Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 18485

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
and running down the Champs Ã‰lysÃ©es.	...ve Şanzelize'ye izlediğimizi hatırlıyorum.	Extant-1	2014
It was raining, but... There was a nice old lady.	Yağmur yağıyordu ama... Güzel, yaşlı bir kadın vardı.	Extant-1	2014
And she gave me her umbrella. It had a hole in it.	Ve bana şemsiyesini vermişti. Üzerinde bir delik vardı.	Extant-1	2014
I was soaked.	Sırılsıklam olmuştum.	Extant-1	2014
Yeah, Lucas and Lucy, they share the same neural programming.	Evet, Lucas ve Lucy aynı sinirsel programa sahipler.	Extant-1	2014
They all do. Our memories were installed.	Hepsi öyle. Anılarımız yüklendi.	Extant-1	2014
We didn't have the luxury of learning by experience, like you.	Seninki gibi deneyimle öğrenme lüksümüz olmadı.	Extant-1	2014
But I want to have memories with both of you, too.	Ama ben de sizin anılarınıza sahip olmak istiyorum.	Extant-1	2014
Okay. Well...	Pekâlâ...	Extant-1	2014
let's make some right now. Just the three of us.	...şimdi biraz yapalım o zaman. Sadece üçümüz.	Extant-1	2014
Charlie, will you take a picture of us with my Pyxis Cube?	Charlie, Pyxis Cube'umla fotoğrafımızı çeker misin?	Extant-1	2014
It's a place where people keep their most important memories.	İnsanların en önemli anılarını sakladıkları bir yer.	Extant-1	2014
Kind of like an old school photo album, if you're into that sort of stuff.	Eski bir fotoğraf albümüne benziyor, böyle şeyleri seviyorsan.	Extant-1	2014
	SONA ERME TARİHİ: AKTİFLEŞTİ.	Extant-1	2014
Lucy, turn around, smile.	Lucy, dönsene, gülümse.	Extant-1	2014
Sorry. Let's do it.	Üzgünüm. Hadi yapalım şunu.	Extant-1	2014
Everybody say "cheese and crackers."	Herkes "peynir ve kraker" desin.	Extant-1	2014
What's going on is, we are in a security lockdown.	Olan şey, güvenlik tecridindeyiz şu an.	Extant-1	2014
It means we're not going anywhere for the moment.	Şimdilik bir yere gidemiyoruz demek oluyor.	Extant-1	2014
Shepherd betrayed us.	Shepherd bize ihanet etti.	Extant-1	2014
He's looking for you. And us, too.	Seni arıyor. Ayrıca bizi de.	Extant-1	2014
We're gonna have to stay in hiding. We don't want to hide.	Saklanmamız gerekiyor. Saklanmak istemiyoruz.	Extant-1	2014
We want to live and go about in the world freely.	Gidip özgürce yaşamak istiyoruz.	Extant-1	2014
Well, I don't want to be the person to break the news to you,	Sana kötü haberleri verecek kişi olmak istemem...	Extant-1	2014
but you are a long way from that.	...ama daha kırk fırın ekmek yemeniz lazım.	Extant-1	2014
We all are at this point.	Hepimiz bu noktadayız.	Extant-1	2014
Okay, look, JD has supplies and food.	Tamam, bak, JD'nin malzeme ve yiyeceği var.	Extant-1	2014
He's ex military, so he can help with defense.	Eskiden ordudaydı, bize savunma konusunda yardım edebilir.	Extant-1	2014
I can at least help you secure the perimeter.	En azından çevreyi korumanıza yardım edebilirim.	Extant-1	2014
Mm mm, no.	Hayır.	Extant-1	2014
We're not taking orders from one of them.	İçlerinden birinden emir almayız.	Extant-1	2014
I'm sorry, who the hell are you?	Pardon da, sen kim oluyorsun?	Extant-1	2014
This is Ares. JD. Molly.	Bu Ares. JD. Molly.	Extant-1	2014
Hey, new guy, I laid my ass on the line for you people.	Selam, yeni adam, siz insanlar için kıçımı tehlikeye attım.	Extant-1	2014
"You people." Our mother trusts him.	"Siz insanlar" mı? Annemiz ona güveniyor.	Extant-1	2014
Your mother... doesn't know which side she's on.	Annen, kimin tarafında olduğunu bilmiyor.	Extant-1	2014
Okay, look, this isn't about sides.	Tamam, dinle. Bunun taraf tutmakla bir ilgisi yok.	Extant-1	2014
It's about survival. For all of us.	Bu hepimizin hayatta kalmasıyla ilgili.	Extant-1	2014
We won't survive here. We should leave now.	Burada hayatta kalamayız. Hemen şimdi gitmeliyiz.	Extant-1	2014
Scatter into the cities,	Şehirlere dağılalım...	Extant-1	2014
propagate until the odds are in our favor,	...avantaj bizim lehimize olana kadar çoğalalım...	Extant-1	2014
then let the humans decide... Decide what?	...sonrasına insanlar karar versin. Neye karar versin?	Extant-1	2014
If they want to live in our world...	Bizim dünyamızda yaşamak istiyorlar mı...	Extant-1	2014
I thought you wanted peace.	Barış istiyorsunuz sanmıştım.	Extant-1	2014
It takes two sides for peace, doesn't it?	Barış iki taraflı olur, değil mi?	Extant-1	2014
All right, there is a five county lockdown in place.	Şu anda beş eyalette tecrit var.	Extant-1	2014
Anybody who leaves here, they will be hunted down, captured and killed.	Burayı her kim ter ederse, yakalanıp öldürülecek.	Extant-1	2014
And if we stay here, we're sitting ducks.	Burada kalırsak ördekler gibi avlanırız.	Extant-1	2014
Yeah. But they don't know where the ducks are sitting.	Evet. Ama ördeğin nerede olduğunu bilmiyorlar.	Extant-1	2014
Now, the GSC has a virus...	GSC'nin elinde hepimizi öldürecek bir virüs var.	Extant-1	2014
The streets are empty right now.	Sokaklar şu an boş.	Extant-1	2014
One person leaves this compound, just one...	Burayı bir kişi terk ederse...	Extant-1	2014
If we wait out the lockdown, it'll make it easier for us to disperse.	Tecriti beklersek, dağılmamız daha kolay olacaktır.	Extant-1	2014
It's only 72 hours.	Sadece 72 saat.	Extant-1	2014
Now, we will stay here until then, help JD secure the grounds.	O zamana kadar burada kalacağız, JD'nin güvenliği sağlamasına yardım et.	Extant-1	2014
If that's your decision, brother.	Karar senin, kardeşim.	Extant-1	2014
Terra. You came back.	Terra. Geri dönmüşsün.	Extant-1	2014
Hey. Oh. Hey there.	Selam. Selam.	Extant-1	2014
Find out how long we'll be here?	Ne kadar burada kalacağımız öğrendin mi?	Extant-1	2014
Um... I just got a special security clearance.	Özel bir güvenlik izni aldım.	Extant-1	2014
We are going home tonight. That's good.	Bu gece eve gidiyoruz. Bu güzel.	Extant-1	2014
Uh, Ethan asked if Lucas and I could spend the night with you guys.	Ethan, Lucas'la ben geceyi sizde geçirebilir miyiz diye sordu.	Extant-1	2014
I told him it was up to you. No. Lucas isn't ready.	Bende sana bağlı dedim. Hayır. Lucas daha hazır değil.	Extant-1	2014
We have to power him down here.	Gücünü burada kapatmak zorundayız.	Extant-1	2014
Okay. Well, what about me?	Pekâlâ, peki ya ben?	Extant-1	2014
I think with Julie in Washington, he gets lonely.	Sanırım Julie Washington'da olduğundan yalnız hissediyor.	Extant-1	2014
And you must, too. Me? No, I'm fine.	Sen de öyle olmalısın. Ben mi? Hayır, iyiyim ben.	Extant-1	2014
But, uh... yeah, for Ethan? Sure. Why not?	Ama Ethan için, neden olmasın ki?	Extant-1	2014
I found your checklist for Humanichs.	Humanich'ler için yapılacaklar listeni buldum.	Extant-1	2014
What's an expiration date?	Son tarih nedir?	Extant-1	2014
You're not supposed to be snooping...	Gizlice aramaman gerekiyor. Gizlice aramıyordum.	Extant-1	2014
I was looking.	Bakıyordum.	Extant-1	2014
John Woods made it very clear	John Woods Humanich'lerin insan deneyimine sahip olması gerektiğini vurguladı...	Extant-1	2014
so he built in a program for them to expire.	...bu nedenle onları süreleri bitecek şekilde programladı.	Extant-1	2014
You mean...	Demek istediğin, ölecek miyiz?	Extant-1	2014
I mean... humans die.	Yani, insanlar ölür.	Extant-1	2014
It's just part of the deal.	Bu anlaşmanın bir parçası.	Extant-1	2014
It sort of defines us.	Bu biraz da bizi tanımlıyor.	Extant-1	2014
To make Humanichs more human, it just seemed logical to build in...	Humanich'leri daha fazla insan yapmak için, sonlandırma noktası koymak...	Extant-1	2014
a termination point.	...mantıklı göründü.	Extant-1	2014
It's not logical to me.	Bana hiç de öyle gelmedi.	Extant-1	2014
Humans have to die, we don't.	İnsanlar ölmek zorunda, biz değiliz.	Extant-1	2014
If you want us to be more like you, then give us the same rights.	Size daha çok benzememizi istiyorsanız, bize de eşit hakları verin.	Extant-1	2014
Let us really live before we die.	Ölmeden önce insan gibi yaşayalım.	Extant-1	2014
Look, I'm so sorry you had to find out that way.	Bak, böyle öğrendiğin için üzgünüm.	Extant-1	2014
I know it's a lot to absorb.	Bunu kabullenmek hiç kolay değil, biliyorum.	Extant-1	2014
You're responding like any human would.	Sen de her insanın vereceği tepkiyi veriyorsun.	Extant-1	2014
Because I'm more human than you think, Charlie.	Çünkü düşündüğünden daha fazla insanım, Charlie.	Extant-1	2014
I wish you understood that.	Keşke bunu anlayabilseydin.	Extant-1	2014
Believe it or not, Mei Fong's DNA has somehow...	İster inan ister inanma. Mei Frong'un DNA'sı bir şekilde...	Extant-1	2014
been converted to a triple helix.	...üçlü sarmala dönüşmüş.	Extant-1	2014
So you're saying, conclusively, that this woman is a hybrid?	Yani bu kadının kesin olarak bir melez olduğunu mu söylüyorsun?	Extant-1	2014
She will be. Soon.	Öyle olacak. Yakında.	Extant-1	2014
A casualty of microchimerism.	Bir mikromerizm kazazedesi.	Extant-1	2014
We think there was a placental transfer	Hamilelik sırasında uzaylı fetal hücresinin plasental bir geçiş yaptığını sanıyorduk.	Extant-1	2014
Does this happen to every woman who survives a hybrid pregnancy?	Meleze hamile kalıp da hayatta kalan her kadının başına bu mu geliyor?	Extant-1	2014
Mei has a rare genetic marker called the "Kilimanjaro Allele".	Mei'nin "Kilimanjaro Allele" adında ender rastlanan bir genetik belirleyicisi var.	Extant-1	2014
It might be why she's changing and others aren't.	Diğerleri değişmezken onun değişmesinin nedeni bu olabilir.	Extant-1	2014
Run that marker through our employee database.	O belirleyiciyi çalışan veri tabanımızda aratın.	Extant-1	2014
Only one person with that same anomaly.	Tek bir çalışanımızda aynı bozukluktan var.	Extant-1	2014