Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 145760
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Keep your hands off her! You let everyone touch you. | Ellerini ondan çek! Sadece nakliyeciyseniz ona dokunamazsınız. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Goodbye. I�ll just be staying for a few nights. | İyi günler. Sadece birkaç gece kalsam yeter. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
No problem. Hi! Hi, Dad. | Sorun değil. Hoşgeldin. Hoşbulduk, baba. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Why are you like this when Dad and I are so happy? | Biz mutluyken sen neden böylesin? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I'm not all that happy. Yes, you are. | Aslında ben çok mutlu değilim. Evet, öylesin! | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Happy is what she will never be! | Mutluluk onun hiç bulamayacağı bir şey! | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Have his relatives been by? No. Strangers brought him in. | Ziyaretine gelen oldu mu? Hayır, onu yabancılar getirdi. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Let me see that. | Bakayım, | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Are these their names? | Bunlar isimleri mi? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Yes. Do you know them? No, why? | Evet. Onları tanıyor musun? Hayır, neden? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Never heard of them. On the contrary. | Hiç duymadım. Alakam yok. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
This apartment looks fine. It's too luxurious. | Bu daire güzel görünüyor. Çok lüks. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
And the lady in South Prague? She lives alone. | Güney Prag'daki kadın? Yalnız yaşıyor. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
It's sad to say, but yours is the only typical family around. | Bak, üzücü olduğunu biliyorum ama seninki bu civardaki tek normal aile. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Sorry, but my family is sacred. We will not perform for anyone. | Afedersin, ailem benim mahremiyetim. Kimseye gösteri yapmayacağız. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
This doesn't belong here, but this girl is interesting. | Bunun alakası yok ama bu kız çok ilginç. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Could they go to her house? No, to her parents' house. | Onun evine gitseler? Hayır. Ailesinin evine. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
She has excellent parents. Her mother's especially crazed. | Harika bir ailesi var. Özellikle annesi tam bir deli. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
And they'd go for it. | Ailesi yapabilir. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Hi, Ondrej! What a coincidence! Hanka! | Selam, Ondrej! Ne güzel bir tesadüf, Hanka! | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
What are you doing here? I have a meeting. | Burada ne yapıyorsun? Bir toplantım var. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
What are you up to? I'm in school. Great! | Senden naber? Okuldayım. Süper! | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
How about your boyfriend? We're still together. | Erkek arkadaşın nasıl? Hala birlikteyiz. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I'm glad to hear that. | Sevindim. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I heard him on the radio. Really? | Onu radyoda duydum. Gerçekten? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I listen to him on the radio sometimes. | Onu bazen radyoda dinliyorum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Can I give you a hug? | Sarılabilir miyim? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
A hug? Just as friends. | Sarılmak mı? Sadece arkadaşça. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Some time ago I made a private agreement with God. | Tanrı ile özel bir anlaşma yaptım. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
That I'd become a doctor on account of you. | Senin için doktor oldum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
And once I'd saved enough lives, God would give you back to me. | Buna göre eğer yeteri kadar hayat kurtarırsam, seni bana geri vereceğini söyledi. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Last night I operated on the man you brought in. | Geçen gece senin getirdiğin adamı ameliyat ettim. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Did you? How is he? Fine. | Gerçekten mi? Nasıl oldu? İyi. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
And it was a sign. What kind of sign? | Bu bir işaretti. Ne tür bir işaret? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I don't know yet, but it seemed like a sign. | Henüz bilmiyorum ama bir işaret gibiydi. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I operated on the same person you brought to the hospital. | Senin getirdiğin adamı ameliyat ettim. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
That surely is a sign! A sign we should live together. | Evet, kesinlikle bu bir işaret! Beraber olmamız gerektiğini gösteren bir işaret. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Come off it! I'm sorry. It was just a joke. | Lütfen bunun peşini bırak artık. Afedersin, şaka yapıyordum sadece. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I wasn't really serious. I just wanted to... | Ciddi değildim. Sadece söylemek istedim ki... | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I have to go. Fine. Take it easy, bye. Bye! | Benim gitmem gerek Tamam. Görüşürüz. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I should've left God out of it. | Tanrı konusunu hiç açmayacaktım. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
That was not good. | Hiç iyi olmadı. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
So you want me to pretend I'm your girlfriend? | Yani kız arkadaşınmışım gibi davranmamı mı istiyorsun? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Mom would be really happy. She's really attached to me. | Annem çok çok sevinecek. Bana gerçekten çok bağlıdır. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
It wouldn't be right. She wants me to live well. | Yaptığımız doğru değil. Benim iyi yaşamamı istiyor. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Don't you live well? I live like a pig. A pig? | İyi yaşamıyor musun? Kral gibi yaşıyorum.. Kral mı? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Don't you have a girlfriend? Nope. | Kız arkadaşın yok mu? Yok. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Couldn't someone else do this? | Başka biri yapamaz mı? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
The point is that I look good. I'm faithful to you. | Önemli olan, güzel görünmesi. Birlikteyiz, seni aldatmıyorum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
We know each other well. You respect me. Get it? | Birbirimizi uzun süredir tanıyoruz vs.. Bana değer veriyorsun. Anladın mı? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Do I say we're getting married? | Evleneceğimizi söyleyeyim mi? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
That you can leave out. You can say you liked my screenplay. | Tam olarak değil. Sadece yazdığım senaryoyu beğendiğini söyle. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
You wrote a screenplay? Not yet, but you can say that. | Sen senaryo mu yazıyorsun? Henüz değil ama sen söyleyebilirsin. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Hi, patient! | Merhaba, hasta. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
So this is Mom, and this is Vesna. | Bu annem, bu da Vesna. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Hello. She's my girlfriend. | İyi günler. Bu benim kız arkadaşım. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I'm faithful to her. We love each other. | Ona sadığım Birbirimizi seviyoruz. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Does he still drink a lot? Not anymore. He's improved. | Hala çok içiyor mu? Artık değil. Değişti. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Are you still a Buddhist? Why haven't you visited me? | Hala Budist misin? Neden beni ziyaret etmedin? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I was in Bangkok. Where? In Bangkok. It's in Thailand. | Bankok'daydım. Nerede? Bangkok. Tayland'da. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Did you sleep with prostitutes? No, I was writing a screenplay. | Hayat kadınlarıyla yattın mı? Hayır, senaryo yazıyordum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
A screenplay? It's very good. | Senaryo ha? Evet, çok güzel bir senaryo. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
See? He never lets me read anything. | Gördün mü? Bana hiçbirşey okutmaz. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Did he smoke marijuana there? No, he quit. | Orada maruhiana içti mi? Hayır, bıraktı. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
He always says no when I offer. You offer it to him? | Ben teklif ettiğimde bile hayır diyor. Sen teklif ettin mi? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Not anymore. I quit, too. He's a good influence on me. | Artık değil. Ben de bıraktım. Bana örnek oldu. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
And on everyone else. | ve diğer herkese de. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
What's this supposed to mean? I needed a way to pick her up. | Bu da ne demek oluyor? Onu kapmak için birşeyler yapmam gerekiyordu. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I said I wanted to cheer you up. And she's enjoying it. | Ona, seni mutlu edeceğimi söyledim. Ve iyi gidiyor. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Aren't you pleased that I'm so playful? Not really. | Şakacı olmamdan mutlu değil misin? Çok değil. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
But I get my inability to take things seriously from you. | ..ama hayata karşı ciddiyetsizliğimi senden aldım. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
It didn't bother you at all when we used to cry as kids. | Biz küçükken ağladığımızda bile sen hiç ilgilenmezdin. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
You told us to cry, that tears are a good oral disinfectant. | Derdin ki; ağlayın ki gözyaşlarınız ağzınızı temizlesin. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Must you always joke around? You're the one who's joking. | Hala dalga geçmek zorunda mısın? Asıl dalga geçen sensin! | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
You aren't really sick. Will you ever love me? | Gerçekten hasta bile değilsin. Beni hiç sevdin mi? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
How can you expect to succeed if nothing is sacred to you? | Hayatta saygı gösterdiğin hiçbir şey olmadan nasıl başarılı olacaksın? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Find a steady relationship. I'm thinking of buying a dog. | Adam gibi bir ilişki bul kendine. Aslında köpek almayı düşünüyorum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Gary Gilmore was a mass murderer who received the death penalty. | Gary Gilmore 70'lerde idam cezası almış bir seri katildi. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
He was also an organ donor, so strangers got his organs. | Ayrıca organ bağışçısıydı ve onun organlarını başka insanlara verdiler. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
This song's about the guy who was given Gary's eyes. | Bu şarkı Gary'nin gözlerini alan adam için. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
He had to look at life through Gary Gilmore's eyes. | Hayatının kalanını Gary Gilmore'un gözlerinden izlemek zorunda. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Can I have a light? Hang on. I have to find it. | Yakabilir misiniz? Bir saniye. Bulacağım. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Hey, I have the same one! | Hey, bende de aynısından var. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Goodbye. Do you want to go somewhere? | Hoşçakal. Biryere gitmek istermisiniz? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Like where? Out for a drink? No, I don't. | Nereye? Birşeyler içmeye? Hayır, teşekkürler. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Can I kiss you? Yup. | Sizi öpebilir miyim? Olur. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Isn't there an extra charge? For what? | Ayrı bir ücreti var mı? Ne için? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I thought kissing was the most expensive. | Öpüşmek en pahalısı sanıyordum. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I have no idea. | Bilmem ki. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
I guess that's just in Bangkok. | Ozaman sadece Bankok'ta. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
You were in Bangkok? You bet. | Bankok'da mıydın? Tabiki. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Really? Yup. | Doğru mu? Evet. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Tell me about it. The whores are in aquariums. | Anlatsana. Hayat kadınları akvaryumda yüzüyorlar. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Cool. How much do girls charge for tricks? | İyiymiş. Kaça veriyorlar? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Fellatio's 500. What? | Oral sex 500. O ne? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
A blow job. Intercourse costs 500 or maybe 1000. | Ağzına vermek. Cinsel birleşme de 500 yada belki 1000. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
Sometimes you can get both for 1000 baths. | Bazen de ikisi birden 1000 bath. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
That's the same in Czech crowns. And kissing costs the most. | Çek kronu ile aynı değerde. Öpüşmek de en pahalısı. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
It's at least 2500. | En azından 2500. | Samotari-1 | 2000 | ![]() |
2500? You didn't know that? | 2500 mü? Bilmiyor muydun? | Samotari-1 | 2000 | ![]() |