Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 182796
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You look gorgeous. | Çok güzel görünüyorsun. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
TV reporters, the police, everyone is after me. | Televizyoncular, polis herkes peşimde... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
They make me say the opposite of what I want to say. | ...söylemek istediğimin tam tersini söyletiyorlar, | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I suppose I made you more trouble. Doesn't matter. | Başını iyice derde soktum galiba. Önemli değil. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I'm thinking of going away till the trial starts. | Mahkeme başlayana kadar bir yerlere gitmeyi düşünüyorum. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Whatever you want. | Sen bilirsin. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Can you undo your blouse a bit? | Yakanı biraz açar mısın? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Quick, hurry up. | Çabuk, çabuk! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Sit down. | Şöyle oturun. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You come with me. | Siz gelin bakayım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Verdict day, ha? Yes. | Karar günü ha? Evet. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Are you nervous? No. | Heyecanlı mısın? Hayır. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Good. Most people who get convicted lose temper. | İyi. Ağır cezalıkların çoğu karardan sonra kendini kaybeder. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Unfortunately we then have to treat them badly. | İstemeyiz; ama biz de kötü davranmak zorunda kalırız. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
And that feels bad when it's people you've spent days with. | Böyle olunca da günlerce beraber gelip gittiğimiz insana ayıp olur. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
The courtroom's packed with journalists. | İçerisi gazeteci dolu... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
We'll get to watch it on the news this evening. | ...akşam haberlerinde izleriz artık. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
The defendant's here. Bring him in. | Hükümlüyü getirdik Savcı Bey. İçeri alın. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
In you go. | Geçin. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Sorry, I was reading your files. | Kusura bakmayın. sizin dosyalarınızı okuyordum. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I guess you heard what's happening. Yes. | Olayı öğrediniz herhalde? Evet. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
The whole country's been talking about you for days. | Bütün ülke günlerdir yine sizden bahsediyor. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Your boss volunteered a statement to the public prosecutor last week. | Patronunuz geçen hafta İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na gidip gönüllü olarak ifade vermiş... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Then he asked if he could go to the toilet and shot himself there. | ...sonra tuvalete gitmek için izin isteyip orada tabancayla vurmuş kendini. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
This letter arrived yesterday from the Istanbul Serious Crimes Court. | Bu yazı dün geldi. İstanbul 5. Ağır Ceza Hakimliği'nden gönderilmiş. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
It's addressed to the prosecutor at Amasya Prison. | İstanbul 5. Ağır Ceza Hakimliği'nin 11. 09.1997 tarih... Amasya Ceza ve Tutukevi İnfaz Savcılığı'na | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
The death sentence passed on inmate Musa Demircan on 11.09.1997 | İstanbul 5. Ağır Ceza Hakimliği'nin 11. 09.1997 tarih... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
...by the Istanbul Criminal Court in accordance with law no. 13863... | ...13863 sayılı kararı uyarınca ceza ve tutukevinizde idam hükümlüsü olarak kalmakta olan... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
...has been reviewed pursuant to the voluntary confessions made by... | ...Mehmet oğlu Musa Demircan hakındaki ölüm cezası kararı... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
...one of the victims, Naim Tuglaci, to the Istanbul public prosecutor. | ...20. 05. 2000 tarihinde olayın mağdurlarından Hacı oğlu Naim Tuğlacı'nın İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na kendi... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
It has consequently been ruled that the case shall be reopened... | ...rızası ile başvurusu, burada gönüllü olarak yaptığı samimi itirafları neticesinde yeniden incelenmiş: | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You're not happy. Anyone would think you didn't want to get out. | Sevinmediniz galiba, çıkmak istemiyormuş gibi bir haliniz var. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Mr Dursun... | Dursun Efendi! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Mr Dursun... Yes, Mr Prosecutor? | Dursun Efendi! Buyrun Savcı Bey! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Tell maintenance to get this door fixed. | Atölyeye haber verin, şu kapıyı tamir etsinler. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You read the confession letter? No. | İtiraf mektubunu okudunuz herhalde? Hayır. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Why not? I just haven't. | Neden? Okumadım işte. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
But it concerns you. No, it doesn't. | Sizinle ilgili ama. Benimle bir ilgisi yok. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
How do you mean? It's thanks to this confession... | NasıI yok, bu itiraf yüzünden idamdan döndünüz... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
...that you got off the death sentence and are now a free person. | ...ve artık özgür bir insansınız. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Do you want to hear it? I don't mind. | Duymak ister misiniz? Benim için fark etmez. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
He explains what happened that day, how he got home after you, etc. | Önce o günün nasıI geçtiğini, senden sonra eve kendisinin gittiğini filan anlatmış: | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"My wife had the kids ready. She was all set to leave." | ...engellemeye çalıştım. Bunun üzerine sinir krizi geçirmeye... "Eşim çocukları hazırlamış, evi terk etmek üzereydi... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I tried to stop her. This made her hysterical." | ...engellemeye çalıştım. Bunun üzerine sinir krizi geçirmeye... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"And she started smashing things." | ...her şeyi kırıp dökmeye başladı... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"It made me crazy. I hit her, then knocked her to the floor." | ...ben de sinirlenip birkaç kere vurdum, sonra yere savurdum... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"She hit her head on the pillar and collapsed." | ...kafası kirişe çarpıp yığıldı kaldı... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I went to her. I wanted to help her." | ...yanına gidip yardım etmek istedim... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"But I realised she was dead." | ...ancak öldüğünü fark ettim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"My son showed up and began yelling that I'd killed his mother." | Bu sırada oğlum Cenk gelip: "Annem öldü, annemi sen öldürdün!" diyerek bağırmaya başladı. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I tried to calm him down, but he kept on yelling." | Hemen sakinleştirmeye çalıştım; ancak bağırmaya devam etti. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I was scared the neighbours would hear." | Komşuların duymasından korkup... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"So I put my hand over his mouth. But he put up a fight." | ...ağzını kapattım, direndi. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I cried. I pleaded with him. But he wouldn't shut up." | Ağladım, yalvardım; ama susmadı. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I couldn't see a thing, I was crying and sweating so much." | Bu sırada gözlerim ter ve gözyaşından acıyıp görmez oldu. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I couldn't wipe my eyes either as I had my hands over his mouth." | Ellerimle ağzını kapattığım için silemiyordum da... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"First, I kind of panicked. Then I felt really angry." | Önce panik gibi bir şey başladı içimde sonra büyük bir öfke... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"Soon I could feel he'd stopped fighting." | Az sonra direnmekten vazgeçip sakinleştiğini hissettim... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I took my hands away, and he collapsed in my arms." | ...ve ellerimi gevşetip bıraktım. Bu anda kucağıma yığıldı. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I don't remember how long I stayed like that..." | O vaziyette ne kadar kaldığımı, kızıma ne yaptığımı ne o anda... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"...or what I did to my daughter. Not then or now as I write this." | ...ne sonraki beş yıI boyunca hatırlayabildim ne de şimdi bu mektubu yazarken." | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I'm here to fix the door, sir. OK. | Kapıyı tamir edeceğiz Savcı Bey. Tamam. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Are you listening? Yes. | Sonra polisi aradım. Dinliyor musunuz? Evet, dinliyorum. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"Then I called the police." | Sonra polisi aradım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I just told them this was exactly how it was when I got home." | Onlara bir tek eve geldiğimde bu durumla karşılaştığı söyledim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"Everything at the police station and afterwards was unbelievable." | Karakolda ve sonrasında her şey akıl almaz bir şekilde olup bitti. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"Being a father with a dead family concealed a lot of my mistakes." | Ailesi katledilmiş bir baba olmak birçok hatamın üstünü kapatıyordu. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I acted the role of a broken, disillusioned man brilliantly." | Mahvolmuş, artık hiçbir şeyin önemi kalmamış insan rolünü başarıyla oynadım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I confessed right away to my affair with Musa's wife..." | Bu acı olay yüzünden kendimi suçladığıma inandırmak için... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"...to make them believe I blamed myself for what happened." | ...Musa'nın eşiyle olan ilişkimi hemen itiraf ettim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I got Yavuz to make a statement against Musa." | Yavuz'u doldurup Musa'nın aleyhinde ifade vermesini sağladım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"The thing with him being glad that his mother died was a good basis." | Annesinin ölümüne sevinme meselesi çok iyi bir ortam sağladı. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"And the whole thing suddenly began to swing that way." | Ve olay birden bu yöne doğru çekilmeye başlandı. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I got off easily thanks to Musa's strange and suspicious character... | Musa'nın şüpheli ve tuhaf kişiliği ve yakalandığında... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
...and the fact that he took responsibility for the murder." | ...anlayamadığım bir şekilde cinayeti üslenmesi sayesinde kolayca kurtuldum. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"But what really surprised me was that such a heavyweight crime..." | Ancak asıI şaşırtan şey, işlediğim bu büyük ve ağır günahın... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"...should bring me everything I ever dreamed of." | ...beni arzu ettiğim, hayalini kurduğum her şeye kavuşturmuş olmasıydı. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I have to admit that even then I found it unjust..." | Bunu o zaman bile adaletli bulmadığımı, beni bu durumlara sürükleyen rahatsızlıklarımın... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"...and maybe this is what triggered the problems that drove me to it." | ...belki bu yüzden başladığını ayrıca itiraf etmem lazım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"When the whole thing was forgotten I began living with Sinem." | Olay unutulduktan sonra Sinem ile beraber yaşamaya başladık. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"But my conscience gradually began to take over my entire life..." | Ancak içine düştüğüm acı ve vicdan azapları giderek bütün hayatımı sarmaya... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"...and everything began to lose its meaning." | ...hiçbir şeyin önemi kalmamaya başladı. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"First my job went to pieces, then I lost my home, my car, everything." | Önce işlerim bozuldu, arkasından evimi, arabamı her şeyimi kaybettim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"Sinem left me. I didn't feel like doing anything to sort myself out." | Sinem terk etti. İçimden ne düzelmek, ne de bu kötü gidişata karşı gelmek geliyordu. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I couldn't sleep or eat." | Hiç uyumuyor, yemek yiyemiyordum. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"The weird thing is it didn't bother me." | Tuhaf olan şuydu ki bu olanlardan rahatsızlık da duymuyordum. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"I didn't go to hospital or see a doctor." | Ne hastaneye gittim, ne bir doktora başvurdum. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"Writing this letter now helps me understand everything a bit better." | Şimdi bu mektubu yazarken her şeyi biraz anlar gibi oluyorum... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"But it won't change anything." | ...ama bu artık bir şeyi değiştirmeyecek. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"The last and most painful thing I have to say is..." | Söyeyebileceğim en son ve en acı şey ise şudur: | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"...that I don't know who I'm writing this letter to." | "Bu mektubu kime yazdığımı bile bilmiyorum. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"Because I killed my wife and kids myself, and there is no one else." | Çünkü karım ve çocuklarımı kendi ellerimle öldürdüm; bu dünyada başka kimsem de yok. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"That's why I decided to go." | Bu yüzden gitmeye karar verdim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
"All I want is for Musa and Sinem to forgive me before God." | Tek isteğim yüce Allah'ın huzuruna çıkarken Musa'nın ve Sinem'in beni affetmeleridir." | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Why does this door keep playing up? | İkide bir niye bozulup duruyor bu kapı? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
The bolt's worn out, sir. | Dil yatağı yalama olmuş efendim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Why did you do this? No reason. | Neden yaptınız bunu? Bir nedeni yok. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You never defended yourself during questioning or in court. | Ne soruşturma sırasında, ne de mahkemede kendinizi savunmuşsunuz... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You haven't even contested the charges. | ...savunmadığınız gibi suçlamalara da hiç itiraz etmemişsiniz... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Not once have you even said you're innocent. | ...bugüne kadar bir kez olsun "Ben suçsuzum!" dememişsiniz... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |