Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 178998
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| We think he is very happy here, never fights, never complains... | Bize göre o burada çok mutlu, kavga etmiyor, şikayet etmiyor... | Veer-1 | 2004 | |
| seems like he doesn't want to be free at all | sanki özgür kalmak istemiyor... | Veer-1 | 2004 | |
| Freedom is every mars birthright and it's my duty to see that he gets it | Özgürlük herkesin hakkıdır, ve benim görevim onu sağlamak. | Veer-1 | 2004 | |
| You do your duty and let me do mine | Siz kendi işinizi yapın, ben de kendi işimi yapayım. | Veer-1 | 2004 | |
| Hey Seven Eighty Six... Oye, look who's come to meet you | Hey, 786...Bak kim gelmiş seni görmeye. | Veer-1 | 2004 | |
| You imbecile, Madam Lawyer is here, at least greet her | Hey, geri zekâlı, avukatın geldi, onu selamlasana. | Veer-1 | 2004 | |
| The State of Pakistan has decided to reopen cases of some Indian prisoners | Pakistan mahkemesi bu davayı yeniden ele almaya kararlaştırdı | Veer-1 | 2004 | |
| So find your lost voice quickly and start blabbering | Onun için bir an önce kaybettiğin sesini bul ve ötmeye başla. | Veer-1 | 2004 | |
| This opportunity won't come again | Böyle fırsat bir daha eline geçmez. | Veer-1 | 2004 | |
| What did I tell you? Open the cell | Size söylemiştim? Hücreyi açın | Veer-1 | 2004 | |
| I want to speak to him alone | Onunla baş başa görüşmek istiyorum. | Veer-1 | 2004 | |
| Well, you've signed the papers, what do I care | Evrakları imzaladığınıza göre gerisi beni ilgilendirmez. | Veer-1 | 2004 | |
| Aye Karim Khan keep an eye on her | Hey, Karim Kan ondan gözünü ayırma. | Veer-1 | 2004 | |
| I've done my duty now it's up to you and your God | Benden bu kadar, artık her şey senin ve Allah'ın elinde. | Veer-1 | 2004 | |
| Let's begin with names | Önce tanışalım | Veer-1 | 2004 | |
| I'm Saamiya Siddique and you are...? | Benim adım Samiya Sıdıku, sizinki...? | Veer-1 | 2004 | |
| Do you want me to call you? Seven Eighty Six like the others do? | Diğerleri gibi 786 diye mi hitap etmemi istiyorsunuz? | Veer-1 | 2004 | |
| Your name can't be so unpleasant that you prefer a number to it? | Adınız bir numara tercih ettirecek kadar kötü olamaz. | Veer-1 | 2004 | |
| Veer Pratap Singh | Veer Patap Sing. | Veer-1 | 2004 | |
| It's ages since you've heard your name, isn't it? | Adınızı duymayalı çok uzun bir süre geçti değil mi? | Veer-1 | 2004 | |
| Please talk to me Veer Pratap Singh, I've come to help you | Lütfen benimle konuşun, Veer Patap Sing, size yardım etmek için buradayım. | Veer-1 | 2004 | |
| Twenty two years ago you remained silent And no one could defend you | 22 yıl susmuşsunuz ve kimse sizi savunamamış. | Veer-1 | 2004 | |
| Today God is giving you another chance. Talk to me... | Bugün Allah size bir şans daha veriyor. Benimle konuşun... | Veer-1 | 2004 | |
| and I promise to get you back to your country | söz veriyorum, sizi vatanınıza kavuşturacağım. | Veer-1 | 2004 | |
| Please talk to me | Lütfen konuşun benimle. | Veer-1 | 2004 | |
| I don't know why you don't want your freedom. But I want you to know why... | Özgürlüğü neden istemediğinizi bilmiyorum, ama öğrenmek istiyorum... | Veer-1 | 2004 | |
| your freedom is important for me and other girls of this country | sizin özgürlüğünüz benim ve bu ülkemdeki diğer kızlar için önemli. | Veer-1 | 2004 | |
| My father fought his entire life for womers empowerment in Pakistan | Babam hayatı boyunca Pakistan'da kadınların hakları için mücadele verdi. | Veer-1 | 2004 | |
| But he could not do as much as he wanted to | Ama ömrü yetmedi. | Veer-1 | 2004 | |
| Today, after years of hard work, I have earned my first case | Bugün, sıkıntılı geçen yıllar sonra ilk davamı hak ettim. | Veer-1 | 2004 | |
| But everyone knows it's impossible to win this case. They want me to lose... | Ama herkes bu davayı kazanamayacağımı düşünüyor. Benim başarısızlığımı istiyorlar, | Veer-1 | 2004 | |
| so that no woman will tread into this male domain again | böylece artık hiç bir kadın erkek işine bulaşmayacak. | Veer-1 | 2004 | |
| But I'm not going to lose | Ama ben kaybetmeyeceğim. | Veer-1 | 2004 | |
| I will not let down my father's dream. Or the women of my country | Babamı ve bu ülkedeki kadınları hayal kırıklığına uğratmayacağım. | Veer-1 | 2004 | |
| I just need your help. Talk to me... | Sadece sizin yardımınıza ihtiyacım var. Benimle konuşun. | Veer-1 | 2004 | |
| Please talk to me | Lütfen benimle konuşun. | Veer-1 | 2004 | |
| Talk to me Veer Pratap Singh | Bana cevap verin Veer Patap Sing. | Veer-1 | 2004 | |
| That's an F 16 flying at the speed of 1200mph | Bu bir F 16 ve saatte 1200 km ile uçuyor. | Veer-1 | 2004 | |
| When a plane tears through the skies, plays with the clouds... | Gökyüzünde uçarken o bulutlarla dalga geçiyor. | Veer-1 | 2004 | |
| no one but a pilot can understand that feeling | bu duyguyu pilot dışında kimse bilemez. | Veer-1 | 2004 | |
| I can still feel my hands throbbing, the blood rushing and the winds lashing... | Hala soğuktan donmuş ellerimi hissediyorum.. | Veer-1 | 2004 | |
| when I used to take my helicopter... | Hava çok rüzgarlıydı... | Veer-1 | 2004 | |
| into the mountains | ve biz helikopter ile dağın üzerinde uçuyorduk. | Veer-1 | 2004 | |
| Ahead... left... | Sol taraftan... | Veer-1 | 2004 | |
| Let's go get them | Onları alalım. | Veer-1 | 2004 | |
| This was me and this was my life | İşte bu bendim, işte bu benim hayatımdı. | Veer-1 | 2004 | |
| Squadron Leader Veer Pratap Singh, a rescue pilot with the Indian Air Force | Kaptan Veer Patap Sing, Hindistan Hava Kuvvetleri kurtarma pilotu. | Veer-1 | 2004 | |
| I loved my work | İşimi seviyordum. | Veer-1 | 2004 | |
| Flying was a childhood fantasy. And saving people's lives... | Uçmak çocukluk hayalimdi. İnsan hayatını kurtarmak... | Veer-1 | 2004 | |
| was my father's legacy. He was an army officer... | bana babamdan miras kalmıştı. O vatanı için... | Veer-1 | 2004 | |
| who gave his life for the country | hayatını veren bir subaydı. | Veer-1 | 2004 | |
| I was alone and free | Yalnız ve özgürdüm | Veer-1 | 2004 | |
| And I lived every moment as if it were the last | ve o anı hayatımın son anı gibi yaşadım. | Veer-1 | 2004 | |
| Little did I know that three days later... | Nerden bilebilirdim ki 3 gün sonra... | Veer-1 | 2004 | |
| my life was going to change because of a girl | o an Pakistan'da uyuyan | Veer-1 | 2004 | |
| A girl who was then sound asleep in Pakistan | bir kız yüzünden hayatım değişecekti. | Veer-1 | 2004 | |
| Wake up, Zaara. It's seven o'clock | Uyan Zaara. Saat 7 oldu. | Veer-1 | 2004 | |
| Seven! I've never woken up this early Whatever has not happened till now... | 7. Hiç bir zaman bu kadar erken kalkmadım ki. Daha önce hiç olmamış bir şey olacak bugün... | Veer-1 | 2004 | |
| will begin from today. Yesterday your marriage got fixed | Dün evlenmek için sözün kesildi. | Veer-1 | 2004 | |
| Now you're just a guest here for some time | Artık burada misafir sayılırsın. | Veer-1 | 2004 | |
| Soon you'll have to go to your husband's house | Yakında kocanın evine gideceksin. | Veer-1 | 2004 | |
| Your mother wants you to change your habits | Annen alışkanlıklarını değiştirmeni istiyor. | Veer-1 | 2004 | |
| Wake up every morning at seven, make your own bed | Sabahları saat 7'de kalkıp yatağını yapmanı. | Veer-1 | 2004 | |
| Then learn cooking from lqbal Chacha... I'm not going to change for anyone | Ayrıca yemek yapmasını da öğrenmen lazım. Hiç kimse için değişemem. | Veer-1 | 2004 | |
| I am who I am, tell them that | Ben buyum, onlara söyle. | Veer-1 | 2004 | |
| Aahaa, your cool attitude won't work anymore | Bu düşünce artık geçerli değil. | Veer-1 | 2004 | |
| You're lucky they've chosen you because of your beauty | Güzelliğinden dolayı seni seçtikleri için çok şanslısın. | Veer-1 | 2004 | |
| I hope your manners won't turn them away. Or you'll be a spinster for life | Umarım onları caydırmazsın, yoksa evde kalacaksın. | Veer-1 | 2004 | |
| "I am the way I am and I will always be" | "Ben buyum ve her zaman böyle kalacağım." | Veer-1 | 2004 | |
| "Whether someone is happy, Or even if they are unappy" | "Başkaların düşünceleri beni ilgilendirmez" | Veer-1 | 2004 | |
| "I will never change my style" | "Tarzımı değiştirmeye niyetim yok" | Veer-1 | 2004 | |
| "Whether they understand or they don't I will keep saying" | "Anlasalar da anlamasalar da ben tekrar edeceğim" | Veer-1 | 2004 | |
| "I am the princess of my feelings And the queen of my mind" | "Ben duygularımın prensesi ve aklımın kraliçesiyim." | Veer-1 | 2004 | |
| "Why should I wear a veil If the scarf drops, so let it" | "Neden peçeli dolaşmak zorundayım" | Veer-1 | 2004 | |
| "Whether they smile of they pout." | "İster tebessüm etsinler ister surat assınlar" | Veer-1 | 2004 | |
| "It does not bother me if What I say causes a rift" | "Söylediklerim sonumu getirse bile hiç fark etmez" | Veer-1 | 2004 | |
| "I have no desire to adorn my palms with henna" | "Ellerimi sürahi ile güzelleştirmeye niyetim yok" | Veer-1 | 2004 | |
| "Or to hear the wedding flute play." | "Düğün flütünü de duymak istemiyorum" | Veer-1 | 2004 | |
| "I am quite happy in my own home, thank you" | "Kendi evimde çok mutluyum" | Veer-1 | 2004 | |
| "If you can hear me O priest, let me clarify" | "Eğer beni duyuyorsan rahip, haberin olsun" | Veer-1 | 2004 | |
| "I don't know that I will ever agree to marriage" | "Bilmiyorum bir gün evlenmeye karar verir miyim" | Veer-1 | 2004 | |
| Dr Yusuf, is everything all right? | Dr. Yusuf, her şey tamam mı? | Veer-1 | 2004 | |
| Just pray. Now there's no time to take her to the hospital | Sadece dua edebiliriz. Artık hastane için çok geç. | Veer-1 | 2004 | |
| She's repeatedly asking for Zaara | Durmadan Zaara’yı soruyor. | Veer-1 | 2004 | |
| Yusuf, I'm Zaara's mother but it's Bebe who brought her up | Yusuf, ben Zaara'nın annesiyim, ama ona Bebe baktı. | Veer-1 | 2004 | |
| Where is Zaara? | Zaara nerede? | Veer-1 | 2004 | |
| She's gone to the temple to get holy water for Bebe | Tapınağa Bebe için kutsal su almaya gitti. | Veer-1 | 2004 | |
| I'll break this news to Zaara, no one will say anything to her | Zaara'ya ben söylerim, siz ağzınızı açmayın. | Veer-1 | 2004 | |
| Zaara, is that you? | Sen misin Zaara? | Veer-1 | 2004 | |
| Yes Bebe, your Zaara has come and look what she's got for you. The priest... | Evet Bebe, senin Zaara'n geldi ve bak sana ne getirdi | Veer-1 | 2004 | |
| sent special holy water for you and... I know little one... | Rahip sana kutsal su gönderdi. Biliyorum küçük kızım... | Veer-1 | 2004 | |
| no holy water will help me now. Bebe... | Hiç bir kutsal suyun bana artık yardımı olamaz. Bebe... | Veer-1 | 2004 | |
| Since you were a child you have been chattering non stop | Küçüklüğünden beri hep durmadan konuşurdun ve ben dinliyordum. | Veer-1 | 2004 | |
| And I have been listening. Today I'm going to speak. And you'll only listen | Bugün ben konuşacağım sen dinleyeceksin. | Veer-1 | 2004 | |
| You know that I've been here ever since the inception of Pakistan | Pakistan'ın kuruluşundan beri burada olduğumu biliyorsun. | Veer-1 | 2004 | |
| I was 16 years old when your grandfather left India... | Deden Hindistan'ı terk ettiğinde ben 16 yaşındaydım... | Veer-1 | 2004 | |
| and he came to Pakistan and he brought me along with him | Beni de yanında Pakistan'a getirdi. | Veer-1 | 2004 | |
| Your family, this country has given me lots and I took it all with all my heart | Senin ailen , bu ülke bana çok şey verdi... | Veer-1 | 2004 | |
| But today I've this one last wish, will you fulfill it? | Ama bugün son bir isteğim var, onu yerine getireceğine söz veriyor musun? | Veer-1 | 2004 | |
| Lmmerse my ashes in my India, dear child | Benim külümü Hindistan'a götür. | Veer-1 | 2004 |