English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 21230
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Our anniversary is coming up in a few days. | Birkaç gün içerisinde evlilik yıldönümümüz yaklaşıyor. Nedense aklıma o çift düştü. | Gamyeon-1 | 2015 |  |
| It's not that I didn't trust you. I was just curious. | Sana güvenmediğim için değildi. Yalnızca merak etmiştim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| That's why I discreetly looked at your phone. | Onun için telefonuna gizlice bakıyordum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'm telling you this because I don't want you to misunderstand my intentions. | Bunları sana yanlış anlaşılmak istemediğim için söylüyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I was curious who you were talking with. | Kiminle konuştuğunu merak etmiştim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| And seeing your phone locked made me want to unlock it. | Telefonuna ekran kilidi koyduğunu görünce onu çözmek istedim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You can discreetly look at my phone too. Actually, look at it all you want. | Sen de telefonuma gizlice bakabilirsin. Aslında istediğin her şeye bakabilirsin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'll lock it with a very easy pattern. | Basit bir şifre modeli ayarlarım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Fine, I've got it. | Tamam, anladım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I won't look at your phone from now on. | Bundan sonra telefonuna bakmayacağım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I promise, all right? | Söz veriyorum, olur mu? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You don't have to promise me anything. | Bana hiçbir şey için söz vermek zorunda değilsin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I've always trusted you. | Sana daima güvendim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'm sorry I yelled at you. | Öncesinde sana bağırdığım için özür dilerim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| No, it's okay. You have nothing to be sorry about. | Hayır, sorun değil. Özür dilemeni gerektiren bir şey yok. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It's my fault for going into your room. | Odana girmek benim hatamdı. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Aren't you scared of me, Seo Eun Ha? | Seo Eun Ha, benden korkuyor musun? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You almost died because of me. | Benim yüzümden az kalsın canından oluyordun. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Also, I didn't even remember any of it for a while. | Ayrıca bir süredir hiçbirini hatırlayamıyordum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Min Woo, aren't you scared of me? | Min Woo, benden korkmuyor musun? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You don't really know what kind of person I am. | Gerçekten nasıl bir insan olduğumu bilmiyorsun. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'm not scared of you, Min Woo. | Min Woo, senden korkmuyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Because I know what kind of person you are. | Çünkü nasıl bir insan olduğunu biliyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Min Woo. | Min Woo. Min Woo, iyi misin? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Min Woo, are you okay? | Min Woo, iyi misin? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Min Woo, are you all right? Min Woo! | Min Woo, iyi misin? Min Woo! Hanımefendi sağ olduğuna göre yapılan haksız suçlamalardan aklanacaksınız... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| What's wrong? Are you guys all right? Yes! We are fine. | Sorun ne? İyi misiniz? Evet! Bir şeyimiz yok. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Oh no! What happened? What happened? | Olamaz! Ne oldu? Ne oldu? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It was a bug. | Bir böcek vardı da. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| There was a really large bug, and he tried to catch it for me. | Gerçekten koskocaman bir böcekti. Min Woo da yakalamaya çalıştı. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| That's odd. | Tuhaf. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I've never seen large bugs in this house. | Bu evde hiç o kadar büyük bir böcek görmemiştim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'm glad to hear that it was because of a bug. | Şükürler olsun ki sadece bir böcekmiş. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I was worried that Min Woo might have made a mistake again. | Min Woo yine bir hata yapacak diye endişe etmiştim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| A mistake? Considering what happened yesterday... | Hata mı? Dün olanları düşünecek olursak... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Let's go back to sleep. | Gidelim hadi. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Take better care of the house! | Ev ile daha yakından ilgilenin! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| [Episode 10 Faces of the Mask] | 10. Bölüm Maskenin Suretleri | Gamyeon-1 | 2015 | |
| He needs to receive basic treatments. | Temelde yatan sebep için tedavi görmesi gerekiyor. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| In a secluded place where he can be monitored 24/7. | Yedi gün yirmi dört saat gözlenebileceği tecrit edilmiş bir yerde. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You think he should be hospitalized? Yes, before something bad happens. | Sizce hastaneye yatması gerekiyor mu? Evet, kötü bir şey olmadan önce. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If he's not hospitalized | Eğer hastaneye yatırılmazsa... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| he'll eventually end up going to jail. | ...eninde sonunda kendini hapiste bulacak. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Doctor. Can I talk to you? | Doktor Bey. Sizinle konuşabilir miyim? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I hope there are no misunderstandings. | Umarım bir yanlış anlaşılma olmamıştır. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| What happened yesterday was really because of a bug. | Dün yaşananlar bir böcek yüzündendi. Tabii ki, anlıyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Are you worried for Min Woo? Yes. | Min Woo için endişeleniyor musunuz? Evet. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Aren't you worried that others will think Min Woo is a weird person? | Başkaları onun tuhaf biri olduğunu düşünecek diye kaygılanıyor musunuz? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Or are you really worried about his obsessive compulsive disorder? | Yoksa obsesif kompulsif bozukluğu sizi gerçekten korkutuyor mu? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| To be honest, Min Woo is dangerous if he's left like this. | Dürüst olmak gerekirse Min Woo'yu bu şekilde bırakmanın tehlikeli olduğunu düşünüyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Worst case scenario... | En kötü durum senaryosuna göre... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| he may kill someone. | ...cinayet işleyebilir. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Leave! | Git. Gözümün önünden kaybol! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If you don't, I will end up killing you. | Aksi takdirde ben... seni öldürebilirim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| No! He's not that kind of person. | Hayır! Min Woo öyle biri değildir. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I understand. Hold on. | Anlıyorum. Bekleyin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Is there any way I can help him? | Ona yardımcı olmak için yapabileceğim herhangi bir şey var mı? 1 | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Does Min Woo diligently take his medications? | Min Woo ilaçlarını düzenli bir şekilde alıyor mu? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Make sure he does. | Aldığından emin olun. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If he doesn't | Eğer kullanmıyorsa... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| something really bad may happen. | ...gerçekten kötü şeyler yaşanabilir. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| About this medication... | İlaçların... Merak etme. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I've been diligently taking what I've been prescribed. | İlaçlarımı düzenli bir şekilde kullanıyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Also, don't ever touch my stuff again. | Ayrıca bir daha eşyalarıma dokunma. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Have you guys heard? | Duydunuz mu millet? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| We may get a new director! What? | Yeni bir genel müdürümüz olabilirmiş! Ne? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| He's been here for only a few days! | Adam daha yeni gelmişti! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I heard he was charged with bribery and has a psychological disorder. | Rüşvetle suçlanmanın yanı sıra psikiyatrik tedavi gördüğünü de duydum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I heard the board of directors said this is intolerable, even for the CEO's son. | Yönetim kurulu, Başkan'ın oğlu olsa bile durumun kabul edilemeyeceğini söylüyor. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Aren't you worried? Min Woo is your younger brother. | Endişelenmiyor musun, görümce? Min Woo senin kardeşin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If he gets removed from his director position, he will be hurt. | Genel müdürlük koltuğu elinden alınırsa incinebilir. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| So what do you want to do? | Yapmak istediğin şey bu mu? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'm not sure. What should we do? | Bilemiyorum ama ne yapabiliriz ki? Ona âşık mı olmuştun yoksa... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Eun Ha. Min Woo and I have a bad relationship. | Yenge. Min Woo ile çok iyi geçindiğimiz söylenemez. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I may be the happiest person when Min Woo is removed from his position. | Min Woo o konumdan alınırsa dünyanın en mutlu insanı ben olabilirim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I can't stand it. You pretending to be nice. | Buna tahammül edemiyorum. Böyle kibar davranmana. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Do you remember what you said when you first came to our house? | Bu eve ilk geldiğinde ettiğin lafları hatırlıyor musun? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You said your marriage is a business deal. | Evliliğinin bir iş anlaşmasından ibaret olduğunu söylemiştin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| And you also said my family needs it more than you do. | Ailemin buna senden daha fazla ihtiyaç duyduğunu da söylemiştin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Did I say that? | Öyle mi söyledim? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| When you're in a corner, you never remember anything. | İşine gelmediği zaman hatırlamıyorsun. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| What are you really up to? | Tam olarak neyin peşindesin? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I truly want to help... I just can't stand you. | Ben gerçekten de yardım etm Cidden sana katlanamıyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You can't tell this to anyone. | Bundan kimseye söz edemezsin. Bu gizli bir bilgi. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Director Choi is... | Müdür Choi... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Manager Jung. Yes? | Müdür Jung. Efendim? Müdür Choi'nin tutuklanacağını duydum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Arrested? | Tutuklanmak mı? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I saw with my own eyes! He was receiving cash by the truckload! | Kendi gözlerimle gördüm! Çanta dolusu nakit para alıyordu! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Director Choi doesn't remember any of it. | Müdür Choi hiçbir şeyi hatırlamıyormuş. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Why? Because of sleepwalking! | Neden? Uyurgezerliği yüzünden! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| He received bribes in his sleep. | Uykusunda rüşvet almış. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Don't you feel so bad for him? Yeah! That's too bad. | Ona acımıyor musunuz? Tabii ya! Ne kadar yazık. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| My goodness! | Amanın! Duyduğum kadarıyla uyurgezerlik falan değilmiş. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| When he was young, he ate while he was sleeping just once. | Sadece küçükken bir defasında uyurken bir şeyler atıştırmış. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| But that's forever ago. | Fakat bu yıllar önceymiş! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Also, he was just brought in to answer a few questions for the... | Savcılık bürosuna ise farklı bir dava hakkında ifade vermek üzere gitmiş. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| That's not it! I saw with my own eyes! He was taking bribes! | Öyle değil! Kendi gözlerimle gördüm diyorum! Rüşvet alıyordu! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Anyway, he doesn't sleepwalk, nor did he take any bribes. | Her neyse, ne uykusunda yürüyor ne de rüşvet alıyor. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Hey. There are some rumors about that new director. | Yeni müdür hakkında birtakım dedikodular var. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I know all about it. Tell me the details. | Hepsinin biliyorum. Bana detaylarını anlat. | Gamyeon-1 | 2015 | |
