Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183040
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I'll ride pillion! | Arkaya binerim. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I just got back. | Ben de şimdi geldim. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Where's my cup? Can't find it... | Fincanım nerede? Onu bulamıyorum. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Fatty, don't feel this way because of me. | Fatty, benim yüzümden böyle davranmanı istemiyorum. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It's okay. We can still be friends. | Herşey yolunda. Hala arkadaş olabiliriz. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I'm still... | Ben hala.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It's all crap! Life's not like your dreams! | Bu çok saçma! Hayat, senin rüyaların gibi değil. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| lf it was, you wouldn't need those love stories to kid yourself! | Öyle olsaydı, kendinle dalga geçmek için bu aşk hikayelerine ihtiyaç duymayacaktın. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Here's the bank draft. | Banka poliçesi burada. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| What's the baby's name? | Bebeğin adı neydi? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| He's still working on it. | Hala kandırmaya çalışıyor. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| We're putting it off like our wedding. | Onu da düğünümüz gibi erteledik. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Still, I found this funny piece of rock. | Bir de, şu komik taş parçası. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| You'll catch cold! | Hasta olacaksın! | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It was antique jade! An 8000 year old national treasure! | Bu, antik bir yeşim taşı. 8000 yıllık bir hazine. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I kept my cool. I asked for what Piggy owed me. | Ben sakinim. Piggy'den borç istedim. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It must have been worth a lot more. | Çok daha değerli olmalı. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| We shouldn't be too greedy! | Çok hevesli görünmemeliyiz. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I'll pick you up at 7 tomorrow. | Seni, yarın 7'de kaldırırım. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| What's this? For me? | Bu ne? Benim mi? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| What's this for? | Neden çektin bunu? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| You can't see it yourself, so I help you. | Kendin göremezsen, sana yardımcı olurum. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| So that's why! | Neden olduğunu söyledi. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| That's why what? | Ne demek bu? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I've done nothing bad. | Ben, kötü birşey yapmadım. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Unless... you haven't forgiven me. | Beni affettmediğin sürece... | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Why don't you wake up? | Neden uyanmıyorsun? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Nobody's home. His daughter must be at school. | Kimse yok. Kızı, okulda olmalı. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| First Girls' High. | Kız Lisesi. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I'll send a policewoman there. | Ozaman, oraya bir polis gönderiyorum. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| You know what she's been doing this week? | Onun, son haftalarda neler yaptığını biliyor musunuz? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It happened in the Da An district of Taipei. | Cinayet, Taipei'nin Da An mahallesinde gerçekleşti. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| This is the suspect. Nicknamed Fatty, he's a pupil... | Şüpheli, Fatty takma adlı bir öğrenci.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| the suspect's girl friend had... | ..şüphelinin kız arkadaşının.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| was also involved with the girl's mother. | ..kurbanın, kızın annesi ile ilişkisi olduğunu doğruladı. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It was reportedly a grisly scene. | Resmi kaynakların rapor ettiği tüyler ürpertici cinayet, böyle gerçekleşti. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I thought it was the nurse. | Ben de, hemşire sandım. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It's 2:30, she's still not here! | Saat 2.30, hala gelmedi. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I was at the police station. | Bugün karakola gittim. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I can't face going back to school. | Tekrar okula gidemem. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I haven't slept for so long. | Uzun zamandır uyumadım. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I'm so tired, Grandma. | Çok yorgunum, büyükanne. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| you've forgiven me. | ..beni affettiğine göre.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I can sleep. | ..uyuyabilirim. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Now that you're awake... | Artık uyandın.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I close my eyes... | Gözlerimi kapatıyorum.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| The world I see... | Gördüğüm dünya.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Migo, this isn't a joke. | Migo, şaka yapmıyorum. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Why would I kid you? | Neden, seninle dalga geçeyim ki? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| lf I'd come earlier, this might not have happened. | Daha erken gelebilseydim bu, olmayacaktı. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It's all my fault. | Herşey benim hatam. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Migo, don't be so upset. | Migo, üzülme lütfen. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It's my mother's funeral! Money is not a problem! | Bu, annemin cenazesi. Para problem değil! | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Unfortunately I was out all day today. | Maalesef, tüm gün dışarıdaydık. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It must have been a peaceful end. | Bunun, huzurlu bir son olması gerekirdi. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Even if someone were home, they wouldn't have noticed. | Evde birileri olsaydı bile, bunu anlayamayabilirlerdi. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It was about 3 hours ago, around 2:30 p.m. | Yaklaşık 3 saat önce olmuş. Saat 2.30 civarında. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| What's uncle's phone number? | Dayının telefon numarası nedir? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I think speed dialing number 9. | 9'da kayıtlı olması gerek. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I think, speed dialing number 15. | O da, 15'de kayıtlıydı. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It was this afternoon. | Akşamüstü. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Nothing's changed here. | Hiçbirşey değişmedi burada. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I was like Mother, they were like me. | Ben annem gibiydim, onlar da benim gibi. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I've come to realize things aren't... | Tüm yaşananların, göründükleri gibi karmaşık.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| How can I say this? | Nasıl söylesem? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I had a chance to relive part of my youth. | ..gençliğimi yeniden yaşamak için bir fırsat geçti elime. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| My first thought was that I could make things... | İlk önce, herşeyi farklı.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I suddenly realized that... | Birden.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| even if I was given a second chance... | ..ikinci bir şans versem bile, | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I wouldn't need it. | ..buna gerek olmadığını anladım. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I really wouldn't. | Hiç gerek yoktu. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| A Di and I can't go on without you! | A Di ve ben sensiz ne yapacağız! | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It was a waste of time. | Hepsi zaman kaybıydı. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Ato's copies were terrible. | Ato'nun kopya ürünleri berbattı. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I've worked my butt off all these years! | Ömrüm boyunca, işimde dikiş tutturamadım. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I didn't do it for fun! | Eğlence olsun diye çalışmadım. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| You know, NJ, I'm never happy. | Biliyorsun NJ, hiç mutlu olmadım. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| When you don't love what you do... | Yaptığın işi sevmezsen.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Can I speak to Grandma? | Büyükanneyle konuşabilir miyim? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I'm sorry, Grandma. | Özür dilerim, büyükanne. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It wasn't that I didn't want to talk to you. | Seninle konuşmak istemediğimi düşündün. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I think all the stuff I could tell you... | Bense, sana söyleyebileceğim herşeyi.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Otherwise, you wouldn't always tell me to listen! | Zaten, dinlemek istediğini hiç söyleyemeyecektin. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| They all say you've gone away. | Herkes, senin çok uzaklarda olduğunu söylüyor. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| But you didn't tell me where you went. | Ama nereye gittiği söylemiyorlar. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I guess it's someplace you think I should know. | Sanırım, benim bilmem gerektiğini düşündüğün bir yerlerdesin şimdi. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| But, Grandma, I know so little. | Ama, Büyükanne ben tam olarak bilmiyorum. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Do you know what I want to do when I grow up? | Büyüdüğümde ne olmak istediğimi, biliyor musun? | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I want to tell people things they don't know. | İnsanlara, onların bilmedikleri şeyler anlatmak istiyorum. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Show them stuff they haven't seen. | Onlara, görmedikleri şeyleri göstermek istiyorum. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| It'll be so much fun. | Bu, gerçekten çok eğlenceli olacak. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I'll find out where you've gone. | ..senin nereye gittiğini bulabilirim. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| lf I do, can I tell everyone... | Eğer bunu yapabilirsem herkese anlatır.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I miss you. | ..seni çok özlüyorum. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| Especially when I see my newborn cousin... | Özellikle de, hala bir ismi olmayan.. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| who still doesn't have a name. | ..yeni doğmuş kuzenimi gördüğümde. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I want to tell him that I feel. | Büyüdüğünde, ben de ona hissettiklerimi anlatacağım. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I am old too. | Çünkü, ben de yaşlıyım. | Yi Yi-8 | 2000 | |
| I was orphaned at an early age | Erken yaşta öksüz kaldım. | Ying xiong-1 | 2002 | |
| I had no name, so people called me Nameless | İsmim yoktu, bu yüzden insanlar bana İsimsiz dediler. | Ying xiong-1 | 2002 |