Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 157921
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| So we haven't been compromised? I'm not sure. I'm working on that. | Henüz tehIikede değiIiz yani. Emin değiIim. Öğrenmeye çaIışıyorum. Henüz tehlikede değiliz yani. Emin değilim. Öğrenmeye çalışıyorum. Henüz tehlikede değiliz yani. Emin değilim. Öğrenmeye çalışıyorum. Henüz tehlikede değiliz yani. Emin değilim. Öğrenmeye çalışıyorum. | Swordfish-2 | 2001 | |
| You better get sure because someone's cock will end up on the block... | Çabuk öğren çünkü bu iş biriIerinin başını yakacak. . . Çabuk öğren çünkü bu iş birilerinin başını yakacak... Çabuk öğren çünkü bu iş birilerinin başını yakacak... Çabuk öğren çünkü bu iş birilerinin başını yakacak... | Swordfish-2 | 2001 | |
| I understand, senator. | AnIıyorum senatör. Anlıyorum senatör. Anlıyorum senatör. Anlıyorum senatör. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I'm Ginger. Ginger, huh? | Adım Ginger. Ginger mi? Adım Ginger. Ginger mi? Adım Ginger. Ginger mi? Adım Ginger. Ginger mi? | Swordfish-2 | 2001 | |
| For someone the NSA once listed as the most dangerous hacker in America... | UIusaI GüvenIiğine göre, ABD'nin en tehIikeIi hacker'ı oIan biri icin. . . Ulusal Güvenliğe göre, ABD'nin en tehlikeli hacker'ı olan biri için... Ulusal Güvenliğe göre, ABD'nin en tehlikeli hacker'ı olan biri için... Ulusal Güvenliğe göre, ABD'nin en tehlikeli hacker'ı olan biri için... | Swordfish-2 | 2001 | |
| ...you sure don't look like much. | . . .pek etkiIeyici değiIsin. ...pek etkileyici değilsin. ...pek etkileyici değilsin. ...pek etkileyici değilsin. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I know everything about you, Stan. | Hakkında her şeyi biIiyorum Stan. Hakkında her şeyi biliyorum Stan. Hakkında her şeyi biliyorum Stan. Hakkında her şeyi biliyorum Stan. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Shit. You're not too good at golf. | Lanet oIsun. GoIfte pek iyi değiIsin. Lanet olsun. Golfte pek iyi değilsin. Lanet olsun. Golfte pek iyi değilsin. Lanet olsun. Golfte pek iyi değilsin. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Here 5 minutes, and I already feel sorry for myself. | Daha beş dakikadır buradayım ve sana şimdiden acımaya başIadım. Daha beş dakikadır buradayım ve sana şimdiden acımaya başladım. Daha beş dakikadır buradayım ve sana şimdiden acımaya başladım. Daha beş dakikadır buradayım ve sana şimdiden acımaya başladım. | Swordfish-2 | 2001 | |
| You're wasting your time. I touch a computer, I go back to Leavenworth. | Vaktini boşa harcama. Bir biIgisayara dokunursam, Leavenworth'e giderim. Vaktini boşa harcama. Bir bilgisayara dokunursam, Leavenworth'e giderim. Vaktini boşa harcama. Bir bilgisayara dokunursam, Leavenworth'e giderim. Vaktini boşa harcama. Bir bilgisayara dokunursam, Leavenworth'e giderim. | Swordfish-2 | 2001 | |
| If I knew you were coming, I might have cleaned up. | GeIeceğini biIseydim ortaIığı toparIardım. Geleceğini bilseydim ortalığı toparlardım. Geleceğini bilseydim ortalığı toparlardım. Geleceğini bilseydim ortalığı toparlardım. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I'm not here to suck your dick, Stanley. | Sana sakso çekmeye geImedim. Sana sakso çekmeye gelmedim. Sana sakso çekmeye gelmedim. Sana sakso çekmeye gelmedim. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I gotta go to work. | İşe gitmeIiyim. İşe gitmeliyim. İşe gitmeliyim. İşe gitmeliyim. | Swordfish-2 | 2001 | |
| So... | Son zamanIarda. . . Son zamanlarda... Son zamanlarda... Son zamanlarda... | Swordfish-2 | 2001 | |
| ...spoke to Holly lately? | . . .HoIIy'Ie konuştun mu? ...Holly'le konuştun mu? ...Holly'le konuştun mu? ...Holly'le konuştun mu? | Swordfish-2 | 2001 | |
| Melissa. Is Holly home? | MeIissa. HoIIy evde mi? Melissa. Holly evde mi? Melissa. Holly evde mi? Melissa. Holly evde mi? | Swordfish-2 | 2001 | |
| I just want to talk with Holly. It's Saturday. She's at soccer. | HoIIy'Ie konuşmak istiyorum. Bugün Cüumartesi. Futbol idmanında. Holly'le konuşmak istiyorum. Bugün Cumartesi. Futbol idmanında. Holly'le konuşmak istiyorum. Bugün Cumartesi. Futbol idmanında. Holly'le konuşmak istiyorum. Bugün Cumartesi. Futbol idmanında. | Swordfish-2 | 2001 | |
| It's illegal for you to talk to her. | OnunIa konuşman yasak. Onunla konuşman yasak. Onunla konuşman yasak. Onunla konuşman yasak. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Don't do this, Mel. It's not good for Holly. | Bunu yapma MeI. HoIIy için iyi değiI. Bunu yapma Mel. Holly için iyi değil. Bunu yapma Mel. Holly için iyi değil. Bunu yapma Mel. Holly için iyi değil. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Mel. Stop calling me that, Stanley. | MeI. Bana Mel demeyi kes Stanley. Mel. Bana Mel demeyi kes Stanley. Mel. Bana Mel demeyi kes Stanley. Mel. Bana Mel demeyi kes Stanley. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Look, I just... I just want to see my baby. | Bak, ben. . . Sadece kızımı görmek istiyorum. Bak, ben... Sadece kızımı görmek istiyorum. Bak, ben... Sadece kızımı görmek istiyorum. Bak, ben... Sadece kızımı görmek istiyorum. | Swordfish-2 | 2001 | |
| ...pay two skinheads to make a playground out of your ass. | . . .kıçını top sahasına dönüştürmeIeri için iki dazIağa para veririm. ...kıçını top sahasına dönüştürmeleri için iki dazlağa para veririm. ...kıçını top sahasına dönüştürmeleri için iki dazlağa para veririm. ...kıçını top sahasına dönüştürmeleri için iki dazlağa para veririm. | Swordfish-2 | 2001 | |
| ...but can't take the trailer park out of the girl. | . . .ama icindeki kenar mahaIIeIikten kurtaramazsın. ...ama içindeki kenar mahallelikten kurtaramazsın. ...ama içindeki kenar mahallelikten kurtaramazsın. ...ama içindeki kenar mahallelikten kurtaramazsın. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I will not let myself be manipulated by you, Stanley. | Beni yönIendirmene izin vermeyeceğim. Beni yönlendirmene izin vermeyeceğim. Beni yönlendirmene izin vermeyeceğim. Beni yönlendirmene izin vermeyeceğim. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Larry's the porn king of Southern Calif... | Larry, bir porno kraIı. . . Larry, bir porno kralı... Larry, bir porno kralı... Larry, bir porno kralı... | Swordfish-2 | 2001 | |
| Your child? She's our child. She will never be your child. | Çocuğundan? O bizim çocuğumuz. Asla senin çocuğun olmayacak. Çocuğundan? O bizim çocuğumuz. Asla senin çocuğun olmayacak. Çocuğundan? O bizim çocuğumuz. Asla senin çocuğun olmayacak. Çocuğundan? O bizim çocuğumuz. Asla senin çocuğun olmayacak. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Look, I'm beginning to lose my sense of humor. | Bak, espri anIayışımı kaybetmeye başIıyorum. Bak, espri anlayışımı kaybetmeye başlıyorum. Bak, espri anlayışımı kaybetmeye başlıyorum. Bak, espri anlayışımı kaybetmeye başlıyorum. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Then I'll cut to the chase. | O haIde konuya gireyim. O halde konuya gireyim. O halde konuya gireyim. O halde konuya gireyim. | Swordfish-2 | 2001 | |
| If you want your daughter back, you better listen up. | Kızını geri aImak istiyorsan, iyi dinIe. Kızını geri almak istiyorsan, iyi dinle. Kızını geri almak istiyorsan, iyi dinle. Kızını geri almak istiyorsan, iyi dinle. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Unless you want to stay here in this loser existence... | Tabii kızın, yeni babasının fiImIerinde porno yıIdızı oIurken. . . Tabii kızın, yeni babasının filmlerinde porno yıldızı olurken... Tabii kızın, yeni babasının filmlerinde porno yıldızı olurken... Tabii kızın, yeni babasının filmlerinde porno yıldızı olurken... | Swordfish-2 | 2001 | |
| ...while your daughter grows up to be a fluffer in her new daddy's videos. | . . .bu sefiI yaşantını devam ettirmek istiyorsan başka. ...bu sefil yaşantını devam ettirmek istiyorsan başka. ...bu sefil yaşantını devam ettirmek istiyorsan başka. ...bu sefil yaşantını devam ettirmek istiyorsan başka. | Swordfish-2 | 2001 | |
| One time. You don't like the situation... | Bir defa. Durumdan hosIanmazsan. . . Bir defa. Durumdan hoşlanmazsan... Bir defa. Durumdan hoşlanmazsan... Bir defa. Durumdan hoşlanmazsan... | Swordfish-2 | 2001 | |
| ...walk away. | . . .bırakırsın. ...bırakırsın. ...bırakırsın. ...bırakırsın. | Swordfish-2 | 2001 | |
| And that's it? That's it. And you keep the money. | Hepsi bu kadar mı? Bu kadar. Ve para sende kaIacak. Hepsi bu kadar mı? Bu kadar. Ve para sende kalacak. Hepsi bu kadar mı? Bu kadar. Ve para sende kalacak. Hepsi bu kadar mı? Bu kadar. Ve para sende kalacak. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Your client is wanted on 24 counts of electronic crimes... | MüvekkiIin 7 farkIı üIkede 24 eIektronik. . . Müvekkilin 7 farklı ülkede 24 elektronik... Müvekkilin 7 farklı ülkede 24 elektronik... Müvekkilin 7 farklı ülkede 24 elektronik... | Swordfish-2 | 2001 | |
| ...in 7 different countries. | . . .suç yüzünden aranıyor. ...suç yüzünden aranıyor. ...suç yüzünden aranıyor. ...suç yüzünden aranıyor. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Do you see a Finnish flag hanging on the wall, IKEA boy? | Duvarda FinIandiya bayrağı görüyor musun, Ikea adamı? Duvarda Finlandiya bayrağını görüyor musun, Ikea adamı? Duvarda Finlandiya bayrağını görüyor musun, Ikea adamı? Duvarda Finlandiya bayrağını görüyor musun, Ikea adamı? | Swordfish-2 | 2001 | |
| What did he say? He said IKEA is Swedish. | Ne dedi? Ikea İsvec maIı dedi. Ne dedi? Ikea, İsveç malı dedi. Ne dedi? Ikea, İsveç malı dedi. Ne dedi? Ikea, İsveç malı dedi. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Let me talk to him. He's all yours. | Bırak onunIa konuşayım. Senindir. Bırak onunla konuşayım. Senindir. Bırak onunla konuşayım. Senindir. Bırak onunla konuşayım. Senindir. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Why would the best hacker in the world... | Dünyanın en iyi biIgisayar korsanı. . . Dünyanın en iyi bilgisayar korsanı... Dünyanın en iyi bilgisayar korsanı... Dünyanın en iyi bilgisayar korsanı... | Swordfish-2 | 2001 | |
| ...risk life imprisonment by coming into the continental U.S.? | . . .ABD'ye gizIice geIerek, ömür boyu hapis riskini niye göze aIsın? ...ABD'ye gizlice gelerek, ömür boyu hapis riskini niye göze alsın? ...ABD'ye gizlice gelerek, ömür boyu hapis riskini niye göze alsın? ...ABD'ye gizlice gelerek, ömür boyu hapis riskini niye göze alsın? | Swordfish-2 | 2001 | |
| How much do you weigh? How much do I weigh? | Kac kiIosun? Kaç kiIo muyum? Kaç kilosun? Kaç kilo muyum? Kaç kilosun? Kaç kilo muyum? Kaç kilosun? Kaç kilo muyum? | Swordfish-2 | 2001 | |
| A year ago, I was head of the largest cyber criminal task force in the world. | Bir yıI önce, dünyanın en büyük siber suç araştırma biriminin başıydım. Bir yıl önce, dünyanın en büyük siber suç araştırma biriminin başıydım. Bir yıl önce, dünyanın en büyük siber suç araştırma biriminin başıydım. Bir yıl önce, dünyanın en büyük siber suç araştırma biriminin başıydım. | Swordfish-2 | 2001 | |
| But I burned out. | Ama tükendim. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I shot a suspect in the hand. | Bir şüpheIinin eIine ateş ettim. Bir şüphelinin eline ateş ettim. Bir şüphelinin eline ateş ettim. Bir şüphelinin eline ateş ettim. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I'm already dead. | ÖIü sayıIırım. Ölü sayılırım. Ölü sayılırım. Ölü sayılırım. | Swordfish-2 | 2001 | |
| My only chance is back in Europe. I have friends there. | Tek şansım Avrupa'ya dönmek. Orada dostIarım var. Tek şansım Avrupa'ya dönmek. Orada dostlarım var. Tek şansım Avrupa'ya dönmek. Orada dostlarım var. Tek şansım Avrupa'ya dönmek. Orada dostlarım var. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Tell me what I want to know. | Öğrenmek istediğim şeyIeri anIat. Öğrenmek istediğim şeyleri anlat. Öğrenmek istediğim şeyleri anlat. Öğrenmek istediğim şeyleri anlat. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I don't know his name. You work for him. You don't know? | Adını biImiyorum. Sana iş veriyor ve adını biImiyorsun? Adını bilmiyorum. Sana iş veriyor ve adını bilmiyorsun? Adını bilmiyorum. Sana iş veriyor ve adını bilmiyorsun? Adını bilmiyorum. Sana iş veriyor ve adını bilmiyorsun? | Swordfish-2 | 2001 | |
| I'll tell you what I know. | BiIdikIerimi söyIeyeceğim. Bildiklerimi söyleyeceğim. Bildiklerimi söyleyeceğim. Bildiklerimi söyleyeceğim. | Swordfish-2 | 2001 | |
| ... he is a driven, unflinching, calculating machine. | ...o kararlı, azimli, duygusuz bir makine. ... o kararlı, azimli, duygusuz bir makine. ... o kararlı, azimli, duygusuz bir makine. ... o kararlı, azimli, duygusuz bir makine. | Swordfish-2 | 2001 | |
| ... and disappears. | ... ve yok oluyor. | Swordfish-2 | 2001 | |
| So how do I find him? | Onu nasıI buIabiIirim? Onu nasıl bulabilirim? Onu nasıl bulabilirim? Onu nasıl bulabilirim? | Swordfish-2 | 2001 | |
| Excuse me, sir. You have a call. Take a message. | Affedersiniz, teIefonunuz var. Not aI. Affedersiniz, telefonunuz var. Not al. Affedersiniz, telefonunuz var. Not al. Affedersiniz, telefonunuz var. Not al. | Swordfish-2 | 2001 | |
| It's assistant director Joy. He said it's important. | Müdür Yardımcısı Joy. ÖnemIi dedi. Müdür Yardımcısı Joy. Önemli dedi. Müdür Yardımcısı Joy. Önemli dedi. Müdür Yardımcısı Joy. Önemli dedi. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I can only tell you what I've done for him. | Onun için ne yaptığımı söyIeyebiIirim. Onun için ne yaptığımı söyleyebilirim. Onun için ne yaptığımı söyleyebilirim. Onun için ne yaptığımı söyleyebilirim. | Swordfish-2 | 2001 | |
| You denied his right to counsel... Excuse me. | Avukat hakkını inkar ettin. . . Affedersiniz. Avukat hakkını inkar ettin... Affedersiniz. Avukat hakkını inkar ettin... Affedersiniz. Avukat hakkını inkar ettin... Affedersiniz. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Yes, I got a call from A.D. Joy. This is Roberts. | Müdür Yardımcısı Joy'dan teIefon aIdım. Ben Roberts. Müdür Yardımcısı Joy'dan telefon aldım. Ben Roberts. Müdür Yardımcısı Joy'dan telefon aldım. Ben Roberts. Müdür Yardımcısı Joy'dan telefon aldım. Ben Roberts. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Joy. Yeah, Roberts. You needed me. | Joy. Evet, Roberts. Beni istemişsiniz. Joy. Evet, Roberts. Beni istemişsiniz. Joy. Evet, Roberts. Beni istemişsiniz. Joy. Evet, Roberts. Beni istemişsiniz. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I'm happy with what I'm wearing. | ÜstümdekiIerden memnunum. Üstümdekilerden memnunum. Üstümdekilerden memnunum. Üstümdekilerden memnunum. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Ignorance is bliss. | BiIgisizIik büyük bir mutIuIuk. Bilgisizlik büyük bir mutluluk. Bilgisizlik büyük bir mutluluk. Bilgisizlik büyük bir mutluluk. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Stanley, Gabriel. Big Stan. | StanIey, GabrieI. Büyük Stan. Stanley, Gabriel. Büyük Stan. Stanley, Gabriel. Büyük Stan. Stanley, Gabriel. Büyük Stan. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Nice suit. Thanks. | GüzeI takım. SağoI. Güzel takım. Sağol. Güzel takım. Sağol. Güzel takım. Sağol. | Swordfish-2 | 2001 | |
| They say the clothes make the man. You buy it? | KıyafetIer kişiIiği yansıtır derIer. Sence doğru mu? Kıyafetler kişiliği yansıtır derler. Sence doğru mu? Kıyafetler kişiliği yansıtır derler. Sence doğru mu? Kıyafetler kişiliği yansıtır derler. Sence doğru mu? | Swordfish-2 | 2001 | |
| I flew 1500 miles for this meeting. How about we get to the point? | Bu topIantı için 1 500 miI uçtum. Hemen konuya girsek? Bu toplantı için 1500 mil uçtum. Hemen konuya girsek? Bu toplantı için 1500 mil uçtum. Hemen konuya girsek? Bu toplantı için 1500 mil uçtum. Hemen konuya girsek? | Swordfish-2 | 2001 | |
| No. Actually, you flew 1500 miles for 100 grand. | Hayır. Yüz bin doIar için 1 500 miI uctun. Hayır. Yüz bin dolar için 1500 mil uçtun. Hayır. Yüz bin dolar için 1500 mil uçtun. Hayır. Yüz bin dolar için 1500 mil uçtun. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Hello, Stanley. Helga. | Merhaba StanIey. HeIga. Merhaba Stanley. Helga. Merhaba Stanley. Helga. Merhaba Stanley. Helga. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Look, I don't have a lot of patience, Gabriel. | Pek sabırIı değiIim GabrieI. Pek sabırlı değilim Gabriel. Pek sabırlı değilim Gabriel. Pek sabırlı değilim Gabriel. | Swordfish-2 | 2001 | |
| You know I can't touch that. | Ona dokunamayacağımı biIiyorsun. Ona dokunamayacağımı biliyorsun. Ona dokunamayacağımı biliyorsun. Ona dokunamayacağımı biliyorsun. | Swordfish-2 | 2001 | |
| You want something from me, and I from you. | Sen benden bir şey istiyorsun, ben de senden. | Swordfish-2 | 2001 | |
| DOD d base, 128 bit encryption. What do you think? | Savunma BakanIığı, 1 28 bit şifreIeme. Ne diyorsun? Savunma Bakanlığı, 128 bit şifreleme. Ne diyorsun? Savunma Bakanlığı, 128 bit şifreleme. Ne diyorsun? Savunma Bakanlığı, 128 bit şifreleme. Ne diyorsun? | Swordfish-2 | 2001 | |
| Impossible? Nothing's impossible. | İmkansız mı? Hiçbir şey imkansız değiI. İmkansız mı? Hiçbir şey imkansız değil. İmkansız mı? Hiçbir şey imkansız değil. İmkansız mı? Hiçbir şey imkansız değil. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Is this an interview? Sort of. Marco. | Bu bir görüşme mi? ÖyIe sayıIır. Marco. Bu bir görüşme mi? Öyle sayılır. Marco. Bu bir görüşme mi? Öyle sayılır. Marco. Bu bir görüşme mi? Öyle sayılır. Marco. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Hey, what are you doing? Relax, Stanley. | Ne yapıyorsun? SakinIeş StanIey. Ne yapıyorsun? Sakinleş Stanley. Ne yapıyorsun? Sakinleş Stanley. Ne yapıyorsun? Sakinleş Stanley. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I have been told that the best crackers in the world... | Dünyanın en iyi şifre kırıcıIarının bunu 60 dakikada. . . Dünyanın en iyi şifre kırıcılarının bunu 60 dakikada... Dünyanın en iyi şifre kırıcılarının bunu 60 dakikada... Dünyanın en iyi şifre kırıcılarının bunu 60 dakikada... | Swordfish-2 | 2001 | |
| ...can do this in 60 minutes. | . . .yapabiIdikIerini duydum. ...yapabildiklerini duydum. ...yapabildiklerini duydum. ...yapabildiklerini duydum. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Unfortunately, I need someone to do it in 60 seconds. | Ne yazık ki bunu 60 saniyede yapacak birine ihtiyacım var. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Fifty five. Get on with it. | 55. BaşIa haydi. 55. Başla haydi. 55. Başla haydi. 55. Başla haydi. | Swordfish-2 | 2001 | |
| What the hell is this? Time's a wasting, big guy. | Bu da ne? Vaktini harcıyorsun. Bu da ne? Vaktini harcıyorsun. Bu da ne? Vaktini harcıyorsun. Bu da ne? Vaktini harcıyorsun. | Swordfish-2 | 2001 | |
| More time, more time! Come on, Stan! | Daha cok zaman Iazım! Haydi Stan! Daha çok zaman lazım! Haydi Stan! Daha çok zaman lazım! Haydi Stan! Daha çok zaman lazım! Haydi Stan! | Swordfish-2 | 2001 | |
| Too bad. You gotta die. No, wait! | Çok yazık. ÖIeceksin. Hayır, dur. Çok yazık. Öleceksin. Hayır, dur. Çok yazık. Öleceksin. Hayır, dur. Çok yazık. Öleceksin. Hayır, dur. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I was just fucking with you, Stan. | Sadece daIga geçiyordum. Sadece dalga geçiyordum. Sadece dalga geçiyordum. Sadece dalga geçiyordum. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Get away from me. I really want to help you, Stan. | Uzak dur benden. Sana yardım etmek istiyorum. Uzak dur benden. Sana yardım etmek istiyorum. Uzak dur benden. Sana yardım etmek istiyorum. Uzak dur benden. Sana yardım etmek istiyorum. | Swordfish-2 | 2001 | |
| That was a test, Stan. A test. | O bir sınavdı Stan. Sınav. O bir sınavdı Stan. Sınav. O bir sınavdı Stan. Sınav. O bir sınavdı Stan. Sınav. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I don't know why I let you talk me into this. | Neden ikna etmene izin verdim ki? | Swordfish-2 | 2001 | |
| I'd do anything for her, but if I end up in a box or in jail... | HoIIy için her şeyi yaparım ama öIürsem, ya da hapsi boyIarsam. . . Holly için her şeyi yaparım ama ölürsem, ya da hapsi boylarsam... Holly için her şeyi yaparım ama ölürsem, ya da hapsi boylarsam... Holly için her şeyi yaparım ama ölürsem, ya da hapsi boylarsam... | Swordfish-2 | 2001 | |
| ...then I really can't help her. | . . .ona yardım edemem. ...ona yardım edemem. ...ona yardım edemem. ...ona yardım edemem. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I'm taking my money and going back to court! | Paramı aIıp, mahkemeye gideceğim. Paramı alıp, mahkemeye gideceğim. Paramı alıp, mahkemeye gideceğim. Paramı alıp, mahkemeye gideceğim. | Swordfish-2 | 2001 | |
| With your little $ 100,000? | Yüz bin doIarcıkIa mı? Yüz bin dolarcıkla mı? Yüz bin dolarcıkla mı? Yüz bin dolarcıkla mı? | Swordfish-2 | 2001 | |
| I'm thinking that you'll put a gun to my head just to see if I can... | Bence nereIere girebiIeceğimi görmek için başıma siIah dayayacak. . . Bence nerelere girebileceğimi görmek için başıma silah dayayacak... Bence nerelere girebileceğimi görmek için başıma silah dayayacak... Bence nerelere girebileceğimi görmek için başıma silah dayayacak... | Swordfish-2 | 2001 | |
| I can't pee in front of an audience. | BaşkaIarı seyrederken işeyemem. Başkaları seyrederken işeyemem. Başkaları seyrederken işeyemem. Başkaları seyrederken işeyemem. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I'm concerned about our new friend. Oh, now, don't be jealous. | Yeni dostumuzdan endişeIiyim. Kıskanma. Yeni dostumuzdan endişeliyim. Kıskanma. Yeni dostumuzdan endişeliyim. Kıskanma. Yeni dostumuzdan endişeliyim. Kıskanma. | Swordfish-2 | 2001 | |
| I don't see him dragging his sorry ass over the finish line. | Bu isi sonuna kadar götürebiIeceğini sanmıyorum. Bu işi sonuna kadar götürebileceğini sanmıyorum. Bu işi sonuna kadar götürebileceğini sanmıyorum. Bu işi sonuna kadar götürebileceğini sanmıyorum. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Thought we lost you. Tell me what the deal is. | Seni kaybettiğimizi sanmıştık. NeIer döndüğünü anIat. Seni kaybettiğimizi sanmıştık. Neler döndüğünü anlat. Seni kaybettiğimizi sanmıştık. Neler döndüğünü anlat. Seni kaybettiğimizi sanmıştık. Neler döndüğünü anlat. | Swordfish-2 | 2001 | |
| Come and I'll explain it to you there. | GeI, sana orada açıkIarım. Gel, sana orada açıklarım. Gel, sana orada açıklarım. Gel, sana orada açıklarım. | Swordfish-2 | 2001 | |
| And then... | Sonra. . . Sonra... Sonra... Sonra... | Swordfish-2 | 2001 | |
| ...guess who shows up. | . . .biI bakaIım ortaya kim çıktı? ...bil bakalım ortaya kim çıktı? ...bil bakalım ortaya kim çıktı? ...bil bakalım ortaya kim çıktı? | Swordfish-2 | 2001 | |
| Wired magazine's 1996 Man of the Year. | Wired dergisine göre 1 996'ının adamı. . . Wired dergisine göre 1996'ının adamı... Wired dergisine göre 1996'ının adamı... Wired dergisine göre 1996'ının adamı... | Swordfish-2 | 2001 | |
| Yeah, I know Jobson, I arrested him. | Evet, Jobson'ı tanıyorum. Onu ben tutukIamıstım. Evet, Jobson'ı tanıyorum. Onu ben tutuklamıştım. Evet, Jobson'ı tanıyorum. Onu ben tutuklamıştım. Evet, Jobson'ı tanıyorum. Onu ben tutuklamıştım. | Swordfish-2 | 2001 | |
| His wife is in some of the videos. I know. She's like an actress. | Bazi fiImIerde karısını kuIIanıyor. BiIiyorum. O bir tür aktrist. Bazi filmlerde karısını kullanıyor. Biliyorum. O bir tür aktrist. Bazi filmlerde karısını kullanıyor. Biliyorum. O bir tür aktrist. Bazi filmlerde karısını kullanıyor. Biliyorum. O bir tür aktrist. | Swordfish-2 | 2001 |