Search
English Turkish Sentence Translations Page 14804
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I don't understand. They came together. | Anlamıyorum. Birlikte geldiler. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
This is my sister's ranch, | Kardeşimin çiftliğindeki mahzen sadece birkaç kişi saklayabilir. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Moses insisted Hattie take your boys | Moses, Hattie'nin oğullarınızı ve daha önce gelen yaşlı çifti alması için ısrar etti. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
What's a Crawford doing on my property? | Bir Crawford'un benim evimde ne işi var? Dışarıda bekleyeceğim. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Blood is blood. | Kan, kandır. İndir silahını Belle. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
She don't look like a runaway. | Bir kaçağa hiç benzemiyor. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Kessie forged her own freedom papers. | Kessie kendisine sahte bir özgürlük belgesi düzenlemiş. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
She came by stagecoach. Negro can't read or write. | Posta arabası ile geldi. Zencilerin okuma yazması yoktur. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
She can, Belle, and she can talk, too, | Hem okuyor hem de konuşuyor Belle. Lütfen ona adıyla hitap et. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
How'd she get the money to come by stagecoach? | Posta arabası gelmek için parayı nereden bulmuş? Onun da mı sahtesini yapmış? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Master kept his papers and money in a safe in his office. | Efendi belgeleri ve kasasındaki paraları ofisinde bıraktı. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I made a copy of that key and broke in while he was sleeping. | Anahtarın bir kopyasını çıkarıp o uyurken kasayı açtım. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
You best watch yourself, Hattie, | Kendine dikkat etsen iyi olur Hattie çünkü bu duyduğum en abartılı hikaye. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Belle... | Belle... | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
if she can do all that, now, why is she here | Bunları yapabiliyorsa oğulları ile nehri geçmek yerine neden burada kalıyor? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Because those bounty hunters that hung the Spencers | Çünkü Spencer'ları asan ödül avcıları şimdi onu arıyor. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I'm sorry about all this, truly I am, | Bütün olanlar için üzgünüm gerçekten fakat Franny ve Abner'i tehlikeye atamam. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
You're just gonna have to hide her someplace else. | Saklanması için başka bir yer bulmak zorundasın. Onu saklamanı istemiyorum. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
The safest thing for Kessie | Kessie için en güvenli yol bir başkasının kölesiymiş gibi davranması. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Why would I be needing to do that? | Neden bunu yapmam gerekiyor? Özgürlük belgem var. Güneyde işe yaradı. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
We got no free slaves here in deliverance. | Deliverance'da kölelere özgürlük yoktur. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
So who's gonna be my new master... | Peki yeni efendim kim olacak? Sen mi Bay Crawford mu? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Well, no one's gonna believe | Öğretmenin ya da bankacının bir köleye ihtiyacı olduğuna kimse inanmaz. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
But a rancher who used to own slaves, on the other hand... | Ancak öte yandan kendi köleleri olan bir çiftlik sahibi olursa... | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
We came back to murder Jeb and Cordelia. | Jeb'i ve Cordelia'yı öldürmek için döndük. Sabah ilk iş bankayı soyacağız. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Is that when the gold is coming in? | Altın da o zaman mı gelecek? Ellerindeki her şeyi alacağız Belle. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I want revenge too. | Ben de intikam istiyorum. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
But a bullet for each of them while they sleep | Uyurlarken kafalarına sıkılan kurşun onlar için rahat bir ölüm olur. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I want them to suffer as I have suffered. | Benim çektiğim kadar acı çekmelerini istiyorum. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I want them to feel what it's like to have | Sevdiğin her şeyi teker teker kaybetmenin... | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
everything they love stripped away from them piece by piece. | ...nasıl bir duygu olduğunu öğrenmelerini istiyorum. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Caleb was my boy. | Caleb benim oğlumdu. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
So, if you want my help, you do it my way. | Bu yüzden yardımımı istiyorsanız benim dediğim gibi yapacaksınız. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
So when do we figure the gold comes in? | Peki altının bankada olduğunu nasıl anlayacağız? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
When every deputy in five counties is on duty. | Her beş ilçede görevli şerif yardımcıları olduğu zaman. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I know how to get that information. | Nasıl öğreneceğimizi biliyorum. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Thank you for the piano, Nate. | Piyano için teşekkürler Nate. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
It's... I could come by later... | Daha sonra gelip nereye istersen yerleştirebilirim. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I would. | İsterim. Hem de çok isterim. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I'm so terribly thirsty. | Susuzluktan ölüyorum. Özür dilerim. Otur da sana bir bardak su getireyim. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I'm sorry for your loss, Belle. | Oğlun için üzgünüm Belle. Sağ olun. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Thank you, sir. Next. | Teşekkürler efendim. Sıradaki. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I came to set up a payment plan | Bayan Crawford tarafından yollanan haciz kağıdı için ödeme planı oluşturmaya geldim. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I'm sure we don't have | Şu anda bunun gerekli olmadığına eminim Bayan Barlowe. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
If she can afford a slave, | Köle alacak kadar parası varsa borçlarını da kapatabilir. Al parasını Benjamin. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Perhaps we can let Mrs. Barlowe | Belki de önce Bayan Barlowe'un kendisini toparlamasını beklemeliyiz. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
The tragedy that befell Mrs. Barlowe | Bayan Barlowe başına gelen trajediyi kendi hazırladı. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
"I have sinned, for I have betrayed innocent blood." | "Masum birine ihanet ettiğim için günah işledim". | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Mmm. Kessie makes really good food. | Kessie gerçekten güzel yemek yapıyor. Evet. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Beets and corn on the cob is really good. | Pancar ve mısır gerçekten leziz. Bugün okulda neler yaptın? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I learned about bugs, like flies... | Böcekleri, sinekleri öğrendim. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
You best sit down. That sounds good. | Otursan iyi olur. Ne güzel. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
It's still hot. | Yemek hala sıcak. Merhaba anne. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
So guess what. What? | Tahmin et ne oldu? Ne? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
There... there was a chicken, and it... | Bir tavuk vardı ve... | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I learned about flowers. Were they roses? | Çiçekleri öğrendim. Bunlar gül müydü? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
So what are you gonna do next? | Bundan sonra ne yapacaksın? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I'll get my boys, | Çocuklarımı alıp kuzeye gideceğim. İş bulup... | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
earn enough money to buy Moses out of slavery. | ...Moses'i kölelikten kurtarmak için yeterli parayı kazanmak istiyorum. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
How long is that gonna take? | Bu ne kadar sürecek? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I could arrange for a white man to buy Moses back. | Moses'i satın alması için beyaz bir adam ayarlayabilirim. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Why are you saying all this? | Neden bunu teklif ediyorsun? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
You really broke into your master's safe? | Gerçekten efendinin kasasını açtın mı? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
You show me how you did it, | Bana nasıl yapıldığını öğretirsen bir hafta içinde tüm ailene kavuşmuş olursun. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
White folks always promise things. | Beyazlar her zaman bir şeyler için söz verirler ama tek verdikleri acıdır. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Maybe it'll be different this time. | Belki bu sefer farklı olur. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Look, here's one she made earlier. | İşte daha önce yaptığı anahtar. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
When the gold gets here, we just hold 'em up | Altın geldiği zaman adamlar tam yüklerken üzerilerine atlayıp soyalım. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
How many soldiers you think they're gonna have | Sence altını korumak için kaç tane asker olacak Toby? 40, 50? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
What, you think the Gatlin gang is gonna be able | Ne yani Gatlin çetesinin koca bir alayla savaşabileceğini mi sanıyorsun? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Belle's right, all right? This is the only way to do this. | Belle haklı. Soygunu yapmanın tek yolu bu. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
And if done right, no one gets hurt... | İyi bir iş çıkarırsak ne bizden biri ne de Deliverance'dan birileri yaralanır. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Only people gonna feel any pain is Crawfords... | Acı çektirmek istediklerim sadece Crawford'lar. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
When they open that vault, find it as empty as my pantry. | Kasayı açtıkları zaman kilerim kadar boş bulmalarını istiyorum. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
And what's she doing here, Belle? | Peki o burada ne arıyor Belle? Neden hiç tanımadığımız bir zenciye güveniyoruz? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Because she's quick as a wink, and without her, | Çünkü şipşak ve o olmadan kasanın nasıl açılacağı hakkında en ufak fikrimiz olmaz. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Oh, yeah, and she can also turn on us just like that. | Evet ayrıca kaşla göz arasında aleyhimize dönebilir. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Take all the reward money | Ödül parasını alır ve bizi de kasabanın meydanında dımdızlak bırakır. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
You ever question my authority again in front of my men, | ...bir daha adamlarımın karşısında yetkimi sorgularsan seni öldürürüm. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I must say, it's a point of pride | Bankamızı seçmenizin bizim için bir gurur olduğunu söyleyebilirim Binbaşı McCallister. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
My family is loyal union supporters. | Ailem birleşme fikrinin sadık destekleyicilerdir. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
The walls are solid brick, | Duvarlar sağlam tuğladan kasa ise sağlam çelikten yapılmıştır. Kasa hazır değil. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Oh, they're just finishing now. | Bitirmek üzereler. Hazır mı? Evet hanımefendi. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I don't think many banks, | New York'ta bile bizimki gibi bir banka olduğunu sanmıyorum. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
It was just invented last year. | Geçen sene icat edildi. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Still, I'd like to have one of my men | Yine de adamlarımdan birini bankanızda görevlendirmek isterim. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Oh, god, no! No, not me, oh! | Tanrım hayır! Hayır, ben değilim! | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Instead, here we sit, idle. | ...onun yerine burada zaman öldürüyoruz. Garip bir durum, değil mi? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
If Toby and jasper don't come out | Toby ve Jasper gece ellerinde altınlarla bankadan çıkmazlarsa... | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
we're going in and do what we should've done | ...gidip ilk başta yapmamız gerekeni yapacağız. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
As long as jasper's taking orders from his little sister, | Jasper küçük kardeşinden emir aldığı sürece siz de benim emrimdesiniz, anladınız mı? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Yes, sir. Yeah. | Evet, efendim. Tamam. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Oh, Ben. | Ben. Notunu aldım. Her şey yolunda mı? Evet. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
It's just, I went out to see Kessie this morning, | Bu sabah Kessie'yi görmeye gelmiştim. Çocukları için kaygılanıyor. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
She wants to head out tomorrow, first thing. | Sabah ilk iş yola çıkmak istiyor. Sabah birliğe maaş ödemesi yapacağız. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
We could set out the next day, when things settle. | İşleri halledip yarından sonra gidebiliriz. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I mean, I can take her, | Onu götürebilirim. Çocukların nerede kaldıklarını bilmeliyim Ben. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
It doesn't take two of us, Ben. | İkimizi almaz Ben. Güvenli olduğunu düşünürsek onu götürebilirim. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
I just need to know where. | Sadece nereye gideceğimi bilmeliyim. Başaramayacağımı mı düşünüyorsun? | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |
Now, Hattie Gatlin, that is not what I said. | Hattie Gatlin demek istediğim bu değil. | Deliverance Creek-1 | 2014 | ![]() |