Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 182799
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
This helmet does not sit well on you | Bu miğfer sana yakışmıyor. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
To call Your Emperor "you" is not appropriate | İmparatoruna "sen" demek de hiç uygun değil. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
The correct address is "Your Majesty" | Doğru hitap "Majesteleri"dir. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Indeed this is not a good fit | Gerçekten de yakışmıyor. Yenisini yaptıracağım. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
The kingdom shall not wait | Kraliyet beklemez. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Sister in law | Yenge. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
The correct address is "Empress" | Doğru hitap "İmparatoriçe"dir. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
The death of the late Emperor | Merhum İmparatorun ölümüyle hiçbir ilgim yok. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Is the Crown Prince still alive? | Veliaht Prens hala hayatta mı? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Sister in law seems very concerned | Yengem çok kaygılanmışa benziyor. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
He is 4 years older than you are | Senden 4 yaş daha büyük. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Brother in law is familiar with the way I remove my make up | Kayınbiraderim makyajımı nasıl temizlediğimi biliyor. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Not just your make up | Sadece makyajını değil... | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
but also the way you enter your bath | ...banyona nasıl girdiğini de. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Will brother in law let the Prince go free? | Kayınbiraderim Prensi serbest bırakacak mı? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Will you let my hand go free? | Ya sen elimi bırakacak mısın? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
This theater is under the Crown Prince's protection | Bu tiyatro Veliaht Prensin koruması altında. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Stay your swords now | Durdurun artık kılıçlarınızı! | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Your servant Qing bows before Your Majesty | Hizmetçiniz Qing önünüzde eğiliyor, Majesteleri. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Your Majesty | Majesteleri, seçtiğiniz kırmızı bu mu? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Hang it up | Yukarı asın. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
This material | Bu kumaş aslında senin Prensle evliliğin için düşünüldü. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
However | Ancak, şimdi benim taç giyme törenim için kullanılacak. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
When I was summoned to the inner court | İç saraya çağırılınca belki de Prens dönmüştür diye düşündüm. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
I was just about to ask you | Ben de sana Prensten haber var mı diye soracaktım? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
He never writes to me | Bana asla yazmaz. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Then how do you communicate? | Öyleyse, nasıl haberleşiyorsunuz? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Through dreams | Düşlerle. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
I dream of him every night | Her gece onu rüyamda görürüm ve birbirimizle konuşuruz. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Did you dream of him last night? | Dün gece rüyanda gördün mü? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
He told me not to eat too much sweets | Çok fazla tatlı yemememi. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
But then he also said | Ama sonra da genç kızların tatlı şeylere meyilli olduğunu... | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
it is not really a bad habit | ...ve bunun pek de kötü bir alışkanlık olmadığını söyledi. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
I also used to like sweet things | Ben de tatlı yemeyi severdim. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Brother in law really knows how to please a woman | Kayınbirader bir kadını nasıl mutlu edeceğini gerçekten biliyor. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
How do I compare with my brother? | Ağabeyime kıyasla nasılım? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
The late Emperor was a wise and valiant man | Merhum İmparator bilge ve yürekli bir adamdı. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
You mean to say | Seni mutlu etmekte pek mahir değil miydi, demek istiyorsun? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
No... | Hayır... istekli olduğunda olağanüstü bir erkek olurdu. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
But he was not often willing | Ama pek sık istekli olmuyordu, yanılıyor muyum? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
The tug between power and love | Güç ve aşk arasındaki çekişme asırlarca imparatorları huzursuz etti. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
You do not seem to be tormented | Kayınbirader huzursuz olmuşa benzemiyor. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Before tonight everything was simple | Bu geceden önce herşey basitti... Bu geceden önce her şey basitti... Bu geceden önce herşey basitti... | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
I cared only for my kingdom | ...önemsediğim tek şey krallığımdı. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
But after tonight | Ama bu geceden sonra... | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
what need do I have of a kingdom? | ...bir krallığım olmasına ne ihtiyacım var? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
I speak from the heart | Yüreğimden geleni söylüyorum. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Why don't you give away the throne | Neden tahttan vazgeçmiyorsunuz... | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
so we can retire to the woods and live like hermits? | ...böylece, ormana gidip keşişler gibi yaşarız? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Sister in law | Yenge, öldürülmemi mi istiyorsun? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
I was only teasing | Sadece şaka yapıyordum, kayınbirader. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
If it is my life that you want | İstediğin hayatımsa, alabilirsin. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
You can have everything that is mine | Benim olan herşeyi alabilirsin. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Your Highness | Ekselansları. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
My father... | Babam... Nasıl öldü? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
They say that | Öğleden sonra şekerlemesini yaparken... | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
he was stung by a scorpion | ...bir akrebin onu soktuğunu söylüyor onlar. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
There are scorpions in the palace? | Sarayda akrepler mi varmış? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
They say you can find everything in the palace | Sarayda herşeyi bulabileceğini söylüyorlar. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
The people who live there | Orada yaşayanlar. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
She is about to be crowned Empress again | Yine İmparatoriçe olarak taçlandırılmak üzere. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Your uncle | Amcanız yeni İmparator tarafından. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
You sound a little hoarse | Sesin biraz hırçın. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Why are you wearing such a strange mask | Neden bu acayip maskeyi takıyor ve şu eski kılıç kutusunu taşıyorsun? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Did I come back | Babam için yas tutmaya mı... | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Do not use such a cruel tone of voice | Çaresiz bir kadına karşı böylesine acımasız bir sesle konuşmayın. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
I have sacrificed more than enough | Sen ve baban için çok şeyi feda ettim. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
But | Ama babamın ruhu saray kapısının ardında hala huzursuzca dolaşıyor. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Empress Mother | İmparatoriçe Anne, gözlerime bakın ve söyleyin. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Did my father | Babam gerçekten akrep sokmasından mı öldü? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Wu Luan | Wu Luan... | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
The pain in your eyes | Gözlerindeki acı yüreğimi parçalıyor. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Don't ask so many questions | Bu kadar çok sorma, bu kadar çok düşünme. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
The best way to soothe your father's spirit | Babanın ruhunu yatıştırmanın en iyi yolu... | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
is to make sure we are both safe | ...ikimizin de güvende olması. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Especially you | Özellikle de senin. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
My shabby clothes | Eski püskü elbisem İmparatoriçe'nin banyo kıyafetini kirletti. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Show me what is inside your sword case | Kılıç kutundakini göster bana. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
The sword of the Yue Maiden | Yue Bakiresinin kılıcı... | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
best suited to close combat | ...yakın dövüş için en uygunu. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
I only use it for paper cutting now | Artık sadece kağıt kesmekte kullanıyorum. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
you were always the better pupil | ...sen hep daha iyi öğrenci oldun. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
These are the words of a song from Yue | Bunlar Yue'dan bir şarkının sözleri. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
It is about a Prince sailing down a stream | Bir ırmakta tekneyle giden bir Prens ve ona aşık olan bir kayıkçı kız... | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
She sings this song | ...hakkında. Bu şarkıyı kız söylüyor. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
So it is a love song | Demek bir aşk şarkısı. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
No | Hayır. Bir yalnızlık şarkısı. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
You can sing to your young friend Qing | Arkadaşın Qing'e söyleyebilirsin. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
She would not understand | Anlamaz. Hiç kimse bir başkasını gerçekten anlayamaz. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
If we did | Anlasaydık, bu kadar yalnız hissetmezdik. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
When your father allowed you to pursue the arts | Baban sanatla uğraşmana izin verdiğinde buna karşı çıkmıştım. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
To me, a man should not be | Bana göre, bir erkek ılık tepelerin ve yumuşak akıntıların ürünü olan... | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
a product of warm hills and soft streams | ...yalnız bir müzisyen olmamalı. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
A proper man is a prince | Uygun bir erkek, krallığına güç ve cesaretle hükmeden... | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
with strength and courage | ...bir prenstir. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
That is only your idea of a man, Empress Mother | Bu sadece sizin erkek fikriniz, İmparatoriçe Anne. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
But you have responsibilities | Ama sorumlulukların var. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
They're bestowed upon you by the heavens above | Gökler bağışladı sana bunları... | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
Hasn't my uncle assumed these responsibilities in me? | Amcam bendeki bu sorumlulukları hiç düşünmedi mi? | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |
His Majesty has commanded me to greet you here | Majesteleri sizi burada karşılamamı emretti. | Ye yan-1 | 2006 | ![]() |