Search
English Turkish Sentence Translations Page 22075
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Other than Lee Gangmo and Han Myeongseok, | Lee Gang Mo ve Han Myeong Seok dışında... | Giant-1 | 2010 | |
| is there anyone else? | ...başkaları da mı var? | Giant-1 | 2010 | |
| First it was an apartment from Lee Gangmo, then broadcast gigs from Han Myeongseok... | Önce Lee Seong Mo'dan daire aldın, sonra Han Myeong Seok sayesinde sahne şovu... | Giant-1 | 2010 | |
| I told you that I would give you everything you want! | Her ne istersen sana vereceğimi söylemiştim! | Giant-1 | 2010 | |
| Why ask all those men instead... | Niye gidip o adamlardan... | Giant-1 | 2010 | |
| Was this your way of forcing me to dislike you? | Böyle davranarak mı senden tiksinmemi sağlayacaktın? | Giant-1 | 2010 | |
| Think that by acting this way all my feelings for you would suddenly vanish? | Böyle davrandığın zaman, sana karşı bütün hislerimin aniden biteceğini mi sandın? | Giant-1 | 2010 | |
| You're sorely mistaken, Lee Miju. | Yanlış düşünmüşsün, Lee Mi Ju... | Giant-1 | 2010 | |
| If that's all you can do, just give up! Whatever you try, | Tek yapabileceğin buysa, şimdiden vazgeç! Her ne yolu denersen dene... | Giant-1 | 2010 | |
| it'll never make me dislike you. | ...senden asla tiksinmem. | Giant-1 | 2010 | |
| It's not going to work! | Yaptıkların işe yaramayacak! | Giant-1 | 2010 | |
| Before I start screaming, | Çığlık atmaya başlamadan önce... | Giant-1 | 2010 | |
| let go of my hand. | ...bırak kolumu. | Giant-1 | 2010 | |
| Go ahead and scream! | Hiç durma, bağır! | Giant-1 | 2010 | |
| I'm not going to let you act like this anymore, I'll do as I please! | Artık böyle davranmana müsaade etmeyeceğim. Kendi bildiğimi okuyacağım! | Giant-1 | 2010 | |
| Stop this, Minwoo. | Kes artık, Minwoo. | Giant-1 | 2010 | |
| I told you that it's not what you think! | Düşündüğün gibi değil diyorum! | Giant-1 | 2010 | |
| I know... You're not that kind of woman. And that drives me even crazier! | Biliyorum... Sen o tür bir kadın değilsin. O yüzden delirmek üzereyim zaten! | Giant-1 | 2010 | |
| Must you really do this to me... | Gerçekten bana bunu yapmak zorunda mısın? | Giant-1 | 2010 | |
| Leave, Lee Gangmo... | Defol, Lee Gang Mo... | Giant-1 | 2010 | |
| Leave us alone, Miju. | Bizi yalnız bırak, Mi Ju. | Giant-1 | 2010 | |
| Stay here, Lee Miju! | Yerinden kıpırdama, Lee Mi Ju! | Giant-1 | 2010 | |
| Let me handle it. | Kendim halletmeme izin ver. | Giant-1 | 2010 | |
| Hey, Lee Miju... | Bana bak, Lee Mi Ju... | Giant-1 | 2010 | |
| You son of a bitch... | Şerefsizin evladı! | Giant-1 | 2010 | |
| Stop it... | Durun! | Giant-1 | 2010 | |
| Both of you, just stop! | İkinize de durun diyorum! | Giant-1 | 2010 | |
| Please, let me handle this. | Lütfen, bırak kendim halledeyim. | Giant-1 | 2010 | |
| I'm asking you. | Yalvarırım... | Giant-1 | 2010 | |
| What's going on between you two? | Aranızda neler oluyor? | Giant-1 | 2010 | |
| What is this all about? | Nedir aranızdaki ilişki? | Giant-1 | 2010 | |
| is my sister. | ...benim kardeşim. | Giant-1 | 2010 | |
| Sister?! | Kardeşin mi? | Giant-1 | 2010 | |
| The sister I lost in my childhood. | Küçükken kaybettiğim kardeşim o. | Giant-1 | 2010 | |
| And you know why Miju had to go through all those hardships at that orphanage? | Mi Ju'nun yetimhanede çektiği sıkıntıların sebebini de öğrenmek ister misin? | Giant-1 | 2010 | |
| Because your father Jo Pilyeon... | Çünkü baban olacak o Jo Pilyeon... | Giant-1 | 2010 | |
| killed... Don't tell him, Oppa! | ...babamızı Söyleme, oppa! | Giant-1 | 2010 | |
| If anyone tells him, I will. That's what I wish for. | Eğer birinin söylemesi gerekiyorsa, ben söylerim. Ben söylemek istiyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| Please, Oppa. | Yalvarırım, oppa... | Giant-1 | 2010 | |
| I beg you... | Lütfen... | Giant-1 | 2010 | |
| I'll be waiting outside. | Dışarıda bekliyor olacağım. | Giant-1 | 2010 | |
| Don't ever show up before Miju again. | Sakın bir daha Mi Ju'nun karşısına çıkma. | Giant-1 | 2010 | |
| I might even kill you. | ...canını almak zorunda kalırım. | Giant-1 | 2010 | |
| I... | Bizzat... | Giant-1 | 2010 | |
| will do that with my own hands. | ...öldürürüm. | Giant-1 | 2010 | |
| Is Lee Gangmo... | Lee Gang Mo... | Giant-1 | 2010 | |
| really the brother you lost when you were little? | ...gerçekten de çocukken kaybettiğin ağabeyin mi? | Giant-1 | 2010 | |
| What else was he trying to tell me? | Diğer söyleyeceği şey neydi? | Giant-1 | 2010 | |
| What on earth did my father do to you? | Babam... | Giant-1 | 2010 | |
| He killed... | Babamı... | Giant-1 | 2010 | |
| our father. | ...öldürdü. | Giant-1 | 2010 | |
| And that is the reason why I had to leave you. | O yüzden senden ayrılmak zorundaydım. | Giant-1 | 2010 | |
| No, there is no way. | Hayır, mümkün değil... | Giant-1 | 2010 | |
| No way... There is no way! | Olamaz! Mümkün değil! | Giant-1 | 2010 | |
| Calm down... No damn way. | Sakinleş... Olamaz! | Giant-1 | 2010 | |
| Minwoo... Calm down. | Minwoo... Sakinleş... | Giant-1 | 2010 | |
| I never regretted loving you. | Seni sevdiğime asla pişmanlık duymadım. | Giant-1 | 2010 | |
| I'm sorry, Minwoo. | Üzgünüm, Minwoo. | Giant-1 | 2010 | |
| It's not your fault... But this is all I could do. | Suçlu sen değilsin... Fakat başka çarem yok. | Giant-1 | 2010 | |
| Just let go of me now. | Artık bırak peşimi. | Giant-1 | 2010 | |
| Stop suffering because of me. | Benim yüzümden acı çekme. | Giant-1 | 2010 | |
| I told you to tell me if you had any problem, didn't I? | Sorun yaşadığın zaman bana söyle dememiş miydim? | Giant-1 | 2010 | |
| Why did you try to deal with all that by yourself, you silly? | Niye tek başına halletmeye çalıştın, aptal kız? | Giant-1 | 2010 | |
| Minwoo will suffer even more than me. | Minwoo benden daha fazla acı çekecek. | Giant-1 | 2010 | |
| I know, Oppa. I know everything. | Biliyorum, oppa. Her şeyi biliyorum... | Giant-1 | 2010 | |
| But he sincerely loved me. | Fakat beni içtenlikle sevmişti o. | Giant-1 | 2010 | |
| Not telling Minwoo about our father was my last act of kindness to him. | Minwoo'ya babamızdan bahsetmeyerek ona son kez iyilik etmiştim. | Giant-1 | 2010 | |
| Because his family means to him just as much as you do to me. | Siz bana ne anlam ifade ediyorsanız, aynısı onun ailesi için de geçerli. | Giant-1 | 2010 | |
| Him and I could never become family, | İkimiz asla aile kuramayacağımız için... | Giant-1 | 2010 | |
| so I didn't want to take that away from him. | ...elinden onları almak istemedim. | Giant-1 | 2010 | |
| That'll do. | Bitti artık. | Giant-1 | 2010 | |
| Jo Minwoo will never bother you again. | Jo Minwoo seni bir daha rahatsız etmeyecek. | Giant-1 | 2010 | |
| What are you doing here so late? | Gecenin bu saatinde neden geldin? | Giant-1 | 2010 | |
| I missed you. | Seni özledim anne. | Giant-1 | 2010 | |
| And Wooju as well. | Woo Ju'yu da özledim. | Giant-1 | 2010 | |
| Right... I'm sending Wooju to another kindergarten. | Aklımdayken... Woo Ju'yu başka anaokuluna yollayacağım. | Giant-1 | 2010 | |
| They knew you are his mother, | Annesi olduğundan haberleri var. | Giant-1 | 2010 | |
| so what if they spread rumors about Cha Soojeong's hidden child? | Ya Cha Soo Jeong herkesten çocuğunu gizliyor diye söylenti yayarlarsa? | Giant-1 | 2010 | |
| Go sleep next to Wooju. | Gidip Woo Ju'nun yanında uyu. | Giant-1 | 2010 | |
| He'll love waking up tomorrow with you by his side. | Yarın uyandığında seni yanında görünce sevinçten havalara uçacak. | Giant-1 | 2010 | |
| My Daddy | Babam | Giant-1 | 2010 | |
| Not only no calls, but no one tried to approach Seongmo in person, either. | Kimsenin aramaması bir yana, Seong Mo'ya bizzat yaklaşmaya da çalışmadılar. | Giant-1 | 2010 | |
| Still, you can't let your guard down. | Yine de tedbiri elden bırakmamalısınız. | Giant-1 | 2010 | |
| Seongmo is not someone you can keep in check with only a few men. | Seong Mo iki üç adamla kontrol altında tutabileceğin biri değil. | Giant-1 | 2010 | |
| I've already told the agents to pay special attention. | Ajanlara özellikle dikkat etmelerini tembihledim. | Giant-1 | 2010 | |
| Jjajangmyeon is here. | Jjajangmyeon getirdim. | Giant-1 | 2010 | |
| I was told Cha Soojeong lives here?! | Cha Soo Jeong'un burada oturduğunu söylediler. | Giant-1 | 2010 | |
| You know who I'm talking about. | Kimden bahsettiğimi biliyorsun. | Giant-1 | 2010 | |
| The one who sings that. | O şarkıyı söyleyen kadın. | Giant-1 | 2010 | |
| She's not here. | Burada oturmuyor. | Giant-1 | 2010 | |
| Ahh... That's strange?! | Çok garip. | Giant-1 | 2010 | |
| The ajumma selling waffles down the street said she lives here? | Sokağın başında gözleme satan ahjumma burada oturuyor demişti. | Giant-1 | 2010 | |
| Enjoy your meal. | Afiyetle yiyin. | Giant-1 | 2010 | |
| I've added two more on the house, youngster. Come often. | İki tanesi müessesemizin ikramıdır, delikanlı. Tekrar bekleriz. | Giant-1 | 2010 | |
| Aigoo... Now that's a handsome fella. | Aman... Pek yakışıklısın evladım. | Giant-1 | 2010 | |
| Aigoo, you brat... Worry about the waffles, will you? | Arsız kadın... Önündeki gözlemeleri halletsene! | Giant-1 | 2010 | |
| Aigoo, why? Am I wrong? | Ne var be? Yalan mı konuşuyorum? | Giant-1 | 2010 | |
| Here you go. Yes, thank you. | Buyurun. Teşekkürler. | Giant-1 | 2010 | |
| See you again. | Yine bekleriz. Tekrar görüşmek üzere. | Giant-1 | 2010 | |
| I'm so thankful... | Çok teşekkürler. | Giant-1 | 2010 |