Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 21797
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Thank you, sir. | Bu kadarı kâfi, bayım. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
You may go, Emil Amzaleg. | Gidebilirsiniz, Emil Amzaleg. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Ignorants! | Bilgisizler! | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Haim, see the witness out. | Haim, tanığa çıkışı göster. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Thank you. Just perfect. | Sağ ol. Harikaydı. Teşekkürler, Emil. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
The witness, Ms. Evelyn, please. | Tanık, Bayan Evelyn, buyurun. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I just wanted to say hello. What's the big deal? | Altı üstü selam vermek istemiştim. Büyütecek ne varsa bunda? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
She hasn't yet been permitted to speak. | Henüz konuşması için müsaade edilmedi. Tam adınızı beyan edin. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Sure. | Elbette. Massouda ve Jacob Ben Chouchan'dan olma, Evelyn Ben Chouchan. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I'm the sister in law of Emil, who's just spoken. | Az önce ifade veren Emil'in baldızıyım. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I live with my sister Rachel and her husband. | Kız kardeşim Rachel ve kocasıyla yaşıyorum. Ne zamandır? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Eight years, Your Honors. | Sekiz yıldır, Sayın Yargıçlar. Davacı seninle mi yaşıyor? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
As soon as she gets home, I'm at her place. | Eve döner dönmez, onlara giderim. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I also take the food she cooks to her son and to... | Yaptığı yemekleri oğluna ve kocasına götürürüm. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Every day? To her husband? | Her gün mü? Hem de kocasına? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Yes, sure. It's not far. A ten minute walk. | Evet, tabii. Uzak değil. Yürüyerek on dakika. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Not on the Sabbath. | Sebt Günü hariç tabii. Birlikte yaşadığınız zaman zarfında... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
since you've lived together? | ... davacı şereflice yaşadı mı? Bir düşüneyim! | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Of course! I know every step she takes. | Tabii ki! Attığı her adımı bilirim. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
When she goes to work, comes home, where she's been... | İşe gidip döndüğünde hemen hemen her gün... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I also clean her beauty parlor, | ...ek kazanç için onun yerine gider güzellik salonunu temizlerim. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
We're very close. | Çok yakınızdır. Davacının... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
if the plaintiff has seen other men? | ...başka erkeklerle görüşüp görüşmediğinden haberin var mı? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
She hasn't. | Görüştüğü yoktu. Her gün evle iş arasında mekik dokurdu. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
You're always home to see that? | Bunu gördüğünüze göre sürekli evde mi olursunuz? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Where else would I be? And you? | Başka nerede olabilirim ki? Peki ya sen? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Do you go on dates? | Randevuya falan gidiyor musun? Bekarların gittiği görücü olayları falan? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Maybe once or twice. | Bir iki kez falan olmuştur. Davacı da sana eşlik etti mi? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
No, that's for singles, Viviane's married. | Hayır, bekarlar içindir bunlar, Viviane evli. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Do you know of any suitors she's had during this time? | Bu süre zarfında hiç talibi çıktı mı? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
No. Why did you hesitate? | Çıkmadı. Neden tereddüt ettin? Beni geriyorsunuz, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your Honor, my client has never cheated on her husband. | Sayın Yargıç, müvekkilim kati surette kocasını aldatmamıştır. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Cheated? God forbid. Did I say cheated? | Aldatmak mı? Allah muhafaza. Ben aldattı mı dedim? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Of course not! But now that she's available... | Tabii ki aldatmadı. Lakin artık mümkün... Şey, yani mümkün değil ama... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
but since she doesn't live with him people think she's available, | ...kocasından ayrı yaşadığı dönemde insanlar öyle olduğunu düşünüyor... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
so they look at her, how not? And probably they want her... | ...bu yüzden ona göz koyuyorlar, neden koymasınlar ki? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Of course, it's irrelevant! | Tabii ki alakasızlar! | Gett-1 | 2014 | ![]() |
She hasn't even bought a new dress, let alone cheated... | Bırakın aldatmayı kendine yeni bir elbise bile almadı. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
We're chaste. | İffetliyizdir. Böyle işte. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your Honors, we never claimed that. | Sayın Yargıçlar, asla böyle bir şeyi iddia etmedik. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
My client doesn't have a lover. | Müvekkilimin aşığı falan yoktur. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Never! I don't have one, how could she? | Katılıyorum! Benim bir tane bile yokken onun nasıl olabilir ki? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Men have always admired my client. | Müvekkilimi beğenen erkekler illa ki olmuştur. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
We can summon every man who ever looked at a married woman. | Evli kadına göz koyan her erkeği çağırtalım o zaman. Oh ne âlâ! | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your Honor, may I? Go ahead, Carmel. | Müsaade var mı, Sayın Yargıç? Buyur, Carmel. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Thank you. | Teşekkür ederim. Bayan Ben Chouchan. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Yes, Carmel? | Evet, Carmel? Viviane'ı nasıl tanımlarsın? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
She's... an amazing woman. | Harika bir kadın. Ona bitiyorum. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
And Elisha? | Peki ya Elisha? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Special. | Özel. Özel biri. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
What would you wish for her? | Onun için ne dilerdin? İyi bir yaşam ve bu masalın sona ermesini dilerdim. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
You can't force it. | Zorla güzellik olmaz. Daha ne kadar beklenmeli Carmel? Ne kadar? Haklısın. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
And while waiting in limbo, do you think she's happy? | Belirsizlik içinde beklemekten memnun mu sence? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
A chained up dog has a better life. | Zincirlenmiş köpeğin yerinde olmayı yeğlerdim. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
She doesn't enjoy a minute. | Bir dakikaya bile tahammülü yok. Sağ ol, Evelyn. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
There you have it, torture. | İşkencenin de böylesi. Diyeceklerim bu kadar, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your Honors, just a few questions. | Sayın Yargıçlar, birkaç sorum olacaktı. Müsaade var mı? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Go ahead. Come forward. | Buyur. Öne çık. Böyle iyi. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Have you ever lived on your own? | Hiç tek başınıza yaşadınız mı? Hayır, bayım. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
With my mother, and when she died, with my sister. | Önce annemle, o ölünce de kız kardeşimle yaşadım. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Never alone. So never with a man? | Hiç tek kalmadım. Peki hiçbir erkekle yaşadınız mı? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
What does it matter, Your Honor? | Ne alakası var, Sayın Yargıç? Bağışlayın. Başka şekilde ifade edeyim. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
You haven't built a Jewish home, right? | Yahudi ev düzeni kurdunuz mu? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
No, as I said. | Hayır dedim ya. Hayatım boyunca bekardım. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Do you envy Viviane? Huh? | Viviane'ı kıskanıyor musunuz? Pardon? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Me, envy Viviane? | Ben mi Viviane'ı kıskanacakmışım? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
What is this crap? Is he crazy? | Bu ne saçmalık? Kafayı mı yemiş? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
What's my colleague getting at? | Meslektaşım ne demeye getiriyor? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
If she envies her, she might wish for other women to share her fate. | Onu kıskanıyorsa içten içe kaderlerinin de onunki gibi olmasını isteyebilir. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
In her position, barren! | Senin gibi, çorak kalmış kadın! Ne diyor bu? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Don't let him get away with this! | Paçayı öylece yırtmasına izin vermeyin! | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Thank you. You can go now. | Teşekkürler. Artık gidebilirsiniz. Öğrenmek istediğin ne? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Make him retract his words! | İfadesini geri çektirin! Teşekkürler. Tanıklığınız sona erdi. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
He ought to retract his statement. | İfadesini çekmesi gerek. Soru sordum ben. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I didn't ask you anything, Carmel. | Sana bir şey diyen olmadı, Carmel. Oturun! | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I'm Rachel Amzaleg and I'm married, thank God. | Adım, Rachel Amzaleg ve Allah'a şükür evliyim. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
So no one can humiliate me with questions of that kind. | Demem o ki kimse garip sorularıyla beni aşağılamasın. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
What's there to say? | Söylenecek ne var ki? Bu kadın bu adamla yaşamak istemiyor. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
And I wouldn't live with him for one day. | Ben de onunla bir gün bile yaşamak istemem. Alın işte, gördünüz mü? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
The witness is out of order. | Tanık, mahkeme düzenini bozuyor. Sana fikrini soran olmadı. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Why is he talking to my sister like that? | Kız kardeşimle o şekilde nasıl konuşabilir? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Don't you dare shout in my courtroom. | Mahkeme salonunda sesini sakın yükselteyim deme. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
How long have you known the couple? | Çiftle ne zamandır tanışıyorsun? Yıllardan beri, efendim. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your Honor! | Sayın Yargıç diyeceksin! Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I met my husband, Emil, before Elisha proposed to her. | Elisha, Viviane'na teklif etmeden önce kocam Emil'le tanıştım. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
But they got married first... We're talking about the couple. | Ama önce onlar evlendi... Çiftten bahsediyoruz. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
They aren't compatible. | Birbirlerine göre değiller. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Oil and water, they don't mix. That's all. | Yağ ile su gibiler, bir araya gelemezler. Alın size işin özü. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Why force them to stay together? | Neden onları birlikte yaşamaya zorluyorsunuz? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Any questions, Rabbi Shimon? Yes, Your Honor. | Sorunuz var mı, Haham Shimon? Vardır, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Isn't it hard to share your house with both your sister and sister in law? | Evinizi hem kız kardeşinizle hem de görümcenizle paylaşmak zor olmuyor mu? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Not at all! They can stay with me forever. | Hiç sorun değil! İstedikleri kadar bende kalabilirler. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
You think marriage is a picnic? | Evliliğin çocuk oyuncağı olduğunu mu sanıyorsunuz? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
They give me both physical and emotional support. | Bana hem bedenen hem de ruhen faydaları dokunuyor. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your Honor, between us, | Sayın Yargıç, aramızda kalsın da... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
it's not that I'm not dying to marry off my sister Evelyn. | ...kız kardeşim Evelyn'i baş göz etmeden ölmeyeceğim. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I've been trying for years. | Yıllarca uğraştım. Buraya gelmeden önce... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I told her, put on makeup, | ...dedim ki makyajını, saçını başını yap, güzelce giyin kuşan. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
At 50, all you can get is a divorced man. | Bulup bulacağın 50 yaşında boşanmış biridir. Onlar da buradan çıkıyor! | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Can I continue interrogating? | Sorgulamaya devam edebilir miyim? Buyurun, Haham Shimon. | Gett-1 | 2014 | ![]() |