Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179870
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Do you want some coffee? | Biraz kahve içer misiniz? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Thanks. There's just a few more things that we have to ask, | Sağolun. Sormam gereken birkaç şey daha var, | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| and then I'll leave you alone. | ardından sizi yalnız bırakacağım. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Do you think I'm in shock? | Sence şokta mıyım? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Not being sad, do you...do you think that's shock? | Üzgün olmamak, sence... Sence şokta olduğumu mu gösterir? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Well, when all's said and done, he was your dad. | Herkesin söylediği gibi, o senin babandı. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Doesn't always cut it, though, does it? | Her zaman için aynı olmaz değil mi? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| HOGLUND: Erika Carlman's tried to top herself. | Erika Carlman kendini kesmeye çalışmış. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Definite suicide attempt, she's in a coma. | Kesin bir intihar girişimi, şu an komada. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| I don't think it's the first time she's tried. | Bence bu onun ilk deneyişi değil. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| I saw cuts on her wrist when she hit me. She hit you? | Bana vurduğunda bileklerinde kesikler olduğunu gördüm. Sana vurdu mu? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Her father's death was... | Babasının ölümü... | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Was she very close to him? | Ona çok mu yakındı? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Well, did they get on? | İyi geçiniyorlar mıydı? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| I can't see what that's got to do with you, Inspector. | Bununla neden ilgilendiğinizi anlayamıyorum, müfettiş. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| In fact, I'm not quite sure what you're doing here. | Aslında, burada ne aradığınızdan da tam olarak emin değilim. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| If you don't mind, | Müsaade ederseniz, | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| I'd like to sit with my daughter. Of course. | Kızım yanında olmak istiyorum. Elbette. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| See you back at the station. | Emniyette görüşürüz. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Oh, God, no. | Oh, Tanrım. Hayır | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| I thought I'd pay you a visit at work. | Bir iş ziyareti yapabilirim diye düşünmüştüm. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| They said that you got into a fight? | Kavgaya karıştığını söylüyorlar? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| At the supermarket? | Markette? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| It's going. | İşliyor. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| It's eating into me. | İçimi yiyor. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Dementia, senility... | Bunama, yaşlılık. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Alzheimer's! Whatever they call it now. | Alzheimer! Artık her ne diyorlarsa. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| You mean... | Birini gördüğünü mü... | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Have you seen someone? | söylüyorsun? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Have you been diagnosed? | Teşhis edildin mi? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| What do you mean, does it matter? Why didn't you say something? | Ne demek farkeder mi? Neden bir şey söylemedin? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Why?! What did you think? Did you think that you would martyr yourself to it? | Neden?! Ne düşünüyordun? Bu uğurda şehit olacağını mı düşünüyordun? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| That you could beat it? Christ! | Yenebileceğini mi düşündün? Yüce isa! | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| How long have you got? | Ne zamandır böylesin? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Months! I don't know! | Aylardır! Bilmiyorum! | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| What about... What about Gertrude, does she know? | Peki Gertrude... O biliyor mu? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| I told her not to say anything. | Ona bir şey söylememesini söyledim. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| You bloody tyrant! You bloody old tyrant! | Seni zorba! Seni yaşlı zorba! | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| I'm so sorry, Dad. | Çok özür dilerim, Baba. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Well, there must be something. | Yapabileceğim bir şeyler olmalı. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Do you want to solve it? | Bunu çözmek ister misin? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Well, you can't! It is what it is! | Eh, yapamazsın! Neyse o! | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| So, who did I hit? | Peki ben neden vurdum? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| I don't know what I'm saying, exactly. | Ne söylediğimi tam olarak bilmiyorum | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| painting, something sexual, yeah? | resim, biraz cinsellik içermekte değil mi? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Abuse? I don't know. | Taciz mi? Bilmiyorum. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| But the mother got really spiky when I asked about Erika and her father. | Fakat annesine Erika ve babası hakkında soru sorduğumda huysuzlaştı. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Fredman has a daughter, strangely absent... | Fredman'ın kızı vardı, garip bir şekilde kayıptı... | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Wetterstedt? | Wetterstedt? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Young girls. Prostitutes. It's not the same. | Genç kızlar. Orospular. Aynı şey değil. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Similar taste in art. There's no connection to Fredman. | Sanattaki tadı aynı. Fredman'la hiçbir bağlantısı yok. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Apart from the killer. | Katili düşünmeyi bırak. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| All the prints from each case are the same. He leaves them everywhere. | Her olaydaki ipuçları aynı. İpuçlarını her yere bırakıyor. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Are you absolutely sure it's a he? | Erkek olduğundan emin misin? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| I can't see a woman landing those blows. | Böylesine vahşi bir kadın görmedim. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Even an abused woman? | Taciz edilmiş bir kadın bile mi? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| There's something essentially male about the killings, | Cinayetlerdeki olgular, erkeksilik taşımakta. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| their conception, their execution. | Konsepti, öldürme şekilleri. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Well, is there a chance he's done now? | Pekala, artık işini bitirdiğine dair bir şansımız var mı? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| My instinct tells me not. | İçgüdülerim olmadığını söylüyor. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Oh. Nyberg. | Oh. Nyberg. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Can you come and have a look at this? | Gelip şuna bir bakabilir misin? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| What? It's a report from the lab. | Nedir? Laboratuvardan gelen rapor. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Your father's ill, isn't he? | Baban hastaydı değil mi? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| I saw him when they brought him in. | Onu içeri getirdiklerinde gördüm. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| The raging, the confusion... | Öfke, karmaşa... | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Not much we can do. | Yapabileceğimiz az şey var. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Can't solve Alzheimer's. | Alzheimer'ın üstesinden gelme konusunda. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Christ, I'm beginning to sound like him now. | Yüce İsa, Onun gibi konuşmaya başladım. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| should have seen it. | onu görmeliydim. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| There were enough signs. | Yeterince belirti vardı. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| It's not your fault. I don't need bloody analysing, OK? | Bu senin hatan değil. Lanet analize ihtiyacım yok, tamam mı? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| This is not for me to say... Don't say it, then. | Bunu söylemek bana düşmez ama... Söyleme o zaman. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| You seem to be...in crisis at the moment. | Bunalıma girmiş gibi görünüyorsun. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| You recently split with your wife, | Yakın zamanda eşinle ayrıldın, | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| you have a difficult relationship with your daughter, | kızınla zorlu bir ilişkin var, | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| and now your father has Alzheimer's. You're not getting... | ve babanda şu an Alzheimer var. İyi gitme... | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Hang on, how the hell do you know that about my wife, my daughter? | Dur bakalım, nasıl oluyor da karım ve kızım hakkında bilgi sahibi olabiliyorsun? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| The guys. I hear them talking. They're concerned for you. | Etraftaki çocuklardan. Konuştuklarını duyuyorum. Senin için endişeleniyorlar. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Well, it's none of their business. | Öyleyse bu hiçbirini ilgilendirmez. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| It's no one's business. | Bu kimseyi ilgilendirmez. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Christ, I don't know. I keep thinking I could get out, | Yüce İsa, bilmiyorum. Düşünüp duruyorum da, belki buralardan uzaklaşır... | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| get a smallholding somewhere, you know, carrots... | küçük bir kasabaya yerleşirim. Havuçlar olur... | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Carrots? | Havuçlar? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| You know, produce. | Bilirsin, mahsul. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Pigs, maybe. A couple of pigs. | Domuzlar belki. Bir iki domuz. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Tell me about your wife. | Bana karından bahset. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| It's a trial separation. | Geçici bir ayrılıktı. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| If one of us meets someone, we'll do the divorce, that's the deal. | İkimizden birisi başka biriyle görüşmeye başlarsa boşanacaktık. Anlaşmamız böyleydi. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| She's seeing somebody. | O başka biriyle görüşüyor. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| And you didn't think she would? | Ve bunu yapacağını düşünmemiştin? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| There's nothing more you can do tonight. | Bu akşam için yapabileceğin başka bir şey yok. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| OK, Liljegren. | Tamam, Liljegren. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| They call him "The Auditor". | Ona "Denetçi" diyorlar. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| He's from Bastad, but he's got houses all over. | Bastadlı, fakat her yer evleri var. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| And what did he do? | Peki ne yapardı? | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Playboy. Financial scams. | Playboy. Finansal dolandırıcılık. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| Shell companies, money laundering... | Naylon şirketler, para aklama... | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| So now we've got a former Minister of Justice, | Öyleyse elimizde eski bir Adalet Bakanı, | Wallander Sidetracked-1 | 2008 | |
| an art dealer and a white collar crook. | bir sanat taciri ve sahtekar bir memur var. | Wallander Sidetracked-1 | 2008 |