan başka | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
just hanging out with you two all the time. | yapacak bir sürü şey daha var. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Like what? | Ne gibi, mesela? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Name one thing. | Tek bir şey söyle. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, name one thing that doesn't | Evet, şu polis arkadaşınla buluşman | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I like men in uniform. | Üniformalı erkeklerden hoşlanıyorum. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
You know, garbage men wear uniforms. | Bilirsin, çöpçüler de üniforma giyer. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I couldn't date a garbage man. | Bir çöpçüyle çıkacağımı sanmıyorum. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
They get great benefits. | Harika ödenekleri var. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
No, sensitive nose. | I ıh, burnum çok hassastır. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Special delivery. | Özel ulak. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
So you solve the case of the missing pedarist? | Kayıp sübyancı davasını çözdün mü yani? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Sure did. | Sanırım çözdüm. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Daniel Allen Burroughs, father of Susan Ellroy. | Susan Ellroy'un babası Daniel Allen Burroughs, | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Died after a run in with a bottle of scotch and a train. | Elinde bir şişe viski ile trenin altında kalıp ölmüş. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Yep, two years ago this January. | Evet, iki sene önce, Ocak ayında. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
He's dead. | Adam ölmüş yani. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
We've got a lot of phone calls to make. | Telefon etmemiz gereken çok yer var. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
How much more evidence do you need | Bu adamı bir numaralı şüpheli yapmak için | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
against this guy to make him the prime suspect? | daha ne kadar kanıta ihtiyacın var? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I mean, we've been chasing down a dead man. | Demek istediğim, ölü bir adamın peşinden koşturuyoruz. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
He's got a weird relationship with this girl. | bir rahip dolanıyor. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Enough David. | Yeter, David. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Are you some kind of Catholic apologist or something? | Ne o, sen bir Katoliksever falan mısın? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I mean what's going on? | Neler oluyor? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Just because the man is our most | Baş şüphelimiz olan bu adamın baş suçlu | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
likely suspect, it doesn't make him the culprit. | olması gerekmiyor. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Actually, that's often exactly what that means. | Aslında, bu hep böyle olur. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Or am I just completely full of crap? | Yoksa, söylediklerim anlamsız şeylerden mi ibaret? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Look, come May, you can | Bak, istediğin kadar rahibi | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
take out as many priests as you want. | suçlu ilan edebilirsin. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I don't have a vendetta against the man. | Ben bu adama karşı herhangi bir kin gütmüyorum. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I don't. | Hepsi bu. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
But, I've been sloughing through | Senin önüne delil dağları | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
this mountain of evidence, with you, but you're | koyuyorum ama bir şekilde sen | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
somehow overlooking it, or choosing to ignore it. | onları görmezden geliyorsun, ya da önemsemiyorsun. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Stop. | Dur bakalım. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Just get out of my office, both of you. | İkiniz de ofisimden çıkın, defolun. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
What did I do? | Ne yaptım ki, ben? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Come on! | Haydi, ama! | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
It's not a uniform, it's a costume. | O bir üniforma değil, kostüm. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |