Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14530
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Yeah, we were driving down every weekend anyways... | Aslında her hafta sonu buraya geliyorduk ama... Aslında her hafta sonu buraya geliyorduk ama... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
...so I finally just convinced my wife this just made the most sense. | ...sonunda karımı buraya taşınmanın en mantıklı yol olduğuna ikna ettim. ...sonunda karımı buraya taşınmanın en mantıklı yol olduğuna ikna ettim. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
She didn't want ice cream? Who? | O dondurma istemedi mi? Kim? O dondurma istemedi mi? Kim? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Oh, my wife. No. | Şey, karım mı? Hayır. Şey, karım mı? Hayır. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
No, actually she's on vacation herself. | Hayır, aslında şu anda kendisi tatilde. Hayır, aslında şu anda kendisi tatilde. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
White sheep, white sheep, white sheep. | Beyaz koyun, beyaz koyun, beyaz koyun. Beyaz koyun, beyaz koyun, beyaz koyun. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
It's difficult to take trips together. White sheep. | Beraber seyahat etmek zor geliyor. Beyaz koyun. Beraber seyahat etmek zor geliyor. Beyaz koyun. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
It's fine. We make it work. | Olsun. Çabalıyoruz işte. Olsun. Çabalıyoruz işte. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I'm up here on the left. | İleride solda ineyim. İleride solda ineyim. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Hey, John. | Şey, John. Şey, John. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
For the record, if you do anything to hurt Savannah... | Aklında bulunsun, eğer Savannah'ı incitecek bir şey yaparsan... Aklında bulunsun, eğer Savannah'ı incitecek bir şey yaparsan... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
...I'm gonna have to break something. | ...bende senin bir yerlerini kırmak zorunda kalırım. ...bende senin bir yerlerini kırmak zorunda kalırım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Something in your leg. Some... One of the bones in there. | Mesela bacağından bir şeyleri. Bacağındaki kemiklerinden bazılarını. Mesela bacağından bir şeyleri. Bacağındaki kemiklerinden bazılarını. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
It's just I know her father and he would expect me to say something like that. | Çünkü onun babasını tanıyorum... Çünkü onun babasını tanıyorum... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
It'd just sound a lot more natural coming out of his mouth. | Tabii o uyarsaydı daha yerinde olurdu ama... Tabii o uyarsaydı daha yerinde olurdu ama... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
It sounded fine. | Sende gayet iyiydin. Sende gayet iyiydin. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
It sounded fine. | Gayet iyiydin. Gayet iyiydin. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
No, it... Yes, it did. | Hayır... Evet, öyleydin. Hayır... Evet, öyleydin. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
No, it didn't. It did. It really did. | Hayır, değildi. Öyleydin, gerçekten öyleydin. Hayır, değildi. Öyleydin, gerçekten öyleydin. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
It didn't. But thank you. | Değildi. Ama teşekkür ederim. Değildi. Ama teşekkür ederim. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
It really did. You think so? | Gayet iyiydin. Gerçekten mi? Gayet iyiydin. Gerçekten mi? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, it did. | Evet, aynen öyleydi. Evet, aynen öyleydi. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Hey, don't honk the horn, it's nighttime. | Sakın kornayı çalma, çok geç oldu. Sakın kornayı çalma, çok geç oldu. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Good night, John. Good night, Tim. | İyi geceler, John. İyi geceler, Tim. İyi geceler, John. İyi geceler, Tim. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Thanks for the ride. Yeah, no problem. | Getirdiğin için teşekkürler. Tabii, sorun değil. Getirdiğin için teşekkürler. Tabii, sorun değil. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Hey, Dad, I'm not gonna be able to stay for dinner. | Baba, yemeğe kalamayacağım. Baba, yemeğe kalamayacağım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Well, I made lasagna. | Ama lazanya yapmıştım. Ama lazanya yapmıştım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I know you made lasagna. It's Sunday. | Lazanya yaptığını biliyorum. Bugün Pazar. Lazanya yaptığını biliyorum. Bugün Pazar. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Can I borrow the car? | Arabayı ödünç alabilir miyim? Arabayı ödünç alabilir miyim? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Best seafood you'll ever have. Yeah, I know. | Buranın deniz mahsulleri harikadır. Evet, biliyorum. Buranın deniz mahsulleri harikadır. Evet, biliyorum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I used to come here all the time. Really? | Eskiden hep buraya gelirdim. Gerçekten mi? Eskiden hep buraya gelirdim. Gerçekten mi? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Are you sure you don't wanna go somewhere, I don't know, nice? | Başka bir yere gitmek istemediğinde emin misin? Hoş bir yere mesela? Başka bir yere gitmek istemediğinde emin misin? Hoş bir yere mesela? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Nice? No, I wanna go somewhere good. | Hoş mu? Bence burası gayet iyi. Hoş mu? Bence burası gayet iyi. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
What the hell you doing here? | Burada ne arıyorsunuz? Burada ne arıyorsunuz? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Come on, Steve. It's been three years already. | Haydi ama, Steve. Üç yıl geçti üstünden. Haydi ama, Steve. Üç yıl geçti üstünden. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I don't want any trouble here. | Burada sorun falan istemiyorum. Burada sorun falan istemiyorum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
You're not gonna get any. I promise. | Hiçbir sorun çıkmayacak. Söz veriyorum. Hiçbir sorun çıkmayacak. Söz veriyorum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
All right. | İyi o zaman. İyi o zaman. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
What happened with that guy out there? | Aranızda ne sorun vardı ki? Aranızda ne sorun vardı ki? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
What guy? What's the story with him? | Kiminle? Şu adamla sorununuz neydi? Kiminle? Şu adamla sorununuz neydi? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
No story. Really? | Hiçbir şey. Gerçekten mi? Hiçbir şey. Gerçekten mi? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
He's an old buddy of mine. | Eski bir arkadaşım. Eski bir arkadaşım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Your dad get mad at you for coming home late last night? | Baban dün gece eve geç geldiğin için kızdı mı? Baban dün gece eve geç geldiğin için kızdı mı? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
No. He's not really the type that gets mad. | Hayır. Kendisi pek sinirli bir tip değildir. Hayır. Kendisi pek sinirli bir tip değildir. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
What kind of guy is he then? | Ne tip bir adam o zaman? Ne tip bir adam o zaman? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Quiet one? | Sakin diyebilir miyiz? Sakin diyebilir miyiz? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Could be worse, I guess. I guess. | Daha kötüsü de olabilirdi sanırım. Sanırım. Daha kötüsü de olabilirdi sanırım. Sanırım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
And your mom? | Peki ya annen? Peki ya annen? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Nope, just me and my dad. | Yok. Sadece, babam ve ben varım. Yok. Sadece, babam ve ben varım. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Did he raise you all by himself? | Bu yaşına kadar baban mı büyüttü seni? Bu yaşına kadar baban mı büyüttü seni? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Why do you wanna know about my dad? | Neden babam hakkında bir şeyler öğrenmek istiyorsun? Neden babam hakkında bir şeyler öğrenmek istiyorsun? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Just curious. | Merak ettim. Merak ettim. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Curious about where you come from. | Nereden geldiğini merak ettim. Nereden geldiğini merak ettim. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I wanna meet your dad. | Babanla tanışmak istiyorum. Babanla tanışmak istiyorum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Tonight. | Bu gece. Bu gece. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Look, you're... You're not gonna get very much out of him. | Bak, sen... Ondan çok hoşsohbet olmasını falan bekleme. Bak, sen... Ondan çok hoşsohbet olmasını falan bekleme. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
So, I don't know, just don't take it personally, okay? | Yani demek istediğim, sakın kişisel olarak algılama tamam mı? Yani demek istediğim, sakın kişisel olarak algılama tamam mı? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Hey, Pop. | Selam, baba. Selam, baba. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I got somebody I want you to meet. | Tanışmanı istediğim biri var. Tanışmanı istediğim biri var. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
This is Savannah. Hi. | Bu, Savannah. Selam. Bu, Savannah. Selam. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
It's nice to meet you, Mr. Tyree. | Tanıştığımıza memnun oldum, Bay Tyree. Tanıştığımıza memnun oldum, Bay Tyree. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
He... This is my... He collects coins. He... It's kind of like his big hobby. | Kendisi bozuk para biriktirir. En büyük hobisidir. Kendisi bozuk para biriktirir. En büyük hobisidir. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
This is amazing. | Bu harika. Bu harika. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
You have so many coins. How did you get started in all this? | Ne kadar çok bozuk para biriktirmişsiniz. Nasıl başladınız peki? Ne kadar çok bozuk para biriktirmişsiniz. Nasıl başladınız peki? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Through John, actually. | John'un sayesinde aslında. John'un sayesinde aslında. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Not his thing anymore. | Ama artık kendisi uğraşmıyor. Ama artık kendisi uğraşmıyor. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Hey, we should probably maybe go. What is this coin? | Belki gitsek iyi olur. Bu ne parası? Belki gitsek iyi olur. Bu ne parası? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
That's a Sacagawean mule. | Sacagawea parası. Sacagawea parası. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
It's actually... | Bu aslında... Bu aslında... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Do you want to see some more? Absolutely, yes, if you don't mind. | Daha fazla görmek ister misin? Kesinlikle evet, tabii sorun değilse. Daha fazla görmek ister misin? Kesinlikle evet, tabii sorun değilse. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Put this glove on then. Thanks. | Şu eldiveni giy o zaman. Teşekkürler. Şu eldiveni giy o zaman. Teşekkürler. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
This is a humorous one. This is a satirical coin. | İşte en komik olanı. Bu taşlamalı bir para. İşte en komik olanı. Bu taşlamalı bir para. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
This is massive. | Ne kadar büyük. Ne kadar büyük. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, William Jennings Bryan, when he ran for president... | Evet, William Jennings Bryan, başkanlığa adaylığını koyduğunda... Evet, William Jennings Bryan, başkanlığa adaylığını koyduğunda... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
...he was... He believed in... No, don't turn it over. | ...kendisi... istediği... Hayır, çevirme. ...kendisi... istediği... Hayır, çevirme. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Leave it here. | Şöyle tut. Şöyle tut. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Do you remember that he had the free silver policy. You remember. | Bryan'ın "Gümüş Para Politikası"nı hatırlıyor musun? Hatırladın mı? Bryan'ın "Gümüş Para Politikası"nı hatırlıyor musun? Hatırladın mı? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
And McKinley was his opponent and he's... Wait, here. | McKinley de, o zamanlar onun rakibiydi. Ve o...Bekle, işte. McKinley de, o zamanlar onun rakibiydi. Ve o...Bekle, işte. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Now see, that's a real silver dollar. That's the size of a silver dollar. | Bu gerçek bir gümüş para. Boyutlarına bak şunun. Bu gerçek bir gümüş para. Boyutlarına bak şunun. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
And McKinley said that if Bryan had his way... | McKinley, eğer Bryan seçimleri kazanmış olsaydı... McKinley, eğer Bryan seçimleri kazanmış olsaydı... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
...then the silver dollars would be that big. Yeah. | ...gümüş paraların da bu büyüklükte olacağını söylemişti. Evet. ...gümüş paraların da bu büyüklükte olacağını söylemişti. Evet. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
That's amazing. Can you imagine... | Harika. Cebinde bu parayla... Harika. Cebinde bu parayla... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
...walking around with that in your pocket? | ...dolaştığını düşünebiliyor musun? ...dolaştığını düşünebiliyor musun? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
That's really funny. That's humorous. | Çok komik. Gerçekten gülünç bir durum. Çok komik. Gerçekten gülünç bir durum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Now, these... | Ve şunlar da... Ve şunlar da... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Pop, we can't do this right now. We can't be here all night. | Baba, şimdi bunlarla uğraşamayız. Bütün gece burada kalamayız. Baba, şimdi bunlarla uğraşamayız. Bütün gece burada kalamayız. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I have... I have some to show you. | Sana... Sana göstereceklerim var. Sana... Sana göstereceklerim var. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
This is fascinating. | Bunlar göz kamaştırıcı. Bunlar göz kamaştırıcı. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
These are all matched in color. | İşte, hepsi aynı renkte. İşte, hepsi aynı renkte. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I had fun tonight. | Bu gece çok eğlendim. Bu gece çok eğlendim. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I like your dad. | Babanı sevdim. Babanı sevdim. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
You shouldn't be too hard on him. | Ona karşı bu kadar sert olmamalısın. Ona karşı bu kadar sert olmamalısın. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
He loves you. | Seni seviyor. Seni seviyor. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I can tell even if you can't. | Sen göremesen bile ben gayet iyi görebiliyorum. Sen göremesen bile ben gayet iyi görebiliyorum. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Whoa, whoa, wait a minute. Wait, Savannah. I mean... | Dur bakalım, bekle bir dakika. Bekle, Savannah. Yani... Dur bakalım, bekle bir dakika. Bekle, Savannah. Yani... | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
So I guess I'll see you soon, then? | Sonra görüşecek miyiz, o zaman? Sonra görüşecek miyiz, o zaman? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
Where you been all day? | Bütün gün nerelerdeydin? Bütün gün nerelerdeydin? | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
I've been busy. You're on spring break. | Meşguldüm. Bahar tatilindesin. Meşguldüm. Bahar tatilindesin. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
You're supposed to be lounging on the beach all day. | Bütün gün sahilde aylaklık yapmalısın. Bütün gün sahilde aylaklık yapmalısın. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |
You're not supposed to be busy doing things. | Bir şeylerle meşgul olmamalısın. Bir şeylerle meşgul olmamalısın. | Dear John-1 | 2010 | ![]() |