Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 166199
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
There are times I think we loved none of our children. | Çocuklarımızdan hiçbirini sevmediğimizi sandığımız zamanlar olmuştur. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Still too easy, don't you think? | Bu da basit bir cevap olmadı mı? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I'm weary, and you want a simple answer, | Yoruldum ve sen de benden dolaysız bir cevap bekliyorsun... | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
and I haven't one. | ...benimse bir cevabım yok. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I'm so sick of all of you. | Hepinizden bıktım artık. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I thought I'd come and gloat a little. | Gelip bir oh olsun diyeyim dedim. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Mother's tired. Come stick pins tomorrow morning. | Annen çok yorgun. Yarın sabah gelip iğnele beni. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I'll be more responsive then. | O zaman karşılığı görürsün sen. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
It's no fun goading anyone tonight. Bastard's boxed us up. | Kimseyi kışkırtmanın bir yararı yok bu gece. Alçak herif bizi tıktı buraya. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
What's that, dear? We're his prisoners, if that interests you. | Ne oldu, canım? Bizler onun esiriyiz, eğer ilgileniyorsan. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Why should it? I'm his prisoner anyway? | Niye ilgileneyim ki? Zaten onun esiriyim. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
It was... correct me if I'm wrong... | Yanlışsam düzelt... | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
but it was my impression that you wanted Henry's throne for me. | ...ama bana öyle geliyor ki Henry'nin tahtına beni layık görüyorsun. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
We can't win, Richard. We've lost it this time. | Kazanmamız imkansız, Richard. Bu defa kaybettik. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
You think I'm finished, do you? So I do. | Sence yolun sonuna mı geldim? Evet, öyle. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I've suffered more defeats than you have teeth. | O kadar çok mağlubiyet gördüm ki. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I know one when it happens to me. | Başıma gelince anlarım. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Take your wormwood like a good boy. Swallow it and go to bed. | Şu kurtçuğu ağzına at bakalım, evlat, yutuver ve yat. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I will be king. So you will, but not this year! | Kral ben olacağım. Olacaksın tabii, ama bu sene değil! | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Oh, leave it, Richard! Let it go for now. | Bırak peşini Richard! En azından şimdilik. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I can't. It's not so hard. | Bırakamam. O kadar da zor olmasa gerek. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Try saying after me: John wins, I lose. | Şöyle söylemeyi dene: "John kazandı, ben kaybettim." | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
And what if John died? | Peki ya John ölürse? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
You wouldn't dare! A knife. Why wouldn't I? | Demek bıçak çekmeye cüret ediyorsun! Neden çekmeyeyim ki? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
He's got a knife! Of course he has a knife. He always has a knife. | Bıçağı var! Elbette bıçağı olacak. Onun her zaman bıçağı vardır. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
We all have knives. It's 1183, and we're barbarians. | Hepimizin bıçağı var. Sene 1183, biz de barbarız zaten. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
How clear we make it. Oh, my piglets, we are the origins of war. | Daha ne kadar açıkça anlatmalı ki. Domuzcuklarım, savaşın kaynağı bizleriz. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Not history's forces, nor the times, nor justice, nor the lack of it, | Ne tarihin gücü, ne devirler, ne adalet, ne de adaletten mahrumiyet,.. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
nor causes, nor religions, nor ideas, | ...ne sebepler, ne dinler, ne de fikirler,... | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
nor kinds of government, nor any other thing. | ...ne idare şekilleri ne de başka bir şey. Bunların hiçbiri değil. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Weare the killers. Webreed wars. | Biziz katil olan. Biz besleriz savaşları. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
We carry it, like syphilis, inside. | Biz taşırız bel soğukluğu misali savaşı içimizde. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Dead bodies rot in field and stream because the living ones are rotten. | Cesetler çürür ve dolaşır durur savaş alanında, çünkü yaşayanlar da çürümüştür. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
For the love of God, can't we love one another just a little? | Tanrı aşkına, sevemez miyiz birbirimizi birazcık olsun? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
That's how peace begins. | İşte böyle başlar barışlar. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
We have so much to love each other for. | Birbirimizi sevmemiz için o kadar çok sebep var ki. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
We have such possibilities, my children. | Sevmek o kadar mümkün ki, evlatlarım. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
We could change the world. | Dünyayı değiştirmek elimizde. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
And while we hugged each other, what would Philip do? | Biz birbirimizi kucaklarken, Philip ne yapacak? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Oh, good God, Philip! | Yüce Tanrım, Philip! | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
We're supposed to start a war. If father finds out, I'll be rulned. | Bir savaş başlatmak üzereydik. Babam anlarsa yandığımın resmidir. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Steady, John. Don't panic. Some adviser you are. | Sakin ol, John. Paniğe kapılma. Aklını kendine sakla. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Don't do anything without me. Let me handle it. He's made a pact with Philip. | Bensiz hareket etmeyin. Bırakın ben halledeyim. Demek Philip'le bir anlaşması var. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
You advised John into making war. That fearless boy... | John'a savaşmayı sen önerdin. Korkusuz çocuk... | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
he's disinherited himself. | ...tahttan mahrum olacak demektir bu. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
When Henry finds out... when I tell him what John's done... | Henry işin farkına vardığında ona John'un yaptıklarını söylediğim zaman | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I need a little time. Can you keep John from Philip till I say so? | Biraz zamana ihtiyacım olacak. John'u Philip'ten uzak tutabilir misin, ta ki zamanı gelinceye kadar? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Anything you say. Richard, I want you out of here before this breaks. | Nasıl istersen. Richard, bu mesele patlak vermeden buradan gitmeni istiyorum. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
And that means Philip. Go to him, be desperate. | Bunun yolu da Philip'ten geçiyor. Ona git, üzgün görün. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Promise anything... the vexin, brittany. | Her şeyi vaat et. Toprağı da Britanya'yı da. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Once you're free and John is out of favor, we'll make further plans. | Serbest kaldığında ve John gözden düştüğü anda başka planlar yaparız. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
You see Philip. You're the diplomat. You see him, you talk to him. | Philip'le sen görüş. Diplomat olan sensin. Sen görüş, sen konuş. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
You're a friend. You know him, I don't. | Arkadaşı olan sensin. Ben tanımıyorum onu, sen tanıyorsun. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
And Richard! | Richard... | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Promise anything. | ...her şeyi vaat et. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I've got the old boy this time. | İhtiyar şimdi elime düştü işte. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
The damn fool thinks he loves John. He believes it. | Kahrolası ahmak John'u sevilecek biri sanıyor. Üstelik de inanıyor. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
That's where the knife goes in... | Böyle saplamak lazım hançeri... | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
knives. | Hançerler. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Where is that mirror? I'm Eleanor, and I can look at anything. | Nerede şu ayna? Her şeye bakarım ben, adım Eleanor benim. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
My, what a lovely girl. | Tanrım, ne kadar da hoş bir kız. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
How could her king have left her? | Nasıl terk edebildi böyle bir güzelliği? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
It's working out. By morning, I can be the chosen son. | Plan tıkır tıkır işliyor. Sabah olunca tahta çıkan ben olacağım. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
The crown can come to me. Are you still with me? We'll have to fight them all. | Taç benim olabilir. Hâlâ benimle misin? Hepsiyle savaşmak icap edebilir. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
They'll band together once this happens. Have I got your word? | Savaşırsak, bir araya gelirler. Sözüne sadık mısın? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Do I have yours? All England's land in France if I support you? | Peki ya sen sadık mısın? Seni desteklersem toprak Fransa'nın olacak mı? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Are we allies then? We were born to be. | O hâlde aynı tarafta mıyız? Şüphen mi var? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I should say something solemn, but I haven't the time. | Sana çok önemli bir şey söylemem lazım ama vaktim yok. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I'm off to father with news that John's a traitor. After that... | John'un hain olduğunu bildirmek için babamın yanına gideceğim. Sonra da | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
you stink! You know that? You're a stinker, and you stink. | Seni pis herif! Pis herifin tekisin. Kokun ta burnuma geliyor. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I'll kill you! Ah! | Geberteceğim seni! | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Lump. | Külçe gibi yığıldın. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
If you're a prince, there's hope for every ape in africa. | Senden de prens olursa, Afrika'daki her maymun prens olabilir. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I had you saved. I wasn't on my way to father, but he was. | Ben senin hayatını kurtardım. Babama gidip seni gammazlayacak olan ben değildim, Philip'ti. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
He would have gone to Henry and betrayed you. Look, it's in his face. | Henry'ye gidip seni ele verecekti. Bak yüzüne, yüzünden okunmuyor mu? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
It's true. I don't know who my friends are. | Doğru söyledin. Dostlarımın kim olduğunu bilmiyorum. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
May we? That's what tapestries are for. | Saklanalım mı? Zaten duvar halıları bu işe yarar. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I'll never learn. I'll ruln everything. | Asla öğrenemeyeceğim. Her şeyi berbat edeceğim. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Richard? Hello, Richard. | Richard. Selam, Richard. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
You're halfway to bed. I'll wait for morning. Come in. | Yatmak üzereydin galiba. Sabahı beklesem daha iyi olur. Gir lütfen. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Mother sent me. Come in anyway. | Beni annem gönderdi. Her ne hâlse, gir. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Our alchemists have stumbled on the art of boiling burgundy. | Simyacılarımız şarabı kaynatma sanatı üzerinde çalıştılar. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
It turns to steam, and when it cools, we call it brandywine. | Önce buharlaşıyor, şarap soğuduğu zamansa brendi dediğimiz hâlini alıyor. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I'm Henry's prisoner. You find that charming? | Ben Henry'nin tutsağıyım. Bu sence komik mi? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
No. Then why the charming smile? | Hayır. O zaman niye sırıtıyorsun? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I thought, I can't think why, | Düşünüyordum, ama aklıma gelmiyor... | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
of when you were in paris last. | ...en son ne zaman Paris'e gitmiştin? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Can it be two whole years ago? It can. I need an army. | Dolu dolu 2 yıl önce olabilir mi? Mümkün. Bir orduya ihtiyacım var. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
It'll take the cold away. I must have soldiers. | İç, ısınırsın. Elimde asker olmalı. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Have I aged? Do I seem older to you? | Yaşlanmış mıyım? Gözüne daha mı yaşlı görünüyorum? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
They've been two fierce years. I've studied, and I've trained to be a king. | Zar zor geçen 2 yıldı. Eğitim gördüm, krallık eğitiminden geçtim. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I'll have your answer... yes or no? You'll have it when I give it. | Cevabın nedir? Evet mi hayır mı? Cevap verdiğim zaman öğrenirsin. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
You see? I've changed. | Anlıyor musun? Değiştim ben. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
I'm not the boy you taught to hunt two years ago. Remember? | 2 yıl önce beraber avlandığın oğlan değilim artık. Hatırında mı? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Racing after boar, you flying first, | Domuz avında önden sen giderdin... | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
me scrambling after, all day into dusk. | ...ardında ben, hava kararıncaya kadar. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Don't go. I must know. Will you help me? | Gitme. Bilmem gerekiyor. Bana yardım edecek misin? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Sit and we'll discuss it. | Otur, konuşalım. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
You never write. To anyone. | Hiç mektup yazmadın. Kimseye yazmadım ki. | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |
Why should I make you king of England? | Seni İngiltere'nin başına neden geçireyim? | The Lion in Winter-2 | 1968 | ![]() |