• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 18536

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Yes, the music. Evet, müziğin. Evet, müziğin sesini. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I said down! Kısın dedim. Kısın dedim! Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
This guy's impossible. Bu herif adam olmaz. Bu adam hayret bir şey. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I like that song. Sevdim bu şarkıyı. Bu şarkıyı seviyorum. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
JOHN: Hey. Selam. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
What's up, John? N'aber, John? N'aber John? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Everything all right at home? Evde her şey yolunda mı? Evet. Evde her şey yolunda mı? Evet. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Have you heard that Erich Loring Duydun mu Erich Loring... Erich Loring'in öncü bir takım... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
has agreed to put together a leadership team? ...bir öncü takımı kurmayı kabul etti. ...oluşturmayı kabul ettiğini duydun mu? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Yeah, I heard some rumor about it. What bullshit. Evet, birkaç dedikodu duydum. Ne saçmalık ama! Evet, söylentileri duydum. Saçmalığa bak. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Now I'm gonna have to spend a couple of hours a week Şimdi bir haftamı Zymagen'deki elemanlarla çene çalarak geçirmek zorunda kalacağım. Haftada birkaç saatimi Zymagen'dakilerle boş boş konuşarak harcayacağım. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
No. No, you won't, 'cause I'm not putting you on the team. Hayır, mecbur kalmayacaksın. Çünkü seni takıma almıyorum. Hayır, harcamayacaksın çünkü seni takıma almıyorum. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
What'd you say? Ne dedin sen? Ne dedin? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I really wanted to. Çok istemiştim, gerçekten. Gerçekten istemiştim. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
You're not putting me on the team? Is that what you said? Beni takıma almayacak mısın? Bunu mı dedin? Beni takıma almıyor musun? Söylediğin bu mu? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
What are you, some varsity track coach? Nesin sen? Üniversite koşu takımı antrenörü mü? Nesin sen, üniversite koçu mu? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
They didn't buy our company Şirketimizi senin üniversite derecenden dolayı satın almadılar, Jerseyli. Şirketimizi senin o Harvard'dan kalma cazibene bakarak satın almadılar Jersey'li. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
It's me they wanted. İstedikleri benim. İstedikleri bendim. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
You can't bench me. It's against the laws of nature. Beni yedek oturtamazsın. Eşyanın tabiatına aykırı. Beni yedek oturtamazsın. Tabiatın kanunlarına aykırı. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
You're still gonna be able to prove that your theory is right. Hâlâ teorinin doğru olduğunu kanıtlamaya çalışma şansın olacak. Hâlâ teorini kanıtlama şansın olacak. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Yeah, but other scientists are gonna Evet, fakat sonuçları diğer bilim adamları inceleyecek. Ben değil. Evet ama bulgularımı diğer bilim adamları değerlendirecek, değil mi? Ben değil. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Everyone here reveres your science. Buradaki herkes ilmine saygı duyuyor. Buradaki herkes senin ilmine saygı duyuyor. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
This is about interpersonal issues. Sorun insan ilişkileriyle ilgili. Mesele insan ilişkileriyle ilgili. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Who put you up to this? Seni buna kim ikna etti? Kararı ben verdim. Bunu aklına kim soktu? Karar benimdi. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
It's for the overall good of the program. Her şey programın hayrı için. Programın iyiliği için. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
"For the overall good of the program." "Her şey programın hayrı için." "Programın iyiliği için." Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Wow, John, you really got the corporate lingo down good. John, resmi konuşma dilini hakikaten çözmüşsün. Vay canına John. Şirket dilini iyice kapmışsın. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
What's next, "Acceptable loss?" Bir sonraki ne? "Kabul edilebilir kayıp" mı? Sırada ne var, 'makul kayıplar' mı? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
JOHN JR.: No. Hayır. Hayır. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
JOHN: Does anybody really know how to do this? Gerçekten bunu nasıl yapacağını bilen biri var mı? Bunu gerçekten nasıl yapacağını bilen var mı? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Except for us. Bizim dışımızda. Bizim dışımızda. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
But wait, who's going? Dur bir dakika, kim atıyor? Hâlâ John'un sırası. Dur biraz, kim atıyor? Hâlâ John'un sırası. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
(KIDS EXCLAIMING) Nice one. İyiydi. İyiydi. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Okay. I'll get it. Tamam. Ben bakarım. Tamam, ben bakarım. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Nice one, Megs. İyi atış, Megs. İyi atıştı Megs. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Hello? Marcus, hi. Alo? Selam, Marcus. Alo? Marcus, merhaba. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
You guys sit tight, okay? Here, John, grab him. Çocuklar, bekleyin tamam mı? Al bakalım, John. Tut şunu. Çocuklar, siz oturun. Al bakalım John. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
If there is anything we can do, anything at all, Yapabileceğimiz bir şey olursa bize haber verir misin? Yapabileceğimiz bir şey olursa bize bildirir misin? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Okay, bye bye. Tamam. Görüşürüz. Peki. Hoşça kal. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Aileen. Aileen. Aileen. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
That was Marcus Temple. Arayan Marcus Temple'dı. Arayan Marcus Temple'dı. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Lauren... Lauren... Lauren... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
She... O Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
He said she went in her sleep, that it was peaceful. Uykusunda ölmüş. Acı çekmeden. Uykusunda ölmüş, acı çekmeden. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
How old was Lauren? Lauren kaç yaşındaydı? Lauren kaç yaşındaydı? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Lauren was 9 years old. Lauren dokuz yaşındaydı. Dokuz yaşındaydı. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Come here. Gel bana. Gel buraya. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
JOHN: That way, we can be certain that we're developing the correct one. Bu şekilde, doğru olanı geliştirdiğimizden emin olabiliriz. Böylece doğru olanı geliştirdiğimize emin olabiliriz. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Forget certainty, and let's try and figure out Emin olmaktan ziyade, hangi enzimin daha yüksek ihtimali olduğunu bulalım. Emin olmayı boş verin, hangi enzimin... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
If we develop only one enzyme, Sadece bir enzim geliştirirsek... Eğer tek bir enzim geliştirir... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
what would happen if we guessed the wrong one? ...ve tahminimizde yanılırsak ne olacak? ...ve tahminimiz yanlış çıkarsa ne olur? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Mr. Crowley, I've asked Kent to set up a testing protocol Bay Crowley, Kent'ten doğru tahmin yapabilmemiz için bir test protokolü... Bay Crowley, Kent'ten doğru tahmin yapabilmemiz için... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
to help us guess right. ...hazırlamasını istedim. ...bir test protokolü oluşturmasını istedim. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
We'll do an exhaustive range of tests. Kapsamlı bir test yapacağız. Oldukça kapsamlı bir test yapacağız. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I'm calling it "The Mother of All Experiments." Ben buna "Tüm deneylerin anası" diyorum. Ben buna "Tüm Deneylerin Anası" diyorum. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
The 4 enzymes will be color coded, Dört enzim de renklerle eşleştirildi. Sarı, mavi, yeşil ve mor. Dört enzimin her birine renk verilecek. Sarı, mavi, yeşil ve mor. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
and known only by those color codes Kodların anlamını sadece biz bileceğiz. Sadece bu kodlarca bilinecek. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
so no researcher will know which one he's testing. Böylelikle hiçbir araştırmacı hangisini araştırdığını bilemeyecek. Böylelikle hiçbir araştırmacı hangisini araştırdığını bilemeyecek. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Only after we pick a winner, the secret identity will be revealed. İşe yarayanı bulduktan sonra gizli kimlikler açıklanacak. Kazananı bulduktan sonra gizli kimliği ortaya çıkartacağız. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
GIRL: Come on, Megan! Haydi, Megan! Hadi Megan! Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
JOHN: Just roll your wrist. Bileğini kullanarak yuvarla. Yapamıyorum. Bileğini yuvarla. Yapamıyorum. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
It's okay. It's all right. Let's try another one. Olsun, olsun. Önemli değil. Bir daha deneyelim. Tamam, sorun değil. Başka bir tane deneyelim. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Okay. Let's try again. Ready? Bir daha deneyelim. Hazır mısın? Bir daha deneyelim. Hazır mısın? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
1, 2, 3, go! Bir, iki, üç, şimdi! Bir, iki, üç, şimdi! Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Big winner! Yay! Büyük ödül! Evet! Büyük ödül! Evet! Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Here you go, look at that. You got a penguin. İşte, al bakalım. Bir penguen kazandın. Al bakalım, şuna bak. Bir penguen kazandın. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
JOHN: Hey, Bob. Bob. Bob. Bob. Bob? Bob? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
How you doin'? Nasıl gidiyor? Nasılsın? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I brought you some ribs. Sana pirzola getirdim. Sana pirzola getirdim. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Not as good as the ones from The Corner Saloon, The Corner Saloon'dakiler kadar iyi değildir... Corner barındakiler kadar iyi değildir... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
but if you're hungry... ...fakat acıktıysan ...ama acıktıysan... 1 Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
The results. Sonuçlar. Sonuçlar. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
"Mother of All Experiments." "Tüm deneylerin anası." 'Tüm Deneylerin Anası' Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
which enzyme did they choose? ...hangi enzimi seçtiler? Hangi enzimi seçtiler? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
The leadership team spent the whole afternoon arguing. Öncü takım tüm öğleden sonrayı tartışma yaparak geçirdi. Öncü takım tüm öğleni tartışarak geçirdi. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
2 enzymes, coded yellow and green, are ahead of the others, İki enzim, sarı ve yeşil, diğerlerinden kat ve kat öndeydi. İki enzim, sarı ve yeşil diğerlerinden önde... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
but it's too close to call. Fakat birini seçmek çok zor. ...fakat aralarındaki fark birisini seçmek için çok az. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Tomorrow, we spend the day hashing it out Yarın, tüm günümüzü hangisini seçeceğimizi kararlaştırmaya ayıracağız. Yarın, tüm günümüzü hangisini seçeceğimizi belirleyemeye ayıracağız. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Bob. I'm asking you to read this. Bob, senden bunu okumanı istiyorum. Bob, senden bunu okumanı istiyorum. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I value your opinion more than anyone else in the world. Senin fikirlerine dünyadaki herkesten daha çok değer veririm. Senin görüşüne dünyadaki herkesten daha çok önem veriyorum. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Well, maybe you should have valued my opinion a little sooner, Belki benim fikrime daha sonra önem verirsin... O muhasebeci bozuntuları için işten kovucu adam rolünü üstlenmek yerine... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
instead of playing hatchet man for the bean counters. ...bazı bürokratların ayak işlerini yapmayı bıraktığın zaman. ...belki de görüşüme daha önce değer vermeliydin. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Get out. Defol! Def ol. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Wouldn't it benefit you... Get out. Yararlı olmayacak mı Defol! Sana yararı dokun Def ol! Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
The green enzyme's the best. Show 'em my analysis, they'll understand. Yeşil enzim en iyisi. Analizlerimi onlara gösterdiğinde anlayacaklardır. Yeşil enzim en iyisi. Onlara gösterirsen anlayacaklardır. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Hey, wait up, Bob. Bekle, Bob. Bekle Bob. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Is the green enzyme yours? Yeşil enzim seninki mi? 1 Yeşil enzim seninki mi? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I recognize patterns in the results. Sonuçlardaki dizilimden çıkardım. Bebeğimi bir kilometre öteden tanırım. Sonuçlardaki numuneleri tanıdım. Bebeğimin kokusunu 1 km öteden alırım ben. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
So the green one is yours? No. Yani yeşil seninki, öyle mi? Hayır. Yani yeşil seninki, öyle mi? Hayır. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
My theory is still the best, but it's not ready for manufacture. Benim teorim hâlâ en iyisi. Fakat üretime geçmeye hazır değil. Teorim hâlâ en iyisi ama üretime hazır durumda değil. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Theirs is crude and uninspired, but it's ready. Onlarınki sıradan ve kişiliksiz, ama hazır. Onlarınkiyse yavan ve hayal gücünden yoksun fakat üretime hazır. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Bob, I don't even know the words to say thank you. Bob, sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Bob, sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Don't bother. Zahmet etme. Zahmet etme. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I didn't do it for you. Gözlerinin hatrı için yapmadım. Senin için yapmadım. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
JOHN JR.: Yes, it is! Evet, işte bu! Evet, işte bu! Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Oh, my gosh. Do you see the kite up there? Şuradaki uçurtmayı gördün mü? Evet. Tanrım, oradaki uçurtmayı görüyor musun? Evet. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Building a bastion. Bir burç yapalım. Buraya. Evet. Kale yapıyoruz. Evet, işte öyle. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
3! Okay! Üç! Tamam. Üç! Evet! Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Dad, you promised no more phone calls. Baba, artık telefon görüşmesi yok demiştin. Evet, söyledim. Fakat Telefon görüşmesi yok demiştin. Evet, dedim ama... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Okay! I'll start digging a hole. Tamam. Çukur kazmaya başlıyorum. Tamam. Ben çukur kazmaya başlıyorum. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 18531
  • 18532
  • 18533
  • 18534
  • 18535
  • 18536
  • 18537
  • 18538
  • 18539
  • 18540
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim