Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 155571
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| We're setting a new course. | Yeni bir rota belirliyoruz. Yeni rotayı ayarlıyoruz. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Our compound has been compromised. | Üssümüz açığa çıktı. Binamız ele geçirilmiş. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Season 5 Episode 01 Search and Rescue (v. 1.00) | Sezon 5 Bölüm 01 Arama Kurtarma | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Proofreading by : | www.yedincigemi.com | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Egwene, Golgi, Linwelin, Poloneill. | http://forum.yedincigemi.com | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Unscheduled off world activation. | Beklenmeyen dünya dışı aktivite. Programlanmamış dünya dışı aktivasyon. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| It's lieutenant Edison's IDC. | Bu Teğmen Edison'ın kodu. Yüzbaşı Edison’ın geçit kodu. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| What happened? Where's your team? There was a massive explosion. | Ne oldu? Takımın nerde? Büyük bir patlama oldu. Ne oldu? Takımın geri kalanı nerde? Orada büyük bir patlama oldu. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Everyone was in the main compound, the whole building imploded on itself. | Herkes ana binadaydı, sonra bütün bina içe doğru yıkıldı. Herkes ana binanın içindeydi, bütün yapı kendi içine çöktü... | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Were there any survivors? Radios are down. | Kurtulan var mı? Telsiz çalışmıyor. Kurtulan oldu mu? Telsizler devre dışı kaldı. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I don't know. I just thought I should get back here. | Bilmiyorum. Sadece buraya dönmem gerektiğini düşündüm. Bilmiyorum. Sadece buraya geri dönmek zorunda olduğumu düşündüm. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| No, you did the right thing. Get him to the infirmary. | Hayır, sen doğru şeyi yaptın. Onu revire götürün. Önemli değil, doğru olanı yaptın. Onu revire götürün. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| How far away is the Dedalus? Still two hours out. | Daedalus ne kadar uzakta? Hâlâ iki saat var. Daedalus ne kadar uzakta? İki saatlik mesafede. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| We can't wait that long. | O kadar bekleyemeyiz. O kadar uzun süre bekleyemeyiz. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Have the combat engineers gear up and Doctor Keller ready her away team. | Saha mühendisleri hazırlansın ve Doktor Keller dış ekibini hazırlasın. İstihkâm takımı oluşturun ve Doktor Keller'a dış göreve hazırlanmasını söyleyin. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| What are you doing? I'm claustrophobic. | Ne yapıyorsun? Bende klostrofobi var. Ne yapıyorsun? Kapalı yer korkum var. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I'm trying to keep my mind busy, which is hard, because you know, it's... | Kafamı meşgul etmeye çalışıyorum, ki bu oldukça zor, çünkü bildiğin gibi... Aklımı meşgul etmeye çalışıyorum, ve bu zor, çünkü bilirsin, o benim... | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| my mind. | ...bu benim kafam. ...aklım. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Well, there's no way anything useful survived that implosion. | Şey, o patlamadan işe yarar bir şeyin kurtulmasına imkan yok. O patlamadan işe yarar bir şeylerin kurtulma ihtimali yok. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| You know what I mean, Doc. | Ne demek istediğimi biliyorsun, Doktor. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I found a bunch of computer parts. | Bazı bilgisayar parçaları buldum. Bak, bir grup bilgisayar parçası buldum, tamam mı? | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| The mother boards are all fried or snapped. | Anakartların hepsi parçalanmış yada yanmış. Anakart tamamen yanmış ya da kırılmış. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| But these hard drives might still be intact. | Ama bu sabit diskler hâlâ sağlam olabilir. Ama sabit diskler hala sağlam gözüküyor. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| If I can just get the power to... | Eğer sadece gücü... Eğer biraz güç verebilirsem... | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Hello hello. | Selam selam. Selam, merhaba. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| What is it? Something good? I don't know, a lot of information. | Ne o? İşe yarar birşey mi? Bilmiyorum, çok fazla şey var. O nedir? İyi bir şey mi? Bilmiyorum, pek çok bilgi var. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I think I just hit the jackpot. | Sanırım büyük ikramiyeyi buldum. Sanırım turnayı gözünden vurdum. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Some way to broadcast a signal? | Sinyal yollamanın bir yolunu mu? Ne, sinyal yollamak için bir yol mu? | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Let people know our location, speed up the rescue? What? | İnsanlara yerimizi bildirmeyi, kurtarmayı hızlandırmayı mı? Neyi? İnsanlarımızın konumumuzu bulmasını sağlayıp Hızlandırması için mi? Ne? | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| No, although in hindsight, you're right, that should be considered the jackpot. | Hayır, her ne kadar önemsiz gibi gözükse de, bunun ikramiye olarak görülmesi gerekir. Hayır, ama tekrar düşününce, haklı olduğunu söyleyebilirim, o turnayı gözünden vurma olarak sayılabilir. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| But, no, this is a hardrive, I can only access what's on it. | Ama, hayır, bu bir sabit disk, sadece içinde ne varsa ona bakabilirim. Ama hayır, bu bir harddisk, ben ona yalnızca giriş yapabilirim. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Which is? | Yani? Hangisi? | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| It's Michael's wiki. It survived the explosion. | Bu Michael'ın viki'si. Patlamadan kurtulmuş. Michael'ın vikisi. Patlamadan kurtulmuş. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| The what? Michael's database. | Neyi? Michael'ın veritabanı. Ne? Michael'in veri bankası. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| A large chunk, maybe the whole thing. | Büyük bir bölümü, belki de hepsi. Geniş bir veri miktarı var, belki de hepsi burada. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I mean we've got base schematics, | Demek istediğim, üs şemaları,.. Elimizde üs şemaları,... | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| medical research information, list of planets... | ...tıbbi araştırma bilgileri, gezegenlerin listesi... ...tıbbi araştırma bilgileri, gezegen listeleri var. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I mean, you know what this means? Yeah. | Yani, bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Evet. Bunu ne demek olduğunu biliyor musun? Evet. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| It means we're still stuck here and I still have a broken leg. | Bunun anlamı biz hâlâ burada sıkışmış durumdayız ve bacağım hâlâ kırık. Bu demektir ki buraya saplanıp kaldık ve benim bacağım kırık. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| In the short term. But if we get out of here... | Kısa vadeli. Ama eğer buradan çıkarsak... Evet, kısa süreliğine. Ama eğer buradan çıkarsak... | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| We'd have him on the run, he'd be finished. Look, if Michael... | Onu kaçmaya zorlayacağız, işi bitecek. Bak, eğer Michael... Biz buradan çıkarsak, onun işi biter. Bak, eğer Michael... | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I don't want to concern you any more than you actually already are, | Şu anda olduğundan daha fazla endişelenmeni istemiyorum,.. Bak, aslında seni endişelendirmek istemiyorum,... | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| but if I'm reading this correctly, then Michael is... | ...ama eğer bunu doğru okuyorsam, o zaman Michael... Ama eğer doğru okuyorsam, öyleyse Michael... | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Shut up. You shut up. This is important. | Sus. Sen sus. Bu önemli. Sus Hayır, sen sus. Bu önemli. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| If Michael is... Quit making noise. | Eğer Michael... Ses çıkarmayı kes. Eğer Michael... Gürültü yapmayı kes. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| It's footsteps. | Ayak sesleri. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Okay, revise that. Start making noise. | Tamam, deminki lafımı unut. Ses yapmaya başla. Tamam, fikir değiştirdim. Gürültü yapmaya başla. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Down here! | Buradayız! Aşağıdayız burada. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| We're down here! Help! | Buradayız! Yardım edin! Burada, aşağıdayız! Yardım edin! | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| All right, we've got four life signs in two different locations. | Pekâlâ, iki değişik yerde dört tane yaşam sinyalimiz var. Tamam, iki farklı konumda dört tane yaşam sinyali alıyoruz. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| First two should be right beneath us. | İlk ikisi hemen altımızda olmalı. İlk ikisi tam altımızda olmalı. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Listen! We're down here! | Dinle! Biz buradayız! Dinle! Burada aşağıdayız! | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| McKay, is that you? | McKay sen misin? McKay, bu sen misin? | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Oh, thank God. Yes! | Tanrı'ya şükür. Evet! Oh, Tanrıya şükür, evet! | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I'm trapped down here with Lorne. Are you okay? | Burada Lorne'la birlikte kısıldık. İyi misiniz? Lorne ile burada sıkıştık kaldık. İyi misiniz? | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Were fine! Hey Doc! | İyiyiz!. Hey doktor. İyiyiz! Hey Doktor! | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Right, right, right. Okay, Lorne's got a broken leg. | Tamam, tamam, tamam. Peki, Lorne'un bacağı kırık. Tamam, tamam, tamam. Tamam, Lorne'un bacağı kırık. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Stay put. We've got combat engineers here. We're going to dig you out. | Öyle kalın. Yanımız saha mühendisleri var. Sizi çıkaracağız. McKay, yerinden kımıldama. İstihkâm birliğimiz burada. Sizi dışarı çıkaracağız. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| We work as fast as is safe, Rodney. | En güvenli hızla sizi çıkartacağız, Rodney. Hızlı olduğu gibi güvenli olmalıyız, Rodney. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| No, you don't understand. I found out that when the selfdestruct is initiated, | Hayır, anlamıyorsun. Otomatik yoketmenin devreye girdiği zaman bir alt uzay... Hayır, hayır, anlamıyorsun. Az önce kendini imha sistemi çalıştığında,... | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| it's automatically programmed to send a subspace burst. | ...mesajı yollamak üzere programlandığını buldum. ...otomatik olarak altuzay sinyali gönderdiğini keşfettim. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Michael's probably already on his way. | Muhtemelen Michael çoktan yola çıkmıştır. Michael büyük ihtimalle yoldadır. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| It doesn't look like they're too far down. | Çok fazla aşağıdalarmış gibi görünmüyor. Çok fazla aşağıda değillermiş gibi gözüküyor. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| We should be able to get them out inside of an hour. | Herhalde onları bir saate kadar çıkartırız. Onları bir saat içinde çıkartabiliriz. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| But what about the other two? | Peki ya diğer ikisi? Ama diğer ikisi ne olacak? | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| They're a lot deeper. | Onlar çok daha derinde. Onlar daha derindeler. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Well, the Daedalus will be here soon, so we can just beam them out, right? | Şey, Daedalus yakında burada olacak, yani biz onları ışınlayabiliriz, değil mi? Daedalus yakında burada olur, böylece o zaman onları ışınlayarak çıkartırız, değil mi? | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| As long as Michael doesn't get here first. | Tabii Michael buraya önce gelmedikçe. Michael buraya önce gelmezse. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| All right, let's get started. | Pekâlâ, hadi başlayalım. Pekala, haydi başlayalım. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Rivers, take a Jumper into orbit and keep a look out for Michael's ship. | Rivers, bir Jumper al ve yörügede Michael'ın gemisini bekle. Rivers, bir Jumperla yörüngeye çık ve Michael'in gemisini gözlemeye başla. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Let me know the second he gets here. | Geldiği an bana haber var. Geldiği anda bana bildir. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| One, | Bir,.. Bir,... | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| two, | ...iki,.. ...iki,... | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| This thing ain't moving. | Bu şey kıpırdamıyor. Sanırım bu parça hareket etmeyecek. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| What happened to the others? | Diğerlerine ne oldu? | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| It happened pretty quickly, not that many people made it out. | Çok hızlı oldu, çok fazla kurtulan olmadı. Çok çabuk oldu, birçok kişi çıkmayı başaramamıştır. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Of course the building was booby trapped. | Elbette binada bubi tuzağı vardı. Elbette binada bubi tuzağı vardır. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I should have seen that coming. Yeah, well none of us did. | Bunun olacağını anlamalıydım. Evet, ama hiçbirimiz anlamadık. Bunun olacağını bilmeliydim. Evet, hiçbirimiz bilemedik. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Yeah, but... What? | Evet, ama... Ne? | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I'm the guy, you know... | Ben değişik biriyim, bilirsin... Ben o adamım, bilirsin... | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| like "the guy". | ..."adam" gibi. "Esas adam" gibi. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Everyone knew what we were getting into. | Herkes neye bulaştığının farkındaydı. Herkes ne yaptığımızı biliyordu. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| We all knew how dangerous it was so don't beat yourself up about it. | Hepimiz bunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorduk, yani kendini suçlama. Hepimiz nasıl bir tehlike içine girdiğimizi biliyorduk. Bu yüzden kendini suçlamayı bırak. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| You need to start thinking about how to crawl your way outta here. | Buradan nasıl çıkabileceğini düşünmeye başlamalısın. Buradan nasıl çıkacağını düşünmeye başlamalısın. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Serious, you just keep moving up, keep moving the debris. | Gerçekten, yukarı doğru ilerle, enkazı oynat. Ciddiyim, yukarı doğru ilerlemeye devam et. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Work your way up. | Yukarı doğru yolunu kaz. Kendine yol aç. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I'm not leaving you behind, Sheppard. | Seni geride bırakmıyorum, Sheppard. Seni arkada bırakmayacağım, Sheppard. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I'm not trying to be a hero here. | Burada kahraman falan olmaya çalışmıyorum. Burada bir kahraman olmaya çalışmıyorum. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| It's a selfish thing. | Bencilce birşey. Bu bencil bir istek. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I need you to dig a hole | Senin bir delik kazmanı istiyorum,.. Bir tünel kazmanı istiyorum,... | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| so that the rescuers can come down and get me. | ...bu sayede kurtarıcılar bana ulaşabilirler. ...böylece kurtarma ekibi aşağı inip beni alabilir. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| It's the wrong way, chief. | Yanlış yoldasın şef. Yanlış tarafı kazıyorsun, ahbap. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| If we get this beam out of you, we get you free. | Eğer bu çubuğu çıkartabilirsek, seni kurtarırız. Bu kirişi buradan kaldırırsak seni serbest bırakırız. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| We'll dig ourselves out together. Deal? | Beraber kazarız. Var mısın? Buradan dışarı beraber çıkacağız, anlaştık mı? | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| You're not gonna listen to me one way or the other, are you? | Beni zaten başka türlü dinlemeyeceksin, değil mi? Beni öyle ya da böyle dinlemeyeceksin değil mi? | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Great deal. | Harika bir anlaşma. Mükemmel bir anlaşma. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| This is all very good. | Herşey harika. Çok iyi. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| Your son should be making an appearance any day now. | Oğlun bu günlerde doğabilir. Oğlun birkaç gün içinde doğacakmış gibi gözüküyor. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I thought that would make you happy. | Bunun seni mutlu edeceğini düşünmüştüm. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 | |
| I can't imagine carrying a child inside of you is very comfortable. | İçinde bir çocuk taşımanın fazla rahat olduğunu sanmıyorum. İçinde bir çocuğu taşımanın çok rahat olduğunu sanmıyorum. | Stargate: Atlantis Search and Rescue-1 | 2008 |