Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 18503
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Something is happening. | Bir şeyler oluyor. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
: Julie, something is happening. | Julie, bir şey oluyor. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Okay, just stay with me. | Tamam, benimle kal. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
We gotta get you out of here. Come on, let's go. | Seni buradan çıkarmamız gerekiyor. Hadi, gidelim. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Charlie, let's go! I'm right behind you. | Charlie, hadi gidelim! Hemen arkanızdayım. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Charlie, I... | Charlie, ben... | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I'm dying. I'm here, I'm here. | ...ölüyorum Yanındayım, yanındayım. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I feel something. | Bir şeyler hissediyorum. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
What's that? What's that? | Ne hissediyorsun? Ne hissediyorsun? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Free. | Özgürlüğü. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
JW? What the hell? | JW mı? Bu da ne? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
GÜVENLİK DUVARI JW TARAFINDAN YETKİLENDİRİLDİ. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
|
ÖN YÜKLEME, ACİL DURUM BAŞLATMASI. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
|
Where's Ethan? | Ethan nerede? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Oh, Ethan. | Ethan. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
When I tried installing the anti virus, it triggered an emergency firewall. | Anti virüsü kurmaya çalıştığımda acil güvenlik duvarını tetikledi. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
John must have put it in there to protect him. | John onu korumak için böyle bir şey yapmış olmalı. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
We did it? Yeah, we did it. | Başardık mı? Evet, başardık. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Well, we all did. I think I need to go to the hospital. | Hep birlikte başardık. Sanırım hastaneye gitmem gerekiyor. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I guess I'm not a hybrid. Just an ass. | Sanırım ben bir melez değilim. Sadece pisliğin tekiyim. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
You just wanted the choice. | Sadece bir seçim istedin. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
You think the world is ever going to know what really happened? | Dünya bu olup bitenleri öğrenebilecek mi? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
This time, they will. | Bu sefer öğrenecekler. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
My name is Molly Woods | Benim adım Molly Woods. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
and I went to space on a 13 month solo mission. | Ve Uzaya tek başıma 13 ay süren bir göreve gittim. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
But I didn't come home alone. | Ama eve tek başıma dönmedim. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I testified before Congress... | Kongreden önce... | Extant-1 | 2014 | ![]() |
that no alien life form had ever set foot on planet Earth. | ...hiçbir uzaylı yaşam türünün gezegene gelmediğini belirtmiştim. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
And today, I'm here to speak the truth. | Ve bugün, burada doğruları söyleyeceğim. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
I'd like you to meet someone. | Sizi birisiyle tanıştırmak istiyorum. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Ares... | Ares. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Ares is one of many survivors | Ares, hükümetimiz tarafından yapılan... | Extant-1 | 2014 | ![]() |
of atrocities committed by our government. | ...zulümlerden kurtulanlardan birisi. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Yes, he's different from us. | Evet, o bizden farklı. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
But not so different, really. | Ama aslında o kadar da farklı değil. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
If you cut him, he bleeds. | Onu keserseniz, kanı akar. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
And if you hurt him, he'll fight. | Ve onu incitirseniz, sizinle savaşır. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
But he doesn't want war, or destruction. | Ama bir savaş ya da bir yıkım istemiyor. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
He dreams of a family. | Bir aile kurmayı hayal ediyor. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Of safety. | Güvenli bir şekilde. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Of a place where he can... | Daha önce hiç tanışmadığı | Extant-1 | 2014 | ![]() |
settle among people he's never known... | ...insanların arasında sanki uzun süredir tanıyormuş gibi... | Extant-1 | 2014 | ![]() |
as if he's known them his whole life. | ...yaşayabileceği bir yer istiyor. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
He dreams... | Bir yuva... | Extant-1 | 2014 | ![]() |
of a home. | ...hayalini kuruyor. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
there is life out there. | ...dışarıda bir yaşam var. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
it's here. | ...o yaşam tam burada. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
MOLLY [on TV]: Dreams of home. | Yuva hayalini kuruyor. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Ladies and gentlemen, there is life out there. | Bayanlar ve baylar, dışarıda bir hayat var. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
Okay, so that's a double almond mocha latte, | Pekâlâ, büyük boy bademli sütlü kahveniz... | Extant-1 | 2014 | ![]() |
no whip, for Taylor. | ...Taylor için. | Extant-1 | 2014 | ![]() |
What's next, right? | Bakalım sırada ne var, değil mi? | Extant-1 | 2014 | ![]() |
SALESMAN 1: Yeah, it's expensive, but it's sweet. | Pahalı olması gözünü korkutmasın. Mis gibidir. Pahalı olması gözünü korkutmasın. Mis gibidir. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. Are you familiar with Gibson humbucking pickups at all, or... | Aynen. Gibson elektro gitar sarımına aşina mısındır yoksa Aynen. Gibson elektro gitar sarımına aşina mısındır yoksa | Extract-1 | 2009 | ![]() |
No, I'm sorry. I actually don't play. It's for my dad for his 50th birthday. | Maalesef. Gitardan pek anlamam. Babama 50. yaş günü için hediye bakıyorum. 1 Maalesef. Gitardan pek anlamam. Babama 50. yaş günü için hediye bakıyorum. 1 | Extract-1 | 2009 | ![]() |
That's... That's really sweet. | Ne kadar hoş bir davranış. Ne kadar hoş bir davranış. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, my sisters and I are all chipping in, so... | Bütün kız kardeşler ortaklaşa alıyoruz, o yüzden Bütün kız kardeşler ortaklaşa alıyoruz, o yüzden | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Your dad will love these humbuckings. I mean, they really kick ass. | Baban bu çift sarıma bayılacaktır. Bunlar adamın dudağını uçuklatır. Baban bu çift sarıma bayılacaktır. Bunlar adamın dudağını uçuklatır. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Excuse me, I just have a quick question about... | Affedersiniz, bir şey soracaktım Affedersiniz, bir şey soracaktım | Extract-1 | 2009 | ![]() |
So, what kind of music does your dad play? | Baban ne tür müzik çalıyor? Baban ne tür müzik çalıyor? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I guess it's kind of jazz ish, maybe? | Cazımsı bir şeyler sanki. Cazımsı bir şeyler sanki. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
This is an excellent jazz guitar. Pat Metheny plays one of these. | Bu dört dörtlük bir caz gitarıdır. Pat Metheny de aynısından kullanıyor. Bu dört dörtlük bir caz gitarıdır. Pat Metheny de aynısından kullanıyor. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Probably the best one. Yeah. | Muhtemelen en iyisi. Aynen. Muhtemelen en iyisi. Aynen. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Is your dad into Metheny at all? | Baban Metheny'yi sever mi? Baban Metheny'yi sever mi? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Oh, I'm sorry. I actually have no idea who that is. | Kusura bakmayın. Bahsettiğiniz kişi kimdir hiçbir fikrim yok. Kusura bakmayın. Bahsettiğiniz kişi kimdir hiçbir fikrim yok. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Pat Metheny is probably the best fusion player of our times. | Pat Metheny gelmiş geçmiş en iyi füzyon gitaristlerinden biridir. Pat Metheny gelmiş geçmiş en iyi füzyon gitaristlerinden biridir. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
He's like the Jake E. Lee of fusion guitar players. | Füzyon gitaristlerin Jake E. Lee'si gibi bir şeydir kendisi. Füzyon gitaristlerin Jake E. Lee'si gibi bir şeydir kendisi. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, are you into fusion? Yeah. | Füzyona ilgin var mı? Füzyona ilgin var mı? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I don't really know what that is, either. | O konu hakkında da pek bir fikrim yok. O konu hakkında da pek bir fikrim yok. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
It's just... I was asking because I... I play fusion guitar. Just curious. | Kendim de füzyon gitaristi olduğum için sordum. Meraktan yani. Kendim de füzyon gitaristi olduğum için sordum. Meraktan yani. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, I play fusion, too, actually. | Ben de füzyon gitaristiyim aslında. Ben de füzyon gitaristiyim aslında. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
SALESMAN 1: I teach kids. I work with kids. | Çocuklara öğretiyorum. Onlarla birlikte çalışıyorum. Çocuklara öğretiyorum. Onlarla birlikte çalışıyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Really? Yeah, I work with a lot of kids. | Sahi mi? Evet, bir oda dolusu çocukla çalışıyorum. Sahi mi? Evet, bir oda dolusu çocukla çalışıyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
One quick... | Bir saniyenizi Bir saniyenizi | Extract-1 | 2009 | ![]() |
SALESMAN 1: You should come check our band out. | Grubumuzu dinlemeye gelmelisin. Grubumuzu dinlemeye gelmelisin. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Oh, for Christ's sake. Okay. Sure. That's awesome. | Ebenin örekesi artık. Tabii. Neden olmasın. Çok sevinirim. Ebenin örekesi artık. Tabii. Neden olmasın. Çok sevinirim. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. So what do you think? | Gitar için ne diyorsun? Gitar için ne diyorsun? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Well, do you guys maybe have it in other colors? | Başka rengi de var mı acaba? Başka rengi de var mı acaba? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Color? You mean finishes. | Renk derken? Son kat cilası demek istedin herhalde. Renk derken? Son kat cilası demek istedin herhalde. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
SALESMAN 1: Meant finishes. Yeah, sorry. | Son kat cila yani. Evet, özür dilerim. Son kat cila yani. Evet, özür dilerim. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
We have a sunburst. It's beautiful. | Güneş kızılı var. Şahanedir. Güneş kızılı var. Şahanedir. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, I just stocked one of those in the back. I can go grab it. | Arka tarafta bir tane ayırmıştım. Gidip getirebilirim. Arka tarafta bir tane ayırmıştım. Gidip getirebilirim. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
No, I can pick it up. You want to see it? | Ben de getirebilirim. Görmek ister misin? Ben de getirebilirim. Görmek ister misin? | Extract-1 | 2009 | ![]() |
No, I'll get it. It comes with a case. I'll get it. | Ben getiririm. Kılıfı da var. Getiriyorum. Ben getiririm. Kılıfı da var. Getiriyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I'm going to get the case. CINDY: Yeah, okay. Thank you. | Ben de kılıfını getireyim. Tamam. Teşekkür ederim. Ben de kılıfını getireyim. Tamam. Teşekkür ederim. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I'm gonna get... I'm gonna grab the case. | Ben de kılıfını getiriyorum. Ben de kılıfını getiriyorum. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
CINDY: (CHUCKLING) Awesome. | Süper. Süper. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
(SINGING) Well, I said, friend | Dedim ki birader Dedim ki birader | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Don't take her, she's all I've got | Onu benden alma, o benim her şeyim Onu benden alma, o benim her şeyim | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Please don't take her love away from me | Ona olan aşkımı çok görme lütfen Ona olan aşkımı çok görme lütfen | Extract-1 | 2009 | ![]() |
I'm beggin' you, friend | Yalvarıyorum sana birader Yalvarıyorum sana birader | Extract-1 | 2009 | ![]() |
She's everything in life I'll ever need | Hayata dair aradığım ne varsa hepsi onda Hayata dair aradığım ne varsa hepsi onda | Extract-1 | 2009 | ![]() |
She is life | O hayatın ta kendisi O hayatın ta kendisi | Extract-1 | 2009 | ![]() |
When I want to live | Yeter ki yaşamak isteyeyim Yeter ki yaşamak isteyeyim | Extract-1 | 2009 | ![]() |
She's everything to me in life that life can give | Hayattan beklentilerimin karşılığını yalnızca onda bulabilirim Hayattan beklentilerimin karşılığını yalnızca onda bulabilirim | Extract-1 | 2009 | ![]() |
She's my water | O benim su kaynağım O benim su kaynağım | Extract-1 | 2009 | ![]() |
That's not really my thing. | Bana göre değil. Bana göre değil. | Extract-1 | 2009 | ![]() |
When I need a drink | Yeter ki içmek isteyeyim Yeter ki içmek isteyeyim | Extract-1 | 2009 | ![]() |
She's the first thought in my mind | Aklımdan çıkmayan tek şey o Aklımdan çıkmayan tek şey o | Extract-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Step. Hi there, Joel. | Selam, Step. Hayırlı sabahlar, Joel. Selam, Step. Hayırlı sabahlar, Joel. | Extract-1 | 2009 | ![]() |