Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20167
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| It's been a pleasure knowing you, Dave. | Seni tanımak bir zevkti Dave. | Forsaken-1 | 2015 | |
| I'm all right, Pa. | Ben iyiyim baba. | Forsaken-1 | 2015 | |
| It's not gonna take long for word to get out on what happened here today. | Bugün burada olanların kulaktan kulağa yayılması çok sürmez. | Forsaken-1 | 2015 | |
| Men from far and wide are gonna come looking for me to make a name for themselves. | Uzaklardan benim için gelecek ve nam salmaya çalışacaklardır. | Forsaken-1 | 2015 | |
| Don't go away. | Gitme. | Forsaken-1 | 2015 | |
| I can't finish the field on my own. | Tarlayı tek başıma bitiremem. | Forsaken-1 | 2015 | |
| The field's finished, Pa. I seeded it. | Tarlanın işi bitti baba. Tohumları attım. | Forsaken-1 | 2015 | |
| It'll take care of itself. | Kendi başının çaresine bakar. | Forsaken-1 | 2015 | |
| You're not going for another 10 years, are you? | Bir 10 sene daha gitmeyeceksin, değil mi? | Forsaken-1 | 2015 | |
| No, I promise. See you soon, Pa. | Hayır, söz veriyorum. Yakında görüşürüz baba. | Forsaken-1 | 2015 | |
| Little is known of him after that. | O olaydan sonra, hakkında çok az şey duyuldu. | Forsaken-1 | 2015 | |
| Some say he drifted down to Coffeeville | Bazıları, Coffeeville'e gittiğini... | Forsaken-1 | 2015 | |
| where he was involved in another altercation | ...orada da, birkaç yıl sonra münakaşaya girdiğini söylüyor. | Forsaken-1 | 2015 | |
| But those accusations were never proven. | Fakat bu suçlamaların hiçbiri kanıtlanamadı. | Forsaken-1 | 2015 | |
| The common view was he moved westward under a different name, | Genel görüş, başka bir isimle batıya doğru gittiği... | Forsaken-1 | 2015 | |
| where he lived a life of quiet isolation. | ...ve orada inzivaya çekildiği yönünde. | Forsaken-1 | 2015 | |
| What is known is that when Mary Alice died a few years later, | Bilinen o ki, birkaç yıl sonra Mary Alice öldüğünde... | Forsaken-1 | 2015 | |
| he did not attend her funeral. | ...onun cenazesine katılmadı. | Forsaken-1 | 2015 | |
| However, many say the following day, | Buna rağmen çoğu insan, ertesi gün... | Forsaken-1 | 2015 | |
| a faded red ribbon was found attached to her headstone. | ...solmuş, kırmızı bir kurdelenin onun mezar taşına iliştirildiğini söylüyor. | Forsaken-1 | 2015 | |
| Others in Fowler recounted stories of seeing him throughout the years | Fowler'dakiler, yıllar içinde onu gördüklerini anlattılar. | Forsaken-1 | 2015 | |
| up until his father's death, | Ta ki babasının ölümüne değin. | Forsaken-1 | 2015 | |
| at which time he came no more. | Zaten o vakitten sonra bir daha da gelmedi. | Forsaken-1 | 2015 | |
| Henry! | Henry! Uzaklaş hemen! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Just go home, | Eve git ve bu işi bana bırak! Git! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Üç Ay Sonra | Fortitude-1 | 2015 | ||
| ♪ The river did come to me ♪ | Nehir geldi bana... ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Straight into my arms ♪ | ...doğruca kollarıma. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ I tried to hold it ♪ 1 | Kucaklamaya çalıştım ama... ~ 1 | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ But it just ran through my fingers ♪ | ...kaçıp gitti parmaklarımın arasından. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ The ocean did come to me ♪ | Okyanus geldi bana... | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ I tried to caress it ♪ | Okşamaya çalıştım ama... ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ But it ran through my fingers ♪ | ...kaçıp gitti parmaklarımın arasından. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Water will keep running ♪ | Su durmaksızın akıp nehirler kıvrılacak. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Water will keep running ♪ | Su durmaksızın akıp nehirler kıvrılacak! ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ The wind blows from north to south ♪ | Rüzgâr kuzeyden güneye esiyor ama... ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ But I'm still where I was ♪ | ...ben hâlâ olduğum yerdeyim. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Keep taking some shirts off ♪ | Gömlek çıkarıp duruyorum ve... ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ And taking them off ♪ | ...yine çıkarıyorum. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Everything is all gone ♪ | Her şey gitti, neredeyse sızıp bitti. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Everything is all gone ♪ | Her şey gitti, neredeyse sızıp bitti! ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Everything is all gone ♪ | Her şey gitti, neredeyse sızıp bitti. ~ Liam! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hey. Hey. You found them. | Selam. Selam. Onları bulmuşsun. | Fortitude-1 | 2015 | |
| They were in a snow hole. | Bir kar değilindeydiler. Hiç görmediğim bir şeydi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ah, their camp blew away in the night. | Gece kampları uçmuş. Ucuz turist süprüntüleri işte! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yeah, but Hawkeye here spotted 'em | Evet ama Hawkeye onları buzulun yaklaşık yarım mil kadar ötesinde tespit etmiş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Good work. | İyi işti. Yaralanan var mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ah, they'll hurt when I bill 'em for the fuel. | Yakıt faturasını onlara kestiğimde yaralanacaklar! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Henry. | Henry... Henry için bu. Doğrudan valinin ofisinden. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Henry Tyson's medical adjudication. | Henry Tyson'ın tıbbî hükmü. Birkaç haftalık mesele o hâlde. Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So now the Governor has no choice. | Bu durumda artık valinin seçme şansı yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I put your bowl on the floor, sweetie, | Yine hasta olma ihtimaline karşı kabını yere koydum tatlım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He was up three times through the night, | Gece boyunca üç defa çıkardı ve şimdi de ateşi var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What is his temperature? | Vücut ısısı nedir? Bilmiyorum. Ateşler içinde yanıyordu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So you haven't taken his temperature? | Ateşini ölçmedin mi yani? Hayır ama ateşler içinde yanıyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Are you asleep, kiddo? | Uyuyor musun evlat? Sana bakmak için annen var yanında. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You hear me? | Beni duyuyor musun? Liam. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You're not well, son. | İyi değilsin sen oğlum. Liam. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Then why don't you call the doctor if you're that concerned? | Bu kadar endişe ediyorsan doktoru neden aramadın peki? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Vincent Rattrey? Professor Stoddart? Hello. | Vincent Rattrey. Profesör Stoddart. Merhaba. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hello. Nice to meet you. | Merhaba. Tanıştığımıza memnun oldum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Let me take that. Oh, thank you. | Ben alayım. Teşekkür ederim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And their research suggests | Yaptıkları araştırma endüstriyel perfloroalkil bileşiklerin... | Fortitude-1 | 2015 | |
| have begun to breach the blood brain barrier | ...kutup yırtıcılarının kan beyin bariyerinin bozulmasına yol açtığını gösteriyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Cannibalism's a psychotic behavior. | Yamyamlık bir psikotik bir davranıştır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Bears devouring other bears, | Diğer ayıları yiyen ayılar... Demek istediğim herhangi bir tür için son çare. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Oh, just put it on the backseat. | Arka koltuğa bırakıver. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Just come out of the dark months, the winter dark. | Karanlık aylar geldi çattı. Kış karanlığı! | Fortitude-1 | 2015 | |
| People are out and about again. | İnsanlar yine iyileşiyor. Ayılar da. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Does it not really mess with your body clock, | Vücut saatiniz ruh hâlinizi ve diğer şeyleri gerçekten karıştırmaz mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Do people suffer from depression? | İnsanlar depresyondan muzdarip mi? Tam tersi, coşku hissederler! | Fortitude-1 | 2015 | |
| They say gleoi. | "Gleoi" derler. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Gleoi. Gleoi. | Gleoi. Gleoi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Danish, Swedish, Norwegian, | Danimarkalı, İsveçli, Norveçli, İzlandalı, Lapon! Burada hepsi var ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| and I'll guarantee you'll never know which is which. | ...kimin kim olduğunu asla bilemeyeceğini garanti ederim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Friday evening, I'll make dinner, | Cuma akşamı yemek yapacağım Natalie'yi de alıp gel. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'll have finished my report by then. | O zamana kadar raporumu tamamlarım. Konuşacak çok şey var Vincent. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Cannibalism's not the only | Gördüğümüz tek anormal davranış yamyamlık değil. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What's the report on, Professor? | Raporda neler var profesör? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Environmental impact assessment for a tourist development. | Turistik gelişim açısından çevresel etki değerlendirmesi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| While you're here, | Bunlar buradayken kullanman için senin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You'll need your own rifle and a hat, | Sana ait bir tüfeğe ve kulaklıklı harika bir şapkaya da ihtiyacın var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And welcome to Fortitude. | Ve Fortitude'a hoş geldin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Read a review of this only last night. | Bunun incelemesini oku. Daha dün akşam... | Fortitude-1 | 2015 | |
| The man was saying it was the very best | ...adam şu anda mevcut en iyi dijital projektör olduğunu söylüyordu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Bit like going to the pictures at home, eh? | Sanki biraz evde sinemaya gitmek gibi değil mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I thought Liam was coming over. | Liam'ın da geleceğini sanıyordum. Liam bugün hasta. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Liam's not coming? | Liam gelmiyor mu? Kavga mı ettiniz? | Fortitude-1 | 2015 | |
| No. | Hayır. Nedir bu? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Found it where? | Nerede buldun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Was Liam's dad in the army? | Liam'ın babası orduda mıydı? Afganistan! Son seyahati Şubat'taydı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So this is your first summer in the arctic. | Demek ki bu kutuptaki ilk yazınız. Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Since he was sick last night, | Dün gece hastalandığından beri gözlerini hiç açmadı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hasn't woken at all? | Hiç uyanmadı mı? Hayır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Sleep is the healing strategy | Uyku çocuk vücudunun geliştirdiği bir iyileşme stratejisidir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Liam's body is tackling a heavy viral infection. | Liam'ın vücudu ağır bir viral enfeksiyonla mücadele hâlinde. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You know, even when a child is asleep, | Bilirsiniz bir çocuk uyuyor olsa da etrafında olanların tümüyle farkında olabilir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What Liam needs from us is calm, | Liam'ın ihtiyacı olan her zaman yanında olan kişinin sakin kalması. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Probably best if it's his mother. | Annesi olursa daha da iyi olur. Sen ve Frank başka çocuk yapmayı düşünüyor musunuz? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Are we what? | Biz ne? Babası da kabakulak geçirmiş mi? | Fortitude-1 | 2015 |