Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 18436
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I didn't know. Oh, "you're sorry. | Bilmiyordum. Ah, "üzgünsün, bilmiyordun." | Expelled-1 | 2014 |  |
| Ready? | Hazır mısın? Evet, hazırım. | Expelled-1 | 2014 | |
| Yeah. | Evet. Çak bakalım. | Expelled-1 | 2014 | |
| Don't celebrate yet, man. | Daha kutlamaya erken. | Expelled-1 | 2014 | |
| Don't make me use this, bro. | Bana bunu kullandırtma kardo. | Expelled-1 | 2014 | |
| Are you looking to get punched in the balls today? | Bugün taşaklarına tekme yemek için mi can atıyorsun sen? | Expelled-1 | 2014 | |
| Don't... Hey! | Yapma! | Expelled-1 | 2014 | |
| No. Felix. | Hayır, Felix! Hayır! Yapma, Felix! | Expelled-1 | 2014 | |
| What? I can't do it. | Ne oldu? Yapamam. Uyanır. | Expelled-1 | 2014 | |
| So how are we gonna move the laptop? | Laptopu nasıl alacağız peki? | Expelled-1 | 2014 | |
| We don't have to. | Almak zorunda değiliz. | Expelled-1 | 2014 | |
| Where did you even find this? I got it from Truman's desk. | Bunu nereden buldun? Truman'ın masasından aldım. | Expelled-1 | 2014 | |
| got it. | Oldu. | Expelled-1 | 2014 | |
| You're a wizard, Danny. | Sen bir dâhisin Danny. Aynen öyle sürtük. | Expelled-1 | 2014 | |
| I'm bugging his computer to keep tabs on him. | Bilgisayarına iz sürmeye devam etmesi için bir şey yüklüyorum. | Expelled-1 | 2014 | |
| "Keep tabs"? Yeah. | İz sürmek mi? Evet. | Expelled-1 | 2014 | |
| If he figures out that we tampered with the grades, | Eğer notlarla ne yaptığımızı öğrenirse, bunu bilmek isteriz. | Expelled-1 | 2014 | |
| Ah, got it. | Anladım. | Expelled-1 | 2014 | |
| Now let's change your biology grade. | Hadi seni biyoloji notunu değiştirelim. | Expelled-1 | 2014 | |
| Yes, let's do that. | Evet, değişelim. | Expelled-1 | 2014 | |
| Okay, what GPA do you want? | Tamam, kaç ortalama istiyorsun? | Expelled-1 | 2014 | |
| 3.5 should be good. | 3.5 yeterli olur. | Expelled-1 | 2014 | |
| 4.0 coming right up. | 4.0 geliyor. | Expelled-1 | 2014 | |
| Yeah. What, you don't want straight "A" s? | Evet. Ne yani hepsi A olsun istemiyor muydun? | Expelled-1 | 2014 | |
| All right. Do it. | Pekala. Öyle yap. | Expelled-1 | 2014 | |
| 4.0 it is. | 4.0 oldu. | Expelled-1 | 2014 | |
| There it is... Straight "A" s, baby. | İşte oldu. Hepsi A bebeğim. | Expelled-1 | 2014 | |
| Crap, I got to put this back. | Kahretsin, bunu geri koymalıyım. Olmaz, dostum. | Expelled-1 | 2014 | |
| It's mine now. | Bu artık benim. | Expelled-1 | 2014 | |
| I got to put it back on his desk. | Masasına geri koymalıyım bunu. Burada olduğumuzu anlar. | Expelled-1 | 2014 | |
| What are you doing here, Felix? | Burada ne yapıyorsun Felix? Burada ne yapıyorsunuz Bay Truman? | Expelled-1 | 2014 | |
| It's 2:00 in the morning. | Saat gece 2. | Expelled-1 | 2014 | |
| Uh Huh. Waiting for the police to arrive. | Polisin gelmesini bekliyorum. | Expelled-1 | 2014 | |
| What brings you here this time... Stealing computers again? | Bu sefer niye geldin buraya, yine bilgisayar çalmaya mı? | Expelled-1 | 2014 | |
| I think I'm gonna have to break your window, Mr. Truman. | Sanırım pencerenizi kırmak zorundayım Bay Truman. | Expelled-1 | 2014 | |
| If you think that'll help, son, knock yourself out. | Eğer bunun işe yarayacağını düşünüyorsan, hiç durma evlat. | Expelled-1 | 2014 | |
| What do you want, Felix? | Ne istiyorsun Felix? | Expelled-1 | 2014 | |
| If you could let me go, that'd be great. | Eğer gitmeme izin verirseniz, çok harika olurdu. | Expelled-1 | 2014 | |
| No, no, no. I mean, what is it that you want, huh? | Hayır, hayır. Yani ne istiyorsun? | Expelled-1 | 2014 | |
| What kind a future do you see for yourself? | Kendin için nasıl bir gelecek görüyorsun? | Expelled-1 | 2014 | |
| I know what I don't want. | Ne istemediğimi biliyorum. | Expelled-1 | 2014 | |
| I don't want a seat behind a desk for the next six years... | Bir iş bulup masa başında 40 yıl daha oturabilmek için... | Expelled-1 | 2014 | |
| so I can get a job and sit behind a desk for the next 40. | ...altı yıl daha bir sırada oturmak istemiyorum. | Expelled-1 | 2014 | |
| I'm trying to live... | Hayatımın her saniyesini dolu dolu yaşamak istiyorum. | Expelled-1 | 2014 | |
| You're making that really difficult, Mr. Truman. | Siz de bunu çok zorlaştırıyorsunuz, Bay Truman. | Expelled-1 | 2014 | |
| Police, open up! | Polis, açın kapıyı! | Expelled-1 | 2014 | |
| He's over here, officer. | Burada memur bey. | Expelled-1 | 2014 | |
| Very rarely do I say this, | Bunu pek sık söylemem ama bu sefer yüzde yüz sıçtım. | Expelled-1 | 2014 | |
| On the bright side, | İyi tarafıysa, Montana buradan daha kötü olamaz. | Expelled-1 | 2014 | |
| This could be difficult to explain to my parents. | Bunu aileme açıklamak zor olacak. | Expelled-1 | 2014 | |
| What do you think? | Ya sizce? | Expelled-1 | 2014 | |
| I never planned to end up like my brother. | Sonumun abim gibi olacağını planlamamıştım hiç. | Expelled-1 | 2014 | |
| Your dad's here to pick you up. | Baban seni almaya geldi. | Expelled-1 | 2014 | |
| Come on out. | Hadi dışarı. | Expelled-1 | 2014 | |
| Hey, there, son. | Merhaba oğlum. | Expelled-1 | 2014 | |
| Mr. O'neil? | Bay O'neil? | Expelled-1 | 2014 | |
| Do you happen to have a moist towelette, by chance? | Islak mendil bulma şansım var mı? Oğlunuzun başı çok büyük belada. | Expelled-1 | 2014 | |
| What? | Ne? Felix, beni hayal kırıklığına uğrattın oğlum. | Expelled-1 | 2014 | |
| Super, super disappointed! | Çok çok hayal kırıklığı! Çok özür dilerim baba. | Expelled-1 | 2014 | |
| Ready, son? Yep. | Hazır mısın oğlum? Evet. | Expelled-1 | 2014 | |
| All right, then. See you. | Pekala o zaman. Görüşürüz. | Expelled-1 | 2014 | |
| You know, I was expecting you | Seni biraz daha mutsuz görmeyi umuyordum baba. | Expelled-1 | 2014 | |
| Or can I call you "Ben" now? | Yoksa artık Ben mi diyeyim? | Expelled-1 | 2014 | |
| It's good to see you, little bro. | Seni gördüğüme sevindim abisi. Cidden. | Expelled-1 | 2014 | |
| I missed you, man. I missed you too. | Özledim seni dostum. Ben de seni özledim. | Expelled-1 | 2014 | |
| How did you know is me? | Ben olduğumu nereden bildin? | Expelled-1 | 2014 | |
| I mean, it wasn't hard to recognize you, | O değişik bıyıkla bile seni tanımak çok da zor değildi. | Expelled-1 | 2014 | |
| What made you think that would work? | Bunun işe yarayacağını nereden bildin? İşe yaradı ve rica ederim. | Expelled-1 | 2014 | |
| Sorry, I just... I just can't believe he bought it. | Üzgünüm sadece adamın bunu yediğine inanamadım. | Expelled-1 | 2014 | |
| What are you doing here, anyway? | Neyse burada ne işin var? Bunu açıklamak biraz zor işte. | Expelled-1 | 2014 | |
| I haven't really told mom and dad yet | Henüz büyük kaçış işini anne ve babama söylemediğim için... | Expelled-1 | 2014 | |
| you okay there? Yeah. | İyi misin? Evet. | Expelled-1 | 2014 | |
| I know a shortcut. | Bir kestirme biliyorum. | Expelled-1 | 2014 | |
| My brother's a different class of troublemaker. | Kardeşim bambaşka bir baş belasıdır. | Expelled-1 | 2014 | |
| He's been caught more times than I can count, | Benim sayamadığım kadar çok yakalandı, ama her zaman bir çaresine baktı. | Expelled-1 | 2014 | |
| He's a veteran rule Breaker. | Eski kural çiğneyenlerden biri. | Expelled-1 | 2014 | |
| I prefer a more subtle approach. | Ben daha zekice yaklaşmayı tercih ediyorum. | Expelled-1 | 2014 | |
| Mm. Come on. | Hadi. | Expelled-1 | 2014 | |
| I got to say... | Beni dağ akademisinden kurtardığını söylemem gerekiyor. | Expelled-1 | 2014 | |
| Yeah, you don't want to go there. | Evet, oraya gitmeyi istemezsin. | Expelled-1 | 2014 | |
| To be honest, it was pretty easy. | Aslına bakarsan oldukça kolaydı. Nasıl? | Expelled-1 | 2014 | |
| I shipped myself out. | Kendimi kargolattım. | Expelled-1 | 2014 | |
| Last semester I got a job in the mail room. | Son dönem posta odasında çalışıyordum. | Expelled-1 | 2014 | |
| Every Monday I would sort through everybody's letters | Her pazartesi herkesin koca bir çuval dolusu mektuplarını düzenlerdim. | Expelled-1 | 2014 | |
| The other kids starting calling me "sack boy." | Diğer çocuklar bana "çuvalcı" demeye başlamıştı. | Expelled-1 | 2014 | |
| I was supposed to ship back a broken tandem bike | Spor salonumuzdaki bozuk bir bisikleti iade etmem gerekiyordu. | Expelled-1 | 2014 | |
| But there was just enough space for me to crawl inside. | Ama kutunun içinde benim sığmam için gerekli olan boşluk da vardı. | Expelled-1 | 2014 | |
| So I hopped in the box | Ben de kutunun içine girip, kendimi özgürlüğe postaladım. | Expelled-1 | 2014 | |
| Wait. Seriously? | Bekle. Ciddi misin? Nasıl nefes alabildin? | Expelled-1 | 2014 | |
| There was plenty of oxygen, as I recall. | Yeterince oksijen vardı hatırladığım kadarıyla. | Expelled-1 | 2014 | |
| The box was shipped ground. Wait, wait, wait. | Kutuyu postaladım. Dur, dur, dur. | Expelled-1 | 2014 | |
| So you just changed the address on the box? | Yani kutudaki adresi mi değiştirdin? | Expelled-1 | 2014 | |
| Shipped myself right to our doorstep, baby. | Kendimi bizim adrese postaladım bebeğim. Şu büyük kasanın içindeydin sen. | Expelled-1 | 2014 | |
| Yes, dude, you walked right pass me. | Evet dostum, tam önümden geçmiştin. | Expelled-1 | 2014 | |
| Stretching my legs was... | Bacaklarımı esnetmek orgazmik bir şeydi. | Expelled-1 | 2014 | |
| Sneaking into the house was easy. | Eve sızmak da kolaydı. | Expelled-1 | 2014 | |
| Finding a permanent hiding spot was even easier. | Sürekli saklanacak bir yer bulmak, daha da kolaydı. | Expelled-1 | 2014 | |
| I quickly discovered that the attic | Tavan arasının en güzel yer olduğunu çok kısa sürede keşfettim. | Expelled-1 | 2014 | |
| My old box of toys was up there. | Eski oyuncak kutum da yukarıdaydı. Noel Baba da. | Expelled-1 | 2014 | |
| It was a little cramped, but I made do with what I had. | Ortalık biraz sıkışıktı ama elimdekilerle yetindim. | Expelled-1 | 2014 | |
