Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 18537
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
John, it's Kent Weber. | John, Ben Kent Weber. John, ben Kent Weber. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Kent, hey. Did you get my suggested protocol for the clinical trials? | Selam, Kent. Klinik testleri için önerdiğim protokolü aldın mı? Selam, Kent. Klinik numune için önerdiğim protokolü aldın mı? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You made some pretty optimistic assumptions | Bazı iyimser varsayımlarda bulunmuşsun. Enzim kaynağımızın nerede olacağıyla ilgili... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
about where our enzyme supply will be. | Enzimin tedariki konusunda. ...oldukça iyimser tahminlerde bulunmuşsun. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I see. | Anladım. Evet. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Well, what do you think that a more realistic... | Acaba biraz daha gerçekçi olmak Sence daha gerçekçi bir... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
John, I'll give to you straight. | John, doğrudan konuya giriyorum. Testler sadece bebeklere uygulanacak. John, direkt konuya giriyorum. Numune testleri sadece bebeklere uygulanacak. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Infants need so much less enzyme, | Bebekler daha az enzime ihtiyaç duyar. Bebekler daha az enzime ihtiyaç duyar. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
and, as you know, our initial supply will be so limited. | Bildiğin üzere de enzim tedarikimiz çok az. Bildiğin gibi enzim tedarikimiz de kısıtlı. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
And the drug has much higher odds of being effective | Ayrıca ilacın bebeklerde etkili olma olasılığı... Ayrıca ilacın bebekler üzerinde etkili olma ihtimali... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
with infants than with older children. | ...büyük çocuklara göre daha yüksek. ...çocuklar üzerinde olma ihtimalinden çok daha fazla. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
We have to consult Erich on this. We have to consult Erich. | Bunu Erich'e danışmalıyız. Erich'e danışmalıyız. Bu konuda Erich'e danışmalıyız. Bunu Erich'e danışmalıyız. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I already did. He confirmed the decision. Infants only. | Danıştım bile. Kararı onayladı. Sadece bebekler. Zaten danıştım. Kararı onayladı. Sadece bebekler için. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I understand your personal reasons for... | Bu konudaki kişisel sebeplerini anlıyorum fakat Kişisel sebeplerini... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
These decisions have to be made objectively, rationally. | Bu kararlar objektif ve rasyonel olarak verilmeli. Bu kararlar objektif ve rasyonel olarak verilmeli. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I'm sorry. I... | Üzgünüm. Ben Üzgünüm. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I really am. | Gerçekten üzgünüm. Gerçekten üzgünüm. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
GUARD: Hold it, pal. | Kıpırdama dostum. Dur bakalım, dostum. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Mr. Crowley, what are you doin' in here? | Bay Crowley, burada ne arıyorsunuz? Ben sadece Bay Crowley, burada ne arıyorsunuz? Ben sadece | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You're not authorized. | İzniniz yok. Hayır. Her şeyi açıklayabilirim. Buraya giriş yetkiniz yok. Hayır. Her şeyi açıklayabilirim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
What's the matter, Chuck? Is there a problem? | Sorun ne, Chuck? Problem mi var? Ne oldu Chuck? Bir sorun mu var? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, there's a problem. I got Mr. Crowley in here without clearance. | Evet, bir problem var. Bay Crowley izni olmadan burada bulunuyor. Evet, bir problem var. Bay Crowley izinsiz olarak burada bulunuyor. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
That's my fault, now. | Benim hatam. Hata bende. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I got busy in the lab, I sent Jersey boy here | Laboratuarda meşguldüm ve Jerseyliyi birkaç tüp enzim alması için göndermiştim. Laboratuarda meşguldüm ve Jersey'liyi birkaç tüp enzim alması için göndermiştim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Thanks, Chuck. | Sağ ol, Chuck. Sağ ol Chuck. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Thanks for saving my ass. | Paçamı kurtardığın için teşekkür ederim. Paçamı kurtardığın için teşekkür ederim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
It's really big of you, | Büyüklük gösterdin. Gerçekten büyüklük gösterdin. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
especially after what went down between us. | Özellikle aramızda yaşananlardan sonra. Özellikle de aramızda olanlardan sonra. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You mean your ruthless, cold hearted betrayal? | Acımasızca ve soğukkanlılıkla bana ihanet etmenden mi bahsediyorsun? Acımasızca, soğukkanlılıkla ettiğin ihaneti mi diyorsun? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, well, when I thought about it from your point of view... | Bunu senin bakış açından düşündüğümde Evet, olaya senin bakış açından bakınca... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Shit, if it was my kids dying, I wouldn't | Benim çocuklarım ölmek üzere olsaydı seni bir böcek gibi ezmekte tereddüt etmezdim. Kahretsin, konu benim çocuklarım olsaydı hiç düşünmeden seni böcek gibi ezerdim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Do you remember when we first met, | İlk tanışmamızı hatırlıyor musun? Tanışmamızı hatırlıyor musun? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
and you told me that I should stop chasing miracles | Bana mucizeleri kovalamayı bırakıp... Çocuklarım hâlâ hayattayken... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
and should go home and enjoy my kids, | ...eve gidip hâlâ hayattayken çocuklarımla vakit geçirmemi söylemiştin. ...mucize peşinde koşmayı bırakıp evime gitmemi... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
while they're still here? | ...ve onlarla vakit geçirmemi söylediğini hatırlıyor musun? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Yeah. I made the wrong choice. | Hatırlıyorum. Yanlış tercih yapmışım. Hatırlıyorum. Ben yanlış olanı seçtim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Jersey, you know what a sibling study is? | Jerseyli, "kardeş deneyi" nedir bilir misin? Hayır. Jersey'li, 'Kardeş Deneyi' nedir, biliyor musun? Hayır. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Siblings, with the same disease. | Aynı hastalığa sahip iki kardeş. Aynı hastalığa sahip iki kardeş. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Megs and Patrick. | Megs ve Patrick. Megs ve Patrick. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
There's real research value in it. | Elde edilecek sonuçlar değerli olabilir. Gerçekten araştırma değeri var. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Well, let's not tell him till we've got our ducks in a row. | Keklikleri çantaya atıncaya kadar haber vermeyelim ona. Şimdilik işleri yoluna koymadan ona haber vermeyelim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I could draw up a protocol and see if I can find | Bir deney protokolü hazırlayabilirim. Sonra da uygulayacak bir hastane bakarım. Bir deney protokolü hazırlayıp deneyi yapmak için bir hastane bakarım. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
It's a Hail Mary. | İşimiz Allah'a kalmış. Tanrı'nın yardımına bakıyor işimiz. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Ducks in a row. | Çantadaki keklikler. Başımıza bir ördek daha çıktı. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
"Stonehill, careful review, protocol, Sibling Trial, 146, | "Dr. Stonehill, dikkatli inceleme, protokol, Kardeş deneyi, 146." 'Stone, dikkatli inceleme, protokol 'Kardeş Deneyi', 146... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
"are pleased to inform you Megan Crowley and Patrick | "Megan ve Patrick Crowley'nin deneye kabulü onaylanmıştır." ...Megan Crowley ve Patrick deney için uygun görülmüştür.' | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Have you talked to him yet? | Onunla konuştun mu? Onunla konuştun mu? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
No. I did the science. You make the sale. | Hayır. Benim işim bilim. Satış senin işin. Hayır, ben işin bilim kısmına baktım. Satış kısmı senin. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Good luck. Right. | İyi şanslar. Sağ ol. İyi şanslar. Sağ ol. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Does he have about 5? RECEPTIONIST: He does, yeah. | Beş dakikası var mı? Var. Beş dakikası var mı? Var. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Thanks. No problem, Mr. Crowley. | Teşekkürler. Bir şey değil, Bay Crowley. Teşekkür ederim. Bir şey değil Bay Crowley. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Hey, Kent? Knock knock. | Selam Kent? Selam Kent? Tık tık. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Got a minute? | Bir dakikan var mı? Bir dakikan var mı? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Kent? | Kent? Kent? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Do you have any idea what you've done? Excuse me? | Ne yaptığının farkında mısın? Efendim? Ne yaptığının farkında mısın? Affedersin? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
We got a call this morning from Portland Rose Hospital, | Portland Rose hastanesinden bugün bir telefon aldım. Portland Rose Hastanesi'nden çocuklarına enzim göndereceklerine... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
about sending them enzyme for your kids? | Enzimi çocukların için onlara gönderecekmişiz. ...dair bugün bir telefon aldım. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You and Stonehill set this up behind my back. Now you come to me. | Stonehill'le birlikte arkamdan iş çeviriyorsunuz. Sonra bana geliyorsun. Bunu, Stonehill'le arkamdan çevirdiniz. Şimdi de çıkmış karşıma konuşuyorsun. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
It's all tentative. | Kesin değildi. Sadece deneme amaçlı. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You want this company to sponsor a drug study, | Şirketin, babası şirkette yönetici olan iki çocuğun deneysel ilaç tedavisine... Bu şirketten, babaları burada yönetici olan iki çocuğun... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
for 2 children whose father is an executive of this company? | ...ilaç geliştirme çalışmasına sponsor olmasını mı istiyorsun? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Have you never heard the term "conflict of interest?" | "Çıkar çatışması" terimini duydun mu hiç? "Çıkar çatışması" diye bir şey duymadın mı sen hiç? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
It has nothing to do with a... | Bununla ilgisi yok Bununla hiç alakası | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Do you know what the FDA would do if they found out? | Gıda ve Sağlık İdaresi fark ettiğinde ne yapar, biliyor musun? Gıda ve İlaç Dairesi bunu öğrenirse ne olur biliyor musun? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
There is strong scientific justification for this study. | Bu deneyin yapılması için güçlü bilimsel nedenler var. Bu çalışmayı haklı kılan çok güçlü bilimsel gerekçeler mevcut. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I'm a doctor, John. I know the research value! | Ben bir doktorum, John. Sonuçların değerinin farkındayım. Ben bir doktorum, John. Araştırma değeri nedir bilirim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
But you guys just can't go off half cocked without consulting us! | Ama bize danışmadan kafanıza göre davranamazsınız. Bize danışmadan fevri davranamazsınız! | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
And I'm sure that if we just go and talk to Erich, we can... | Erich ile konuşursak eminim ki Eminim ki Erich ile konuşursak... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
He's furious about being blindsided. | Sırtından bıçaklandığı için çok kızgın. Kimseyi aldatmak istemedim. Ona ters köşe yaptığın için çok kızgın. Ben kimseye ters köşe yapmadım. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
This is the reason why we have a reporting structure, | İşte bu yüzden bir raporlama mekanizmamız... İşte bu yüzden bir raporlama mekanizmamız... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
why we have established procedure, why there is protocol. | ...standart yöntemlerimiz, protokollerimiz var. ...oturmuş bir düzenimiz, protokolümüz var. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You heartless, bloodless machine. | Seni kalpsiz, ruhsuz yaratık. Seni kalpsiz, duygusuz robot. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You just have to fight me every step of the way! Don't you? | Her adımda benimle mücadele etmeye mecbursun, değil mi? Bana her aşamada karşı gelmek zorundasın! Değil mi? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You just hated it when I brought | Pompe'li çocukları içeri soktuğum andan beri kin dolusun. Pompe hastası çocukları getirdiğimde de durum hiç hoşuna gitmemişti. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You weren't thinking about those kids | Kendi çocuklarını programa dahil ederken o çocukları düşünmüyordun herhalde. Evlatlarını bu programa dahil edip şirket tarafından yatırım yapılan onlarca yıl... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
and jeopardized a decade's worth of | Bu şirketin yaptığı 10 yıllık araştırma yatırımını tehlikeye attın. ...değerindeki araştırmayı tehlikeye atarken o çocukları düşünmüyordun ama. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
This is not about a return on an investment! | Konu kâr etmekle ilgili değil! Burada konu kâr etmek değil! | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
It's about kids, | Konu çocuklarla ilgili. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
kids with names, dreams, | İsimleri, hayalleri olan çocuklarla ilgili. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
families that love them. | Onları seven aileleriyle. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You've jeopardized your chances | Çocuklarının tedavi olma şansını tehlikeye attın. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
On every level! On every level, you've stood... | Her aşamada karşı durdun. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I was just drafting a letter of apology for senior management, | Üst yönetime hitaben bir özür mektubu yazıyordum... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
but I guess we're past that point. | ...ama galiba o aşamayı geçmişiz. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I just spoke to Erich, and we are terminating your employment. | Erich'le konuştum. İş akdini feshediyoruz. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Okay, I'll pack up my stuff. | Tamam. Eşyalarımı toplarım. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Just one thing, John. | Bir şey söyleyeceğim, John. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I may well be a tight ass pencil pushing company man, | Zor beğenen, bürokratik bir mesai adamı olabilirim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
but I resent being called heartless. | Ama kalpsiz demene gücendim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Look... Just let me finish. | Bak Müsaade et tamamlayayım. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
The reason we're terminating your employment, | İş akdini feshetmemizin nedeni... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
is to eliminate the conflict of interest. | ...çıkar çatışmasını ortadan kaldırmak. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
This strategy was brought to my attention | Bu yaklaşımı oldukça basit bir ifadeyle... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
This will allow the sibling trial to proceed | Böylece kardeş deneyi tamamen bilimsel değeri nedeniyle devam edebilecek. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Have your desk cleared out by the end of the day. | Gün sonuna kadar masanı boşaltmış ol. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Kent, what's with the... | Kent, ya bu görevli? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I wanted to make sure you didn't | Anlatıncaya kadar bana yumruk atabilirdin. Bir önlem. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Well, um... | Doğrusu... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
...thank you very much for firing me. | ...beni kovduğun için çok teşekkürler. Benim için zevkti. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I never liked you. | Seni hiç sevmedim. Kalp kalbe karşıdır. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |