• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 18534

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
She's still got lots of things to see Antarktika'ya gitmeden önce görecek daha bir sürü şey var. Antartika'dan önce görmesi gereken epey şey var. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Yeah. Doğrudur. Evet. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
She's gonna chop up all the penguins with an ax. Bütün penguenleri baltayla doğrayacak. Bütün penguenleri baltayla doğrayacakmış. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Every time you come home for the weekend, you don't even listen to me. Ne zaman hafta sonu için eve gelsen beni dinlemiyorsun bile. Ne zaman hafta sonu eve gelsen beni dinlemiyorsun bile. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Megs. Megs. Megs. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
You know what, you're right. I'm sorry. Biliyor musun, haklısın. Özür dilerim. Haklısın. Özür dilerim. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
It's just that I've been so busy Sadece, sen ve Patrick için... Sen ve Patrick için özel bir ilaç... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I want it pink. Pembe olsun istiyorum. Ne istiyorsun? Pembe olsun. Ne? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Okay. I guess I can ask Dr. Stonehill. Tamam. Sanırım Dr. Stonehill'e sorabilirim. Tamam. Sanırım Dr. Stonehill'den bunu rica edebilirim. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Tell him dark pink, like this. Koyu pembe olmasını söyle, bunun gibi. Açık pembe değil. O bebekler için. Koyu pembe olsun. Bunun gibi. Açık değil. Öylesi bebekler için. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
SCIENTIST: Here you go. Buyurun. Geç. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Dr. Renzler, be reasonable. The company is only 6 months old, Dr. Renzler, anlamaya çalışın. Şirket daha altı aylık... Dr. Renzler, mantıklı olun. Şirket henüz altı aylık. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
and we are making great progress towards in vivo testing. ...ve canlı içinde deneylere doğru büyük ilerleme kaydediyoruz. Canlı organizmada deneylere doğru büyük bir aşama kaydetmekteyiz. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I don't know. The way the company is burning money... Bilemiyorum. Şirketin yuttuğu paraya bakarsak Bilmiyorum. Şirketin harcadığı para... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Well, we've got to get a leg up on the competition. Rekabette avantaj elde etmeliyiz. Rekabette avantaj elde etmeliyiz. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
You know that Zymagen has far more spending power than we do. Zymagen'in bizden çok daha fazla harcama gücüne sahip olduğunu biliyorsunuz. Zymagen'ın bizimkinden çok daha fazla harcama gücü olduğunu biliyorsunuz. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
So, what you're saying, I should have invested in Zymagen. Yani diyorsunuz ki, Zymagen'e yatırım yapmalıydım. Yani Zymagen'a yatırım yapmamı söylüyorsun. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
No, what I'm saying is, is that we've got to beat 'em to the punch. Hayır, demek istediğim onlardan önce davranmalıyız. Hayır, onlara günlerini göstermeliyiz diyorum. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Either that, or scare them into buying us out. Ya da bizi satın almalarına yol açacak kadar korkutmalıyız. Ya da bizi satın aldıracak dereceye gelene kadar onları korkutmak. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Well, you're scaring us investors Biz yatırımcıları, Zymagen'i korkuttuğunuzdan daha fazla korkutuyorsunuz. Biz yatırımcıları, Zymagen'den çok daha fazla korkutuyorsunuz. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
you're in clinical trials by the end of the fiscal year, ...mali yılın sonuna kadar klinik deneylere başlayın... ...malî yıl bitmeden önce klinik deneylere başlayın. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
or we pull the plug and cut our losses. Goodbye. ...yoksa fişi çekip zararı sineye çekeceğiz. Görüşürüz. Yoksa fişi çeker, kendimizi daha fazla zarardan koruruz. Hoşça kal. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
This construct's looking pretty good, Bu yapı oldukça iyi görünüyor... Bu yapı gayet iyi görünüyor. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Well, what if we add a furin site Ya UCE'deki gibi bir furin bölgesi eklersek? Peki ya serbestleştirici enzimde olduğu gibi ona da pürin eklesek? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
We need to talk. Konuşmamız gerekiyor. Konuşmamız gerek. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
You always wanna talk. Sen de hep konuşmak istiyorsun. Sen de hep konuşmak istiyorsun. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Yeah, we could add furin and try and cleave it before purification. Evet, furin ekleyip arıtma öncesi bölmeye çalışabiliriz. Evet, pürini ekleyip, arıtmadan önce bölmeye çalışabiliriz. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Giving you a preview... Sana bir ön gösterim sunuyorum. Arkadaşlar, bize bir dakika izin verir misiniz? Dört ay içinde... Müsaade eder misiniz? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Our investors will turn out the lights. Yatırımcılarımız şalteri indirecek. Yatırımcılarımız elektriği kesecek. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Science takes time, Jersey. Don't they understand? Bilim zaman alır, Jerseyli. Anlamıyorlar mı? Bilim zaman gerektirir Jersey'li. Anlamıyorlar mı? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Yeah, they do. They can read the Wall Street Journal. Tabii ki anlıyorlar. Wall Street Bültenini okuyabiliyorlar. Hayır, anlıyorlar. Wall Street Gazetesini okuyabiliyorlar. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
They see that Zymagen is testing 3 different Pompe drugs. Zymagen'in üç farklı Pompe ilacını test ettiğini anlıyorlar. Zymagen'ın üç farklı Pompe ilacını test ettiğini biliyorlar. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Why else do you think I put up with all your shit? Yoksa bütün saçmalıklarına neden katlanayım? Başka türlü neden bütün saçmalıklarına katlanıyor olurdum ki? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I want you to go toe to toe with Zymagen's scientists. Zymagen'in bilim adamlarına aman vermemeni istiyorum. Zymagen'in bilim adamlarıyla başa baş mücadele etmeni istiyorum. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Prove to them that your enzyme is best. Onlara enziminin en iyisi olduğunu ispatla. Onu yapabilirim işte. Kendi enziminin en iyisi olduğunu kanıtla. Bunu yapabilirim. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
That's the reason I've entered into conversations with them Bu yüzden onlarla şirketimizi satın almaları konusunda görüşmelere başladım. İşte bu yüzden onlarla şirketimizi almaları için... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
to buy our company. ...görüşmelere başladım. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
You're telling me? You're not asking me? Bana söylüyorsun yani? Bana sormuyorsun? İşin başında bana sormayıp da iş bittiğinde haber mi veriyorsun? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Oh, come on, Bob. I am just being fiscally responsible. Haydi ama, Bob. Sadece mali açıdan sorumlu davranıyorum. Hadi ama Bob. Ben sadece malî açıdan sorumlu hareket ediyorum. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Nobody is gonna tell me how to run my lab! Kimse bana laboratuarımı nasıl yöneteceğimi söyleyemez! Kimse bana laboratuarımı nasıl yöneteceğimi söyleyemez! Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
If I can engineer a deal, and that is a really big "if," Bir anlaşma yapabilirsem, ki ciddi şüphelerim var... Bir anlaşma sağlayabilirsem, ki bu pek muhtemel değil... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
you're going to have to forgive me ...sana kazandıracağım tonla para için benden özür dilemen gerekecek. ...sana kazandıracağım paralar için benden özür dilemen gerekecek. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I don't care about money. Para umurumda değil. Para umrumda değil. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I'm a scientist. I care about more important things than that. Ben bir bilim adamıyım. Daha önemli şeyleri önemsiyorum. Ben bir bilim adamıyım. Umrumda olan şeyler paradan daha önemli. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Don't you tell me about more important things to care about. Bana önemsenecek daha önemli şeylerden bahsetme. Benimle önemsenecek şeyleri tartışayım deme sakın. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Do the math. Hesabını sen yap. Hesap et. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Either we sell the company and get a huge cash infusion, Ya şirketi satarız ve büyük bir para artışı yaşarız... Ya şirketi satar ve şirket kasasına büyük miktarda para koyarız... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
or the investors will shut us down. ...ya da yatırımcılarımız şirketi kapatır. ...ya da yatırımcılar şirketi kapatır. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I'm gonna go take a crap, if that meets with your fiscal approval. Tuvalete gidiyorum, mali açıdan senin için uygunsa. Tuvalete gidip sıçacağım. Tabii bu seni malî onayından geçiyorsa. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
What, they can't drive from the airport like ordinary people? Ne yani, normal insanlar gibi havaalanından buraya arabayla gelemiyorlar mı? Normal insanlar gibi havaalanından arabayla gelemiyorlar mı? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Bob, we need to make this happen. Bob, bu işin olmasını sağlamalıyız. Bob, bu işin olmasını sağlamalıyız. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
They're gonna ask us some tough questions. Bize birkaç zor soru soracaklar. Bize bazı zor sorular soracaklar. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Don't take 'em personally, all right? All right? Kişisel olarak algılama, tamam mı? Tamam mı? Kişisel olarak algılama, tamam mı? Tamam mı? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
STONEHILL: These lab results confirm what I've been preaching for years, Bu laboratuar sonuçları yıllardır vaaz çektiğim şeyi kanıtlıyor... Bu laboratuar sonuçları yıllardır söylediğim şeyi doğruluyor. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
that phosphorylation is key to enzyme absorption. ...fosforilasyon enzim emiliminde kilit noktadır. Fosforilasyon, enzim emiliminde kilit noktadır. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
My theory works for Pompe, Teorim Pompe için işe yarıyor... Teorim Pompe için işe yarıyor... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
and eventually it'll work for enzyme replacement therapies ...ve er geç diğer lizozomal depolama bozuklukları için yapılan... ...ve eninde sonunda diğer lizozomal depo hastalıklarının tedavisi için gereken... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
for other lysosomal storage disorders. ...enzim değiştirme tedavilerinde de işe yarayacak. ...enzim replasmanlarında da işe yarayacak. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Is it too complicated? Çok çetrefilli değil mi? Çetrefilli mi? Çok zor değil mi? Çok mu zor? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
The number of variables built into Yaklaşımınıza eklenen değişken sayısı kafa karıştırıcı. Yaklaşımdaki değişkenlerin sayısı parmak ısırtacak derecede. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
just one carbohydrate ends up in the wrong position... ...sadece bir karbonhidrat yanlış konumda yer alırsa ...sadece bir karbonhidrat bile yanlış bir yerde olursa... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Well, it's gotta be done right, like anything worth doing. Yapmaya değer her şey gibi bunun da doğru yapılması gerekiyor. Diğer doğru yapılması gereken her şey gibi bu da doğru yapılmalı demek ki. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
You've never actually gotten a drug approved. Şimdiye kadar onaylanmış hiçbir ilacınız yok. Şimdiye kadar hiçbir ilaç için onay alamadınız. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Isn't it naive to think you can solve Bu tip üretim sorunlarını çözebileceğinizi düşünmek saflık değil mi? Bu tarz üretim sorunlarını çözebileceğinizi düşünmek biraz saflık olmuyor mu? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
(MOUTHING) Bob? Bob? Bob? Bob? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
You're right, I'm a theory guy. Haklısınız, ben bir teori adamıyım. Haklısınız, ben bir teori adamıyım. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
My head is in the clouds. Başım göğe ermiş durumda. Aklım beş karış havada. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Which is why we need you. Bu yüzden size ihtiyacımız var. İşte bu yüzden size ihtiyacımız var. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Unless, of course, your reputation for solving Tabii ki, protein üretim... Tabii sizin protein üretimi konusundaki... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Nice one. İyi espri. Güzeldi. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I still need to hear about profitability. Yine de kârlılık konusunu bilmem gerekiyor. Elbette, elbette. Yine de kârlılık konusunda bir şeyler duymalıyım. Elbette, elbette. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
As you know, this is not a one time treatment. It's a lifelong therapy. Bildiğiniz gibi, bu tek seferlik bir tedavi değil. Ömür boyu süren bir tedavi. Bildiğiniz üzere bu, tek seferlik değil ömür boyu süren bir tedavi. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
And these patients, Hastalardan... Ve bu hastalar... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
they are going to generate revenue ...hayatları boyunca bir gelir elde edilecek. ...hayatları boyunca bize gelir kaynağı oluşturacaklar. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
But even if you make a usable enzyme, Ama kullanılabilir bir enzim yapsanız bile, bütün hastalarda işe yaramayacaktır. Fakat kullanılabilir bir enzim üretseniz bile açıkça tüm hastalarda işe yaramayacak. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
What rate of patient death can be defined as acceptable loss? Hangi orandaki hasta ölümü kabul edilebilir kayıp olarak tanımlanabilir? Hangi orandaki hasta ölümü makul kayıp olarak tanımlanabilir? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Acceptable loss? Kabullenilebilir kayıplar mı? Makul kayıp mı? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I understand the question. Soruyu anlıyorum. Soruyu anladım. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Because the profit margins on this orphan drug Bu özellikteki ilaçların kar payları inanılmaz yüksek. Bu orphan ilaçtaki kâr marjı oranı öylesine yüksek ki... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Even with a mortality rate of, Beş yılda, mesela %25 ölüm oranı desek bile... Beş yıl içinde ölüm oranı mesela %25 olsa bile... Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
that there is a highly lucrative ...yine de ciddi miktarda kâr getirecektir. ...yine de bu oran elde edilecek büyük oranda bir kârı işaret etmekte. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Gentlemen, we have a deal. Beyler, anlaştık. Beyler, anlaştık. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Dr. Robert Stonehill to see Barry Renee. Ben Dr. Robert Stonehill, Barry Renee ile görüşeceğim. Ben Dr. Robert Stonehill, Barry Renee ile görüşeceğim. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Sir, you need to be cleared. Efendim, onay almanız gerekiyor. Tuvalete gideceğim sadece. Efendim, kontrolden geçmeniz gerekiyor. Tuvaleti kullanacaktım sadece. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
You need a security badge. Güvenlik kartınız olması lazım. Tanrım! Güvenlik kartınızın olması lazım. Tanrım. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Well, can I have a security badge so I can go take a pee? İşemek için güvenlik kartı alabilir miyim acaba? İşemek için güvenlik kartı alabilir miyim? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Yes, sir. He will give that to you. Tabii efendim. Verecek. Evet, beyefendi. Bu bey size verecektir. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Hey, Bob. Merhaba Bob. Merhaba John. Selam Bob. Selam John. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
You haven't cashed it yet? Hâlâ tahsil etmedin mi? Hâlâ tahsil etmedin mi? Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I haven't earned it yet. Henüz kazanmadım. Henüz hak etmedim. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I'll cash it when we have a usable enzyme. Kullanılabilir bir enzimimiz olduğu zaman tahsil edeceğim. Kullanılabilir bir enzimimiz olduğunda tahsil ederim. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Well, it sure is beautiful. Kesinlikle çok güzel. Gerçekten çok güzelmiş. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
It sure is big. Kocaman. Gerçekten de büyükmüş. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Seize the day. Günü yakala. Anı yaşa. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Okay. Evet. Peki. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
I'm stuck on this call. Telefona esir aldı beni. Görüşme bitmek bilmiyor. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
Just wanted to let you know how thrilled Seni aramızda görmekten duyduğumuz heyecanı bilmeni istedim John. Seni aramızda görmekten ne kadar heyecan duyduğumuzu bilmeni istedim John. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
It's an honor. Benim için onurdur. Benim için bir şereftir. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
You remember Dr. Kent Webber. Of course. Dr. Kent Webber'ı hatırlarsın. Tabii ki. Dr. Kent Webber'ı tanıyorsun. Tabii ki. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
It's good to see you again. Good to see you, too. Seni gördüğüme sevindim. Ben de öyle. Seni gördüğüme sevindim. Ben de öyle. Extraordinary Measures-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 18529
  • 18530
  • 18531
  • 18532
  • 18533
  • 18534
  • 18535
  • 18536
  • 18537
  • 18538
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim