Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 178997
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Get out of the car. Get out. | İn arabadan. Ya in! | Vavien-1 | 2009 | |
| Get out, I said. | İnsene lan arabadan! | Vavien-1 | 2009 | |
| For God's sake! | Allah’ım, ya Rabbim ya! | Vavien-1 | 2009 | |
| I heard he got a business letter from Philips. | Philips'den de iş mektubu almış diye duydum. | Vavien-1 | 2009 | |
| Who? | Kim ya. Sabri. | Vavien-1 | 2009 | |
| Why do you always talk nonsense? | Ya sen niye bilip bilmeden konuşuyorsun. | Vavien-1 | 2009 | |
| Are you saying it's not true? | Niye canım, yalan mı? | Vavien-1 | 2009 | |
| Someone made that up. Everyone's saying it. | Kim bilir, kim götünden attı? Herkes diyor. | Vavien-1 | 2009 | |
| Is everyone wrong, Cemal? | Herkes mi atıyor Celal? | Vavien-1 | 2009 | |
| It's true. | O hikaye doğruymuş oğlum. | Vavien-1 | 2009 | |
| Don't go and back her up. | Ya abi sen de şuna arka çıkma ya. | Vavien-1 | 2009 | |
| They're all lying. | Herkes atıyor ya, herkes atıyor. | Vavien-1 | 2009 | |
| Have you asked him? I asked him myself. | Sordunuz mu kendisine? Ben sordum kendisine. | Vavien-1 | 2009 | |
| Did you ask him? | Sordunuz mu bir kendisine? | Vavien-1 | 2009 | |
| No, I didn't. So? | Sormadım. Eeee? | Vavien-1 | 2009 | |
| So everyone's a liar but you. | Demek ki herkes atıyor, bir sen atmıyorsun. | Vavien-1 | 2009 | |
| No. I'll drop you off, brother. | Yok. Abi ben seni bırakayım. | Vavien-1 | 2009 | |
| Okay. Can I make you some tea? | İyi. Abi bir çay yapsaydım, içseydik. | Vavien-1 | 2009 | |
| I'd best go home, Sevilay. See you. | Yok Sevilay, ben eve gideyim ya. İyi hadi. | Vavien-1 | 2009 | |
| Yes? | > Efendim? | Vavien-1 | 2009 | |
| What's all this about a picnic? | Piknik nereden çıktı şimdi? Daraldım ya. | Vavien-1 | 2009 | |
| Get up, we're going on a picnic. | Hadi kalkın ya, pikniğe gidiyoruz. | Vavien-1 | 2009 | |
| Mesut! | Mesut! | Vavien-1 | 2009 | |
| A picnic in weather like this? | Bu havada piknik mi olurmuş? | Vavien-1 | 2009 | |
| Come on, son. Get up. | Hadi oğlum. Hadi kalk kalk. | Vavien-1 | 2009 | |
| We're going on a picnic. Come on. | Hadi pikniğe gidiyoruz oğlum. Hadi. | Vavien-1 | 2009 | |
| Have Hanife come too. | Hanife'ye de haber ver, o da gelsin. | Vavien-1 | 2009 | |
| And her husband. We'll all have a picnic. | Kocası da gelsin. Hep beraber piknik yapalım işte. | Vavien-1 | 2009 | |
| It looks like rain. | Hava yağacak gibi. | Vavien-1 | 2009 | |
| What rain? It's summer. | Ne yağması ya yaz günü. | Vavien-1 | 2009 | |
| Can Hanife come too? | Hanife de mi gelsin? | Vavien-1 | 2009 | |
| Hanife, and her husband, and Cemal. We'll all go. | Hanife de gelsin, kocası da gelsin, abim de gelsin. Herkes gelsin işte. | Vavien-1 | 2009 | |
| Hurry up, son. Your dad says we're going on a picnic. | Oğlum hadi. Baban pikniğe gidelim diyor. | Vavien-1 | 2009 | |
| Mesut, come here, son. Get in. | Mesut gel koçum. Gel, gel otur şöyle. | Vavien-1 | 2009 | |
| H�seyin, sit next to him. | Hüseyin ne somutuyorsun ya, hadi gel. | Vavien-1 | 2009 | |
| Come on, Hanife. | Hanife, hadi. | Vavien-1 | 2009 | |
| You too, Sevilay. | Hadi Sevilay, hadi. | Vavien-1 | 2009 | |
| Put this on. It might be cold up there. | Şunu üstüne giyseydin. Yukarısı soğuk olur. | Vavien-1 | 2009 | |
| It's kind of girly looking. | Kadın şeysi o ya. | Vavien-1 | 2009 | |
| Girly looking? Yes. Come on. | Kadın şeysi mi? He. Hadi, hadi. | Vavien-1 | 2009 | |
| Is it girly? Is it really? | Kadın şeysi mi bu? Kadın şeysine mi benziyor? | Vavien-1 | 2009 | |
| An American businessman... | Amerikalı bir iş adamı... | Vavien-1 | 2009 | |
| ...bought a painting by a famous Turk for 7 million. | ...çok ünlü bir Türk ressamının resmini 7 trilyona satın almış. | Vavien-1 | 2009 | |
| 7 million? | 7 trilyon? | Vavien-1 | 2009 | |
| And it's of a naked woman, on her side... | He, resim de şu ha, kadın çıplak yatağa yatmış... | Vavien-1 | 2009 | |
| ...showing her butt to everyone. He paid 7 million forthat. | ...götünü de dönmüş millete . Resim bu. 7 trilyon bu resim. | Vavien-1 | 2009 | |
| He paid 7 million to see some woman's butt? | O kadar parayı kadının götüne bakmak için mi vermiş? | Vavien-1 | 2009 | |
| If I catch you one more time... | Oğlum ben sana kaç defa söyledim lan başkalarının eşyalarına... | Vavien-2 | 2009 | |
| I'm keeping them all. How's Celal. | Hepsini biriktiriyorum, baba. Celal nasıl? | Vavien-2 | 2009 | |
| He's fine, father. The hell he is. | İyi, baba. Bok iyi. | Vavien-2 | 2009 | |
| No, really. Don't mention the money. | Vallaha değil. Ona parandan bahsetme. | Vavien-2 | 2009 | |
| I won't. He'll do anything for that money. | Bahsetmem. Ne yapar eder cebinden alır o parayı o. | Vavien-2 | 2009 | |
| Yes, father. Bye then. | Yok, baba. Hadi iyi akşamlar. [TELEFON KAPANIR] | Vavien-2 | 2009 | |
| One early morning | Bir sabah erkenden | Veer-1 | 2004 | |
| Lifting the dark misty veil of the night | gecenin sihirli karanlığı kaybolurken | Veer-1 | 2004 | |
| From its pillow of its mountain peak the Sun rose and saw... | onun yastığından tepenin ucundan, güneş yükseldi ve... | Veer-1 | 2004 | |
| The valley is filled with the season of love | ovayı aşk mevsimiyle örtülü gördü | Veer-1 | 2004 | |
| And the branches of memories have sprouted... | hatıraların içerisinden | Veer-1 | 2004 | |
| innumerable blossoms of moments past | geçmişi hatırlatan sayısız çiçek yetişti. | Veer-1 | 2004 | |
| Unspoken, uneard yearnings | Söylenmemiş ve duyulmamış güçlü arzu | Veer-1 | 2004 | |
| Half asleep, half awake | yarı uyumuş, yarı uyanık | Veer-1 | 2004 | |
| Look out sleepily at life | hayata uykulu gözlerle bakıyordu | Veer-1 | 2004 | |
| As it flows in wave after wave | sanki akıntının yönü hiç değişmemiş | Veer-1 | 2004 | |
| At once new. Also the same | Hep ayni yönde akıyor. | Veer-1 | 2004 | |
| Yes the very same life Which encompasses love and desire | Evet, onu çevreleyen aşk ve ihtiraslarla ayni hayat | Veer-1 | 2004 | |
| Meeting and also parting and a sense... | Buluşmalar ve ayrılıklar ve o duygu... | Veer-1 | 2004 | |
| that time is flowing like a river, whispering as it flows... | sanki hayat nehir gibi akıp gidiyor | Veer-1 | 2004 | |
| that the valley is filled with the season of love | ve ovanın aşk mevsimiyle kaplı olduğunu fısıldıyor. | Veer-1 | 2004 | |
| And the branches of memories have sprouted... | ve hatıraların içinden | Veer-1 | 2004 | |
| "Why is the wind singing today?" | "Neden bugün rüzgar şarkı söylüyor?" | Veer-1 | 2004 | |
| "Why is the wind singing" | "Neden rüzgar şarkı söylüyor?" | Veer-1 | 2004 | |
| "Why is the season raining colours" | "Neden yağmur mevsimi bu kadar renkli?" | Veer-1 | 2004 | |
| "My heart wonders What is going to happen today" | "Bugün neler olacak diye kalbim güm güm atıyor." | Veer-1 | 2004 | |
| "Why is there moonlight in the day" | "Neden gündüz ay ışığı var?" | Veer-1 | 2004 | |
| "Which way is life moving" | "Hayat nereye gidiyor" | Veer-1 | 2004 | |
| "My heart wonders what are these events foretelling" | "Bu kehanetler karşısında kalbim heyecanla atıyor" | Veer-1 | 2004 | |
| "Why is the wind singing today" | "Neden bugün rüzgar şarkı söylüyor?" | Veer-1 | 2004 | |
| "Whose face am I seeing in every flower" | "Her çiçekte kimin yüzünü görüyorum" | Veer-1 | 2004 | |
| "Whose face do I see in every flower" | "her çiçekte kimin yüzünü görüyorum" | Veer-1 | 2004 | |
| "Whose uneard voice is in my ears" | "kimin duyulmamış sesi kulağımda yankılanıyor" | Veer-1 | 2004 | |
| "Whose are these sounds..." | "kimin bu sesler..." | Veer-1 | 2004 | |
| "vibrating in my dreams" | "rüyalarıma girmiş olan" | Veer-1 | 2004 | |
| "My heart wonders Whose arrival is awaited" | "Kalbim heyecanla birisini bekliyor" | Veer-1 | 2004 | |
| "Why is the wind singing..." | "Neden rüzgar şarkı söylüyor..." | Veer-1 | 2004 | |
| "singing, singing" | "söylüyor, söylüyor" | Veer-1 | 2004 | |
| Today your dream is coming true Papa, today your daughter begins her first case | Bugün hayallerin gerçek oluyor baba, bugün kızın ilk davasını alıyor. | Veer-1 | 2004 | |
| You devoted your entire life for truth and human rights | Sen tüm hayatını gerçeğe ve insan haklarına adadın. | Veer-1 | 2004 | |
| Today I am taking my first step into the same battlefield | Bugün ben de bu uğurda ilk adımımı atıyorum | Veer-1 | 2004 | |
| As always, I'm taking your faith and blessings with me | ve her zaman olduğu gibi gücümü ve inancımı senden alıyorum. | Veer-1 | 2004 | |
| Karim Khan do you know how to cook? | Karim Kan, yemek yapabiliyor musun? | Veer-1 | 2004 | |
| No Sir the wife cooks | Hayır efendim, eşim yapıyor. | Veer-1 | 2004 | |
| Better start learning. Now women have started doing mers jobs. Never know... | Bir an önce öğren, artık kadınlar erkek işi yapmaya başladı. | Veer-1 | 2004 | |
| when you'll have to sleep on an empty stomach | Ne zaman aç karınla uyumaya mecbur kalacağını bilemezsin | Veer-1 | 2004 | |
| Now may I meet the Indian prisoner? | Artık Hintli mahkümla görüşebilir miyim? | Veer-1 | 2004 | |
| Most certainly! Now you have the right to, Madam Lawyer | Tabi ki. Artık görüşebilirsiniz, avukat hanım. | Veer-1 | 2004 | |
| Come, I'll escort you myself | Gelin, size eşlik edeyim. | Veer-1 | 2004 | |
| That way I'll get to spend a little more time with you | Böylece beraber biraz daha zaman geçirmiş oluruz. | Veer-1 | 2004 | |
| Shall we? | Gidiyor muyuz? | Veer-1 | 2004 | |
| Excuse me Madam, but you're wasting your time | Affedersiniz hanımefendi, boşuna zamanınızı harcıyorsunuz | Veer-1 | 2004 | |
| This man is here for 22 years but no one's heard him utter a single word | Bu adam 22 yıldır burada, ama kimse onun ağzından tek kelime alamadı. | Veer-1 | 2004 |