Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 22096
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| What do you plan to do with that boy? | O çocuğu ne yapacaksınız? | Giant-1 | 2010 | |
| No matter what, he's still your grandson. | Her ne olursa olsun, o sizin torununuz. | Giant-1 | 2010 | |
| I'll have to take him away from her. | Çocuğu o şıllığın elinden alacağım. | Giant-1 | 2010 | |
| I can't let that lowly tramp raise my precious flesh and blood. | O züğürt şıllığın, canımdan kanımdan birini büyütmesine izin veremem. | Giant-1 | 2010 | |
| I'll have to find the right opportunity and take him from her. | Doğru zamanlamayla çocuğu onun elinden alacağım. | Giant-1 | 2010 | |
| I apologize, we're done for today. | Üzgünüm, bugünlük yeterli. | Giant-1 | 2010 | |
| Come again, we'll sign it next time. | Tekrar gelin. Önümüzdeki sefere imza vereceğiz. | Giant-1 | 2010 | |
| I'm sorry. | Üzgünüz. | Giant-1 | 2010 | |
| Don't make a scene here and just leave. | Ortalığı karıştırmadan git. | Giant-1 | 2010 | |
| Come in my car and let's talk. Seonhwa, let's go to the office. | Arabama gel, konuşmalıyız. Seon Hwa, ofise dönüyoruz. | Giant-1 | 2010 | |
| Come to my car. | Arabama gel dedim. | Giant-1 | 2010 | |
| On our way here, I had all sorts of thoughts. | Yoldayken aklımdan bin bir türlü düşünce geçti. | Giant-1 | 2010 | |
| Should we just die together like this, or should I just let you go? | Tam şu anda ölsek mi, yoksa gitmene izin mi versem? | Giant-1 | 2010 | |
| Should I resent you, love you... | Sana kızsam mı, yoksa sevsem mi... | Giant-1 | 2010 | |
| Abandon you, stalk you all day? | Tek başına mı bıraksam, yoksa bütün gün peşinde mi dolansam... | Giant-1 | 2010 | |
| I thought all sort of things, like a lunatic fool. | Aptalın teki gibi her türlü şeyi düşündüm. | Giant-1 | 2010 | |
| So? What do you plan to do? | Ee? Ne yapmaya karar verdin? | Giant-1 | 2010 | |
| If... | Senin... | Giant-1 | 2010 | |
| If I can't see you, I'll never be happy. | ...yüzünü göremezsem, asla mutlu olamam. | Giant-1 | 2010 | |
| Whenever I see you, I feel unhappy. | Ben seni her gördüğümde mutsuzlaşıyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| Because of our families? | Ailelerimiz yüzünden mi? | Giant-1 | 2010 | |
| And what does that matter anyway? | Ne önemi var onların? | Giant-1 | 2010 | |
| I will ask you one last time. | Son defa soracağım. | Giant-1 | 2010 | |
| Forget everything else and leave with me. | Diğer herkesi çıkar aklından ve benimle birlikte gel. | Giant-1 | 2010 | |
| You really think it can work between us? | Sahiden ilişkimizi yürütebileceğimizi mi sanıyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| You really think I'd be able to ignore... | Babamı senin babanın öldürdüğü gerçeğini... | Giant-1 | 2010 | |
| the fact that your father killed mine for the rest of my days? | ...ömrümün sonuna dek görmezden gelebilir miyim sanıyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| I told you I'd abandon my father and my family, | Babamı ve ailemin kalanını terk edeceğim diyorum... | Giant-1 | 2010 | |
| what else do you want from me? | ...daha ne istiyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| I'll accept you no matter what the conditions are. | Koyduğun bütün şartlara rağmen seninle birlikte olurum. | Giant-1 | 2010 | |
| Even if you had another man's... | Başkasının çocuğunu... | Giant-1 | 2010 | |
| Selfish.... | Bencil... | Giant-1 | 2010 | |
| and cruel. | Bekle az... ...ve acımasızsın. | Giant-1 | 2010 | |
| I'm my father's son. | Babamın oğluyum. | Giant-1 | 2010 | |
| I've spent my life destroying everything I couldn't possess. | Tüm hayatım boyunca, sahip olamadıklarımı yok etmekle uğraşıp durdum. | Giant-1 | 2010 | |
| So no matter what I do, don't you ever resent me. | Dolayısıyla ne yaparsam yapayım, sakın bana gücenme. | Giant-1 | 2010 | |
| Because the one responsible for this all... | Çünkü tüm bu yaşananların sorumlusu... | Giant-1 | 2010 | |
| Lee Miju, it's you. | ...sensin, Lee Mi Ju. | Giant-1 | 2010 | |
| I want to raise that kid well. | O çocuğu uygun şekilde büyümek istiyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| But Minwoo now thinks he's not his son... | Fakat Minwoo onun oğlu değil diye biliyor... | Giant-1 | 2010 | |
| We can just send him to the US. | Amerika'ya yollayacağız. | Giant-1 | 2010 | |
| The US?! | Amerika'ya mı? | Giant-1 | 2010 | |
| Ask around L.A. | Los Angeles tarafını araştır. | Giant-1 | 2010 | |
| Find a place with not too many Koreans, | Fazla Korelinin oturmadığı... | Giant-1 | 2010 | |
| a decent neighborhood, and hire someone to raise him. | ...düzgün bir ortam ve onu büyütecek birini bul. | Giant-1 | 2010 | |
| He will get the best education available. | Mevcut olan en iyi eğitimi alacak. | Giant-1 | 2010 | |
| And then we can bring him back in twenty years or so. | Yirmi yıl sonra falan tekrar buraya getirebiliriz. | Giant-1 | 2010 | |
| You know what I mean? | Anladın mı ne dediğimi? | Giant-1 | 2010 | |
| But, when... Do it now. | Peki, ne zaman... Hemen başla. | Giant-1 | 2010 | |
| The longer we wait, the worse things will get. | Bekledikçe işler kötüleşecektir. | Giant-1 | 2010 | |
| The moment you find him a place in the US, | Amerika'da yer bulduğun anda... | Giant-1 | 2010 | |
| we must get our hands on that kid. | ...çocuğu sahiplenmeliyim. | Giant-1 | 2010 | |
| As a closed circuit system, we're dealing with a semipermanent product. | Kapalı devre sisteminde ürün daha uzun süre dayanır. | Giant-1 | 2010 | |
| Director. | Müdürüm... | Giant-1 | 2010 | |
| Once our development is complete, could we secure any export outlets? | Gelişim sürecini tamamladığımızda, satış noktalarına ihraç edebilir miyiz? | Giant-1 | 2010 | |
| We're going to export it?! | İhraç mı edeceğiz? | Giant-1 | 2010 | |
| I think we might have a chance. | Bence şansımızı denemeliyiz. | Giant-1 | 2010 | |
| Ondol based gas boilers. | Yerden ısıtmalı gaz kazanları... | Giant-1 | 2010 | |
| I'm sure it can be a competitive item on a worldwide scale. | Eminim dünya çapında yarışabilecektir. | Giant-1 | 2010 | |
| If Beaute in France can help us out, | Fransa'daki Beaute yardım ederse... | Giant-1 | 2010 | |
| I think exporting to Europe might be possible. | ...Avrupa'ya ihraç etmek mümkündür bence. | Giant-1 | 2010 | |
| Here... To the development of our new boiler! | Evet... Yeni kazanlarımızın gelişimine içelim! | Giant-1 | 2010 | |
| Cheers! Cheers! Cheers! | Şerefe! Şerefe! Şerefe! | Giant-1 | 2010 | |
| How is Manbo Construction's situation? | Manbo İnşaat ne durumda? | Giant-1 | 2010 | |
| In terms of technology, their boiler couldn't possibly compete with ours. | Söz konusu teknolojiyken, bizim kazanlarla yarışmalarına imkan yok. | Giant-1 | 2010 | |
| Told you there's nothing to worry about! | Boşuna endişelenmeyin demiştim size! | Giant-1 | 2010 | |
| When the prototype is ready, it's game over. | İlk örnek hazırlandığında, oyun bitti demektir. | Giant-1 | 2010 | |
| Once the prototype is complete, we'll start our advertising campaign. | İlk örnek tamamlandığı zaman reklam kampanyamıza başlayacağız. | Giant-1 | 2010 | |
| Then, how are we going to proceed? | Sonrasında nasıl ilerleyeceğiz? | Giant-1 | 2010 | |
| We'll advertise boilers and apartments at the same time, | Kazanların ve dairelerin reklamlarını aynı anda yayına sokacağız. | Giant-1 | 2010 | |
| so I thought we could do a TV commercial. | Televizyon reklamı çekebiliriz diye düşündüm. | Giant-1 | 2010 | |
| But that's going to be expensive. | O iş bize pahalıya patlar. | Giant-1 | 2010 | |
| Is money the problem? | Sorun parada mı şimdi? | Giant-1 | 2010 | |
| The New City concessions depend on this sale. | Yeni Şehir imtiyazları bu işin satışlarına bağlı. | Giant-1 | 2010 | |
| Then, we'll have to find ourselves a model for those CFs. | O reklamlarda oynaması için model bulmalıyız. | Giant-1 | 2010 | |
| I'll do it. | Ben olurum. | Giant-1 | 2010 | |
| President, my lifetime dream is that of being on TV... | Müdürüm, televizyona çıkmak çocukluktan beri hayalimdi. | Giant-1 | 2010 | |
| I'm really confident I can do well. | Becerebileceğim konusunda kendime güveniyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| Gyeongja. | Gyeong Ja. | Giant-1 | 2010 | |
| Please, don't get started, uh? | Lütfen başlama yine, olur mu? | Giant-1 | 2010 | |
| What's wrong with me? | Neyim eksik diğerlerinden? | Giant-1 | 2010 | |
| If I stand up in Myeongdong, everyone just starts staring at me. | Myeongdong'da ayağa kalksam, herkes gözlerini bana çevirir. | Giant-1 | 2010 | |
| Ahh... Who got Gyeongja drunk again? | Gyeong Ja'yı kim sarhoş etti yine? | Giant-1 | 2010 | |
| Gyeongja, have a seat. | Gyeong Ja, otur yerine. | Giant-1 | 2010 | |
| I've already decided who our model will be. | Modelimizin kim olacağına çoktan karar verdim. | Giant-1 | 2010 | |
| Already? And who is it? Cha Soojeong. | Çoktan mı? Kim? Cha Soo Jeong. | Giant-1 | 2010 | |
| That's nice. | İyi haber bu! | Giant-1 | 2010 | |
| Cha Soojeong is the best! | Cha Soo Jeong en iyi modeldir! | Giant-1 | 2010 | |
| Not to mention that she'll work for free. | Üstelik reklamlardan ücret almadan oynayacak. | Giant-1 | 2010 | |
| For free?! | Ücret almadan mı? | Giant-1 | 2010 | |
| She might be your sister, but how can you do that? | Kardeşin falan ama ücret almadan oynamayı nasıl kabul etti? | Giant-1 | 2010 | |
| Cha Soojeong was Gangmo Oppa's sister?! | Cha Soo Jeong, Gang Mo oppanın kardeşi miydi? | Giant-1 | 2010 | |
| You didn't even know that? | Daha yeni mi duyuyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| Just drink. | İçelim hadi... | Giant-1 | 2010 | |
| After refusing our CF offers on several occasions, | Cha Soo Jeong defalarca reklam tekliflerimizi geri çevirdikten sonra... | Giant-1 | 2010 | |
| looks like Cha Soojeong signed with Hangang Construction instead. | ...Hangang İnşaat'la anlaşma imzalamış anlaşılan. | Giant-1 | 2010 | |
| If Hangang Construction's boilers become a hit, | Hangang İnşaat'ın kazanları ün kazanırsa... | Giant-1 | 2010 | |
| we will be badly defeated in the upcoming Suseo sale. | ...önümüzdeki Suseo satışlarında büyük derecede zarara uğrarız. | Giant-1 | 2010 | |
| If my father was in my place as we speak, | Babam şu an benim yerimde olsaydı... | Giant-1 | 2010 | |
| how do you think he would have reacted to this? | ...nasıl karşılık verirdi sence? | Giant-1 | 2010 |